REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te ünsür ifadesini içeren 101 kelime bulundu...

ahlat-ı erbaa

  • İnsan vücudunda varlığı kabul edilen dört unsur veya üsareler.

ahşican

  • (Tekili: Ahşic) Zıtlar. Dört unsur. (Toprak, su, ateş, hava.) (Farsça)

akalliyet

  • (Ekalliyet) Azlık. Azınlık.
  • Bir ülkede hâkim unsurların haricinde olan ve ekseriyet teşkil edemiyen insanlar.

alem-i anasır / âlem-i anâsır

  • Unsurlar âlemi; elementler, atomlar dünyası.

alet-i azap / âlet-i azap

  • Azap âleti, sıkıntı veren unsur.

anasır / anâsır / عناصر / عَنَاصِرْ

  • Unsurlar, elementler.
  • (Tekili: Unsur) Unsurlar. Bir şeyin meydana gelmesine sebeb olan temel esaslar. Elementler.
  • Unsurlar, elemanlar, kavimler.
  • Unsurlar.
  • Unsurlar, elemanlar. (Arapça)
  • Unsurlar.

anasır-ı arziye / anâsır-ı arziye / عَنَاصِرِ اَرْضِيَّه

  • Dünyadaki unsurlar, elementler.
  • Yeryüzündeki unsurlar.

anasır-ı asliye / anâsır-ı asliye

  • Temel unsurlar, ana maddeler.

anasır-ı erba'a / anâsır-ı erba'a / عناصر اربعه

  • Dört unsur ateş, hava, su, toprak.

anasır-ı erbaa / anâsır-ı erbaa

  • Dört unsur.
  • Dört unsur: Toprak, hava, su, nur (veya ateş).

anasır-ı erbaa-i islamiye / anasır-ı erbaa-i islâmiye

  • İslâmî dört temel unsur (kitap, sünnet, icma, kıyas).

anasır-ı esasiye / anâsır-ı esasiye

  • Esas unsurlar, temel konular.

anasır-ı garaz / anâsır-ı garaz

  • Hınç ve düşmanca niyeti meydana getiren unsurlar, kin sebepleri.

anasır-ı gayr-ı müslime / anâsır-ı gayr-ı müslime

  • Müslüman olmayan unsurlar (azınlıklar).

anasır-ı islamiye / anâsır-ı islâmiye

  • Müslüman unsurlar, milletler.

anasır-ı külliye / anâsır-ı külliye / عَنَاصِرِ كُلِّيَه

  • Büyük unsurlar; toprak, hava, su, ateş.
  • Külli ve dünyanın her tarafından yayılmış bulunan unsurlar.
  • Umûmi unsurlar.

anasır-ı maneviye / anâsır-ı mâneviye

  • Mânevî unsurlar.

anasır-ı muhtelife / anâsır-ı muhtelife

  • Çeşitli unsurlar.

anasır-ı saire / anâsır-ı saire

  • Diğer unsurlar.

anasır-ı seb'a

  • Yedi unsur, esas, madde.

anasır-ı tabayi / anâsır-ı tabâyi

  • Tabiattaki unsurlar; dağ, taş, deniz vs. gibi.

anasır-ı zahiriye / anâsır-ı zahiriye

  • Görünen unsurlar; toprak, ateş, hava, su.

anasır-ıerbe'a / anâsır-ıerbe'a

  • Dört temel unsur. Maddelerin asıllarını teşkil ettiği kabûl edilen dört unsur; toprak, su, hava, ateş.

aşk-ı kimyevi / aşk-ı kimyevî

  • Fıtrî meyil ve alâka. Kimyevî unsurlar arasında birbirlerine karşı olan cazibe ve birleşme meyelanları ki; birer İlâhi emir ve kanunlardır.Fransızcası: Affinite (afinite) dir.

asla ve mutlaka zarar iras etmez / asla ve mutlaka zarar îras etmez

  • Bir meselenin temelinde ve özünde olan unsurlara kesinlikle ve hiçbir şekilde zarar vermez.

balgam

  • Solunum yolları tarafından salgılanan ve ağızdan dışarı atılan sümük, irin ve kan karışımı maddedir.
  • Eskiden bedende bulunduğu sanılan dört unsurdan biri.

basit

  • Birden fazla unsur içermeyen, karmaşık bir yapıya sahip olmayan.

bilisan-ı anasır / bilisan-ı anâsır

  • Unsurların, elementlerin diliyle.

bilvasıta müteharrik

  • Bir başka unsur aracılığıyla harekete geçen.

çar-balişt / çâr-bâlişt

  • Evvelce padişahların ve makamca büyük olanların üzerlerine oturdukları dört katlı şilte. (Farsça)
  • Dört unsur. (Farsça)

çarta

  • Dünya, âlem, küre-i arz. (Farsça)
  • Dört unsur. (Farsça)
  • Dört teli olan kemençe. (Farsça)

çehar-gane / çehâr-gâne

  • Dört unsur. (Farsça)

cihad-ı manevi / cihad-ı manevî

  • İlim, fikir, istiğfar gibi manevi unsurlarla din düşmanlarına karşı koymak.

cihad-ı maneviye / cihâd-ı mâneviye

  • İlim, fikir, dua gibi mânevî unsurlarla din düşmanlarına karşı mücadele.

cihet-ül vahdet-i ittihad

  • Birleşmenin birlik ciheti. Yani birleştiren temel unsur. Birleştiren ve birleşilen esas.

ecza-i asliye / eczâ-i asliye

  • Vücudda temel teşkil eden parçalar ve kısımlar, unsurlar.

ecza-yı kainat / ecza-yı kâinat

  • Kâinatın unsurları, kısımları.

ehl-i teslis

  • Allah'ı baba, oğul ve mukaddes ruh diye üçlü unsur olarak kabul eden Hıristiyanlar.

ekanim-i selase / ekanim-i selâse

  • Üç unsur.

eleman

  • (Lât: Element) Unsur. Bileşik bir şeyi meydana getiren basit şeylerden biri. Bir bütünün parçaları.

erkan / erkân

  • Temel unsurlar, ileri gelenler.

erkan-ı alem / erkân-ı âlem

  • Maddî âlemin temel unsurları.

erkan-ı azime-i kainat / erkân-ı azîme-i kâinat

  • Kâinattaki büyük temel unsurlar, varlıklar.

erkan-ı kainat / erkân-ı kâinat

  • Kâinatı oluşturan temel unsurlar.

esasat-ı teçhiziye

  • Donanım unsurları ve kuralları.

faktör

  • Bir neticeyi meydana getiren unsurlardan her birisi. Amil. (Fransızca)
  • Bir sonucu oluşturan unsurlardan her birisi.

felsefe

  • Yunanca (Philosophos)dan Arapçalaşmış. Feylesofların mesleği.
  • İlm-i hikmet.
  • Maddeyi, hayatı ve bunların çeşitli tezâhürlerini, sebeblerini, ilk unsurları ve gaye cihetinden inceleyen fikri çalışma ve bu çalışmaların neticelerini toplayan ilim.
  • Herkesin hususi fikri. M

garaz-ı külli / garaz-ı küllî

  • Genel hedef, bütün unsurları içine alan kapsamlı gaye.

ilke

  • (Bak: Unsur - Umde - Mebde')

inşa / inşâ

  • Varlıkları var olan şeylerden, kâinattaki var olan unsurlardan yaratma.

istiare-i mekniye

  • (Kapalı istiare) Teşbihin temel unsurlarından yalnız benzetilenle yapılan istiare. Meselâ: Merhum Mehmed Akif'in:Şu karşımızda mahşer kudursa, çıldırsa,Denizler ordu, bulutlar donanma yağdırsa,Değil mi ortada bir sine çarpıyor, yılmaz.Cihan yıkılsa, emin ol bu cephe sarsılmaz...beyitlerinde düşman k

istiare-i musarraha

  • (Açık istiare) Teşbihin iki temel unsurundan yalnız kendisine benzetilen ile yapılan istiare.Meselâ: Büyük âlimlere; ayaklı kütüphane veya yaşlı kimselere hayatının son baharında denilmesi gibi.

istiare-i temsiliye

  • Temsilî istiare; istiarenin, teşbih unsurlarından "benzetilen" ögesi ile yapılan, benzeyenin teferruatlı olarak tasvir edildiği istiare çeşididir. Temsilî istiarede anlatılan kavram bütün manzumeye veya yazıya işlenmiştir.

istiare-i temsiliyye / istiâre-i temsiliyye

  • Teşbihin esas unsurlarından biri ile yapılan benzetme.

ittihad-ı islam / ittihad-ı islâm

  • İslâm birliği. İttihad-ı İslâmın varlığı ve devamı için: 1-İslâm milliyetini esas alıp, menfi unsuriyet fikrini bırakmak. 2-İslâm dünyasındaki dini cemaatler, gayede ve dinî esaslarda ittifak edip teferruat meseleleri medar-ı niza etmemek. 3-İslâm devletleri arasında meşveret-i şer'iyeyi yapmak.Bunl

kamçı-yı teşvik

  • Teşvik kamçısı, unsuru.

karbon

  • Lât. Basit olup kömürleşmiş hâlde bulunan bir temel unsur. Kömür. Billurlaşmış halde kömürleşmiş cisim.

kayd

  • Bağlanma, bağlayacak şey.
  • Bir yere yazma.
  • Sınırlama, belirtme.
  • Önem verme, unsurlama.

kelime

  • Gr: Mânası olan en küçük söz veya cümlenin yapısını teşkil eden unsurlardan birisidir. Kelime, isim, fiil ve harf olmak üzere dilbilgisinde üç kısma ayrılmıştır. "Bir tek söze" kelime denir.

kompleks

  • Bir anda kavranamıyacak şekilde çeşitli sebeblerden, unsurlardan meydana gelmiş. (Fransızca)
  • Basit olmayan. Mürekkep. (Fransızca)
  • İnsanların davranışlarına, ruh hâllerine yön veren birbirine bağlı şuuraltı hayallerinin bütünü. (Fransızca)

küll-ü ekber

  • En büyük bütün, en büyük unsur.

kuyudat

  • Kayıtlar; bir sözün bütününü meydana getiren harf, kelime gibi parçaları, bütün unsurları.

lazım-ı karib / lâzım-ı karîb

  • Yakınında bulunması gereken ayrılmaz unsur.

madde-i meşhure

  • Herkesçe eşyanın yapı taşı olarak bilinen unsur, madde, cisim.

madde-i tenkit

  • Tenkit unsuru, eleştiri noktası.

mebadi

  • (Tekili: Mebde) Mebdeler, başlangıçlar, ilk unsurlar.
  • Çekirdekler.
  • Prensipler.

mele-i a'la / mele-i a'lâ

  • Kerrubiyyun ve melâike cemaati. En yüksek hey'et. Melekler âlemi. Felekler ve unsurlar.

metbuiyet

  • Diğer unsurların kendisine tabi olma özelliği.

mevalid-i selase / mevâlid-i selâse

  • Üç çocuk; dört unsurun (su, hava, toprak, güneş) birleşiminden meydana gelen madenler, bitkiler ve hayvanlar.

millet

  • Bir dinden olanların topluluğu. Din, dil ve târih beraberliği bulunan insan cemaatı. Sınıf. Topluluk.
  • Bir sülâleden gelenlerin hepsi.
  • Maddi, mânevi bir unsurdan sayılıp beraber yaşayanların hepsi.

münşi

  • Varlıkları kâinattaki unsurlardan tekrar tekrar yaratıp inşâ eden, Allah.

müşevvik-i imtisal

  • Dinin emirlerine sıkı sıkıya bağlanmaya ve yerine getirmeye teşvik eden unsur.

mutezile / mûtezile

  • Kendi akıllarını temel unsur kabul edip, Kur'ân ve sünneti ona uydurmaya çalışan Ehl-i Sünnet dışı bâtıl bir mezhep.

piyade

  • Narin yapılı bir çeşit kayık adıdır. Eskiden ekseriyetle İstanbul ve civarında kullanılan bu kayıklar, pek makbul gezinti vasıtası idi.
  • Ask: Orduda tüfekle teçhiz edilmiş olan ve muharip sınıfların asli unsuru bulunan efrada da bu ad verilir. Yaya askeri.
  • Yaya.

prensip

  • Umde. İlk unsur. Temel kanaat, temel düşünce. Temel bilgi (Fransızca)
  • Man: Her çeşit münakaşanın dışında olan. (Fransızca)

ruh-ul-kuds / rûh-ul-kuds

  • Cebrâil aleyhisselâm.
  • Allahü teâlânın Îsâ aleyhisselâma ihsân ettiği kudret, kuvvet.
  • Hıristiyanlıktaki teslis (üçlü tanrı) inancında, baba-oğul unsurlarından türeyen üçüncü unsur.
  • İsm-i âzam.
  • İncîl.
  • Allahü teâlânın hayat verici, koruyucu mânâsına gelen

rükn-ü dahili / rükn-ü dâhilî

  • İçteki esas unsur. Namazın içindeki farz ve şart olan esas.

silsile-i emsal

  • Benzer unsurların oluşturdukları silsile.

şirket ve kesret

  • Ortaklık ve çokluğa dayalı sistem; bir çok unsurun kurduğu ortaklık, şirket; yani bir işe birçok elin karışması.

sistem

  • Bir bütün meydana getirecek şekilde, karşılıklı olarak birbirine bağlı unsurların hepsi. (Fransızca)
  • İlimde bir bütün meydana getirecek esasların hepsi. (Fransızca)
  • Bir nizâm dâiresinde çalışan takım. (Fransızca)
  • Proğramlı çalışmak. (Fransızca)
  • Manzume. (Fransızca)

tabayi'-i esasiye

  • Temel ve esas olan tabiatlar, karakterler, yaradılışlar.
  • Toprak, su, hava gibi veya oksijen, hidrojen karbon, azot gibi unsurların hususiyetleri.

tabayi-i esasiye / tabâyi-i esasiye

  • Esas unsurların özellikleri.

tekemmül-ü mebadi / tekemmül-ü mebâdî

  • Bir şeyi netice veren ilk unsur ve sebeblerin ibtidailikten mükemmelliğe doğru gitmesi.

tenkihü'l-menat

  • Menatın (illetin) ayıklanması; kıyasın dört esasından biri olan illetin, hükümle ilgisi olmayan yabancı unsurlardan ayıklanması.

tenvir ve teyid

  • Bir meseleyi aydınlatma ve destekleyici unsurlar ortaya koyma.

teslis / teslîs

  • Üçleme. Hristiyanların sonradan uydurdukları ve dinlerinin esasında olmayan bir akidedir ki; bazılarının hâşâ, Cenab-ı Hakk Üçdür, bazıları da Üçü birdir diyerek, Allah'a şerik ve ortak tanımaları. Cenab-ı Hakk'ı Üç Unsurdur diye tevehhüm etmeleri. (Ekanim-i selâse de denir.)
  • Üçleme; Hıristiyanların tanrı üçtür veya tanrı üç unsurdan (Baba-Oğul-Rûh-ul-kudüsten) meydana gelmiştir şeklinde kabûl ettikleri bozuk inanış. Trinite.

Troçkizm / Troçkist

  • Troçkizm, Marksizm'in Troçki'nin bakış açısıyla yorumlanmasıdır. Aynı zamanda 1917 Ekim Devrimi'nden sonra ortaya çıkmış bir ayrımı ifade eder. Sovyetler Birliği'nde "sol muhalefet" olarak örgütlenmiş, Troçki'nin kurduğu 4. Enternasyonal'le başlayarak günümüze kadar gelmiştir. Troçkizm'in en önemli unsurları; özgürlüğü ortadan kaldıracak bir sistem olarak görülen "tek ülkede sosyalizmi" fikrinin reddi, dünya devrimi fikri, enternasyonalin gerekliliği, sürekli devrim ve Doğu Bloku ülkelerinin gerçek sosyalizm olmadığı fikirleridir.

    Kaynak: Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Troçkizm


unsur-u akide

  • İnanç unsuru; Muhâkemât'ın üçüncü makalesi.

unsur-u belagat / unsur-u belâgat

  • Belâgat unsuru, Muhâkemât'ın ikinci makâlesi.

unsur-u esasi / unsur-u esasî

  • Temel unsur, temel madde.

unsur-u esasiye

  • Temel unsur, ana maksat.

unsur-u hakikat

  • Hakikat unsuru.

unsur-u hava

  • Hava unsuru.

unsur-u havaiye / unsur-u havâiye

  • Hava unsuru.

unsur-u muhit / unsur-u muhît / عُنْصُرُ مُحِيطْ

  • Her yeri kaplayan unsur.
  • Kuşatıcı unsur, madde.

unsur-u nur

  • Nur unsuru.

unsur-u türab

  • Toprak unsuru.

unsur-u zihayat / unsur-u zîhayat / unsur-u zîhayât / عُنْصُرُذي حَيَاتْ

  • Hayat sahibi, canlı unsur.
  • Hayat sahibi unsur, madde.

unsuri / unsurî

  • Unsurla ilgili.

unsuriyet / unsûriyet

  • Unsurluk, ırkçılık.

üskutuss

  • (Rumcadan) Cevher, asıl, unsur, madde.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın