REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Örümcek ifadesini içeren 30 kelime bulundu...

anakib / anâkib

  • (Tekili: Ankebut) Örümcekler.

ankeb

  • Erkek örümcek.

ankebet

  • (Çoğulu: Anâkıb) Dişi örümcek.

ankebut / ankebût / عنكبوت

  • Örümcek.
  • Örümcek.
  • Örümcek; Kur'ân'da 29. Sûre.
  • Örümcek.
  • Örümcek. (Arapça)

ankebut suresi

  • Kur'an-ı Kerimin yirmidokuzuncu suresidir. Mekkidir. (Allahtan başkasına güvenenlerin, dünyayı avlamak için kurdukları teşkilâtını bir örümcek ağına benzeten, örümcek meseli zikrolunan bir suredir.)

ankebutiye

  • Örümcekler.

ankut / ankût

  • Örümcek. Evcil, al kumru.

beyt-ül ankebut / beyt-ül ankebût

  • Örümcek yuvası.
  • Mc: Derme çatma yapılmış ev.
  • Dayanıksız ve kuvvetsiz şey.

beytü'l-ankebut

  • Örümcek evi, örümcek yuvası.

culah

  • Örümcek, ankebut. (Farsça)
  • Çulha, yâni dokuyucu, nessâc. (Farsça)

cülahek

  • Örümcek, ankebut. (Farsça)
  • Küçük dokumacı. (Farsça)

dam-ı ankebut / dâm-ı ankebut

  • Örümcek ağı. Örümcek tuzağı. (Farsça)

ehyun

  • Örümcek, ankebut.

füds

  • (Çoğulu: Fedese) Örümcek.

hadernak

  • Örümcek.

helel

  • Örümcek ağı.
  • Korku.
  • Yağmur evveli.

hevamm

  • Böcekler, haşereler. Pire, tahta kurusu, bit, örümcek, yılan gibi, kışın gizlenip yazın meydana çıkan, insan ve hayvanın vücudundan beslenerek yaşayan, insana zararı dokunan (parazit yaşayan) küçük canlılır.

kerev

  • Örümcek, ankebut. (Farsça)

keri / kerî

  • Örümcek ağı. (Farsça)
  • Sağırlık, duymazlık, işitmezlik. (Farsça)

kudsüman

  • Erkek örümcek.

kuş'am

  • (Çoğulu: Kaşâım) Yaşlı ihtiyar, koca kimse.
  • Belâ.
  • Arslan.
  • Sırtlan.
  • Örümcek.
  • Karınca yuvası.

leys

  • (Çoğulu: Lüyus) Arslan.
  • Sinek avlayan örümcek.
  • Arasında yaş ot bitmiş olan kuru ot.
  • Birbirine girmiş ot.
  • Semiz ve şişman kimse.

lüab-ı ankebut

  • Örümcek ağı.

megesgir

  • Örümcek ağı. (Farsça)

mevk

  • Örümcek, ankebut.

mülul

  • Dişi örümcek.

tar-ı ankebut / târ-ı ankebut

  • Örümcek ağı.

tene

  • Gövde, beden, cüsse, vücut. (Farsça)
  • Örümcek ağı. (Farsça)

tenide

  • Örümcek ağı. (Farsça)
  • Örülmüş, dokunmuş. (Farsça)

tente

  • Örümcek ağı. (Farsça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın