REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te çekiştirme ifadesini içeren 27 kelime bulundu...

gıybet / غيبت / غِيْبَتْ

  • Arkadan çekiştirmek. Hazır olmayan birisinin aleyhine konuşmak. Birisinin gıyabında hoşuna gitmeyen bir şeyi söylemek.
  • Arkadan çekiştirmek; hazır olmayan birisinin aleyhinde hoşlanmayacağı şekilde konuşmak.
  • Kaybolma.
  • Aleyhinde bulunma, arkasından söyleme, çekiştirme dedikodu yapma.
  • Çekiştirme. (Arapça)
  • Bulunmama, yokluk. (Arapça)
  • Birinin ardından hoşlanmayacağı şekilde konuşma, çekiştirme, dedikodu.

hücu

  • Zemmetmek, çekiştirmek, kötülemek.

ifraş

  • Zemmetme, kötüleme, çekiştirme.
  • Serip döşetme.

igtimaz

  • Birini çekiştirme, bir kimsenin aleyhinde bulunma.

işhas

  • Fesatçılık ve dedikoduculuk yapma. Çekiştirme. Gıybet etme.

kadh

  • Zemmetme, çekiştirme. Bir kimsenin ayıb ve kusurlarını söyleyerek gıybet etme.
  • Men'etmek, engel olmak.
  • Çakmak taşını çakmak.
  • Bir kimsenin işine halel vermek.

laime / lâime

  • (Çoğulu: Levâim) Çekiştirme, levmetme, kınama.

levaim

  • (Tekili: Lâime) Bir kimsenin yüzüne karşı çekiştirmeler, levmetmeler. Zemmetmeler. Başa kakmalar.

levm

  • Çekiştirmek. Birisinin yüzüne karşı kötü söz söylemek. Zemmetmek. Paylamak. Başa kakmak.
  • Çekiştirme, kötü söyleme, kınama.

medar-ı gıybet / medâr-ı gıybet

  • Başkalarının arkasından hoşlanmayacağı şekilde konuşmaya, çekiştirmeye sebep olan.

mübareze

  • Sözle çekiştirme. Kavga. Cidal. Döğüşmek.

mülahat

  • Yakınlaşmak. Çekiştirmek.
  • Çocuğun, sütten kesilme vaktine yakınlaşması.
  • Niza ve husumet etmek.

mülaveme

  • Birbirini çekiştirme.

münadese

  • Taan edişmek, çekiştirmek.

nedg

  • Kılıçla veya sözle taan etmek, çekiştirmek.

neds

  • Akıllılık.
  • Taan etmek, çekiştirmek.

nekt

  • (Çoğulu: Nikât) Süngüyü yere vurmak.
  • Taan etmek, çekiştirmek.

netr

  • Cezbetmek, kendine çekmek.
  • Taan etmek, çekiştirmek.
  • Bozulmak, fâsid ve zâyi olmak.

nezga

  • Taan etmek, çekiştirmek.

niguhiş

  • Çekiştirme, gıybet, zemm. (Farsça)

serb

  • (Çoğulu: Sürub) İçyağı.
  • Helâk olmak.
  • Bozulmak, fâsid olmak.
  • Beğenmeme. Azarlama. Çekiştirme.

siayet / siâyet / سعایت

  • Çekiştirme, dedikodu. (Arapça)

sürub

  • (Tekili: Serb) İçyağları.
  • Çekiştirmeler, azarlamalar.

ta'ne

  • Sövme, zemmetme, yerme, çekiştirme.

telavüm

  • (Levm. den) Birbirine levmetme. Birbirini çekiştirme.

zem

  • Zemm. Birinin kötülüğünü söyleme, ayıplama, yerme, çekiştirme.

zemm

  • Birisinin ayıplarını söylemek, çekiştirmek. Kötülemek, yermek. Ayıplamak.
  • Birinin kötülüğünü söyleme, ayıplama, yerme, çekiştirme.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın