Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
zahiri
ifadesini içeren
27
kelime bulundu...
berrani / berranî
(Berr. den) Sahra ve kıra ait. Yabani.
Hâricî, zâhirî.
Şer'î hükümlere uymayan.
cihet-i zahiri / cihet-i zahirî
İşin zahirî yönü, görünen kısım.
ekliptik
Güneşin dünya etrafında yapmış olduğu zahirî hareketinde çiziyor gibi göründüğü yol.
fantaziye
yun. Yalandan gösteriş, boş debdebe. Zâhirî süs ve zinet. Lüzumlu ihtiyaçtan olmayan ve zevk için kullanılan pahalı eşya.
havass-ı (hamse-i) zahire / havass-ı (hamse-i) zâhire
Zâhirî beş duygu: Tatmak, görmek, işitmek, koklamak, dokunup duymak.
havass-ı hamse-i zahiri / havass-ı hamse-i zâhirî
Zahirî beş duyu; tatma, görme, işitme, koklama, dokunma.
havass-ı zahiriye / havâss-ı zâhiriye
Zahirî duyular, beş duyu organı.
imam-ı mübin
İlim ve emr-i İlâhînin bir nev'ine bir ünvandır ki, âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani, zaman-ı halden ziyade mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, her şeyin vücud-u zahirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar.
kıyafet
Bir şeyin dış görünüşü, zâhiri.
Bir kimsenin giydiklerinin bütünü.
Heyet, şekil, suret.
Feraset.
Bir kimsenin ardınca olmak.
mana mertebeleri
Kur'an-ı Kerim'deki âyetlerin anlaşılmasında bilinen muhtelif ma'nâlar. Zâhirî, bâtınî, sarihî, harfî, ismî, işarî, remzî, mecazî, mefhumî, riyazî mânâlar gibi.
mana-yı ismi / mânâ-yı ismî
İsme dair mânâ. Bir şeyin sadece kendisini bilip tanımak. Bir şey başka şeyleri tanıttığı, bildirdiği veya sevdirdiği için olan mânâya da mânâ-yı harfî denir. Bir ağacı gölgesinden, zahirî görünüşünden, bize verdiği meyvesinden dolayı alâka gösterir ve seversek mânâ-yı ismî ile seviyoruz demektir. A
mana-yı zahiri-yi mecazi / mânâ-yı zâhirî-yi mecazi
Sözün zahirine ait mecazî mânâsı; sözün ilk etapta anlaşılan açık mânâsının mecâzî anlamı (Hakiki anlamı değil. Çünkü hayat vermek Allah'a mahsustur.).
müevvel
Te'vil edilmiş. Zâhirî mânâdan başka mânâ verilmiş. Tefsir edilmiş olan. Tabir edilmiş.
müteşabih
Birbirine benzeyenler.
Fık: Mânası açık olmayan âyet ve hadis. Kur'an-ı Kerim'in ve hadislerin mecazî mânalara gelen ifadeleri. "Muhkem" olmayan âyet veya hadis.
Zâhirî mânası kastedilmeyen ve teşbih ve temsil yoluyla hakikatlerin beyanında kullanılan ifade.
rind
Kalender. Aldırışsız, dünya işlerini hoş gören.
(Farsça)
Laübali meşreb feylesof.
(Farsça)
Bâtını irfan ile müzeyyen olduğu halde zâhiri sâde görünen hakîm. Dış görünüşü laübali olduğu halde, aslında kâmil olan kimse.
(Farsça)
şa'şaa
Parlama. Zahirî parlak görünüş.
Bir şeyi birbirine katıp karıştırmak.
suri / surî
Surete ait, görünüşe ait ve müteallik. Hakiki, ciddi ve samimi olmayan. Zâhirî.
tahakküm-ü zahiri / tahakküm-ü zâhirî
Zahirî olan egemenlik; akıl ve gönlü dışlayarak insanlara hükmetme.
uhud muharebesi
Uhud, Medine-i Münevvere'nin bir mil kuzeyinde kırmızı bir dağ olup, Hz. Peygamberimizin (A.S.M.) ashâbıyla Kureyşliler arasında vuku bulmuş olan Uhud Gazasıyla meşhurdur.Uhud gazası, hicretten 2 sene 6 ay 7 gün sonra olmuştur. Bunun zahirî sebebi: Daha evvel yapılmış olan Bedir Gazasında Kureyşlile
ulema-i rüsum
Resmî, merasim âlimleri. Kendileri resmen âlim bilinen fakat hakiki âlim olmayan kimseler. (Zâhirî ulema da denir.)
ulema-i zahir / ulema-i zâhir
Kur'an-ı Kerimin zâhir mânâsına göre hakikatları değerlendiren âlimler. Şeriatın mâna ve esrarından daha çok, zâhirini ve hükümlerini bilen âlimler.
ulema-yı batın / ulema-yı bâtın
Şeriatın zâhirinden ve açık hükümlerinden daha çok, mânâ ve esrârını bilen âlimler.
ulema-yı ehl-i zahir / ulemâ-yı ehl-i zâhir / عُلَمَايِ اَهْلِ ظَاهِرْ
Kur'an ve hadislerin sadece zahirî manalarıyla hükmeden âlimler.
zahiri / zâhirî
(Zâhiriyye) Görünüşte olduğu gibi. Zâhire âit ve müteallik. Asıl ve hakiki olmayan.
Zâhiriyyun mezhebine âit olan.
zahiriyye / zâhiriyye
Kur'ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerin zâhir, görünen mânâlarından başka hiçbir delîl ve kıyâsı kabûl etmeyen Dâvûd-i Zâhirî'nin kurduğu mezheb.
zevahir-i ehadis / zevâhir-i ehâdis
Hadislerin görünen zahirî, açık mânâları.
zılliyet
Zâhirî sahiplik. Himaye edici olma.
Gölgelik.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
eren
-ı ca'li
Muntesire
ameş
Semlendiren
Nefsiemmare
hikmet-i şamile
müddea
alem-i maddi
Rebb
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
zahiri
lames
Sabit
GÖREV
DUA
nazeni
Ümîd
Rasta
Ağli
gündüz