REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Şekillen ifadesini içeren 41 kelime bulundu...

bari / bâri

  • Varlıklara biçim verip şekillendiren ve onları mükemmel bir surette yaratan Allah.

bari' teala ve tekaddes / bâri' teâlâ ve tekaddes

  • Varlıklara biçim verip şekillendiren, onları mükemmel bir surette yaratan, yüce ve her türlü eksiklikten uzak Allah.

bari-i teala / bâri-i teâlâ

  • Varlıklara biçim verip şekillendiren, onları mükemmel bir şekilde yaratan ve her türlü kusur ve eksiklikten uzak ve yüce olan Allah.

bittasavvur / بِالتَّصَوُّرْ

  • Tasavvur ederek, zihinde şekillendirerek.
  • Zihinde şekillendirerek.

hayal / hayâl

  • Bir şeyi gördükten sonra veya görmeden önce zihinde şekillendirme. Hâfızanın yardımıyla zihinde bir şeyler canlandırma.

ilm

  • Bir şeyi hakkıyla bilmek, anlamak. Cehlin zıddı.
  • Allahü teâlânın subûtî sıfatlarından. Her şeyi bilmesi.
  • Bir şeyin sûretinin, görünüşünün zihinde şekillenmesi, bilme, bilgi.

izn-i bari / izn-i bâri

  • Varlıklara biçim verip şekillendiren ve onları mükemmel bir surette yaratan Allah'ın izni.

kuvve-i musavvire / قُوَّۀِ مُصَوِّرَه

  • Bir şeyi zihinde şekillendirme, resmetme kabiliyeti.

lütuf ve inayet-i bari / lütuf ve inâyet-i bâri

  • Varlıklara biçim verip şekillendiren ve onları mükemmel bir şekilde yaratan Allah'ın lütuf ve yardımı.

meclis-i ali-i misali / meclis-i âlî-i misalî

  • Rüyada şekillenen yüce meclis.

mesnun

  • Sünnet olan. Sünnet olmuş olan.
  • Âdet edilen şey.
  • Bilenmiş bıçak.
  • Üzerinden ömürler geçmiş olan.
  • Şekillendirilmiş.
  • Kalıba dökülmüş.
  • Kokusu değişmiş.

mücessem

  • Cismi olan. Dış duygularımızla bilinip varlığından haberdar olduğumuz şey. Varlığı görünen. Cisimlenmiş olan. Bir şekli gösteren. Uzunluğu, genişliği ve kalınlığı olan cisim. Şekillenmiş.

müşekkel

  • (Şekl. den) Kalıbı, şekli, biçimi, kıyafeti gösterişli ve yerinde.
  • Şekil verilmiş, şekillendirilmiş.

mütecessim

  • Şekillenen, cisimlenerek görünen, gözle görünen.

müteşekkil / مُتَشَكِّلْ

  • Şekillenmiş, oluşmuş.
  • Şekillenen, oluşan.

pota

  • İçinde madenlerin eritildiği ve şekillendirildiği kap.

rabıta-i mevt / râbıta-i mevt

  • Ölümü her an hatırlama ve hayatını buna göre şekillendirme.

rıza-yı bari / rıza-yı bârî

  • Varlıklara biçim verip şekillendiren ve onları mükemmel bir surette yaratan Allah'ın rızası.

şecere-i tuba-i ubudiyet / şecere-i tûbâ-i ubudiyet

  • Kulluğun nurlu tûbâ ağacı; tûbâ ağacı gibi şekillenmiş ve dal budak salmış kulluk.

şühud

  • şâhidler.
  • Görme, şahid olma.
  • Müşahede etme.
  • Görünecek halde şekillenme.

suretpezir

  • Meydana çıkan, hâsıl olan, şekillenen. (Farsça)

taazzi

  • Uzuv peydâ etme. Şekillenme.

taazzuv / تعضو

  • Şekillenme, biçim alma, organ oluşturma. (Arapça)

takvim

  • Düzeltme, şekillendirme.

tasavvur / تَصَوُّرْ

  • Bir şeyi zihinde şekillendirmek. Tasarlamak.
  • Düşünce, tasarı. Arzu.
  • Zihinde şekillendirme.

tasavvur-u dalalet / tasavvur-u dalâlet

  • İnançsızlığı zihinde şekillendirme.

tasavvur-u küfür / تَصَوُّرُ كُفُرْ

  • Küfrü zihinde şekillendirme, canlandırma.

tasavvuran / تَصَوُّرًا

  • Zihinde şekillendirerek.

tasavvuri / tasavvurî

  • Düşünmeye, zihinde şekillendirmeye ait.

tecessüm / تجسم

  • Cisimleşme, şekillenme. (Arapça)
  • Tecessüm etmek: Cisim halinde ortaya çıkmak. (Arapça)

tekevvün

  • (Çoğulu: Tekevvünât) Vücuda gelmek. Meydana geliş.
  • şekillenmek.
  • Var olmak.

temessül etmek

  • Şekillendirmek, canlandırmak.

teşahhusat / teşahhusât

  • Belirlenmeler, şekillenmeler.

teşekkül / تَشَكُّلْ

  • Şekillenme, oluşma.
  • şekillenme. şekil alma.
  • Meydana gelme.
  • Şekillenme, oluşma.

teşekkül etmek

  • Oluşmak, şekillenmek.

teşekkül-ü ervah / teşekkül-ü ervâh / تَشَكُّلُ اَرْوَاحْ

  • Ruhların şekillenmesi, oluşması.

teşekkülat / teşekkülât

  • (Tekili: Teşekkül) Teşekküller. şekillenmeler.
  • Kuruluşlar.
  • Şekillenmeler, oluşmalar.

teşkil / teşkîl / تشكيل / تَشْك۪يلْ

  • Şekillendirme, oluşturma. (Arapça)
  • Kurma. (Arapça)
  • Teşkîl edilmek: Kurulmak. (Arapça)
  • Teşkîl etmek: Oluşturmak. (Arapça)
  • Şekillendirme, oluşturma.

teşkil ve tasvir

  • Şekillendirme ve belli bir görünüm verme.

teşkilat / teşkîlât / تَشْك۪يلَاتْ

  • Şekillendirilmiş genel yapı.

teşkilatça / teşkilâtça

  • Yapı ve şekillendirme açısından.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın