Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
zula
ifadesini içeren
104
kelime bulundu...
a'dad
(Tekili: Adud ve Adad) Bazular. Kollar.
Havuzun çevre kenarına konan taş.
ağraz
Maksatlar, arzular, amaçlar.
ağraz-ı nefsaniyye / ağraz-ı nefsâniyye
Nefsanî maksatlar, nefsî arzular.
akk
(Çoğulu: Ukuk) Serkeşlik. Anaya, babaya itaatsizlik.
Yarmak.
(Koyun) kuzularken ölmek.
aksa-yı meram
Meramların, arzuların en sonu. Emellerin son haddi.
alet-i hevesat / âlet-i hevesat
Gelip geçici istekler, arzular âleti.
amal / âmâl / آمَالْ
Emeller, arzular, istekler.
(Tekili: Emel) Emeller. Arzular. Gayeler. Dilekler. İstekler.
Arzular.
amal-i ma'sumane / âmâl-i ma'sumâne
Masumcasına emeller, arzular.
amal-i sermediyet / âmâl-i sermediyet
Daimî emeller ve arzular.
arzukeş / arzûkeş / آرْزُوكَشْ
Arzulayan.
ataraksiya
yun. Tesirlere (etkilere) karşılık göstermeme, durgunluk hâli.
(Fels.) Ruhun sükunete ulaşması, arzu ve ihtiraslardan uzak kalma. Eski çağ felsefesi, hayatın gayesi, saadet olarak duygusuzluk halini gösteriyordu. İnsan arzuları sonsuz, düşmanları sonsuzdur, (mikroptan kuyruklu yıldız
bibliyografya
yun. Kitaplar hakkında bilgi. Belirli mevzular üzerindeki neşriyatın tamamı.
burhanü't-temanü / burhanü't-temânü
Kâinatta iki ilâh kabul edildiği takdirde, bunların birbirlerine engel olacakları ve dolayısıyla düzenin bozulacağından hareketle tevhide dair elde edilen delil.
cehennem
Allah yerine, tabiat, madde, sebepler vb. yaratılmış şeyleri ilâh kabul eden; Allah'a kul olacaklarına, arzularına ve heveslerine, başka insanlara ve mahlukata kul olanların işledikleri cürüm ve suçtan dolayı İlâhi adaletle ceza görecekleri yer. Cehennem'in varlığını bütün geçmiş peygamberler ve onl
cem-i mükesser
Gr: Cemi yapılacağı zaman müfredinin şekli bozularak yapılan cemi. Kaide dışı yapılan, kaideye uymadan yapılan cemi. Kitab; kütüb, gibi.
ebedperest
Sonsuzluğu sevip arzulayan.
ehdaf
(Tekili: Hedef) Hedefler, nişan alınan yerler.
Yüksek yerler.
Meramlar, talebler, arzular, istekler, gayeler, maksadlar, kasıtlar.
ehl-i hevesat / ehl-i hevesât
Nefsin hoşlandığı, gelip geçici istek ve arzuların peşinde olanlar.
ehva
Nefis arzuları, boş istekler.
(Tekili: Heva) Nefsin istek ve arzuları. Muhabbetler. Hahişler.
Kasdetmek.
Atmak.
elhan / elhân
Sesi mûsikî perdelerine uydurmak için, mânâ bozulacak şekilde, harfleri ve kelimeleri değiştirerek, sesi alçaltıp yükselterek, çeneyi oynatarak okumak. Lahn'in çokluk şeklidir.
emani / emanî
Emniyetler. Niyetler, gayeler, istekler. Arzular, dilekler.
(Farsça)
Eminlik, korkusuzluk.
(Farsça)
Temenniler, arzular, istekler.
emani-i mahsusa
Hususi arzular, özel maksatlar.
eşvak / eşvâk
(Tekili: şevk) şiddetli arzular, istekler, neşveler.
Şiddetli arzular, istekler.
fena fillah / fenâ fillâh / فَنَا فِي اللَّهْ
Herşeyi Allah'tan bilme, kendi arzularını terk edip Allah'da fânî olma.
füzulat
(Bak: Fuzulât)
gaflet
Nefsin arzularına uyarak, Allahü teâlâyı, emir ve yasaklarını unutma hâli.
hadd-i zina / hadd-i zinâ
Akıllı olan, ergenlik çağına gelen ve konuşabilen müslüman veya müslüman olmayan kadın ve erkeğe, dâr-ül-İslâm'da (İslâm memleketinde), tehdîd edilmeden, arzûlariyle, zinâ yaparken yakalandıklarında verilmesi gereken cezâ.
hahişger / hâhişger
Arzulayan. İsteyen. İstekli.
(Farsça)
Arzulayan.
halelpezir / halelpezîr
Bozulan, Halel bulan. Eksik. Fesad kabul eden. Bozuk.
(Farsça)
halik / hâlik
Helâk olan, yıkılan, bozulan, silinen.
hasret
Özleyiş. İç çekme. Bir şeyi çok isteyip, arzulayıp ona kavuşamamaktan gelen üzüntü.
hedm
Yıkmak, harab etmek. Parçalamak, mahvetmek.
Birisine vurup belini kırmak. (Râgibâ, düşmanın aldanma tevazularına.Seyl, divârın ayağın öperek hedmeyler.)(Râgıp Paşa)
heva / hevâ
İstek. Nefsin isteği. Düşkünlük. Gelip geçici olan heves. Nefsin zararlı ve günah olan arzuları.
Nefsin istekleri, kötü arzular, hava.
heva ve heves / hevâ ve heves
Nefsin hoşuna giden faydasız ve gelip geçici arzular, hisler.
hevaperest / hevâperest
Yasak arzuları peşinde koşan.
hevaperestane / hevâperestâne
Yasak arzuların peşinde koşarcasına.
heves ve heva / heves ve hevâ
Dünyadaki lezzet ve zevkleri isteyen his ve arzular.
hevesat / hevesât
Hevesler, geçici arzular, yasak istekler.
hevesat-ı hayvaniye / hevesât-ı hayvâniye
Hayvansal hisler, arzular.
hevesat-ı müteaffin
Kokuşmuş istek ve arzular.
hevesat-ı nefsaniye / hevesât-ı nefsâniye
Nefsin hevesleri, arzuları ve kötü istekleri.
hevesat-ı rezile / hevesât-ı rezile
Rezilce hevesler, günah ve çirkin olan arzular.
hevesat-ı sihirbaz / hevesât-ı sihirbaz
Yalancı ve aldatıcı istek ve arzular.
hevesat-ı süfliye / hevesât-ı süfliye
Alçak arzular, kötü hevesler.
heveskarane / heveskârâne
Hevesine, gelip geçici istek ve arzularına düşkün bir şekilde.
hevesperverane / hevesperverâne
Nefsin istek ve arzularına düşkün bir şekilde.
hizb-üş şeytan
Şeytana ve nefislerine tâbi olanların grubu. Allah'ın kanun ve nizamına tâbi olmadan kafalarına güvenerek ve nefsanî arzularına uyarak gitmek isteyenler. Milleti, memleketi ve mukaddesatı yıkmağa çalışan ve ahlâksızlığa alıştıranların ve dinsizlerin topluluğu ve cereyanı.
idlaliyyat / idlâliyyât
İnsanı doğru yoldan saptıracak fikirler, azdıracak mevzular. Kur'ânla muaraza eden safsata ve bâtıl felsefi nazariyeler.
ifsad edilen
Bozulan.
ihtiras / ihtirâs / اِحْتِرَاصْ
Bir şeyi fazla arzulama ve ona fazla düşkünlük.
Çok hırslı arzulama.
inşikak-ı asa / inşikak-ı âsâ
Değneğin bölünmesi, âsânın ikiye ayrılması; 'ihtilaf ve ayrılıklarla, birliğin bozularak kuvvetin dağılması' mânâsında bir deyim.
ıslah / ıslâh
Terbiye etmek, iyi hâle getirmek.
Bozulan bir şeyi eski hâline getirme.
İnsanların aralarını düzeltmek, barıştırmak.
isti'sar
Bir işin güç olmasını arzulama.
istifsad
(Fesâd. dan) Bir şeyin bozulmasını arzulama, fesâdını isteme.
istihab
(Hibe. den) Hibe ve hediye olarak isteme. Bağış olarak arzulama.
istihma'
Himâye isteme, korunma arzulama.
istirca'
Geri dönmek. Dönmeği arzulamak.
istirfa'
(Ref'. den) Yapılmasını arzulama.
Yukarı kaldırılmasını isteme.
istişfa
Şifa istemek. Hastalıktan kurtulup iyi olmayı arzulamak.
istizade
(Ziyade. den) Arttırılmasını arzulama, çoğaltılmasını isteme.
kamveran / kâmverân
(Tekili: Kâmver) Mutlular, bahtiyarlar, arzularına kavuşmuş olanlar.
(Farsça)
katam
Cimâ arzulamak.
Et arzulamak.
kaziye-i muhkeme
Kesinleşmiş hüküm, bir daha bozulamayacak karar.
kuvve-i şeheviye / قُوَّۀِ شَهَوِيَه
Arzulama duygusu.
magazin
Çeşitli mevzulardan bahseden resimli mecmua.
mal / mâl
İnsanın arzuladığı, ihtiyâç, yâni lâzım olunca, kullanmak için saklanabilen ayn, yâni madde, cisim.
matlub / matlûb
Talep edilen, istenilen, arzulanılan.
matmah-ı cihani / matmah-ı cihanî
Dünyanın beklediği ve çok arzuladığı şey.
mazanne
Zan taşıyan, tahmin yürütülen mevzular, konular, yerler.
merambahş
Bir kimseye isteyip arzuladığı şeyi veren.
(Farsça)
meşaet
Taleb etme, isteme, dileme, arzulama.
mesail-i amika / mesail-i amîka
Derin mevzular. Derin mes'eleler.
metalib / metâlib
İstekler. Arzular. Taleb edilen şeyler.
İstekler, arzular.
muazzef
Nefsin arzularını terkeden, zühd sâhibi.
müna
(Minâ) Arzular.
Birinin yerine kaim-i makam olmak, birinin yerine geçmek.
Suya giden yol.
Mekke-i Mükerreme'de hacıların kurban bayramında kurban kestikleri ve şeytan taşladıkları mukaddes yer.
münfesih
(Fesh. den) İnfisah eden, bozulan, bozulmuş, hükmü kaldırılmış olan, hükümsüz kalan.
münhezimen
Yenilerek, münhezim olarak, bozularak, bozguna uğrayarak.
müntakız
(Nakz. dan) Bozulan, nakzedilen.
müteaffin
Kokan. Taaffün eden. Çürüyüp bozulan.
mütebeddil
(Bedel. den) Değişen, tebeddül eden, başka hâle giren. Bozulan.
Kararsız.
mütehallil
Araya sokulan, araya giren.
Bozulan.
Bir kelimeden nice mânâlar kasdedip söyleyen kimse.
müyul-ü müteşa'ibe
Çeşitli şubeleri olan meyiller. Çeşitli arzular, meyiller.
müyul-ü müteşaibe
Birçok dallara ayrılmış meyiller, arzular.
müyul-ü müteşaibeye / müyûl-ü müteşâibeye
Çeşitli dallara ayrılmış arzular, çeşitli meyiller.
müyulat
(Tekili: Meyl) Meyiller, arzular.
naverdhah / naverdhâh
Savaş isteyen, muharebe arzulayan.
(Farsça)
nefis
Can, maddî arzuların kaynağı olup sınır tanımayan bir duygu.
nefsaniyet
Nefsin hoşuna gider şekilde arzular.
neyelan
İsteğe ulaşma. Arzulanan şeye vâsıl olma.
nokta-i istimdad
Yardım isteme noktası. İnsanın kalbindeki sonsuz emel ve arzuların yerine getirilmesine olan ihtiyaç.
rivad
Talep etmek, istemek, arzulamak.
rugba'
Rağbet etmek, istemek, arzulamak.
sahib-i zühd ve takva / sahib-i zühd ve takvâ
Zühd ve takva sahibi; her türlü nefsanî arzulara karşı koyarak kendini ibadete veren ve Allah korkusuyla dinin yasaklarından kaçınan kimse.
sefahet-i mutlaka
Nefsin her türlü kötü arzularına uyma.
sefine
Gemi.
Çeşitli mevzulara dair kitap.
Göğün güney yarım küresinde bir burç adı.
şehevat
(Tekili: şehvet) şehvetler, nefsanî istekler, arzular.
şehvet
Bir şeyi sevip çok isteme, arzulama.
Nefis.
Cinsî arzu.
şehvet-perest
Şehvetine çok düşkün. Nefsi arzularının esiri olan.
(Farsça)
şevk-i nefsani / şevk-i nefsanî
Nefsin helâl olmayan arzularına karşı duyulan istek.
tefazul
(Çoğulu: Tefâzulât) Mikdar fazlası, fark.
Meziyet ve fazilet yarışına çıkma.
tegazzül
(Çoğulu: Tegazzülât) (Gazel. den) Gazel tarzında şiir yazma.
Gazel söyleme.
tenezzül
(Çoğulu: Tenezzülât) İnme, düşme. Aşağılama.
Gönül alçaklığı. Karşısındakinin seviyesine göre tevâzu ile konuşmak.
Yavaş yavaş inmek. Mekânını yukarıdan aşağıya nakletmek.
teşne
Susamış.
(Farsça)
Mc: İstekli, çok arzulayan, heveskâr.
(Farsça)
ya maksud / yâ maksud
Ey bütün varlıkların rızasına ermeyi ve cemâlini görmeyi arzuladıkları Allah.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hür
güman
muhazat
velka
AZAF
cübab
Har
harâset
Tatbik
sahra-yı kebir
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
zula
burhani
ustu
ücret mukabil
Mâhtâb
Rica etmek
anne baba
Har
san'at
Tevakku