Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
yur
kelimesini içeren
87
kelime bulundu...
arzu-keş
Yürekten isteyen, isteyici.
bie
Yurt, konak.
cafil
Yürürken çabuk olan kimse.
cangüdaz / cângüdâz / جان گداز
Yürek yakan.
(Farsça)
canhıraş / جان خراش
Yürek paralayan.
(Farsça)
cari olan / câri olan
Yürürlükte olan, cereyan etmekte olan.
cesaret / cesâret
Yüreklilik, korkusuzluk.
ciğer-dar / ciğer-dâr
Yürekli, ciğerli, cesâretli.
(Farsça)
cigersuz / cigersûz / جگرسوز
Yürek yakan.
(Farsça)
da'ussıla / dâ'ussıla / داء الصله
Yurdunu özleme, köyünü özleme.
(Arapça)
dabbe / dâbbe
Yürüyen mahluk. Debelenen.
Yürüyen yaratık.
davvi / davvî
Yurt tutmak.
derir
Yürügen davar.
dil-hıraş
Yürek parçalıyan, tırmalıyan.
(Farsça)
dil-huş
Yüreği rahat, gönlü hoş.
(Farsça)
dil-şikaf
Yürekleri delen, çok acıklı, dokunaklı.
(Farsça)
dilaver / dilâver / دلاور
Yürekli, yiğit.
(Farsça)
dilhıraş / dilhırâş / دل خراش
Yürek parçalayan.
(Farsça)
dilhun / dilhûn / دلخون
Yüreği kanlı, içi kan ağlayan.
(Farsça)
dilir / dilîr / دلير
Yürekli, yiğit.
(Farsça)
dilsuz / dilsûz / دلسوز
Yürek yakan.
(Farsça)
dilteng / دل تنگ
Yüreği daralmış, sıkıntılı.
(Farsça)
düramih
Yürürken sallanan kişi.
emsah
Yürürken uylukların birbirine sürtmesi.
emşak
Yürürken uylukların birbirine sürtmesi
emzah
Yürürken uylukları birbirine sürüyüş.
esakk
Yürürken dizlerini birbirine vuran.
fuad / fuâd / فؤاد
Yürek.
(Arapça)
hadf
Yürüme hızı.
hafakan / خفقان
Yürek oynaması, sıkıntı.
Yürek çarpıntısı.
(Arapça)
hakve
Yürek ağrısı.
hasal
Yüreğin ağrıması.
hebiha
Yürürken sallanan kadın.
heys
Yürümek.
icra / icrâ / اِجْرَا
Yürütme, yerine getirme.
Yürütme, yapma.
icraat / icrâât / اِجْرَاآتْ
Yürütmeler, yapmalar.
ictisar / ictisâr / اجتسار
Yüreklenme, cesaret bulma.
(Arapça)
İctisâr etmek:
Cesaretlenmek, cesaret bulmak.
(Arapça)
istinaa
Yürüyüşte bir kimseyi geçme.
itmi'nan-ı kalb / itmi'nân-ı kalb
Yürekten inanma, kalbinde şüphe ve vesvese bulunmaksızın tam bir kanaatla inanma.
jandarma
Yurt içinde asayişi sağlamak gayesiyle meydana getirilen ve orduya mensup silâhlı kuvvet. Ve bu kuvvette yer alan asker.
(Fransızca)
ka'sele
Yürürken bir ayağını yere sürüyüp tozutmak.
kabil-i süluk / kabil-i sülûk
Yürünebilir.
kalb-i hakiki / kalb-i hakîkî
Yürek denilen et parçasında bulunan mânevî kuvvet.
kalb-i sanevberi / kalb-i sanevberî
Yürek.
magl
Yürek ağrısı, kalp ağrısı.
mahruk-ul fuad
Yüreği yanık.
maşi / mâşî / ماشى
Yürüyen.
(Arapça)
maşiyen / mâşiyen / ماشيا
Yürüyerek.
(Arapça)
mavtın / موطن
Yurt tutulan yer.
(Arapça)
mer'i / mer'î / مرئى
Yürürlükte, geçerli.
(Arapça)
meriyyet / merîyyet
Yürürlükte oluş, görünürlük.
meşi / meşî
Yürüyüş. Gidiş. Doğru yola gitmek.
meşşaiyyun
Yürüyenler; Aristo'nun derslerini yürüyerek vermesine atfen İslâm dünyasında Aristocu felsefeye verilen isim.
meşy
Yürüme.
mevki-i mer'iyet
Yürürlük, tatbik konumu.
mevtın / موطن
Yurt.
(Arapça)
mücarat
Yürümekte yarışma. Yürümekte yarış etme.
mücrihe
Yürümesi ve gitmesi tez olan kişi. Hızlı yürüyen kimse.
munzacır
Yüreği sıkılmış.
mutavattın / متوطن
Yurt tutmuş.
(Arapça)
nefşele
Yürüken toprağı ayağıyla tozutmak.
nermdil
Yüreği yumuşak. Merhametli.
(Farsça)
raşih
Yürüyebilen geyik yavrusu.
reşa'
Yürüyebilen geyik yavrusu.
revane
Yürüyen, giden.
(Farsça)
satv
Yürürken sıçramak.
şemr
Yürürken sallanmak.
seyruret
Yürümek, gezmek.
sinesuz
Yürek yakan.
(Farsça)
şirmerd / şîrmerd / شيرمرد
Yürekli, yiğit.
(Farsça)
sufar
Yürekte sarı suların toplanması.
süfüvv
Yürümeye ve uçmaya başlamak.
tecasür / tecâsür / تجاسر
Yüreklenme.
(Arapça)
tecebbüs
Yürürken sallanmak.
tekeffü'
Yürürken etrafına bakmadan önünü gözleyerek gitmek.
temeşşi
Yürüme (Mâneviyatta daha çok kullanılır.)
tesavük
Yürek zayıflığından eğilip sendelemek.
teşci' / teşcî' / تشجيع
Yüreklendirme.
(Arapça)
Teşcî' edilmek:
Yüreklendirilmek.
(Arapça)
Teşcî' etmek:
Yüreklendirmek.
(Arapça)
uhud-u mer'iye
Yürürlükteki anlaşmalar.
vatan / وطن
Yurt.
Yurt.
(Arapça)
vatandaş / وطنداش
Yurttaş.
(Arapça - Türkçe)
vatani / vatanî / وطنى
Yurt ile ilgili.
(Arapça)
vatanperver / وطن پرور
Yurtsever.
(Arapça - Farsça)
vatanperverane / vatanperverâne / وطن پرورانه
Yurtseverce.
(Arapça - Farsça)
vaziyet-i mevhume-i canhıraşane / vaziyet-i mevhume-i canhıraşâne
Yürek paralayıcı olarak farz edilen durum.
veriş / verîş
Yürümek ve seğirtmek istediği hâlde sahibi engel olan davar.
vezen
Yürürken sallanmak.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ihtiram etmek
mutbein
İstihale
necati
vakar-ı ilmiye
İNŞAAT
hakikat-i nefsü'l-emriye
bain talak
جذا
afitab
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
yur
Çeviri
slav
Sırtlan
Tar
dost edin
piliç
Edik
yön
mefhar-ı mevcudat