REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te ŞİMDİ ifadesini içeren 105 kelime bulundu...

acilane / âcilane

  • Acele edene ait. Acele olarak. (Farsça)
  • şimdiki zamana ait. (Farsça)

ahlakıyyun / ahlâkıyyun

  • Ahlâk ilmi ile uğraşan âlimler; bunlar iki kısımdır. Bir kısmı ahlâk-ı hasene olan İslam ahlâkını telkin eder, diğer kısmı ise, dine tâbi olmayan ve hakiki ahlâkı bulamamış olanlardır.

aktab-ı erbaa

  • Ehl-i sünnet âlimleri ve mütebahhir ve maneviyatta çok ileri zatlar tarafından şimdiye kadar dört büyük kutup olarak bilinen veliler. (Seyyid Abdulkadir-i Geylâni, Seyyid Ahmed-i Bedevi, Seyyid Ahmed-i Rufâi, Seyyid İbrahim Desuki.)

aktüel

  • Bugünkü, şimdiki. (Fransızca)

alizarin

  • Eskiden kök boyası denilen bitkiden çıkarılırken, şimdi kimya usulleriyle hazırlanan boya maddesi. (Fransızca)

arnavut

  • (Rumca ve Arnavutçadan) Balkan yarımadasının batı tarafında oturan bir kavimdir. Osmanlı devrinde, Kosova, İşkodra, Manastır, Yanya vilâyetleridir. Şimdi müstakil bir devlet olup, Türkçede Arnavutluk şeklinde söylenir.

arz-ı rum

  • (Erzurum) Rum memleketi. Şimdiki Anadolu. Anadolunun şarkındaki bir vilâyet adı.

ases

  • Asâyişin muhafazası için geceleri dolaşan ve şimdiki polis vazifesini gören memurlar.

asr-ı hazır / asr-ı hâzır

  • Şimdiki asır.
  • Şimdiki asır, yeni zaman.

ayasofya

  • Şimdi müze olan önemli bir cami.

bab-ı seraskeri / bâb-ı seraskerî

  • Serasker kapısı. Eski Milli Müdafaa Vekâleti. Milli Savunma Bakanlığı. Şimdiki İstanbul Üniversitesi'nin kapısı.

bilinçaltı

  • Psk: Şuur altı. Geçmişte yaşadığımız ve etkisi altında kaldığımız hâdiselerden şimdi hatırlayamadıklarımız, şu anda da varlığımızda meydana gelen hadiselerden bilgisine sahip olmadıklarımızın hepsi. İnsan şuurlu hareket ettiği gibi şuuraltı etkilerle de hareket eder. İnsan şuuraltının etkisiyle hare (Türkçe)

çağatay

  • Cengiz Han'ın oğlu Çağatay Han'ın ismine nisbetle Mâvera-ün Nehr taraflarında oturan Doğu Türklerine ve edebî lisan olarak kullandıkları Doğu Türkçesine verilen isimdir.

cami

  • İslâm mâbedi. İbadet yeri olan bina.
  • Cem'edici, toplayıcı, içine alan.
  • Cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olan.
  • Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir isimdir.
  • Ehl-

cilahik

  • Eskiden kemankere ile ve şimdi de tüfek ile atılan yuvarlak nesne.

coğrafya

  • Yeryüzünün şimdiki hâlini çeşitli cihetlerden inceleyen ilim. Bölümlerinden olan Fizikî Coğrafyada: Karalarla denizlerin durumları ve iklimleri;İktisadî Coğrafyada: Toprak mahsulleri, sanayi ve ticaret işleri;Siyasî Coğrafyada: Irk, dil, millet hususiyetleri ve devlet sınırları anlatılır.Bunlardan b

defterdarlık

  • Eskiden maliye bakanlığı.
  • Şimdi vilâyetlerin mali işlerine bakan daire.

deniyet-i hazıra / deniyet-i hâzıra / دَنِيَتِ حَاضِرَه

  • Şimdiki ahlâksız ve rezil medeniyet.
  • Şimdiki medeniyetin alçak, rezil kısmı.

derhal

  • Şimdi, hemen, bu anda, vakit kaybetmeden. (Farsça)

direm

  • (Dirhem) Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Şimdiki üç gram ağırlık. Okka denen eski ağırlık ölçüsünün (1/400) kadarıdır. Şer'an, orta büyüklükte yetmiş tane arpa ağırlığı. (Farsça)
  • Eskiden kullanılan ve beş kuruş değerindeki gümüş para. Akça. (Farsça)

dünya

  • (Müz: Ednâ) (Denâet veya dünüvv. den) En yakın, en aşağı.
  • Şimdiki âlemimiz.

eknun / eknûn / اكنون

  • Şimdi, el'an, hâlâ. (Farsça)
  • Şimdi. (Farsça)

el'an / الآن

  • Halen, şimdi.
  • Şimdi. (Arapça)

el-an

  • Şimdi. Hâlâ. Hâl-i hazırda.

elan / elân

  • Şimdi, hâlâ.

elhal

  • Şimdi, hâlâ, henüz, şimdiki hâlde.

elhalet hazihi / elhâlet hâzihi / الحالة هذه

  • Şimdiki, günümüzdeki (Arapça)

endülüs

  • (Mi: 756-1031) Dört halife devrinden sonra kurulan Emevi devleti yıkıldıktan sonra Emevilerin Afrikadan Avrupa'ya geçip şimdiki Portekiz ve İspanya'da kurdukları İslâmi devletin bir ismidir. Bunlara Endülüs Emevileri denir. Abbasilerin katliâmından kurtulan Abdurrahman ismindeki zât Afrika yoluyla İ

eyyam-ı teşrik

  • Kurban bayramının birinci gününden sonraki diğer üç güne verilen isimdir. Zilhiccenin 11, 12 ve 13 üncü günleridir. Birinci gününe "yevm-i nahr" (kurban günü) denir.

fasl-ı zamanın sahife-i selasesi / fasl-ı zamanın sahife-i selâsesi

  • Geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman.
  • Asr-ı saadetten evvelki devir, Asr-ı saadet ve ondan sonraki zamanlar.

fatımi / fatımî

  • (Fâtımiyye) Hz. Fatıma Sülâlesinden olmak iddiasında bulunan, önce kuzey Afrika, sonra Mısırda hükümet süren sülâleye mensub meliklerin takındıkları isimdir. (Mi: 910-1171) İsmâiliye nâmında bâtıl fırkadandırlar. Salâhaddin-i Eyyubî, ordusu ile, Fâtımîlerin hâkimiyetine son verdi.

fevziye

  • Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması üzerine II.Sultan Mahmud tarafından eski odalar mevkiine verilen isimdir. Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması esnasında, yeni odalar Kara Cehennem'in attığı yağlı paçavralarla yanmış, eski odalar da ocağın ilgasından birkaç gün sonra yıktırılmıştır. Gerek yanan ve gerekse

fi'l-i muzari / fi'l-i muzâri

  • Gr. şimdiki, geniş ve yakın gelecek zamanı gösteren fiil kipi.

fiil-i muzari / fiil-i muzâri

  • Arapçada şimdiki, geniş ve gelecek zamanı ifade eden fiil kipi.

filhal / filhâl / فى الحال

  • (Fi-l-hâl) Şimdi, hemen.
  • Bu halde.
  • Hadd-i zâtında.
  • Şimdi, derhal. (Arapça)

gamara / gamârâ

  • Yahûdîlerin Tevrât'tan sonra mukaddes kitab saydıklarıTalmûd'un kısımlarından biri. Talmûd; Mişnâ ve Gamârâ olmak üzere iki kısımdır.

gülhane

  • İstanbulda Sarayburnu'ndan Topkapı Sarayı'nın duvarlarına ve bir taraftan Çizme Kapısı hizasına kadar devam eden saha. Bunun deniz tarafında, şimdiki hat boyunun batısında vaktiyle sıra ile gül bahçeleri bulunduğundan bu isim verilmiştir.

gülle

  • Top mermisi. (Vaktiyle demirden veya taştan yuvarlak olarak yapılırdı. Şimdi çelikten, silindir biçiminde ve ucu sivri olarak yapılmaktadır.)

hadaik-ı hassa / hadaik-ı hâssa

  • Saray bahçeleri. Bunlar biri saray içinde, diğeri saray dışında olmak üzere iki kısımdı. Saray içindeki bahçe ve bostan işleriyle meşgul olanlara "Has Bahçe Bostancıları"; saray dışındakilere ise "Hassa Bostancıları" denilirdi. Saray dışı bahçe ve bostanların bazıları şunlardı: Kadıköy bağı, Davut P

hadise-i hazıra

  • Şimdiki hadise, olay.

hal / hâl / حال / حَالْ

  • Şimdiki zaman.
  • Durum, görünüş, nitelik, şimdi, tâkat.
  • Hal, durum. (Arapça)
  • Şimdiki durum, şimdiki zaman. (Arapça)
  • Şimdiki zaman.

hal-i hazır / hâl-i hâzır

  • Şimdiki durum, şimdiki zaman.
  • Şimdiki zaman, bu anki durum.

hala / hâlâ / حالا

  • (Hâlen) şimdi. Henüz. şimdiye kadar. Elân.
  • Şimdi, henüz.
  • Şimdi, hâlâ. (Arapça)

halen / hâlen / حالا

  • Şu anda, henüz, şimdiki hâlde.
  • Durumca, şimdi de.
  • Şimdilik, henüz. (Arapça)

hali / halî

  • Hâl ile, vaziyet ile. Tavra âit. şimdiki. Hâle mensub.

hali hazır

  • Şimdiki zaman.

halihazır / hâlihazır / hâlihâzır / حال حاضر

  • Şimdiki zaman.
  • Şimdiki durum.
  • Şimdiki durum. (Arapça - Farsça)

halihazırda

  • Şimdi, şu anda.

haliya / hâliyâ / حاليا

  • Şimdi, şu anda. (Arapça)

haliyen

  • Şimdiki hâlde, şimdiki zamanda.

halk-ı ef'al / halk-ı ef'âl

  • Mu'tezile fırkasının bir tabiridir. Hayvan ve insanların, kendi fiillerinin hakiki müessiri olduğunu iddia etmelerine verilen isimdir. (Bu iddiâlarını Ehl-i Sünnet ulemâsı müsbet delillerle reddetmiştir.)

hamuşan

  • Mevlevi tâbirlerindendir. Konya'da Mevlâna'nın türbesi haricinde ve kıble cihetindeki büyük kabristana verilen isimdir.
  • Sessizler, susmuş olanlar, uykuda olanlar.

harbesisa

  • "Şey" mânasına kullanılan bir isimdir.

hazır / حَاضِرْ

  • Şimdiki (zaman).

hazır hamdler

  • Şimdiki zaman içinde yapılan hamdler, şükürler.

hazır zaman

  • Şimdiki zaman.

hendesehane-i bahri / hendesehane-i bahrî

  • Bahriye Mektebinin ilk adıdır. Abdülhamid zamanında miladi 1773 yılında Cezayirli Hasan Paşa'nın teşebbüsüyle Tersane içinde açılmıştır. Okulun ilk baş muallimi, Türk riyaziyecisi Gelenbevi İsmail Efendi'dir.Şimdiki ismiyle "Gemi İnşa Mühendisliği" olan Bahriye Mektebi, 1795 senesinde daha muntazam

henüz

  • Daha, yeni, şimdiye kadar, ancak. (Farsça)

hitamuhu miskün

  • Onun mühürü (sonu) misktir, meâlinde Mutaffifîn Suresi'nin 26. âyetinden bir kısımdır. Onda Cennet nimetlerinden bahsedildiği gibi, bu kelâm tatbikatta sözün, sohbetin sonunu hoş ve güzel sözle bitirmeğe denilir.

homa

  • Denizli'nin Çivril ilçesine bağlı ve şimdiki ismi Gümüşsu olan bir kasaba.

hükumet-i hazıra / hükûmet-i hazıra

  • Şimdiki hükûmet.

iç cebehane

  • Şimdiki askerî müzeye eskiden verilen addır. İç cebehâne tâbiri bilahare "Hazine-i esliha", Üçüncü Sultan Ahmed devrinde "Dâr-ül esliha", daha sonraları da "Harbiye ambarı" olarak değiştirilmiş, en sonunda "askerî müze" şeklini almıştır. (Türkçe)

ile-l-an

  • Şimdiye kadar, bu âna kadar.

imam-ı mübin / imâm-ı mübîn / اِمَامِ مُب۪ينْ

  • Her şeyin vukūundan evvel ve sonra yazılı olduğu kader defteri; Allahın şimdiki zamandan ziyâde, geçmiş ve geleceğe bakan ilmi.

imdi

  • Şimdi.
  • Şimdi.

ism-i mensub

  • Gr: Kelimenin sonuna Türkçede "Li", Arabça ve Farsçada kelime sessiz harfle bitiyorsa, bir "î", sesli harfle bitiyorsa; yerine göre sesli harf atılarak veya atılmayarak "î" veya "vî" harfi getirilerek yapılan, nereli ve nereye mensub olduğunu ifade eden isimdir. İstanbullu, İstanbulî; Mekkeli, Mekkî

ism-i tasgir

  • Küçültme ismi. Küçüklük veya azlığa delâlet eden isimdir. Arapçada ekseri (Fueyl) veya (Fuayil) vezninde, Türkçede kelime sonuna cik, cık, cağız, ceğiz gibi ekler getirerek yapılır. Abd: Kul, Ubeyd: Kulcağız, kulcuk gibi.

kerahet / kerâhet

  • İğrenme, tiksinme, istememe. Harama yakın olma veya yapılmaması iyi olma. Dinde terk edilmesi iyi olan bir şeyin terk edilmeyip yapılması. Kerâhet, tahrîmiyye ve tenzîhiyye olmak üzere iki kısımdır.

kitab-ı mübin / kitâb-ı mübîn / كِتَابِ مُب۪ينْ

  • Kaderde olan her şeyin gerçekleşmesinde esas tutulan kānunların bütünü; Allahın geçmiş ve gelecekten ziyâde, şimdiki hâle bakan ilmi.

kıyye

  • Okka. Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü. Kıyye-i atika da denir. Şimdiki 1282 gram.
  • Okka; şimdiki 1282 grama denk gelen eski bir ağırlık ölçüsü.

künun / künûn / كنون

  • Şimdi. El'an. (Farsça)
  • Şimdi. (Farsça)

kütüb-ü mensuha-i semaviyye

  • İslâma ve bütün beşeriyyete gönderilen Kur'an-ı Kerim'den evvel eski peygamberlere gelen -Tevrat, İncil, Zebur- namlarındaki şimdi hükmü kalkmış olan mukaddes kitablar.

luka incili / luka incîli

  • Meşhûr dört İncîl'den biri. Antakyalı papas Luka tarafından yazıldığı için bu ad verilmiştir. Şimdi elde bulunan İncîllerin en yanlış olanıdır.

masna'

  • (Masnaa) Su mahzeni. Sarnıç.
  • Şimdiki Arapçada: Fabrika.
  • Bucak, köşe.

mason

  • Duvarcı mânasına bir kelimeden alınmış isimdir. Dinsiz, imânsız mânâsına kullanılır. Fermeson veya farmason da denir. (Fransızca)

medain

  • (Medayin) Şehirler, medineler. Büyük memleketler.
  • Şimdi harabe olup İslâmiyyetten evvel yaşamış Kisralıların Nuşirevan zamanında kurdukları merkez-i hükümetleri olan büyük şehir. Peygamber Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın doğduğu gece bu şehirdeki büyük sarayın eyvanları yıkılm

medeniyet-i garbiye-i hazıra / medeniyet-i garbiye-i hâzıra

  • Şimdiki Batı medeniyeti.

medeniyet-i hazıra-i garbiye / medeniyet-i hâzıra-i garbiye

  • Şimdiki Batı medeniyeti.

medeniyet-i zalime-i hazıra / medeniyet-i zâlime-i hâzıra

  • Şimdiki zâlim medeniyet.

melik

  • Mülk ve melekut sâhibi. Padişah. Mutasarrıf.
  • Bir kavmin başı. Mâlik. (İsimdir)

meş'ar-i haram

  • Müzdelife'de şimdi üzerinde mescit bulunan yer.

mezahim-i hazıra / mezâhim-i hazıra

  • Şimdiki sıkıntılar, zahmetler.

mihrimah

  • Güneş ile ayın beraber olması anlamına gelen isimdir.

modern

  • Şimdiki zamana uygun, asri. (Fransızca)

mücerreme

  • Tamam manasına gelir bir isimdir. Meselâ: Sene-i mücerreme, sene-i tâmme demektir.

münhamenna

  • Muhammed (A.S.M.) manâsına, Tevratta geçen İbrânice isimdir.

müpteda / müptedâ

  • (Ar. gr.) İsim cümlesinde haberin (yüklemin) anlattığı iş, hareket veya oluşu taşıyan ve onlara konu teşkil eden isimdir.

musibet-i hazıra

  • İçinde bulunulan şimdiki belâ ve sıkıntı.

muvakkaten

  • Az bir zaman için, şimdilik, geçici ve muvakkat olarak.

muzari / muzâri

  • Şimdiki zaman veya geniş zaman kipi.
  • Arapçada hem şimdiki zamanı hem de geniş zamanı ihtiva eden fiil kipi.
  • Arapçada şimdiki ve geniş zamanı ifade eden fiil kipi.

muzari sigası / muzâri sigası

  • Gr. Arapçada şimdiki, geniş ve yakın gelecek zamanı birden ifade eden fiil kipi, kalıbı.

nebiyyü-r rahmet

  • Bütün âlemler için Rahmete vesile olduğundan peygamber Efendimiz için söylenmiş bir isimdir.

nesl-i hazır / nesl-i hâzır

  • Şimdiki nesil.

nezr

  • Adak yâni bir isteğin yerine gelmesi ve bir korkunun giderilmesi için, farz veya vâcib olan bir ibâdete benzeyen ve başlı başına ibâdet olan bir işi yapacağına dâir Allahü teâlâya söz verme. Mutlak ve muayyen olmak üzere iki kısımdır.

paravan

  • İtl. Eskiden haremle selâmlığı ayıran ve şimdi de ilk bakışta görülmesi caiz olmıyan yerleri örten perdeler.
  • Daha ziyade kapıların dışına veya içine konan, katlanır, taşınır tenteneli perde.
  • Gizleme vasıtası.

raic-i vakt

  • Bir şeyin şimdiki değeri.

siga-i muzari / siga-i muzâri

  • Gr. Arapçada şimdiki, geniş ve gelecek zamanı birden ifade eden fiil kipi.

sirac

  • Işık. Lâmba. Fener. Mum. Kandil.
  • Şevk veren şey.
  • Güneş ve ay mânâsına veya Resul-i Ekrem'e (A.S.M.) "Nur saçan" meâlinde verilen bir isimdir.

subaşı

  • Şimdiki zabıta ve daha ziyade belediye memurlarının gördükleri işleri gören ve kasabaların idaresi başında bulunan memurun ünvanı idi.

tevrat

  • Hz. Musâ Aleyhisselâm'a nâzil olan kitab-ı mukaddesin nâm-ı celili. (Hakiki Tevrat, Kur'an-ı Kerim ile barışıktır. Şimdiki ise, çok yerleri değiştirilmiş, tahrif edilmiştir. Bu kitabın aslından az bir şey kalmıştır. Aklı başında ve İslâmiyeti, Kur'an-ı Kerim'i tetkik eden Yahudiler de hidayeti seçmi

turan

  • Eski İranlılar tarafından Türkistan ve Tataristan taraflarına verilen isimdir. Turan, eskidenberi Türklerin oturduğu yerlere denirdi. "Türk" ile "Tur" kelimeleri arasındaki benzerlik de bu iki ismin bir asıldan ibaret olduğunu gösteriyor.

zaman-ı hal / زَمَانِ حَالْ / zaman-ı hâl

  • Şimdiki zaman.
  • Şimdiki zaman.

zaman-ı hazır / zaman-ı hâzır / زَمَانِ حَاضِرْ

  • Şimdiki zaman.
  • Şimdiki zaman.

zaman-ı hazıra / zaman-ı hâzıra

  • Şimdiki zaman.

zemane

  • şimdiki zaman. (Farsça)
  • Vakit, devir. (Farsça)
  • Tâlih, baht, şans. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın