Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
yeşil
ifadesini içeren
93
kelime bulundu...
afar
Arap diyarında çok olan bir yeşil ağaç.
Hurma ağacını islah etmek.
Katıksız ekmek yemek.
ahdar / احضر
Yeşil, yemyeşil, pek yeşil.
Yemyeşil.
(Arapça)
ahdar-ı nazır / ahdar-ı nâzır
Çok yeşil, yemyeşil, tam yeşil.
ahzar / اخضر
Yeşil.
(Arapça)
alaim-i sema / alâim-i semâ
(Alâim-üs semâ) Al yeşil kuşak.
arusek
Küçük gelin.
(Farsça)
Yeşil ve pembe dalgalı sedef.
(Farsça)
ayastafanos
İstanbul'da Yeşilköy semtinin eski adı.
ayastefanos
İstanbul, Yeşilköy'ün eski adı.
baharistan
İlkbaharın hüküm sürdüğü zaman.
(Farsça)
Yeşil ve çiçekli yer.
(Farsça)
Molla Câmi'nin eseri.
(Farsça)
behrame
Yeşil elbise.
(Farsça)
berg-i sebz
Hediye.
Yeşil yaprak.
bevz
Rutubetten dolayı yiyecek ve giyeceklerde meydana gelen yeşil renkte küf.
(Farsça)
Ağacın, kök kısmına yakın olan yerleri.
(Farsça)
Eşek arısı.
(Farsça)
biruz
Değersiz, zümrüte benzer yeşil renkte bir taş.
(Farsça)
bisat-ı arz
Yeşillik, çimen.
bostan
(Bustan) Ağacı, çiçeği, yeşilliği çok olan yer, kokulu yer. Sebze bahçesi.
(Farsça)
Kavun, karpuz.
(Farsça)
cahh
Ayakları uzun, yeşil çekirge.
Adamın beli bükülüp eğilmek.
çemen / چمن
Yeşil ve kısa otlarla kaplı yer, çimen. Ağaç ve çiçekleri olan yeşillik, çayır.
Pastırmaya konulan bir çeşit ot.
Çimen, yeşillik.
Çimenlik, çayırlık.
(Farsça)
Yeşillik.
(Farsça)
çemenzar
Yeşillik, çayır.
(Farsça)
çengar
Yengeç.
(Farsça)
Bakır pasından yapılan yeşil boya.
(Farsça)
cuhdub
(Çoğulu: Cehâdib) Ayakları uzun, yeşil çekirge.
deri
Farsçanın sahihi, fasih olanı. (Kapı demek olan "der" ismi Farsça olduğu halde Arapça sayılarak müennesi "deriyye" yapılmıştır.)
(Farsça)
Havası hoş ve lâtif. Yeşilliği bol olan dağ eteği.
(Farsça)
derya-yı ahdar
Yeşil deniz.
Mc: Sema, gök.
gamir
Kurumamış yeşil ot.
günbed-i hadra
Yeşil kubbe.
Mc: Gökyüzü, sema.
gusre
Yeşile benzer bozrak renk.
hadra / hadrâ / حضرا
(Müennestir) Yeşillik.
Sebze. En yeşil. Pek yeşil.
Yeşillik, yeşil.
Yeşil.
(Arapça)
hadravat / hadravât
Yeşillikler.
(Tekili: Hadrevât) (Hadrâ) Yeşillikler, yeşillik.
Yeşillikler.
har'abe
İnce kemikli, genç ve güzel kadın.
Uzun.
Yeşil üzüm çubuğu.
hazravat / hazravât
Yeşillikler.
Yeşillikler.
hazrevat
(Hadravat, Hadrâ) Yeşillik.
Gökyüzü, felek. Asuman.
hilal-i ahdar / hilâl-i ahdar
Yeşilay.
hudaret
Yeşillik. Sebze.
hudr
Yeşillik.
Yeşillik.
hudret
Yeşillik.
Yeşil renklilik.
huşef
Yeşil sinek.
huvela'
Çocuk anasından doğduğunda beraber çıkan ince nâzik deri. (Onda yeşil ve kızıl hatlar olur.)
huzret
Yeşillik. Ter ü tazelik.
i'timam
(İtimam) Başına sarık sarmak.
Ortalık yeşillenmek.
Miğfer giymek.
ıhdırar
Yeşillik.
inbat
Nebâtı bitirme. Tohumu yere dikip yeşillendirme. Nebâtın bitmesini sağlama.
incal
Davarı çimene salma, yeşilliğe bırakma.
irbaş
Ağacın yeşillenip yapraklanması.
ispergam
Fesleğen çiçeği.
(Farsça)
Gül.
(Farsça)
Yeşillik.
(Farsça)
jengari / jengarî
Bakır yeşili. Bakır pası renginde olan boya.
(Farsça)
kariye
(Çoğulu: Kavâri) Uzun burunlu, kısa ayaklı, arkası yeşil bir kuş.
Süngü demirinin keskin yeri.
Kılıcın ve ona benzer şeylerin keskin yeri.
kasil / kasîl
Hayvanlara vermek için vaktinden evvel biçilen yeşil ot.
Kesilmiş nesne.
kela
Yeşil ot.
kubbe-i hadra / kubbe-i hadrâ
Medîne-i münevverede bulunan Peygamber efendimizin kabr-i şerîfinin üzerindeki yeşil kubbe.
Yeşil kubbe.
kuvve-i münbite
(Ağaç ve bitkileri) Bitirip yeşillendirme ve büyütme gücü.
masl
Tarhana.
Yoğurt ve süt içinde bulunan yeşilimsi su.
mehak
Durgun suyun yeşilliği.
mehk
Suyun rengi yeşil olmak.
merh
Un yoğurmak.
Deriye ve gövdeye yağ sürmek.
Yağ ile oğmak.
Bir yeşil ağaç.
müdhamme
Ağaçlarının ve nebatlarının çok ve taze olmaları dolayısıyla uzaktan koyu yeşil renkte görünen bahçe.
müdhammetan
Her tarafı yemyeşil nebatat, hazrevat ile kaplı iki Cennet.
muhaddar
Yeşil renkle boyanmış. Rengi yeşil yapılmış.
muhazzar
Yeşile boyanmış. Yeşil renk ile renklendirilmiş.
müktehil
(Kuhl. dan) Kendi gözlerine sürme çeken.
Otluk veya çimenle yemyeşil olan.
mürefref
İnce, nazik kumaştan yapılmış.
Dalları sallanan nâzik lâtif ağaç.
Sürü sürü, grup grup.
Yeşil elbise.
mütehaddır
Yeşil renklenen, yeşillenen.
mütehazzır
Yeşil renkle renklenen. Yeşillenen.
necis
Yavaş hareketli insan veya hayvan.
Gizli olan şeyi halk içinde ifşa etmek.
Gizlenen sır, nişan.
Bir nevi yeşillik.
nefti / neftî / نفتى
Neft yağı renginde olan, siyaha yakın koyu yeşil.
(Farsça)
Petrol yeşili.
(Farsça)
nergis
(Nerges - Nercis) İri papatya biçiminde ortası yeşil veya sarı, yaprakları gri ve sarı bir çiçek. Suyu, uyuşturucudur. Mahmur bakışı andırır.
nevbave
Yeni yeşillik.
(Farsça)
Turfanda yemiş.
(Farsça)
Hediye, armağan.
(Farsça)
periz
Haykırma, bağırma. Feryâd.
(Farsça)
Su kenarlarında yetişen yeşil saz, ot.
(Farsça)
refref
Kuşu çok olan çimenlik, kır.
Mânevi bir binek.
Dalları salkım salkım olan ağaç.
Kenar saçağı.
Yeşil elbise.
İnce yumuşak kumaş.
Döşek.
Cennet.
riyaz
(Tekili: Ravza) Bahçeler. Ağaçlık, çimenlik yerler. Yeşil bahçeler.
safra
Sarı.
Karaciğere bağlı öd kesesi içindeki yeşilimsi sarı ve acı su ki, yağların hazmına hizmet eder.
sanduka
Türbelerde mezarların üzerine tahtadan sandık şeklinde yapılan ve üstüne yeşil çuha örtülen yerin adıdır. Kadın sandukaları düz olduğu halde, erkek sandukalarının baş tarafına bir ağaç konarak üzerine kavuk, taç, sikke gibi sağlığında giydikleri başlık konurdu. Açık mezarlıklarda sandukalar taştan y
sebz / سبز
Yeşil, yeşil renkli.
(Farsça)
Yeşil.
(Farsça)
sebz-fam / sebz-fâm
Yeşil renkli.
sebzevat / sebzevât
Yeşil bitkiler, yeşil nebatlar.
(Farsça)
Yeşil bitkiler.
sebzezar
Çayırlık, çimenlik, yeşillik.
(Farsça)
Bostan, sebze tarlası.
(Farsça)
sebzfam
Yeşil renkli.
(Farsça)
sebzin
.f Rengi yeşil. Yeşil renkli.
sebzpuş
Yeşil elbiseli, yeşil örtülü.
(Farsça)
şemmam
Yeşil, kızıl ve sarı hatları ve güzel kokusu olan küçük bir cins kavun.
serab
Çölde, sıcak ve ışığın tesiriyle ilerde veya ufukta su ve yeşillik var gibi görünme olayı. Şaşkın hale gelme.
Şaşkın hâle gelme. Çorak yerlerde, çölde sıcak ve ışığın te'siriyle ileride, yakında yahut ufukta su veya yeşillik var gibi görünme hâdisesi.
şerekrak
Yeşil kanatlı, siyah burunlu, güvercin büyüklüğünde kırmızı bir kuş.
su'be
Yeşil başlı kertenkele.
sütre-i hadra / sütre-i hadrâ
Yeşil perde.
tahazzur
(Hıdr. dan) Yeşillenme.
tahzir
Yeşil renk verme. Yeşillendirme.
Hazırlama.
taze
Yeni kesilmiş, bayatlamamış, taravetli, buruşmamış.
(Farsça)
Yeni duyulan, henüz ortaya çıkan.
(Farsça)
Kuru olmayan, yeşil.
(Farsça)
Genç, körpe.
(Farsça)
tuyurun hudrun / tuyûrun hudrun
Yeşil renkli kuşlar.
Yeşil renkli kuşlar.
vaha / vâha / واحه
Çöl ortasında suyu ve yeşilliği olan yer.
Çöl ortasında yeşillik.
Vaha, çöl ortasındaki yeşil alan.
(Arapça)
vahat
Çöl ortasında yeşillik ve suyu olan yerler. Vâhalar.
verak
Bitkilerle yer yüzünün yeşil olması.
yüscan
Yeşil taylasanlar.
zeberced
Zümrüd cinsinden ve onun kadar kıymetli olmayan, sarımtırak yeşil, cam parlaklığında kıymetli taş.
zebercedi / zebercedî / زبرجدی
Fıstık yeşili.
(Arapça)
zengar / zengâr
Bakır pası nev'inden bir mâden. Boyacılar kullanılır. Öldürücüdür. Yeşil renktedir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
menkur
azm-i akab
sa'y
hablülmesakin
Maah
temdid
vahid-i hakiki
Bî-Çâre
حریف
bahusus
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
yeşil
Taze
Kömür
azalmak
fedakar
cevheri
dil
Sultan-i
sürç
ETRA