Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
zar
kelimesini içeren
125
kelime bulundu...
aleyhimizde
Zararımıza.
aleyhine
Zararına.
asib-resan
Zarar veren, musibete atan, belâya düşüren, felâkete sevkeden.
(Farsça)
ayn-ı heba
Zararın tâ kendisi.
ayn-ı zarar
Zararın ta kendisi.
azrar / اضرار
Zararlar.
(Arapça)
azref-i zürefa / azref-i zürefâ
Zariflerin zarifi.
bayiste / bâyiste
Zaruri, lâzım, gerekli.
(Farsça)
be's / بأس
Zarar, ziyan, azap, şiddet, fenalık.
Zarar, kötü yan.
(Arapça)
beis
Zarar, fenalık.
bi-z-zarure
Zarûri olarak, ister istemez.
bizzarure
Zaruri olarak.
cihet-i zarar
Zararlı taraf, zararlı yön.
darr / dârr / ضَرّ
Zarar, ziyan.
Zararlı, zararı olan.
Zarar.
Zarar.
darrı nef'a derc
Zararlıyı yararlının içine koyma.
def-i mazarrat
Zararı giderme.
eşhas-ı muzırra / eşhâs-ı muzırra
Zararlı şahıslar, kişiler.
evrak-ı muzırra / evrâk-ı muzırra / اَوْرَاقِ مُضِرَّه
Zararlı evraklar, yayınlar.
Zararlı belgeler.
fakat / fâkat
Zaruret, ihtiyaç. Yoksulluk, fakirlik.
gamd
Zarf, mahfaza. Kın.
gayr-ı zaruri / gayr-ı zarurî
Zarurî ve mecburî olmayan.
gazat-ı muzırra / gazât-ı muzırra
Zararlı gazlar. Zehirli gazlar.
Zararlı gazlar.
habe
Zarara ziyana uğradı (mânâsına fiil).
hacat-ı gayr-ı zaruri / hâcât-ı gayr-ı zaruri
Zarurî ve mecburî olmayan ihtiyaçlar.
hacat-ı gayr-ı zaruriye / hâcât-ı gayr-ı zaruriye
Zarûrî ve mecbûrî olmayan ihtiyaçlar.
halel / خَلَلْ
Zarar, eksiklik.
Zarar.
hasar / hasâr / خسار
Zarar, hasar.
(Arapça)
hasar-dide
Zarara uğramış, hasar görmüş.
(Farsça)
hasarat / hasârât
Zararlar.
Zararlar.
haşarat
Zararlı hayvanlar.
hasarat / hasarât / خسرات
Zararlar.
(Arapça)
hasaret / hasâret / خسارت
Zarar, ziyan.
Zarar, ziyan.
Zarar, hasar.
(Arapça)
hasaretli / hasâretli
Zarar verici.
haşerat
Zararlı hayvanlar.
haşerat-ı muzırra
Zararlı böcekler.
hasir / hasîr / hâsir / خاسر
Zarara uğrayan.
Zarara uğrayan, zarar eden.
Zarar eden, hüsrana uğrayan.
(Arapça)
hasirun / hâsirun
Zarar ve ziyana uğrayanlar. Eli boş kalanlar.
havaic-i zaruriyye
Zaruri ihtiyaçlar. Giderilmesi lüzumlu olan ihtiyaçlar.
hayvanat-ı muzırra / hayvânât-ı muzırra
Zararlı hayvanlar.
hızlan / hızlân
Zarar, rahmetten mahrumiyet.
hüsr / خسر
Zarar.
(Arapça)
hüsran / hüsrân / خُسْرَانْ
Zarar, ziyan, kayıp.
Zarar, umduğunu bulamama acısı.
Zarar.
hüsranhiz / hüsranhîz / خسران خيز
Zarar dolu, hüsran dolu.
(Arapça - Farsça)
ihtimal-i zarar
Zarara uğrama ihtimali.
ihtiyacat-ı zaruriye
Zaruri ihtiyaçlar. (Ev, yeme, içme, yakma, giyinme v.s. gibi)
ilca-i zaruret / ilcâ-i zarûret
Zaruretin zorlaması.
iras-ı zarar
Zarar verme.
ızraf
Zarflamak. Zarfa koymak.
ızrar / ızrâr / اضرار / اِضْرَارْ
Zarar vermek. Zarara uğratmak.
Zarar verme.
Zarar verme.
Zarar verme, zarara sokma.
(Arapça)
Izrâr etmek:
Zarar vermek, zarara sokmak.
(Arapça)
Zarar verme.
kaza / kazâ
Zarar veren olay.
kemmiye-i kalile-i muzırra
Zararlı azınlık.
kuvve-i dafia / kuvve-i dâfia
Zararlı şeyleri men'etme ve onlardan korunma hissi. İtme kuvveti.
Zararlı şeyleri defeden güç.
kuvve-i gadabiye / قُوَّۀِ غَضَبِيَه
Zararları defetme duygusu.
kuvve-i sebuiye-i gadabiye
Zararlı şeyleri def'e sevkeden his ve kuvvet.
lazım-ı zaruri / lâzım-ı zarûrî / لَازِمِ ضَرُور۪ي
Zarûrî olarak lâzım olan.
leffen / لَفًّا
Zarf içine koyarak.
mahfuf
Zarar gelmesin diye etrafı çevrili, kuşatılmış.
mana-yı zaruri / mânâ-yı zarurî
Zarurî olarak anlaşılan mânâ.
maraz-ı muzır
Zararlı hastalık.
mazarat
Zararlar.
mazarr
Zararlar, ziyanlar. Mazarrât.
mazarrat / mazarrât / مضرات / مَضَرَّتْ
Zararlar. Ziyanlar. Mazârr.
Zararlar, zararlı ve kötü şeyler.
Zararlar.
Zararlar.
(Arapça)
Zarar.
mazarratı menafia mezc
Zararları yararlara katma, karıştırma.
mazruf / mazrûf / مَظْرُوفْ
Zarflanan. Sarılıp muhafaza edilen. Zarfa konan.
Zarflanan, zarf içinde olan.
Zarfa konan.
Zarf içinde olan, içerik.
mazrufen
Zarf içinde olarak. Zarflı surette.
mazrur
Zarar etmiş. Ziyan görmüş.
medar-ı zarar / medâr-ı zarar
Zarar sebebi.
menfi milliyet / menfî milliyet
Zararlı bir hale gelen milliyetçilik, ırkçılık.
menfi milliyetçilik / menfî milliyetçilik
Zararlı bir hale gelen milliyetçilik, ırkçılık.
mevadd-ı muzırra / mevâdd-ı muzırra
Zararlı maddeler. Zarar veren şeyler.
Zararlı maddeler.
mevadd-ı muzırra-i vahiye / mevadd-ı muzırra-i vâhiye
Zararlı kıymetsiz maddeler.
miktar-ı zaruret
Zaruret miktarı.
milliyet-i menfiye
Zararlı milliyetçilik, ırkçılık.
muare
Zarar etmek.
mükayese / mükâyese
Zariflik ve akıl hususunda çokluk iddiasında bulunma.
mutammirat
Zarar verici ve helâk edici gizli şeyler.
mutazarrır / متضرر
Zarar ve ziyana uğrayan, zarar görmüş olan.
Zarar gören.
Zarar görmüş.
Zarar gören.
(Arapça)
Mutazarrır olmak:
Zarar görmek.
(Arapça)
mutazarrır olma
Zarar görme.
mütemadih
Zararı çok olan kimse. Acele ile yapan, hızlı çalışan kimse.
mütezarrır olmak
Zarar görmek, zarara uğramak.
muzır / مضر / مُضِرْ
Zararlı.
Zararlı.
Zararlı, muzur.
(Arapça)
Zararlı.
muzırlık
Zararlılık.
muzırra / مُضِرَّه
Zararlı.
muzırrin / muzırrîn
Zararlar, zarar verenler.
nadiredan / nadiredân
Zarif, âlim.
(Farsça)
nazik / nâzik
Zarif, ince, narin.
netice-i muzırra
Zararlı netice.
nükte-i zarafet
Zariflik, incelik nüktesi.
nüktedan / نكته دان
Zarif insan, nükteli sözler bilen.
(Arapça - Farsça)
rahnedar kalan
Zarara uğrayan, yara alan.
rüveyha
Zariflik, incelik.
salimen / sâlimen
Zarar görmeyerek.
sebeb-i hüsran
Zarar, kayıp sebebi.
sebeb-i ihtilaf-ı muzır
Zararlı olan ayrılık ve uyuşmazlığın sebebi.
tazarruf / تَظَرُّفْ
Zarafet taslama.
tazarrur / تضرر
Zarar görme, zarar etme.
(Arapça)
tazmin
Zararı karşılama.
Zararı ödeme.
tazminat / tazminât / tazmînât / تضمينات
Zarara karşılık verilen para.
Zarar ödemeleri, tazminat.
(Arapça)
Tazmînat vermek:
Zarar ödemesinde bulunmak.
(Arapça)
tazrir
Zarar vermek. Zarara uğratmak.
tebb
Zarar, ziyan, hasar, kayıp.
telafi / telâfî / تلافى
Zarar karşılama.
(Arapça)
tetbit
Zarar ve ziyan yapma.
tevehhüm-ü zarar / تَوَهُّمُ ضَرَرْ
Zarar zannetmek.
Zarar ettiğini sanma.
tezarüf
Zarif olmak isteme.
vacib / vâcib / وَاجِبْ
Zarûrî olan.
vacid / vâcid
Zaruri varlık.
vazife-i zaruriye
Zaruri vazife, zorunlu görev.
vesvese
Zararlı olan şüphe, kuruntu.
zann-ı zarar
Zararlı sanma.
zarafet / zarâfet / ظرافت
Zariflik, incelik, kibarlık. Nâzik davranış. Muamelede, harekette ve giyimde hoşluk ve temizlik.
Zariflik, incelik.
Zariflik.
(Arapça)
zarafet-perver
Zarafete düşkün olan, zarifliği seven.
(Farsça)
zaraif
Zârif, ince, hoş şeyler.
zarar-dide
Zarar görmüş olan. Ziyana, kayıba, noksanlığa uğramış olan.
(Farsça)
zarardide / zarardîde / ضرردیده
Zarara uğramış, zarar görmüş.
Zarar gören.
Zarar gören.
(Arapça - Farsça)
zarfiyet
Zarf olma.
zarif / zarîf / ظریف
Zarafet sahibi, nazik, nüktedan.
(Arapça)
zarifane / zarîfâne / ظریفانه
Zariflikle, incelikle, zarif olana yakışır surette.
(Farsça)
Zarifçe.
(Arapça - Farsça)
zarifü't-tab'
Zarif tabiatlı, güzel huylu.
zarr / zârr
Zarar.
Zarar veren, zararlı.
zaruriyat / zarûriyât
Zarurî olanlar.
zaruriye / zarûrîye
Zarurî olan.
zayiat / zayiât
Zarar ve ziyanlar. Yitikler.
zelzele-i muzırra
Zarar veren sarsıntı, sallantı.
zerafet / zerâfet
Zariflik, incelik, güzellik.
zıman
Zarar ve ziyana karşılık verilen bedel.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hubse
mükelleb
hızy
iğrab
eynel mefer
celadet
lebaleb
Ğamnâk
mukavvis
hatem
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
zar
omer
Güzel söz
âlâ
hatem
Lis
bırakıp gitmek
söz
Gönül
Ara