LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te yigil ifadesini içeren 51 kelime bulundu...

acza'

  • Dübürü büyük kadın.
  • Kumdan yığılmış yüksek tepe.

as'as

  • Kumdan yığılmış tepe.
  • Fesâd.

delta

  • yun. Nehirlerin taşıdığı toprakların (alüvyonları) akarsuyun, denize veya göle döküldüğü yerde yığılmasıyla meydana gelen kısım.

dı's

  • Kum.
  • Kumdan yığılmaş yumuşak tepe.

ferahem

  • Toplu, devşirli. (Farsça)
  • Birikme, yığılma, toplanma. (Farsça)

hazevan

  • Eti birbiri üstüne yığılıp cem'olmuş olan etli nesne.

hazy

  • Birbiri üzerine yığılıp toplanmak.

hıkf

  • Kumun bir yere toplanıp yığılarak tepe gibi olması.

ihtişad

  • Toplanmak, birikmek, yığılmak.

irtikam

  • Yığılma, üst üste birikme.

izdiham / izdihâm / ازدحام

  • Aşırı kalabalık, aşırı yığılma. (Arapça)

kaur

  • Çok derin.
  • Çöllerde, rüzgârların esmeleri sebebiyle yığılan kum tepeleri. Kumullar.

kirs

  • (Çoğulu: Ekrâs-Ekâris) Her nesnenin aslı.
  • Bir araya getirilmiş beytler.
  • Biri biri üstüne yığılmış kalmış davar tersi.

küsv

  • Bir yere yığılmış ve toplanmış nesne.
  • Az, kalil.

lübed

  • Çok mal mânasınadır ki sanki birbiri üstüne yığıla yığıla keçe gibi birbirine geçmiştir.

mahşud

  • Toplanmış. Yığılmış.

mecmu'

  • Bütün, hepsi. Topluca. Yığılmış. Cem' olunmuş. Bir araya getirilmiş şey.

mendud

  • Meyvesi aşağıdan yukarıya yığılı, istifli.

mersud

  • Birbiri üstüne yığılmış kumaş.

miksefe

  • (Kesâfet. den) İçine elektrik enerjisi yığılan âlet. (Kondansatör)

müdahhar

  • İddihar olunmuş, yığılmış.

müddehar

  • Biriktirilmiş, yığılmış. İstif edilmiş. İddihar edilmiş.

müdehharat / müdehharât

  • İstif edilmiş, yığılmış ni'metler. Biriktirilmiş mallar.

mukantar

  • (Kantara. dan) Kemer şeklinde olan köprü.
  • Birbiri üstüne yığılmış çok şey.
  • Muhkem.

mükfehirr

  • Üstüste yığılmış karabulut.
  • Asık suratlı adam.
  • Yaşlanmış kimse.

mülezzez

  • Bir yere biriktirilip toplanmış, yığılmış ve ulaştırılmış nesne.

mütecemmi'

  • (Çoğulu: Mütecemmiîn) (Cem'. den) Toplanan, yığılan, biriken, tecemmü' eden.

mütecemmiin / mütecemmiîn

  • (Tekili: Mütecemmi') Toplananlar, yığılanlar, tecemmu' edenler, birikenler.

mütehaşşid

  • (Çoğulu: Mütehaşşidîn) Yardım için koşuşup toplanan, biriken, yığılan.

mütelebbid

  • Birbiri üstünü yığılıp kat kat olmuş.

müterakim

  • Teraküm etmiş, birikmiş, yığılmış.

müzahame / müzâhame

  • Bir yere yığılarak fertlerin birbirine zahmet vermesi.

müzahamet

  • Sıkıntı verme, bir noktaya yığılma.

müzahemet / müzâhemet

  • Bir yere yığılıp sıkışma.

müzdahim

  • (Müzdehim) Kalabalık, izdihamlı, yığılmış.
  • İzdiham ve kalabalık eden.

rekam

  • Birbiri üstüne kat kat yığılmış nesne.

rükam

  • Yığın. Birbiri üzerine kat kat yığılmış olan.

semit

  • Temiz pişirilmiş olan kebap.
  • Arınmış, temizlenmiş ve pâk olmuş.
  • Doldurulmuş bağırsak.
  • Birbiri üstüne yığılmış kiremit.
  • Bir kat sahtiyan.

tahaşşüd

  • Birikme, yığılma. Toplanma.

tahazzün

  • Hazineye girmek.
  • Yığılmak.

tecemmuat / tecemmuât

  • (Tekili: Tecemmu') Birikmeler, toplanmalar, yığılmalar.

tedahül / tedâhül / تداخل

  • İç içe olmak. Birbiri içine girmek.
  • Yığılıp kalmak. Birikmek. Karışmak.
  • Bir taksidi ödemeden ötekinin gelmesi. Ödemede gecikmek.
  • Karışma. (Arapça)
  • Yığılışma. (Arapça)

tekavüs / tekâvüs

  • Bir yere cem'olmak, yığılmak, toplanmak.
  • Sıkışmak.

telebbüd

  • Birbiri üstüne yığılmak.
  • Bir yere gizlenip av gözlemek.

temerküz / تمركز

  • Merkez tutma, merkezleşme. Bir merkezde toplanma.
  • Yığılma. Birikme.
  • Toplanma, yığılışma. (Arapça)
  • Temerküz etmek: Toplanmak, yığılışmak. (Arapça)

teraküm / terâküm / تراكم

  • Birikme, yığılma.
  • Birbiri üzerine sıkışma.
  • Birikme, yığılma.
  • Birikim, birikme, yığılma. (Arapça)
  • Terâküm etmek: Birikmek, yığılmak. (Arapça)
  • Terâküm ettirmek: Biriktirmek. (Arapça)

teraküm edilen

  • Biriken, yığılan.

terakümat / terakümât

  • (Tekili: Teraküm) Toplanmalar, yığılmalar, birikmeler.

teyhür

  • Yar gibi çöküp yığılmış kumluk.

tezahüm / tezâhüm

  • Sıkışma, yığılma.

tezeyyüb

  • Ağzının köpüğü kenarına yığılmak.
  • Yaş üzümün kuruması.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın