REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Âbud ifadesini içeren 18 kelime bulundu...

alih / âlih

  • (Çoğulu: Alihât) Mabud; tapınılan, ibadet edilen şey.

allah

  • Esmâ-i hüsnâdan. Varlığı muhakkak lâzım olan, îmân ve ibâdet edilecek hakîkî mâbûd. Her şeyi yoktan var eden yüce yaratıcı.

çalab

  • İlâh. Mâbud. Cenâb-ı Hak, Rab. (Türkçe)

ilah / ilâh

  • Mabud, tanrı.
  • Mâbud, tanrı.

ilahe

  • Müşriklerin kadın heykeli şeklindeki putları. Bâtıl mâbud.

iman / îmân

  • İnanmak. "Allahü teâlâdan başka mâbud, ilâh olmadığına, Muhammed aleyhisselâmın O'nun kulu ve Resûlü olduğuna" ve O'nun Allahü teâlâdan getirdiklerine kalb ile inanıp dil ile söylemek.

karafi

  • (Şihâbüddin Ahmed El-Karafi) Maliki Mezhebi'nin büyük âlimlerindendir. Milâdi 1285 de vefat etmiştir.

ma'bud

  • (Mâbud) Kendine ibadet edilen Allah (C.C.)

ma'budiyyet

  • Mâbud oluş. Kendine ibâdet edilmeğe lâyık olan, ki bu sıfat ancak Allah'a mahsustur. Uluhiyyet.

müşrik

  • Allahü teâlâya şirk (ortak) koşan. Allahü teâlâyı mâbûd bildiği hâlde put veya benzeri şeyleri de ilâh, tanrı edinen.

nun-u na'büdü / nûn-u na'büdü

  • Fatiha Sûresinde geçen "nâbüdü" kelimesindeki "nûn" harfi.

remli / remlî

  • (Şihâbüddin Remlî) (Mi: 1371-1440) Filistin'in Reml kasabasında doğmuş, Şeyhülislâm'dır. Mecmuat-ul Ahzab'da namı Kutb-ül Ârifîn diye geçer. Kimya-yı Saadet namında salâvatları ile meşhurdur. Fıkh ve tevhide, tasavvufa dair manzumeleri vardır. " İmam-ı Remlî" diye anılır.

sühreverdiyye

  • Evliyânın büyüklerinden Ebû Hafs Ömer bin Muhammed Şihâbüddîn Sühreverdî hazretlerinin tasavvuftaki yolu.

tagut

  • İnsanları Allah'a (C.C.) karşı isyana sevkeden. İsyankâr.
  • Her bâtıl mâbud.
  • Şeytan.
  • İslâmiyetten önce Kâbe'deki putlardan birinin ismi.

uluhiyet / ulûhiyet

  • İlâhlık, mabudiyet.
  • İlâhlık, kısaca "ibadet edilmeye lâyık olan yegâne mabud bütün varlıkları yaratan Allahtır" diye ifade edilebilen hakikat.

uluhiyet-i mutlaka

  • Kayıt altında olmayan, mutlak uluhiyet. Ancak bir tek İlâhın mâbud oluşu.

yezdan

  • Cenab-ı Hak. (Farsça)
  • (Mecusilerce) : Hayırları yaratan hayır ilâhı dedikleri mevhum mâbud. (Farsça)

zevr

  • Yalan, kizb.
  • Bâtıl mâbud.
  • Ziyaret etmek.
  • Göğüs üstü.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın