REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te şubeler ifadesini içeren 22 kelime bulundu...

adem-i merkeziyyet

  • Bir idâri taksimattaki parçaların (vilâyet, belediye ve köy) muayyen hususlarda kendi kendilerine idare yetkileri. Bir yere bağlı olmaksızın veya bir yerden idare edilmeksizin olan muamele. Bütün kısım ve şubelerin kendi kendilerini idare tarzı.

efnan

  • (Tekili: Fen) Neviler, çeşitler.
  • (Fenen. den) İnce dallar.
  • Üslublar, şubeler.

füru' / fürû' / فروع

  • Yan dallar, şubeler. (Arapça)

inşiab

  • Şubelendirme. Ayırma. Şubelere ayrılma.
  • Bölük bölük olma.
  • Dalbudak verme.

merkez

  • (Rekz. den) Bir şeyin ortası. Vasat. Yol. Durum, vaziyet. Hal, suret.
  • Şubeleri bulunan bir teşkilâtın idâre olunduğu ve emir veren yeri, makamı. Bir şeyin en işlek yeri. Teşkilât olan yerin en yüksek makamı.
  • Geo: Dairenin orta noktası. Çaplarının kesim noktası.

münşaib

  • Kollara, şubelere ayrılan.

müteşaab / müteşââb

  • Şubelere ayrılan.

müyul-ü müteşa'ibe

  • Çeşitli şubeleri olan meyiller. Çeşitli arzular, meyiller.

muzafat

  • (Tekili: Muzâf) (Zayf. dan) Bir şeyin ekleri, ilâveleri. Bir merkezin şubeleri, kolları.

şehvet

  • Hevâ-yı nefsin meyli ve arzusu.
  • Bir şeyi fazla istemek.
  • Cinsî istek. Mahbube için olan istek, iştiha. (Yemek, içmek, uyumak da şehvetin şubelerindendir.)Kudsi Hadis'te Cenab-ı Hak buyuruyor: "Ey benim için şehvetini bırakıp gençliğini bana veren genç! Sen meleklerin bir kısmı

şiab

  • (Tekili: Şi'b) Dar yollar. Dağ yolları. Patikalar.
  • (Şube) Şubeler.

şuab

  • (Tekili: şu'be) şubeler. Kollar, bir cisimden ayrılan çatallar.

şuabat / şuabât / شعبات

  • (Tekili: Şu'be) Şubeler, kısımlar, takımlar, bölükler. Dallar.
  • Şubeler. (Arapça)

şuebat / şuebât / شعبات

  • Şubeler. (Arapça)

şuubat

  • (Tekili: şu'be) Şubeler, kısımlar, bölümler.

teferru'

  • Bir asıldan şubelere vs. ayrılma.

tefri'

  • Asıldan, kökten şubelere ayrılma, kısım kısım olma. Ayrılma. Fer'lendirme.

teş'ib

  • (Çoğulu: Teş'ibât) Şubelere ayırma, dallandırma.

teşa'ub

  • Perâkende ve kol kol olup bölükler ve şubeler sahibi olma.
  • Bozuk bir şeyin düzelmesi.
  • Iraklaşmak.

teşa'ubat / teşa'ubât

  • (Tekili: Teşa'ub) Şubeler. Bölük bölük, kısım kısım olmalar.

teşaub / teşâub

  • Şubelere ayrılma.

teşaub etme

  • Şubelere, bölümlere ayrılma.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın