REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Ötüz ifadesini içeren 36 kelime bulundu...

ahzab suresi / ahzâb sûresi

  • Kur'ân-ı Kerimde otuzüçüncü surenin adı olup Medine-i Münevvere'de nâzil olmuştur.
  • Kur'ân-ı kerîmin otuz üçüncü sûresi.

caferiyye / câferiyye

  • Hazret-i Ali'nin torunlarından Ca'fer-i Sâdık'a bağlı olduklarını iddiâ eden, bozuk İmâmiyye fırkasının otuz ikinci kolu.

cemel vak'ası

  • Müslümanlar arasında vuku bulan elem verici ilk muharebedir. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Zevcesi Hz. Aişe (R.A.) ile Aşere-i Mübeşşereden Talha ve Zübeyr'in (R.A.) Hz. Ali'ye (R.A.) karşı kıyamlarından doğmuştur. Bu harpte Hz. Aişe ile Talha ve Zübeyr'in maiyetinde otuzbin; ve Hz. Ali'nin refakat

cüz

  • Kısım, parça. Bir şeyin bir parçası.
  • Kitab forması.
  • Küllün mukabili.
  • Kur'ân-ı Kerim'in otuzda bir parçası.
  • Kanaat. İktifâ eylemek.
  • Düğümü sağlam yapmak. Bir şeyi pekiştirip muhkem kılmak.
  • Kız evlâdı.

dirhem-i şer'i / dirhem-i şer'î

  • Peygamber efendimiz zamânında kullanılan (3,36) üç gram ve otuz altı santigram ağırlığındaki gümüş para.

ecza-yı şerife / eczâ-yı şerife

  • Kur'ân-ı Kerim'i meydana getiren otuz cüz.

ene ve zerre

  • Otuzuncu Söz.

fatır suresi / fâtır sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuz beşinci sûresi. Melâike sûresi de denilmektedir.

imam-ı hanbeli / imam-ı hanbelî

  • (Hi: 164-241) (Ahmed İbn-i Muhammed İbn-i Hanbelî) Hanbelî Mezhebinin imamı olup ezberinde bir milyon hadis vardı. Müsned adlı kitabında otuzbin hadis mevcuttur. Zühd ve takvası çok ileri idi. (K.S.)

ism-i hakem nüktesi

  • Hakem isminin ince mânâsı; Otuzuncu Lem'a'nın Üçüncü Nüktesi.

kehl

  • Otuz yaşını geçmiş, saçına aklık karışmış kimse.
  • Bit.

kühulet

  • Orta yaşlılık. (35-40 yaş arası) Olgunluk çağı. Bazılarına göre: Yirmibir ile altmış yaşa kadar olan insanın hayat devresi. Veya otuz ile elli arası.

lam / lâm

  • Kur'ân alfabesinde yirmialtıncı harf olup, ebcedi değeri otuzdur.

lokman suresi / lokman sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuz birinci sûresi.

mah

  • (Meh) Senenin onikide birisi. Yirmisekiz, yirmidokuz, otuz veya otuzbir günlük zaman. (Farsça)
  • Gökteki ay. Kamer. (Farsça)

mıkneb

  • (Çoğulu: Mekanib) Otuz kırk kadar olan at sürüsü.
  • Avcılar torbası.

minser

  • (Çoğulu: Menâsir) Yırtıcı kuşların gagası.
  • Taşçı kalemi.
  • Yüz ile ikiyüz adet arasında olan asker.
  • Önlerinde ne bulunur yıkıp yakıp târumar eden asker.
  • Otuz ile kırk arasında olan at.
  • Kırktan elliye veya altmışa; ve yüzden ikiyüze kadar olan at.

muakkibat / muakkibât

  • Gece ve gündüz melâikesi.
  • Namazı müteakib otuz üçer defa tekrar edilen tesbih.

pare

  • Cüz, parça. Kesinti. (Farsça)
  • Para. Kuruşun kırkta biri. (Farsça)
  • Kur'an-ı Kerim'in otuz kısmından bir kısmı, bir cüz'ü. (Farsça)
  • Sayı, bölük. (Farsça)
  • "Parça" mânâsına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Meh-pâre : Ay parçası. (Farsça)
  • Güzel. Yek-pâre : Tek parça, bir parça. (Farsça)

ratl

  • (Ratıl) Eskiden kullanılan sıvı ölçüsü olup bâzı yerlerde yüzotuz dirhem sayılmıştır. Bâzen oniki kıyyedir. Kıyye kırk dirhemdir.

risale-i esma / risale-i esmâ

  • Allah'ın altı isminde bulunan bazı ince mânâları anlatan risale; Otuzuncu Lem'a.

rum suresi / rûm sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuzuncu sûresi.

sad suresi / sad sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuz sekizinci sûresi.

saffat suresi / sâffât sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuz yedinci sûresi.

sebe' suresi / sebe' sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuz dördüncü sûresi.

secde suresi / secde sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin otuz ikinci sûresi.

selasin / selâsîn / ثلثين

  • Otuz. (Arapça)

selasun / selasûn / selâsûn / ثلثون

  • (Selâsîn) Otuz, 30.
  • Otuz. (Arapça)

semavi kitab / semâvî kitab

  • Hak dinlerin kitapları. Semâvî kitapların bize bildirileni yüz dörttür. Bunlardan on suhuf Şist (Şit) aleyhisselâma otuz suhuf İdris aleyhisselâma, on suhuf İbrâhim aleyhisselâma indirildi. Mushaflar; Tevrât Mûsâ aleyhisselâma, Zebur kitabı Dâvûd aleyhisselâma, İncîl kitabı Îsâ aleyhisselâma ve Kur'

si / sî / سى

  • Otuz. (Farsça)
  • Otuz. (Farsça)

sipare

  • (Si-pâre) Kur'an-ı Kerimin herbir cüz'ü. (Farsça)
  • Küçük kitap, mecmua. (Farsça)
  • Otuz cüz. (Farsça)

üçüncü maksad

  • Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfında yer alan bölüm.

vahdeddin

  • (Aslı: Vahîdüddin, fakat Türkçede Vahdeddin şeklinde telâffuz edilir.) Osmanlı Padişahlarının sonuncusu ve otuzaltıncısının adıdır. (Mi: 1861-1926) Zeki, dirayetli ve dindardı. Osmanlılar ve İslâm âlemi için bir felâket işareti olan Sevr Muahedesini imzalamadı. Osmanlı ordusu olarak emrine bırakılan

yasin suresi / yâsin sûresi / yâsîn sûresi

  • Kur'ân'ın otuz altıncı sûresidir.
  • Kur'ân-ı kerîmin otuz altıncı sûresi.

yevm-i şek

  • Şüpheli gün. Havanın bulutlu olup, Ramazan ayı hilâlinin görülmemesi sebebiyle Şâbân ayının otuzuncu günü mü, yoksa Ramazân-ı şerîfin ilk günü mü olduğu bilinmeyen, Şâbân'ın yirmi dokuzundan sonra gelen gün.
  • Şaban ayının otuzuncu günü; ramazan olması zannedilip ancak görülmedikçe oruç tutulması münasip olmayan gün.

yevm-i şevk

  • Şaban-ı Şerifin otuzuncu günü. Ramazan olması zannedilip ancak hilâl görülmedikçe oruç tutulması münasib olmayan gün.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın