REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te şikk ifadesini içeren 28 kelime bulundu...

akça

  • (Akçe) Beyaz, oldukça beyaz.
  • Para.
  • Eskiden para ölçüsü olarak kullanılan küçük gümüş sikke.

akçe

  • Osmanlı Devletinin ilk zamanlarından îtibâren bastırılan ve kullanılan gümüş para birimi. İlk sikkesi gümüşten yapıldığı için ak (beyaz, parlak) para mânâsına akçe denildi.

barbut altını

  • Tanzimattan önce Osmanlılarda kullanılan bir çeşit altın sikke. Yüzlük Mecidiye altını kıymetinde ve ayarında, iki kırat ağırlığında idi.

çar-yek

  • Çeyrek, dörtte bir. (Farsça)
  • Saatin dörtte biri, onbeş dakika. (Farsça)
  • Mecidiye denilen gümüş sikkenin dörtte biri ki, beş kuruşluk bir gümüş sikkedir. (Farsça)

cihadi / cihadî

  • (Cihadiyye) Cihada mensub, savaş işleriyle alâkalı.
  • II. Sultan Mahmud devrinde harp masraflarına mukabil olmak üzere kesilmiş olan sikke.

dinar

  • Lât. Eskiden kullanılan altın ve sikkeli para.

füls-i ahmer

  • Bakır sikke, kızıl mangır.

ifrazciyan

  • Darphanede sikke (para) kesenler. Altun, gümüş ve bakır madenlerini para haline getirdikleri için bu tabir meydana gelmiştir.

iştikak

  • Türemek. Bir kökten ayrılan kelimelerin asılları ve birbirleri ile olan münâsebetleri, meydana gelişleri.
  • Çatallaşmak. Yarılmış bir şeyin bir şıkkını almak.
  • Edb: Aynı kökten türemiş olan birkaç kelimeyi bir araya getirme sanatı. Misaller:(Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i

keramet mecmuası

  • Sikke-i Tasdik-i Gaybî.

kıyas-ı mukassim

  • Man: İki şıkkı bulunan ve her iki şıkkın neticesi aynı olan kıyas. (Sultan Mehmed Fatihin, babasına gönderdiği şu haber buna güzel bir numunedir. "Padişan sen isen ordunun başına geç; yok padişah ben isem, sana emrediyorum ordunun başına geç.")

mağşuş

  • Karışık, katışık, saf olmayan.
  • Sikke-i mağşuş: Karışık, hileli madenî para.

mahmudiye

  • Sultan 2. Mahmud adına yapılan ve kalyon büyüklüğünde olan eski bir harp gemisi.
  • Sultan 1. Mahmud zamanında basılan 23 ayar altın.
  • Sultan 2. Mahmud zamanında basılan ve yirmibeş gümüş kuruş değerinde olan ince altın sikke.

meskuk

  • (Meskuke) Sikkeli. Damgası vurulmuş.
  • Para hâline konulmuş.

meskukat / meskûkât / مسكوكات

  • (Tekili: Meskuk) Sikke hâline getirilmiş mâdeni paralar. Akçeler.
  • Madenî paralar, sikkeler. (Arapça)

mühr

  • Mühür. İmza yerine basılan yazılı damga. Damga. Sikke.
  • Tay.

para

  • Alış-veriş aracı olarak kullanılan, biriktirme ve tasarruf etmeye yarayan, çeşitli mâdenlerden veya kağıttan îmâl edilmiş değer ölçüsü. Belli ağırlıkta basılmış olan altın ve gümüş paralara sikke veya meskûkât, altın paralara dînâr, gümüş paralara dirhem denir.

sanduka

  • Türbelerde mezarların üzerine tahtadan sandık şeklinde yapılan ve üstüne yeşil çuha örtülen yerin adıdır. Kadın sandukaları düz olduğu halde, erkek sandukalarının baş tarafına bir ağaç konarak üzerine kavuk, taç, sikke gibi sağlığında giydikleri başlık konurdu. Açık mezarlıklarda sandukalar taştan y

satih

  • (Bak: Şıkk)

sikek

  • (Tekili: Sikke) Sikkeler.

şıkk

  • (Şikk) İslâmiyetin zuhurundan biraz önce yaşamış iki kâhinin adıdır. Bunlardan eskisi Arablarda ilk kâhindir. Acaib bir mahluk olup, alnının ortasında yalnız bir gözü (veya alnını ikiye ayıran bir alev) vardı. El Yaşkarî adındaki ikinci Şıkk, Satih ile birlikte devrinin en meşhur kâhiniydi. Satih'te

şikk

  • (Bak: Şıkk)

şıkkayn

  • Bir işin iki ciheti. Bir şeyin iki şıkkı.

sikke-i fıtrat

  • Yaratılış sikkesi, damgası.

sikke-i şahane

  • Şahane sikke, işaret.

tasdik-i gaybinin hatemi / tasdik-i gaybînin hâtemi

  • Sikke-i Tasdik-i Gaybî kitabının diğer bir adı.

verik

  • Sikkesiz gümüş.
  • Gümüş.

zann-ı kabul-ü cumhur

  • Bir hükmün doğruluğunu ekseri müçtehidlerin ve ehl-i reylerin zann derecesinde, yani kuvvetli ihtimal ile kabul etmeleri. (Ümmeti da'vetle teşri' edemez, fehmi şeriatten olur; lâkin şeriat olamaz. Müçtehid olabilir, fakat müşerri' olamaz.İcma' ile cumhurdur, sikke-i şer'i görür. Bir fikre davet etme

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın