REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te ÖNÜR ifadesini içeren 31 kelime bulundu...

arrade

  • (Çoğulu: Arrâdât) Küçük bir çeşit mancınık ki, hareket eden tekerlek üzerine konurdu.
  • Dişi çekirge.

banyol

  • Bu kelime; zindan, hapishâne mânâlarında kullanılırdı. Buraya katiller, hırsızlar ve beylik esirlerin satışa yaramıyanları konurdu.

ektar

  • (Tekili: Keter) Haysiyetler, onurlar, şerefler, şanlar, ünvanlar, soylar. Nesebler, dereceler, mertebeler.

emacid

  • (Tekili: Emced) Emcedler, en şanlılar, en şerefliler, eşrefler, en fazla haysiyet ve onur sahibi olan kimseler.

emcad

  • (Tekili: Mecid) şeref, onur ve haysiyet sahibleri.

emced / امجد

  • Çok onurlu, çok şerefli. (Arapça)

fahir / fâhir / فاخر

  • Değerli. (Arapça)
  • Şerefli, onurlu. (Arapça)

fahri / fahrî / فخری

  • Onursal. (Arapça)
  • Ücret almadan, kendi isteğiyle (Arapça)

gümüş kozak

  • Tar: Eskiden hükümdarlara gönderilen nâme-i hümayunların konulduğu mahfaza. Nameler atlas keseye konur, sonra da kozaya geçirilirdi. Kozakların gümüşten yapılmış olanları olduğu gibi altundan, şimşirden de yapılanları vardı. Altundan olanlar imparatorlara, gümüşten olanlar da küçük devlet reislerine

hamiyet-i aliye / hamiyet-i âliye

  • Din, millet gibi mukaddes değerleri en üst düzeyde koruma duygusu ve gayreti; millî onur ve haysiyet.

haysiyet-i askeriye

  • Askerî şeref, onur ve itibar.

haysiyyet / حيثيت

  • Şeref, onur, itibar, değer.
  • Şeref, onur. (Arapça)

hiffet

  • Hafiflik.
  • Mc: Onurlu ve vakarlı olmamak. Temkinsizlik. Akılsızlık. Hoppalık.

hine

  • Onurlu olma hâli, gururluluk.

ilham

  • Söverek ve hakaret ederek onur kırma.

imza-yi padişahi / imza-yi padişahî

  • Padişahın imzası. Osmanlı Padişahları tarafından vaktiyle hükümdarlara yazılan name-i hümayunların kenarlarına altun yaldızla imza konurdu. Bunlara imza-yı padişahî denilirdi.

kadr

  • Değer, itibar, onur, haysiyet, meziyet.
  • Rütbe, derece.

kıymet

  • Değer, tutar, bedel, itibar, onur.

mekinet / mekînet

  • Onur, vakar, ciddiyet, ağırbaşlılık.

mekis / mekîs

  • Vakarlı. Onur sahibi. Ciddi ve ağırbaşlı kimse.

mıkleb

  • Eski kitap ciltlerinin sol kenarındaki kapak. Ekseriya okunan yer belli olsun için araya konurdu.
  • Saban demiri.

mütevakkır

  • (Çoğulu: Mütevakkırîn) (Vakar. dan) Onurlanan, vakarlanan.

mütevakkırin / mütevakkırîn

  • (Tekili: Mütevakkır) Onurlananlar, vakarlananlar.

nahil

  • Hurma ağaçları, hurmalık.
  • Hurma ağacı.
  • Balmumundan yapılan ağaç, yapraklı dal ve yemiş taklidi işlere denir ki, sathı altın ve gümüş yapraklarla süslenerek, eskiden gelin giderken önünde alayla götürülür ve gelin odalarına süs olarak konurdu.

nebahet

  • (Nebahat) şeref, şan, onur, itibar.
  • şan, şeref ve itibar sâhibi.

sanduka

  • Türbelerde mezarların üzerine tahtadan sandık şeklinde yapılan ve üstüne yeşil çuha örtülen yerin adıdır. Kadın sandukaları düz olduğu halde, erkek sandukalarının baş tarafına bir ağaç konarak üzerine kavuk, taç, sikke gibi sağlığında giydikleri başlık konurdu. Açık mezarlıklarda sandukalar taştan y

şeref-i millet-i islamiye / şeref-i millet-i islâmiye

  • İslâm milletinin şerefi, onuru.

şerefsiz

  • Onursuz.

teşrif

  • Onurlandırma, onur verme, bir yeri onurlandırma, şereflendirme.

vecahet

  • Güzellik, güzel yüzlülük, gösterişlilik.
  • Haysiyet, şeref, onur, itibar.

vekar

  • Vakar, sabır, onur.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın