Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
yokluk
ifadesini içeren
60
kelime bulundu...
a'dem / عدم
Yokluk.
adem / عدم / عَدَمْ
Yokluk, olmama, bulunmama.
Fakirlik. (Vücudun zıddı)
Hiçlik, yokluk.
Yokluk, varlığın zıddı.
Tasavvufda sâlikin (tasavvuf yolcusunun) kendisini kaplayan mânevî hal sebebiyle kendinden geçmesi hâli.
Yokluk.
Yokluk, olmama, bulunmama.
Yokluk, bulunmama, adem.
(Arapça)
Yokluk.
adem-abad / adem-âbâd
Sonsuza dek yokluk.
Yokluk. Yokluk alemi.
(Farsça)
adem-abad hiçahiç / adem-âbâd hiçâhiç
Tamamen hiçlik ve yokluk.
adem-alud / adem-âlûd
Yoklukla karışık.
adem-i külli / adem-i küllî
Tam yokluk.
adem-i mahz
Sırf yokluk.
adem-i mevcudiyyet
Yokluk. Olmama.
adem-i mutlak
Sınırsız yokluk.
adem-i sırf / عَدَمِ صِرْفْ
Tam yokluk.
Yokluk. Mutlak yokluk.
Yokluk.
adem-i zahiri / adem-i zâhirî / عَدَمِ ظَاهِر۪ي
Görünürdeki yokluk.
ademabad / ademâbâd / عدم آباد
Yokluk ülkesi.
(Arapça - Farsça)
ademalud / ademâlûd
Yoklukla karışık.
ademi / ademî
Yoklukla ilgili, olmama.
Yokluğa ait, yoklukla ilgili.
ademistan / ademistân / عَدَمِسْتَانْ
Yokluk ülkesi, yeri.
Yokluk ülkesi.
Yokluk yeri.
ademiyat / âdemiyât
Yokluklar, hiçlikler.
(Tekili: Adem) Yokluklar. Ademler.
ademiye
Yoklukla ilgili.
ademiyet
Yokluk.
ademnüma
Yokluk gösteren.
alem-i adem / âlem-i adem
Yokluk âlemi.
bevas
Sıkıntı, keder, mihnet, elem, dert, kaygı, gam.
(Farsça)
Yokluk.
(Farsça)
buus
Sefalet. Yokluk içinde olma.
evvel
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Herşeyin başlangıcı olan, varlığından önce yokluk geçmeyen, hiç bir şey yok iken, vâr olan.
fakat / fâkat
Yokluk, bulunmama.
fakd / فقد
Yokluk, yoksunluk.
(Arapça)
fena / fenâ / فنا
Yok olma, yokluk. "Beka"nın zıddı. (Tasavvufta maddî varlıktan sıyrılıp hakka ulaşma).
İyi olmayan, kötü.
(Beka'nın zıddı) Yokluk. Yok olma.
Geçici dünya.
Geçip gitme.
Tas: Kendi varlığından geçmek.
Kötü.
Devamlı olmayan.
Çok kocamış olmak.
Yokluk, geçicilik, kötü.
Yokluk.
(Arapça)
Kötü.
(Arapça)
fıkdan / fıkdân / فقدان
Yokluk.
Bir şeyin belirsiz olması. Yitirmek.
Yokluk, bulunmama.
Yokluk, kayıp.
Yoksunluk, bulunmama, yokluk.
(Arapça)
gavr-ı in'idam
Yokluk çukurunun dibi.
Yokluk çukuru.
gaybubet / gaybûbet / غيبوبت
Göz önünde olmayış, yokluk.
Bulunmama, yokluk.
(Arapça)
gıyab / gıyâb / غياب
Bulunmama, yokluk.
(Arapça)
gıybet / غيبت
Çekiştirme.
(Arapça)
Bulunmama, yokluk.
(Arapça)
hiçi / hiçî
Hiçlik. Yokluk.
(Farsça)
hiyab
(Hiyâbet) Kabahat, suç, günah.
Kötü bir durumun başlangıcı.
Yokluk.
ihtimal-i adem
Yokluk ihtimali.
kabulüadem / kabûlüadem
Yokluk kabulü.
kaht ü gala / kaht ü galâ
Yokluk. Kıtlık. Fakirlik.
Pahalılık.
kahtügala / kahtügalâ
Yokluk ve kıtlık.
kebir / kebîr
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Varlığından önce yokluk geçmemiş olan.
kesad
Kıtlık, yokluk.
Sürümsüzlük, alış-veriş durgunluğu.
leys
Adem. Yokluk. Gayr-ı mevcud. (Bunun aslı "lâyese" idi. Yâ'yı tahfif için "leyse" oldu.) Hükemâlar arasında "eys" vücud, "leys" adem mânâsında kullanılmıştır.
Gaflet.
Bahâdırlık, kahramanlık.
Yük çekici olmak.
Yokluk.
ma'dumat
Yok olanlar. Yokluklar.
ma'dumiyet
Yokluk, ma'dumluk, yok olma.
madumiyet / mâdumiyet / mâdûmiyet / معدوميت
Yokluk, yok oluş.
Yok olma, yokluk.
Yokluk.
(Arapça)
mahrumiyyet
Elde edemeyiş. Yokluk. Mahrumluk. İstediğini elde edememe.
mefkudiyet
Mefkudluk. Bulunmama, kayıplık, yokluk.
münteha-yı zirve-i hiçi / müntehâ-yı zirve-i hiçî
Yokluk ve hiçliğin zirvesi, en son noktası.
müsaviyü't-tarafeyn / müsâviyü't-tarafeyn
İki tarafın birbirine denk olması; varlık veya yokluk konusunda eşit durumda olma.
mütesaviyü't-tarafeyn / mütesâviyü't-tarafeyn
İki tarafı birbirine denk olan; varlık veya yokluk konusunda eşit durumda olan.
müzayaka / müzâyaka
Sıkıntı, darlık, yokluk, parasızlık. Zorluk.
Darlık, yokluk.
na-besi / na-besî
Yokluk, adem.
(Farsça)
nabud / nâbûd / نابود
Yok.
(Farsça)
Yokluk.
(Farsça)
Perişan.
(Farsça)
ney
Kamıştan yapılan damaksız düdük.
Kamış kalem.
Mc: Kâmil insan.
Farsçada : Yokluk.
nisti / nistî
Yokluk, adem.
(Farsça)
noksan
(Nuksan) Eksik, kusurlu, nâkıs.
Eksiklik, azlık. Eksilme, azalma.
Yokluk.
rah-ı adem / râh-ı adem
Yokluk, hiçlik yolu.
şems-i ezeli / şems-i ezelî
Ezelî Güneş; bütün varlıkları yokluk karanlığından varlık aydınlığına çıkaran ve onlara hayat veren Allah.
tekvin / tekvîn
Var etmek, meydana getirmek, yaratmak, Kelâm ilminde Allah'ın subûti bir sıfatıdır, yokluktan vücuda getirmesi, icad etmesidir.
umman-ı adem
Hiçlik, yokluk deryası.
vücud-u adem
Yokluk vücudu.
zevalsiz
Geçicilikten, yokluktan uzak olma. Yok olup gitmeyen, sürekli.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ساسا
Siyâhkar
caize
bülûç
tebdil
Eknaf
âsâr
Mavera
ma'na-yı ismi
rü'yet-i hilal
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
yokluk
İş gören
Huzur
İlgin
sessizlik orucu
tanımlama
Ayrıntı
çıkarım
Agaç
Zemahşer