REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Üşüme ifadesini içeren 43 kelime bulundu...

aciş

  • Üşüme, soğuktan üşüme. (Farsça)

adavet / adâvet

  • Husumet, düşmanlık. Kin. buğz. Garaz.
  • Düşmanlık, husumet.
  • Düşmanlık, sebebsiz olarak bir kimseye düşmanlık etmek, husûmet.

alak

  • Kan. Kızıl veya koyu ve uyuşuk kan.
  • Yapışkan veya ilişken nesne.
  • Hayvanat.
  • Bir işe mülâzemet eylemek.
  • Husumet-i lâzime veya muhabbet-i lâzime. Aşk ve muhabbet eylemek. Bir işe başlayıp o işe devamlı olmak.
  • Bir şeye ilişip tutulmak.
  • Yapışkan, ba

azam

  • (Çoğulu: Azamât) Kin, husûmet, adâvet, garaz, fena niyet.
  • Öfke, hiddet.
  • Kıskançlık.

buğz

  • Sevmeme. Birisi hakkında gizli ve kalbi düşmanlık hissetme. Kin, husûmet.

da'd

  • Husumet, düşmanlık.

hasim / hasîm

  • Hasım olan, husumet eden, düşmanlık eden.

hasm-ı ca'li / hasm-ı ca'lî

  • Huk: Hakikatta hasım olmadığı halde, hasım imiş gibi hâkim önünde husumeti kabul eden kimse.

hasmi / hasmî

  • Düşmanlık, husumet, adavet.

heyşe

  • (Çoğulu: Heyşât) Husumet, hasımlık.
  • Çekişmek, nizâ etmek.

ihtikak

  • Hakkını istemek. Niza' etmek. Birbirine husumet etmek. Hapseylemek.
  • Fık: İki taraftan her birinin haklı olduğunu iddia etmesi.

ıhtisam

  • Husumet etmek, düşmanlık yapmak.

ihtisam

  • (Husumet. den) Düşmanlık, husumet, muhâsame.

lecc

  • Dar şey.
  • Düşmanlıkta ve husumette inad edip ayak direme.

ledd

  • Düşmana galip olmak.
  • Husumet etmek, düşmanlık yapmak.

leded

  • Katı husumet, şiddetli düşmanlık.

ledüd

  • (Çoğulu: Elidde) Hastanın ağzına dökülen ilâç.
  • Çok husumet, şiddetli düşmanlık.

lidad

  • Husumet etme. Dâvacı olma.

melace

  • Husumeti uzatmak, düşmanlığı çoğaltmak.

muadat

  • Karşılıklı düşmanlık, karşılıklı husumet.

mücadea

  • Husumet etmek, düşman olmak.

mugalaza

  • Düşmanlık, husumet, adâvet.

muhasama

  • (Muhasamet) (Çoğulu: Muhâsamât) Muhalefet. İki taraf arasındaki düşmanlık. Birbiri ile çekişmek. Birbirine husumet etmek.

muhasamat

  • (Tekili: Muhasama) Düşmanlık. İki taraf arasındaki husumet.

muhtasım

  • Düşmanlık yapan. Adavet eden. Husumet eden.

mükaşeha / mükâşeha

  • Husumet etmek, düşmanlık yapmak.

mülahat

  • Yakınlaşmak. Çekiştirmek.
  • Çocuğun, sütten kesilme vaktine yakınlaşması.
  • Niza ve husumet etmek.

münaza-un fih

  • Hakkında ihtilaf mevcut olan şey, münakaşa edilen mes'ele. Aradaki husumete sebeb olan.

mütehasım

  • (Çoğulu: Mütehasımîn) (Husumet. den) Karşılıklı düşmanlık eden ve birbirine hasım olan.
  • Karşılıklı olarak dâvâ edenlerden herbiri.

mütehasımin / mütehasımîn

  • (Tekili: Mütehasım) Çekişenler, birbirlerine düşmanlık ve husumet edenler. Hasım olanlar. Karşılıklı dâva edenler.

mütevadi'

  • Düşmanlığı ve husumeti bırakarak barışan.

nazi'

  • Çekici kimse.
  • Husumet eden, düşmanlık eden.

nebk

  • Yazmak.
  • Husumet etmek, düşmanlık yapmak.
  • Düz etmek, düzleştirmek.

sıtat

  • Husumet, düşmanlık.

taassub

  • (Asab. dan) Bir şeye veya bir kimseye taraflı olma.
  • Din bakımından fazla salâbetli olma.
  • Kendi dinini çok üstün görmek.
  • Haksız yere husumet etmek.
  • Bir düşünüşe, bir inanışa körü körüne bağlanıp ondan başkasını düşünmemek hâli.

tahacc

  • Husumet etmek, düşmanlık yapmak, kin tutmak.

tahasüm

  • Husumet edişmek, düşmanlık yapmak.

te'lif

  • Barıştırmak. Husumeti defetmek. Ülfet ve imtizac ettirmek.
  • Çeşitli şeyleri birleştirip karıştırmak.
  • Eser yazmak.
  • Noksan bir adedi bine çıkarmak.

tecadu'

  • Husumet etmek, düşmanlık etmek.

tekalüb / tekâlüb

  • (Kelb. den) Köpek gibi birbirine saldırma.
  • Husumet etmek, düşmanlık yapmak.

tenazu'

  • Kavgalaşmak, çekişmek. Birbirine husumet etmek.

teşaküs

  • Husumet edişmek, düşmanlık yapmak.

umye

  • Azgın ve sapkın olmak.
  • Husumet ve inat etmek.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın