REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te İÇİMDE ifadesini içeren 54 kelime bulundu...

ahsen-i takvim / ahsen-i takvîm

  • En güzel ve en iyi kıvamda en güzel biçimde.

alicenabane / âlîcenabâne

  • Yüksek ahlâklı birine yakışır biçimde.

bakiyane / bâkiyâne

  • Devamlı ve kalıcı bir biçimde.

bedaheten / bedâheten

  • Apaçık biçimde.

beliğane / belîğâne

  • Beliğ biçimde.

cazibedarane / câzibedarâne

  • Çekici bir biçimde.

celaldarane / celâldarâne

  • Celâlli bir biçimde.

dantela

  • Tentene. Her nevi iplikle örülen, bir kumaşın kenarına işlenen türlü biçimde ince örgü, dantel. (Fransızca)

deveran-ı umumi / deveran-ı umumî

  • Genel dönüş, akış; birinin diğerine sebep zannedilecek biçimde iki şeyin devamlı bir şekilde var ve yok sanılması.

din

  • Peygamberin bildirdiği biçimde kulluk görevlerini belirleyen ilâhî nizam.

edebiyat

  • Güzel ve etkili biçimde konuşma ve yazma sanatı.

elemkarane / elemkârâne

  • Acılı bir biçimde.

elimane / elîmâne

  • Acılı biçimde.

emirname-i arifane / emirnâme-i ârifâne

  • Ârif olana, bilene yakışır biçimde olan emir yazısı.

gülle

  • Eskiden demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi.

gururkarane / gurûrkârâne

  • Gururlu bir biçimde.

hevesperverane / hevesperverâne

  • Hevesine düşkün bir biçimde.

ihtiyatkarane / ihtiyatkârane

  • İhtiyatlı bir biçimde.

iltiva-yi em'a / iltiva-yi em'â

  • Tıb: Bağırsağın kendi üzerine helezoni biçimde kıvrılması.

ittirad

  • Düzenli, uygun biçimde sıra ile birbirini izleyen. Biteviye.

izzet-i rububiyet

  • Her varlığı yaratılış amacına hikmetli bir biçimde ulaştırarak terbiye ve idare eden Allah'ın şeref ve yüceliği.

kroki

  • Bir konu veya nesnenin başlıca özelliklerini yansıtacak biçimde hazırlanmış taslağı.

madalya

  • İtl. Büyük işlerde muvaffak olanlara veya büyük fedakârlık ve kahramanlık gösterenlere hediye ve hatıra olarak verilen ve çok defa yuvarlak biçimde, göğüse takılacak şekilde olan kıymetli madeni parça.

makulane / mâkûlâne

  • Akla uygun biçimde.

manevra

  • Bir makinenin, bir cihazın işleyişini düzenleme veya idare etme işi ve şekli. (Fransızca)
  • Ask: Muharebede düşmanın savaş gücünü yok etmek maksadıyla eldeki askerî kuvvetlerin en te'sirli bir biçimde düzenlenmesini te'min eden bütün hareketler. (Fransızca)
  • Barış zamanında kıt'alara ve kurmay hey'etle (Fransızca)

maslahatkarane / maslahatkârâne

  • Faydalı biçimde.

masumane / mâsûmâne

  • Suçsuz, günahsız bir biçimde.

mevsukan / mevsûkan

  • Belgeli bir biçimde.

minkar-ı mahrut

  • Gagaları konik biçimde ve kuvvetli olan kuşlar. (Serçe, karga gibi)

mucizevi / mûcizevî

  • Mûcizeli biçimde, mûcize ile ilgili olarak.

mufassalan

  • Ayrıntılı biçimde.

müjdekarane / müjdekârane

  • Müjdeli biçimde.

mükemmelen

  • Mükemmel bir biçimde.

muktedirane / muktedirâne

  • Gücü yeter biçimde.

muktesidane

  • İktisadlı şekilde, tutumlu biçimde.

mümtazane / mümtâzâne

  • Seçkin bir biçimde.

münasebetdarane / münâsebetdârâne

  • Münasebetli bir biçimde.

müstakimane

  • İstikametle, dosdoğru, düzgün biçimde.

mütenasık / mütenâsık

  • Dizili, birbirine uygun biçimde.

mütevazıane / mütevâzıane

  • Alçakgönüllü bir biçimde.

muvaffakiyetkarane / muvaffakiyetkârâne

  • Başarılı biçimde.

nesak-ı vahid / nesak-ı vâhid

  • Tek şekilde, tek tarzda, tek biçimde.

san'atkarane / san'atkârâne

  • San'atlı bir biçimde.

sedn

  • Vücut organlarının anormal biçimde gelişmesi.

şuurdarane / şuûrdârâne

  • Şuurlu bir biçimde.

şuurkarane / şuûrkârâne

  • Şuurlu bir biçimde.

tamamen

  • Büsbütün, eksiksiz ve tam olarak, mükemmel biçimde.

tasvir-i müddea / tasvir-i müddeâ

  • İddia edilen şeyin delilsiz tasviri, san'atlı bir biçimde anlatımı.

teganni

  • Şarkı söyleme, bir metni müzik eserini andırır biçimde okuma.

tenkilat / tenkilât

  • (Tekili: Tenkil) Örnek olacak biçimde cezâlandırmalar.
  • Düşmanları tepelemeler.
  • Uzaklaştırmalar.

tertil / tertîl

  • Kur'ân-ı Kerim'i iyi ve kaidelerine (kurallarına) uygun biçimde tane tane okuma.

tevafuk

  • Birbirine uygunluk. Muvâfık oluş. Rast gelme hali. Nizamlanmış biçimde birbirine uygun olmak.

tevafuklu

  • İçerisinde tevafuk bulunan; düzgün bir biçimde birbirine denk gelen.

unsurculuk

  • Irkçılık; olumsuz ve zararlı biçimde kullanılan ırkçılık, milliyetçilik.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın