Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
zaruret
ifadesini içeren
23
kelime bulundu...
beyan-ı zaruret
Huk: Zaruri beyandır. Susmak suretiyle ifade edilen mâna, beyan-ı zaruret kabilindendir.
ducret
Sıkıntı, gönül darlığı, zahmet. Zaruret.
fakat / fâkat
Zaruret, ihtiyaç. Yoksulluk, fakirlik.
icabi / icabî
Müsbet. İcaba âit, icaba dair.
Lâzım, gerekli, zarurete müteallik.
ihtiyac
Çaresiz kalıp istemek. Muhabbetle meyletmek. Acz, fakr ve yoksulluk. Zaruret hali.
ilca-i zaruret / ilcâ-i zarûret
Zaruretin zorlaması.
işba'
Doyurmak, açlığı gidermek. Doymak.
Fiz: Bir sıvının içinde, belli bir cisimden eriyebilecek en çok miktarın erimiş bulunması.
Edb: Arap nazmında, kafiye veya vezin zaruretinden dolayı kelimeye bir harf ilâve etme.
kefen-i farz
Erkek veya kadının vefât ettiğinde sarılarak örtüldüğü bezlerden bir parçası. Buna kefen-i zarûret (lâzım olan kefen) de denir.
leca'
Sığınmak.
Saklanmak, gizlenmek.
Zaruret.
mecburen
İster istemez. Cebirle. Zaruret icâbı. Zorla.
mefkaret
İhtiyaç, zaruret.
mekruh
İğrenç, nahoş görülen şey.
Fık: Şeriatın haram etmediği, fakat zaruret olmadan yapılmasına izin vermediği, zanna dayanan delil ile işlenmesi caiz olmayan iş.
Mihnet. Şiddet.
İğrenç, tiksinti veren.
Haram olmayan ve zaruret olmadıkça yapılması uygun görülmeyen iş.
mezheb taklidi
Amelde yapılacak işlerde bir müctehidin ictihâdlarına, fetvâlarına tâbi olma. Mevcût dört hak mezhebden birini öğrenip, kabûllenip, onunla amel etme.
Dört mezhebden birine uyan kimsenin bir işi yapmada ihtiyâç veya zarûret (başka hiçbir çâre bulunmama) veya meşakkat (güçlük) bulundu
miktar-ı zaruret
Zaruret miktarı.
muztar
(Zaruret. den) Çaresiz kalmış, zorlanmış.
nefsani / nefsanî
Bedenî arzu ve isteklerle alâkalı. Zaruret olmadığı hâlde keyf için olan istek ve arzuya ait. Kendine ait ve mensub.
ruhsat
İslâmiyet'in, meşakkat ve zarûret gibi sebeblere bağlı olarak, ibâdetlerde ve diğer işlerde tanıdığı izin ve kolaylık; azîmetin zıttı.
savm-ı visal
İki gün iftar etmeden oruç tutmak. (Bu, zaruret olmadan mekruhtur)
taklid / taklîd
İnanılacak şeylerde düşünmeden, anlamadan, yalnız başkasından işiterek, görerek inanma, îmân etme.
Amelde yâni yapılacak işlerde delîlini araştırmadan bir müctehidin ictihâdlarına (mezhebine) uyma, bağlanma.
Kendi mezhebine göre yapmasında harâc (meşakkat) veya zarûret buluna
tenahnuh
Öksürerek boğazını açmak, öksürmek. Öhö öhö demek.
Fık: Zaruret olmasa bu öksürük namazı bozar.
terk-i dünya / terk-i dünyâ
Dünyâyı terk etmek.
Mübah (dinde izin verilen) şeylerin hepsini terk edip, yalnız, yaşamak için ve dînini korumak için zarûrî, lâzım olan mübahları kullanmak, yâni mübahların zarûret miktârından fazlasını terk etmek. Böyle terk-i dünyâ çok kıymetli ve faydalı ise de çok güçtür.
Haram
zarurat
(Tekili: Zaruret) Zaruretler. Sıkıntı ve muhtaçlıklar.
zaruriyyat-ı naşie / zaruriyyat-ı nâşie
Bir şeyin kendisinde bulunması zaruri olan ve ondan ayrılması mümkün olmayan ve zâti hassadan meydana gelen zaruretler.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mazarat
tekvin
kadime
tekabbel
VAhset
nokta-i muzlim
İmkan-I akli
tehlil
teganni
tefekkür-ü imani
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
zaruret
nebat
Gurûb
orta
htiya
Mene
Zıl
arablar
Karakteri
Dindar