REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te çoğaltma ifadesini içeren 45 kelime bulundu...

ahilik

  • Asırlar önce Anadolu'da gelişen bir halk ocağı. Sosyal bir kuruluş olan ahilik iş alanında adam yetiştirmek, çalışma sevgisini aşılamak, istihsali çoğaltmak gibi gayeleri vardı. Günlük hayatta ise teavün, yoksulları koruma gibi insani duyguları; ayrıca müzik, silah kullanma, binicilik kabiliyetlerin

herc

  • İnsanların arasında meydana gelen fitne, fesad.
  • Söze dalıp çoğaltmak. Haltetmek. Sözü karıştırmak.
  • Kapıyı açık bırakmak.
  • İnsanların işlerinin karışması.
  • Seğirtmek.
  • Katletmek.

heyg

  • Çoğaltmak.

i'fa'

  • Çoğaltmak.
  • Terketmek.

ictihar

  • Askeri çoğaltma.
  • Meydanda ve gözükür olma. Aşikâr olma.

iksar

  • (Kesret. den) Çoğaltma, fazlalaştırma, arttırma.

insal

  • (Nesl. den) Nesil çoğaltma. Döl peyda etme, döllenme.

irba'

  • (Ribâ. dan) Çoğaltma, artırma, fazlalaştırma.
  • Faize verip artırma. (Haramdır)

irtibal

  • Bir malı çoğaltma. Bereketlendirme.

istifzal

  • Artırma, çoğaltma, ziyadeleştirme.

istihsal / istihsâl

  • Üretmek, hâsıl etmek, çoğaltmak.

istinsah / istinsâh / اِسْتِنْسَاخْ

  • (Nesh. den) Sahifeyi çoğaltmak, nüshasını yazmak. Kopya etmek.
  • Silinmesini ve iptalini istemek.
  • Yazarak çoğaltma.
  • Sayfaları yazarak çoğaltma.
  • Nüsha çoğaltma.

istinsah etmek

  • Yazarak çoğaltmak.

istisar

  • Bir şeyden fazla miktarda alma, çoğaltmağa çalışma.

kültür

  • Her türlü fikir, san'at ve âdet varlıklarının hepsi. (Fransızca)
  • Bir kimsenin umumi bilgi seviyesi. (Fransızca)
  • Terbiye. (Fransızca)
  • Ziraat. (Fransızca)
  • Tıb: Tecrübe veya ilâç yapmak için mikrop besleme ve çoğaltma. (Fransızca)

med

  • Uzatma, çekme. Yayma ve döşeme.
  • Çoğaltmak.
  • Bir şeye dikkatlice bakmak.
  • Nihayet, son.
  • Sönmek. Bir şeyi söndürmek.
  • Yardım etmek, mühlet vermek.
  • Yâr ve yâver olmak.
  • Tarlaya fışkı ve gübre dökmek.
  • Sel suyu.

melace

  • Husumeti uzatmak, düşmanlığı çoğaltmak.

mezid / mezîd

  • Mezîd etmek: Arttırmak, çoğaltmak. (Arapça)

müstensih

  • İstinsah eden. Yazıyı çoğaltan, kopya çıkaran.
  • Teksir makinesi. Çoğaltma makinesi.

nema / nemâ

  • Gelişme, büyüme, çoğaltma.

nesh

  • Ist: Şer'i bir hükmü yine şer'i bir emirle kaldırmaktır. (İtikada ait olan ve zamanla değişmeyen hükümlerde nesih olmaz, bunlar sabit birer hakikattırlar.)
  • Bir şeyin aynını kopya etmek, aynını çoğaltmak.
  • İbtal etmek, hükümsüz bırakmak, değiştirmek.
  • Nakletmek, kaldırma
  • Şer'î bir hükmü yine şer'î bir emirle kaldırma.
  • Bir şeyin aynını kopya etmek, aynını çoğaltmak.

nesr

  • (Nesir) Çoğaltmak, saçmak, yaymak.
  • Manzum olmayan söz veya yazı.

nesren

  • Nesir olarak, manzum olmadan yazılan yazı.
  • Çoğaltmak suretiyle.

taamı teksir

  • Yemeği çoğaltma, yiyeceği bereketlendirme.

tad'if

  • İki kat yapmak.
  • Çoğaltmak.
  • Zayıflatmak.

taz'if

  • İki kat, kat kat etmek. Ziyade etmek. Bir kat daha artırmak. Çoğaltmak.
  • Zayıf addetmek.

te'rib

  • Kuvvet verme, sağlamlaştırma.
  • Çoğaltma.

teakub

  • Birbiri ardınca olmak, peşinde olmak.
  • Bir nesneyi sonradan çoğaltmak.

teksir / teksîr / تكثير / تَكْث۪يرْ

  • Çoğaltma.
  • (Çoğulu: Teksirât) Çoğaltmak, artırmak, çoğaltılmak.
  • Çoğaltma.
  • Çoğaltma. (Arapça)
  • Teksîr edilmek: Çoğaltılmak. (Arapça)
  • Teksîr etmek: Çoğaltmak. (Arapça)
  • Çoğaltma.

teksir etme

  • Çoğaltma.

teksir etmek

  • Çoğaltmak.

teksir makinası

  • Yazıları çoğaltmak için kullanılan makine.

teksir makinesi

  • Çoğaltma makinesi.

temacüd

  • (Mecd. den) Büyüklüğünü ve şerefini çoğaltma.

tenfil

  • Ziyade etmek, çoğaltmak.
  • Kandırmak.

tenmiye / تَنْمِيَه

  • Çoğaltma, büyütme.

tergis

  • Mal çoğaltmak.

terhik

  • Misafiri çoğaltmak.

teşdid / teşdîd / تشدید

  • Şiddetlendirme, arttırma, çoğaltma. (Arapça)
  • Teşdîd etmek: Şiddetlendirmek. (Arapça)

tevfir

  • Artırma, çoğaltma.
  • Bir kimsenin hakkını tam olarak verme.

tezayüd

  • (Ziyadet. den) Ziyadeleşme, artma, çoğalma.
  • Söz ve sair şeyleri tekellüfle çoğaltma.

tezrif

  • Çoğaltmak.

tezyid

  • Artırma, çoğaltma, fazlalaştırma.

tezyidat / tezyidât

  • (Tekili: Tezyid) Artırmalar, çoğaltmalar, ziyadeleştirmeler.

zer'

  • Çoğaltma.
  • Halketme, yaratma.
  • Tohum ekme.
  • Ağzından dişlerin dökülmesi.
  • Saç ağarması.
  • Perde, hâil.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın