REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te İlave ifadesini içeren 84 kelime bulundu...

alavi / alavî

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler.

asr-ı evvel

  • İlk asır.
  • Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendisinin bir misli daha uzadığı zamandan başlayıp, iki misli uzayıncaya kadar süren ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)

asr-ı sani / asr-ı sâni

  • İkinci asır.
  • Ist: Fey-i zevâle ilâveten, herşeyin gölgesi kendi boyunun iki misli daha uzadığı zamandan başlayan ikindi vaktidir. (Fey-i zevâl; güneş tam ortada iken, gölgenin uzunluğudur.)

bahadır

  • Kahraman. Cesur. Yiğit. Dilâver. (Farsça)

bin / bîn

  • Kelime sonuna ilâve ile "gören, görücü" mânalarına gelir. Meselâ: (Farsça)

dil-averan / dil-âverân

  • (Tekili: Dil-aver) Dilaverler, yürekliler, yiğitler.

ecl

  • İllet, sebeb, cihet. İçin, dolayı... den. Arabçada "Li" ilâve ederek kullanılır. Meselâ: Li-eclillâh : Allah için, Allah rızası için.

elsine-i terkibiye ve tasrifiye

  • Kök üzerine hace ilâveli ve fiil çekimli diller.

ezyal

  • (Tekili: Zeyl) Ekler. İlâveler. Zeyiller.

fi'l-i mezid

  • Fiilin aslına harf ilâve edilen fiil.

hadim-ül haremeyn-iş şerifeyn / hâdim-ül haremeyn-iş şerifeyn

  • Hilâfeti haiz olmaları hasebiyle Osmanlı Padişahlarına verilen ünvandır. Haremeyn; Mekke ile Medine'ye denilir. İslâm âleminin bu iki şehre hürmet-i mahsusaları sebebiyle ve daha fazla tâzim kasdiyle şerif sıfatını da ilâve ederek "Haremeyn-iş şerifeyn" denilmiştir. Haremeyn'in Hâdimi mânasına gelen

hamiş / hâmiş / هامش

  • Mektubun altına ilave edilen yazı, hâşiye, dipnot.
  • Mektup ilavesi. (Arapça)

harf-i mezid

  • Arabçada masdar olan kelimeye harf ilâvesi ile başka masdar yapılır. Bu ilâve edilen harflere "Harf-i mezid" denir. Meselâ: kelimesinde harf-i aslî üçtür. (mükâtebe) dendiği zaman, "Müfâale masdarı şekline göre, mim ve elif harfleri, harf-i meziddendir" denir.

harf-i zaid / harf-i zâid

  • Gr: Kelimenin bazı tasrifinde düşen harf. Fazla, zâid harf. Te'kid için yazılan harf. Sonradan ilâve olan harf.

hata savab cetveli

  • Basılmış bir kitabın mürettib yanlışlarını göstermek için sonuna ilâve edilen cetvel. (Hatâ: Yanlış; savab: Doğru demektir.)

havz

  • Cem' etmek. Bir şey ilâve etmek.

hazem

  • Dizme, sıralama.
  • Edb: İlk beytin ortasına birden dörde kadar harf ilâve etme.

hıyazet

  • İlâve etmek, toplamak.

hızane

  • Bir şeyi bir şeye ilâve etmek.
  • Fık: Hak ve salâhiyeti haiz olan kimsenin belirli müddet zarfında çocuğunu besleyip büyütmek ve terbiye etmek üzere yanında bulundurması.
  • Bir şeyi kucağına almak.

ihzariye

  • Aleyhine açılan dâva münasebetiyle getirilen şahıslardan, gönderilen mübaşir veya muhzirin masrafı karşılığı olarak tahsil edilen para. İhzariyeye mübaşir ve muhzirin at ve araba masrafından başka yemek, içmek gibi şahsî masrafları da ilâve edilirdi.
  • Birinin mahkemeye çağrılması için

ilavat / ilâvât / علاوات

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler, katmalar.
  • İlaveler, ekler. (Arapça)

ilave

  • İlave etmek: Eklemek.

ilaveten / ilâveten

  • İlâve olarak, ekliyerek, katarak, arttırarak.
  • İlâve olarak.

ilhak / ilhâk

  • İlâve etmek, eklemek. Katmak.
  • Eklemek, ilave etmek.

inzımam

  • (Zamm. dan) Bir birine ilâve olunmak, katılmak. Yapışmak. Birbiri ile alâkalı oluş.

inzimam / inzimâm / اِنْضِمَامْ

  • Katılma, ilave olunma.

işba'

  • Doyurmak, açlığı gidermek. Doymak.
  • Fiz: Bir sıvının içinde, belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması.
  • Edb: Arap nazmında, kafiye veya vezin zaruretinden dolayı kelimeye bir harf ilâve etme.

itba'

  • Tâbi' kılmak. Ardına katmak.
  • Gr: Bir kelimenin sonuna ilâve edilen tekerleme nev'inden mânasız söz. (Yazmak mazmak, Okumak mokumak gibi.)

izafe

  • Katma, ilâve etme, bağlama.

lah

  • Kelimenin sonuna ilâve olunarak "yer" mânâsını verir. Meselâ: (Senglâh: Taşlık yer.) (Farsça)

lahik / lâhik

  • Yetişen, vâsıl olan, ulaşan.
  • İlâve olan, eklenen.
  • Sonradan tâyin edilen, yenisi.
  • Eklenen, ilâve edilen.

lahıka / lâhıka

  • Ek, ilâve, katılan şey. Zeyl. Sonradan ilâve edilen, eklenen.

lahike

  • (Çoğulu: Levâhik) Gr: Ek, ilâve.

levahık

  • (Tekili: Lâhık. Lâhıka) İlâveler, ekler. Lâhıkalar.

levahik / levâhik

  • Sonra ilâve olan, peşine eklenen.

mahlas

  • Nâm. Lâkab. Bazı muharrirlerde olduğu gibi, isme ilâve edilen başka bir isim.
  • Halâs olacak, kurtulacak yer.

masdar-ı ca'li / masdar-ı ca'lî

  • (Mec'ul) yapma olan masdar. Arapçada, bazı isim ve sıfatların sonlarına (-iyyet) ilâve edilerek yapılır. Meselâ: İnsan: İnsaniyyet, Şâir: Şâiriyyet. Câhil: Câhiliyyet. Merbut: Merbutiyyet gibi.Arapça veya Farsça kelimenin sonuna (-îden) eki getirilerek yapılır. Meselâ: Cenk. den, Cengîden: Cenk etme

mazmum

  • (Zamm. dan) Zammolunmuş. İlâve olunmuş.
  • Yapışmış.
  • Zamme ile okunan.

müennes

  • Dişi. Müzekkerin mukabili.
  • Gr: Hakiki, itibarî veya söylenişi cihetiyle "dişi" olan kelime.Müennes-i hakikî : Müzekker kelimenin sonuna bir "e-a" ilâve ederek yapılan kelime. Meselâ: (Kâtib: ): Erkek yazıcı. (Kâtibe: ): Kadın yazıcı.Sonu "e" ile biten kelimeler ekseriyetle müennestir

mükabede / mükâbede

  • Eklemek, kendine bir şey ilâve etmek.
  • Bir işten zorluk görmek.

mülhak

  • İlhak olunmuş. Sonradan katılmış, zam ve ilâve olunmuş, eklenmiş.

mülhakat

  • (Tekili: Mülhak) Bir merkeze bağlı veya ait olan yerler.
  • Ekler, ilâveler, katmalar.

mülhik

  • İlhak eden. İlâve eden, katan, ekleyen.

munzamm

  • Zamm edilen. İlâve edilen.
  • Ek. Üste konan, katılan.

murabaha

  • Bir malı kâr ile satmak.
  • Bir miktar ilâve ederek ödünç para alıp vermek.
  • Fâiz ile para alıp vermek.

müşattar

  • Edb: Mısraları arasına ilâveten ayrıca mısralar getirilmiş gazel veya keside..

müşattar-ı muhammes

  • Edb: Araya üç mısra ilâve edilmiş gazel ve kaside.

müşattar-ı murabba'

  • Edb: Araya iki mısrâ ilâve edilmiş gazel veya kaside.

müstezad

  • (Ziyade. den) Artmış, çoğalmış.
  • Edb: Aruz kalıplarından " Bahr-i recez" denilen vezin ile yazılmış manzume. (Mef'ulü mefâîlü mefâîlü faûlün) gibi. Veya (Mef'ûlü faûlün) veznine denk parça ilâvesi ile yapılır. Ziyadeli mısralı manzumelerdir.

muzafat

  • (Tekili: Muzâf) (Zayf. dan) Bir şeyin ekleri, ilâveleri. Bir merkezin şubeleri, kolları.

müzal

  • Ek, ilâve, zeyl.
  • Etek, kuyruk.
  • Hor ve hakir.

müzeyyel

  • (Zeyl. den) Zeyli, ilâvesi olan.
  • Altına cevabı yazılıp geri gönderilen tezkere.
  • Eklentisi olan. Ekleme parçası olan.

müzeyyelat / müzeyyelât

  • (Tekili: Müzeyyel) Zeyiller, ilâveler, katılmış şeyler.

ra

  • İsim veya zamirin sonuna ilâve edilirse, Türkçedeki i, im, in, a, e eklerinin yerine kullanılır. Meselâ:Hâne: Ev. Hâne-râ: Evi, evin, eve.Tû: Sen. Tû-râ: Seni, senin, sana. (Farsça)

rabten

  • Bağlayarak, ilâveten.

rubai-i mezid / rubaî-i mezid

  • Kendisine harf ilâve edilmiş olan aslı dört harfli mastar.

sohbet-i ihvan

  • Din kardeşleri ile faydalı hakikatlar üzerine sohbet etmek.Resül-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm buyurmuştur ki: Üç şey müstesna, dünyada rahat yoktur:1- Tilâvet-i Kur'an2- Münacat-ı Rahman3- Sohbet-i İhvan.

sülasi mezid / sülasî mezid

  • Esası, kelime kökü üç harften ibaret olduğu halde, başka harfler ilâvesiyle, başka masdar teşkil edilmiş olur. Aslı üç harfli masdar demektir.

tahmis

  • (Hums. dan) Bir şeyi beş kat veya beş köşe haline getirmek.
  • Edb: Bir şiirin her beytine üçer mısra ilâve ederek beşe çıkarmak.

tali

  • Tilavet eden, okuyan.
  • İkinci derecede. Sonradan gelen.
  • Man: Birbirine bağlı iki kaziyeden ikincisi. Meselâ: "Duman çıkıyorsa ateş vardır" sözünde "Ateş vardır" sözü tâli'dir.

te'nis

  • Bir kelimenin sonuna te'nis alâmeti olan ( ) ilâve ederek müennes yapmak.

teganni / tegannî

  • Sesi mûsikî perdelerine uydurmak için, hareke, harf ve med (uzatma) ilâve etme ve çıkarma yapmak sûretiyle, kelimelerin asıllarını dolayısıyle mânâyı bozarak okuma.

tekessür

  • Çoğalmak. Kesretli olmak. Adet miktarına adet ilâve olmak.

tekmile

  • (Kemâl. den) Eksikleri tamamlamak için sonradan yapılan şey, ek. İlâve.

telahuk-u efkar / telahuk-u efkâr

  • Fikirlerin birbirine eklenmesi ve ilâve edilmesi.

terbi'

  • Gazelin her beytine ikişer mısra ilâve ederek onu âdeta murabba (dörtlük) şekline koyma.
  • Dörde bölme.
  • Dört köşe etme.

tesdis

  • (Çoğulu: Tesdisât) (Süds. den) Gazelin her beytine dörder mısra ilâve ile onu müseddes (altı mısralı) hâline getirmek.

teştir

  • Edb: Bir gazeli teşkil eden beyitlerin beher mısraı arasına ikişer mısra ilâve etmek.

tetimmat

  • Ekler, ilâveler.

tetimme

  • (Tetümme) (Çoğulu: Tetümmat) Tamam etme. Tamamlama.
  • Ek. Noksanını tamamlamak için ilâve edilen.

tetimme-i itiraz

  • İtiraz dilekçesinin eki, ilâvesi.

teznib

  • Bir şeye ilâve, ek, zeyl takma, yazmak. Zeyl ve ilâve. Kuyruk takmak.
  • Ek, ilâve.
  • Ek, ilave.

teznibat / teznibât

  • (Tekili: Teznib) İlâveler, eklemeler. Ekler.

tezyil

  • Eklemek. Uzatmak. Altına ilâve etmek. Zeyl yapmak.

tilavet / tilâvet / تلاوت

  • Güzel Kur'ân okuma. (Arapça)
  • Tilâvet etmek: Usûlüne göre Kur'ân okumak. (Arapça)

tülüv

  • Tilâvet.
  • Bir kimseye uyup ardınca gitmek.

zaid / zâid

  • Artan. Fazlalık. İlâve olunmuş.
  • Lüzumsuz, gereksiz.
  • Gr: Te'kid için söylenen.
  • Mat: Müsbet işareti, artı. (+)
  • Lüzumsuz, fazla, ilâve olunmuş.

zamaim

  • (Tekili: Zamime) İlâveler, ekler. Artırmalar.

zamime

  • Ek, ilâve. Artırma, katma, ekleme.

zamm / ضم

  • Ekleme, arttırma. (Arapça)
  • Zamm edilmek: Eklenmek, arttırılmak. (Arapça)
  • Zamm etmek: Eklemek, arttırmak. (Arapça)
  • Zamm olunmak: Eklenmek, ilave edilmek. (Arapça)

zeyil

  • İlâve, ek.

zeyl / ذيل

  • Zeyil, ek, ilave, etek.
  • İlâve, ek.
  • Ek, ilâve, bir şeyin altı, devamı.
  • Etek.
  • Ek, ilave.

zeylen

  • Ek olarak. İlâve ederek.

zeyliyat / zeyliyât

  • İlâve ve ek olarak yazılan şeyler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın