Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
zorlu
ifadesini içeren
112
kelime bulundu...
aft
Pelteklikten sözü zorlukla söylemek. Kekemelik.
ana' / anâ'
Zahmet, meşakkat, güçlük, zorluk.
anye
Güçlük, engel, zorluk, meşakkat.
asur / asûr
Zorluk. Güçlük.
be's
Azab, şiddet. Korku.
Zarar, ziyan.
Zorluk, meşakkat, zahmet.
Fenalık. (Arapçada: "Savaşta şiddetli harekette bulunmak veya sıkıntı ve fakirlikten fenâ durumda olmak" mânâlarına gelir.)
belva-yı am / belvâ-yı âm
Umûmî sıkıntı, meşakkat, kaçınılması mümkün olmayan zorluk.
berh
Şiddet, eziyet, meşakkat, zorluk, zahmet.
bila-külfet / bilâ-külfet
Zorluksuz.
bü's
Güçlük, zorluk.
Fakirlik.
bürhin
Zahmet, güçlük, zorluk.
ca'caa
Değirmen sesi.
İsteklerde zorluk vermek.
Devenin çökermesi.
Çökmüş deveyi kaldırmak.
cay-i işkal / cây-i işkâl
Güçlük, zorluk, müşkülât noktası.
cefaset
Hazımsızlık ıztırabı, sindirim zorluğu.
dağdağa / دغدغه
Gürültü. Iztırab. Boş yere telâş ve zorluklar.
Tereddüt etmek, karar verememek.
Gıcıklamak.
Zorluklar, sıkıntılar.
derd-i maişet
Geçinmek derdi ve zorluğu. Maişet derdi.
dik-ul elfaz / dîk-ul elfaz
İfade zorluğu. Gayet ince ve derin ve ruhen hissedilen bazı mânaların ifade edilemeyişi.
dugta
Şiddet.
Meşakkat, zorluk.
düşvari / düşvarî
Zorluk, güçlük, suubet.
(Farsça)
girih-küşa
Düğüm açan, bağı çözen.
(Farsça)
Mc: Müşkülâtları yenen, zorlukları halleden.
(Farsça)
hakın
Sidik zorluğu olan kimse.
hall-i müşkilat / hall-i müşkilât
Müşkilâtın yenilmesi, zorlukların çözülmesi.
hallal-ı müşkilat / hallâl-ı müşkilât
Zorlukları yenen, müşkülâtı halleden kimse.
hallal-ül ukad / hallâl-ül ukad
Düğümleri çözen.
Mc: Zorlukları yenen.
harec
Zorluk, sıkıntı.
Darlık, zorluk, sıkıntı.
Dar yer, sık ağaçlı yer.
Günâh.
Zorluk, sıkıntı.
Darlık, sıkıntı, zorluk.
Günah.
henk
Darlık. Güçlük zorluk.
hufuf
Maişet şiddeti, geçim zorluğu.
Darlık.
hutub
Zorluk, güçlük.
(Tekili: Hatb) İşler, maslahatlar. Mes'eleler.
i'tisar
Zorluk, güçlük, meşakkat.
ibtila'
Zorlukla yutmak.
Gelini gerdeğe koymak.
ıdad
Isırmak.
Geçinmekte darlık, maişet zorluğu.
iğlak-ı uslub / iğlâk-ı uslûb
Üslubun kapalılığı; ifade tarzının kapalı oluşu, anlaşılmasının zorluğu.
ihtibas-ı bevl
İdrar tutukluğu, zorluğu.
iktiham
Göğüs germe, zorlukları aşma, yenme.
ıtam
İdrar zorluğu, idrar tutukluğu.
kabz
Tutmak. Ele almak. Kavramak. Almak.
Tahsil etmek. Teslim almak.
Amelde zorluk çekmek.
Kuşun süratle uçması.
Mülk.
kavi
Sağlam, metin, zorlu, kuvvetli, güçlü.
Varlıklı, zengin, sâlih, emin, mutemed.
kenz
Şiddet, zorluk, meşakkat.
külbet
Sıkıntı, zorluk, ıztırab. Şiddet.
İki sahtiyan arasına konup dikilen kırmızı kayış.
külef
(Tekili: Külfet) Külfetler, zahmetler, sıkıntılar, zorluklar.
Merâsimler.
külfet
Güçlük, zorluk.
Yük, zahmet, zorluk.
külfet-i tahsil
Bir ilmi tahsil etme sırasında karşılaşılan zorluklar.
le'va
Şiddet.
Maişet darlığı, geçim zorluğu.
lemme
(Çoğulu: Lemmât) şiddet. Meşakkat, zorluk.
Az şey.
ma'sere
(Ma'seret) Zorluk, güçlük.
mania / mânia
Men'eden şey. Engel. Özür. Zorluk.
meşakkat / مَشَقَّتْ
Zahmet. Sıkıntı. Güçlük. Zorluk.
Zahmet, güçlük, zorluk, sıkıntı.
Zorluk, güçlük, zahmet.
Zahmet, zorluk, sıkıntı.
Zorluk.
meşakkat-i bedeniye
Bedenen çekilen zorluklar, sıkıntılar.
mezahim / mezâhim
Zahmetler, zorluklar.
mezahim-i hazıra / mezahim-i hâzıra
Bu zamandaki belâlar, zorluklar, anarşik hadiseler. İçtimâi zorluklar.
mu'temil
Zorlukları göze alarak tek başına iş gören.
mü'yed
Büyük emir.
Zahmet, meşakkat, zorluk.
muasere
Fakirlik.
Zorluk, güçlük.
mugamere
(Ga, uzun okunur) Nefsini zorluğa ve şiddete zorlama.
mükabede / mükâbede
Eklemek, kendine bir şey ilâve etmek.
Bir işten zorluk görmek.
mükadebe / mükâdebe
Meşakkat çekme, bir işten zorluk görme.
mükellif
Teklif eden.
Vazife veren. İş veren.
Zorluğa sevkeden.
müşakat
Sıkıntı ve zorluklara dayanma hususunda yarışma. Aykırılık. Düşmanlık.
müşkil
(Müşkile) Zorluk, güçlük, zor olan iş. Çetinlik.
Edb: Mânasının derinliği veya edebi bir san'atla ifade edilmiş olmasından dolayı teemmül ve tefekkürsüz anlaşılmayacak derecede hafî olan lâfızdır. Mânaca nass'ın mukabilidir.
Zor, zorluk, müşkül.
müşkil-küşa
Zorluğu gideren, açan. Zor işleri halleden. Çetinliği gideren.
(Farsça)
müşkil-küşayan / müşkil-küşayân
Zorluğu gideren ve zor işleri halleden kimseler.
(Farsça)
müşkilat / müşkilât / مشكلات
Zorluklar, çetinlikler.
Zorluklar.
Güçlükler, zorluklar.
Müşkiller, zorluklar.
Güçlükler, zorluklar.
(Arapça)
Müşkilat çekmek:
Zorluk çekmek, sıkıntı çekmek.
(Arapça)
müşkilat-ı azime / müşkilât-ı azîme
Büyük zorluklar, sıkıntılar.
müşkilatsız / müşkilâtsız
Zorluk çıkarmadan.
müşkilküşa / müşkilküşâ
Zorluğu gideren.
müşkulat / müşkûlât
Güçlükler, zorluklar.
müşkülat / müşkülât
Zorluklar, güçlükler.
müşkülat-ı azime / müşkülât-ı azîme
Büyük zorluklar, sıkıntılar.
müşkülat-ı hadis / müşkülât-ı hadîs
Hadîs ilminine ait anlama güçlükleri, zorlukları.
mütekellif
Külfetli, zorlu.
mütenafir
Birbirinden nefret eden, ürken. Birbirini görmek istemeyen.
Edb: Yanyana gelişleri ile söylemede zorluk çıkaran kelime veya harf.
müteneffiz
Zorlu nüfuz sahibi olan.
müzahemetsiz
Zahmet ve zorluğu olmayan.
müzayaka
Sıkıntı, darlık, yokluk, parasızlık. Zorluk.
nekare / nekâre
Güçlük, zorluk.
Belirsizlik.
nirumend
Güçlü, kuvvetli, zorlu.
(Farsça)
nirumendi / nirumendî
Kuvvetlilik, zorluluk, güçlülük.
(Farsça)
nükr
Anlayışı, fikri, ferâseti iyi olmak.
Zorluk.
İnkâr.
nükre
Bilinmezlik.
Zorluk, güçlük.
Kabile ismi.
sa'b
(Çoğulu: Sıâb) (Suubet. den) Zor, güç, çetin.
Zorlu, güçlü kuvvetli.
sabır
Acıya ve zorluğa katlanma.
sabir
Tahammül eden, sabreden, bekleyen. Zorluğa karşı göğüs geren, hâlinden şikâyet etmeyip acı ve sızıya katlanan. Belâ ve musibete karşı şikâyet etmeyip Allah'a (C.C.) şükreden.
sabr
Acıya ve zorluğa katlanmak.
Bir musibet ve belâya uğrayanın telâş ve feryad etmeyip sonunu bekleyip tahammül ile katlanması.
Muharebede şecaat gösterme.
Bir kimseyi bir şeyden alıkoymak.
Öğrendiği bir şeyi başkasının da öğrenmesi için tâkat getirmek.
şanezen
(Çoğulu: Şanezenân) Baş tarayan.
(Farsça)
Mc: Güçlükleri çözen. Zorlukları yenen.
(Farsça)
satvet
Ezici kuvvet. Hışım ve şiddetle kavrayıp almak. Birisinin üzerine şiddetle sıçramak ve hamle etmek.
Zorluluk.
saylem
Zorluk, meşakkat.
sebeb-i meşakkat
Zorluk sebebi.
şerz
(Çoğulu: Şerâriz-Şevâriz) Şiddet.
Zorluk.
Kuvvet.
Kalabalık, galizlik. Kat'etmek, kesmek.
şezre
Bir kimseye yüz yüze bakmayıp şiddet ve öfke ile yandan bakış. Hasmâne bakış. Dargın bakışı gibi bakma. Göz değdirme.
İpi soluna bükme.
Tersine bükülmüş ip, urgan.
El değirmenini sola doğru çevirme.
Şiddet, suubet, zorluk.
sıab
(Tekili: Sa'b) Güçlükler, zorluklar. Zor ve çetin şeyler.
şiddet-i hizmet
Hizmetin zorluğu.
şiddet-i mevani / şiddet-i mevâni
Mânilerin şiddeti, engellerin zorluğu.
suubet / suûbet
Zorluk, güçlük.
Zorluk.
Zorluk, güçlük.
Zorluk, güçlük.
takaşşüf
Maişet şiddeti, geçim zorluğu.
tava'ur
Güçlük, zorluk.
tebrik
Gözlerini dike dike bir yere bakmak.
Günaha girmek.
Uzak bir yere sefer etmek.
Çetinlik, zorluk sebebi ile yorulmak.
Kadının süslenip püslenmesi.
Evi ziynetleyip süslemek.
tegalgul
Hoş kokulu şeyler sürünmek.
Zorluk, çetinlik, güçlük.
Bir şeyin, ilmin içine çok dalmak.
tehaşün
Haşin davranma. Zorluk gösterme. Sert muamelede bulunma.
tekellüf
Kendi isteğiyle külfete girmek, bir zorluğa katlanmak.
Gösterişe kapılmak. Özenmek.
Yapmacık hâl ve hareket. Zoraki hareket.
Kendi isteği ile bir zorluğa katlanmak.
Gösterişe kapılmak. Özenmek. Yapmacık hâl ve hareket. Zoraki hareket.
telatil
Zorluklar.
teshil
(Çoğulu: Teshilât) Kolaylaştırma. Zorluğa âit şeyleri kaldırma.
teve'ur
Bir şeyin güçlenerek halli ve yenilmesi müşkil olması.
Bir hususta çetin zorlukla karşılaşmak.
Konuşanın çapraşık söylemesinden ve anlaşılmadığından dolayı, dinleyenin hayrette kalması.
ukde
Düğüm, bağ.
Karışık ve müşkil iş. Zorluk, zor iş. Vâlilik ve halifelik için akdolunan biat.
Ağaçlık yer.
Pelteklik, kekemelik.
Arzu edip de ulaşamadığından dolayı içe dert olan şey.
usr
Güçlük, zorluk. Zor iş.
Sıkıntı. Darlık. Kıtlık.
Zorluk; meşakkat.
Zorluk.
usra
Güçlük, zorluk.
usret / عسرت
Zorluk, güçlük. Darlık, sıkıntı. İşlemezlik.
Güçlük, sıkıntı, zorluk.
(Arapça)
usret-i hazm
Hazım güçlüğü, sindirim zorluğu.
usret-i teneffüs
Teneffüs zorluğu, nefes darlığı.
vahamet
Zor, güçlük.
Ağırlık. Tehlike. Muhatara. Neticesi fena.
Hazım güçlüğü, sindirim zorluğu.
Korkulacak hal, tehlikeli vaziyet.
vazife-i hayat külfeti
Hayat görevinin zorlukları.
zahmet
Sıkıntı, eziyet, zorluk.
zahmet-i hayat
Hayatın zorluğu.
zaruret-i maişet
Geçim sıkıntısı, zorluğu.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Muhalif-i hak
Kuva
aid
kâni
Çevelangah
serfiraz
SAKiN
Esele
canib
kaddî
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
zorlu
Güzel sıfatlar
özünde
Tarafsız
ata eylemek
Nebak
Nad
Cahil
AZim
Kesik