Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
yaprak
ifadesini içeren
79
kelime bulundu...
abel
(Çoğulu: Abâl) Yassı ve enli yaprak.
akkub
Devenin çok yediği yassı yapraklı bir dikenli ot.
aşı
Birşeyden alınıp diğer birşeye aktarılan madde.
Çeşitli tehlikeli hastalıkların önünü almak için aşılanan madde.
Yabani veya cinsi âdi bir ağaca, cinsine yakın diğer iyi bir ağaçtan vurulan kalem veya yaprak aşısı.
asife
Buğday ve arpa başağını örten yapraklar.
begonya
Etli ve güzel renkli yaprakları olan bir süs bitkisi.
(Fransızca)
ber
Üzere, üzerine, yukarı mânasına (ve Arabçadaki "Alâ" yerine edat-ı isti'lâdır)
(Farsça)
Göğüs, sine, bağır, sadır.
(Farsça)
Fayda.
(Farsça)
Hamil.
(Farsça)
Hıfz.
(Farsça)
Yan.
(Farsça)
Taraf.
(Farsça)
Nâkil. Götürücü.
(Farsça)
Meyve.
(Farsça)
Yaprak. Varak.
(Farsça)
Meme.
(Farsça)
Genç kadın.
(Farsça)
E
(Farsça)
berg / برگ
Yaprak.
(Farsça)
Azık.
(Farsça)
Azm, kasd.
(Farsça)
Hazırlık. Mal, mülk.
(Farsça)
İntizam-ı hal.
(Farsça)
Serencam.
(Farsça)
Yaprak.
(Farsça)
berg-i sebz
Hediye.
Yeşil yaprak.
berg-riz
Yaprak döken. Sonbahar, güz.
(Farsça)
berk
Yaprak.
(Farsça)
çelenk
Eskiden kadınların süs için başlarına taktıkları mücevher veya madenlerden yapılmış sorguç. Halka şeklinde çiçek veya yapraklı dal demeti. (Cenazelere çelenk göndermek İslâm âdeti değildir, israftır.)
(Farsça)
cüsale
Sonbaharda dökülen yapraklar.
deles
Karanlık.
Yaz sonunda yapraklanır bir ot.
Bir şeyi gizlemek.
dels
Karanlık, zulmet.
Bir şeyi saklamak, gizlemek.
Sonbaharda yapraklanan bir ot çeşiti.
derma'
Topuğu belli olmayan, şişman kadın.
Tavşan.
Kırmızı yapraklı bir acı ot.
duh
Çorak, otsuz ve çıplak arazi.
(Farsça)
Tüysüz, çıplak yüz ve baş. Köse ve dazlak.
(Farsça)
Yapraksız ve meyvasız ağaç.
(Farsça)
Hasırotu.
(Farsça)
emalic
(Tekili: Ümluc) Fidanlar, yapraklar, uzun yapraklı otlar.
evrak / evrâk / اَوْرَاقْ
Yapraklar.
(Tekili: Vakar) Sahifeler. Yapraklar.
Yapraklar, kağıtlar, belgeler.
Yapraklar.
feylekus
Fil kulağı dedikleri büyük yassı yapraklı ot.
foya
İtl. Gizli oyun, hile. Göz boyacılığı, sahtekârlık.
Elmasların yuvalarında yatağına konulan ince madeni yaprak.
galfak
Geniş, vâsi.
Yumuşak.
Su içinde yetişen yassı yapraklı bir ot.
Kurbağa yosunu.
gayna
Yaprakları çok olan yaş ağaç.
gazel
Tek kişinin özel bir ahenkle okuduğu manzume. (Aşk ve nefis gibi hislere ait olup, anlamı dine aykırı olursa ve kadın sesi ile câiz değildir.)
Edb: Klâsik şark şiirlerinin en çok kullanılan ve (5-15) beyitlik şekil.
Sonbaharda ağaç üzerinde kuruyan yapraklar.
Ceylân.<
gusa'
Sel köpüklerine karışmış çürük ağaç yaprakları tortusu, köpüğü.
haraşif
(Tekili: Harşef) Balık pulları. Pul pul olan şeyler.
Yaprakları balık puluna benzeyen bitkiler.
hardal
Çok küçük tohumları olan ve yaprakları yenen bir nebat ismi. Döğülerek macun haline getirilir ve sofrada iştah açmak için kullanılır.
hart
El ile ağacın yaprağını sağmak.
Ağaç kabuğu soymak, yaprak toplamak.
Nikâh.
hazandide
Güz mevsimini görmüş, yaprakları sararmış solmuş.
(Farsça)
hedeb
Ensiz, uzun ve ince yaprak.
Servi yaprağı.
hemheme
Rüzgârın esmesi ile ağaç yapraklarından çıkan sesler.
Aslan bağırması.
Deve sesi.
Rüzgârın esmesi ile ağaç yapraklarından çıkan sesler.
Rüzgârın tesiriyle çıkan yaprak sesi.
hevheve
Ağacın yapraklarının rüzgâr esmesi ile çıkardığı sesler.
(Farsça)
Yaprakların sesleri.
hevheve-i yaprak / هَوْهَوَۀِ يَاپْرَاقْ
Yaprakların rüzgarın esmesiyle çıkardığı ses.
hüddab
Ensiz, ince, uzun yaprak.
hudud
(Tekili: Hadd) Yanaklar.
Cemâatler.
Yeri kazmalar. Yeri yarık etmeler.
Çiçek yaprakları.
ıhdılal
Yaş olmak, ıslanmak.
Ağacın budak ve yapraklarının çok olması.
inhişaş-ı evrak
Yaprakların hışırtısı.
insaf
Yaprak yaprak olma, lime lime olup dağılma.
iras
(Ağaç) yapraklanma.
Yosun olma.
irbaş
Ağacın yeşillenip yapraklanması.
ısfirar-ı evrak
Yaprakların sararması.
ıtr
Hoş ve güzel koku. Güzel kokulu şey.
Yaprakları güzel kokulu bir bitki.
kaide
Esas, temel.
Usul, nizam, kural.
Taban.
Ayaklık.
Yaprakların köke birleştiği yer.
karmele
Yapraksız küçük ağaç.
katmer
t. Bir şeyin kat kat olması.
Çok yapraklı oluşu. (Gülün, çiçeğin, böreğin, elbisenin kat kat olduğu gibi.)
kitab-ı avrupa sahaifi / kitab-ı avrupa sahâifi
Avrupa kitabının sayfaları; Avrupa tarihinin yaprakları.
kunabe
Toplu yapraklar (Buğdayın başı onun içinde olur.)
lacin
Ağaçtan dökülen yaprak.
Ağaçtan yaprak indirme.
lecin
Ağaçtan yaprak dökmek.
lifafe
(Çoğulu: Lefâif) Sargı.
Kefen. Ölünün sarıldığı bez katlarının herbiri.
Bazı çiçeklerin etrafını çeviren değişik yapraklar.
lüffah
Kokulu geniş yapraklı bir ot.
merek
Köy evlerinin yanında ot, saman ve yaprak gibi şeylerin ve umumiyetle hayvan yiyeceklerinin muhafazasına mahsus kârgir veya kerpiçten yapılmış bina. Samanlık.
mıhbat
Davar için ağaçtan yaprak dökmekte kullanılan sopa.
mihver-i nebat
Kök, gövde ve yaprakların tamamı.
müteverrık
Yapraklı. Yapraklanan.
nacir
Ağaçlarda yaprak saplarının dibindeki filiz.
nahil
Hurma ağaçları, hurmalık.
Hurma ağacı.
Balmumundan yapılan ağaç, yapraklı dal ve yemiş taklidi işlere denir ki, sathı altın ve gümüş yapraklarla süslenerek, eskiden gelin giderken önünde alayla götürülür ve gelin odalarına süs olarak konurdu.
nefaz
Ağaçtan kendi düşen yemiş ve yaprak.
nergis
(Nerges - Nercis) İri papatya biçiminde ortası yeşil veya sarı, yaprakları gri ve sarı bir çiçek. Suyu, uyuşturucudur. Mahmur bakışı andırır.
pervaze
Kır gezisi için hazırlanan yemek.
(Farsça)
Altun ve gümüş yaprakların kırıntısı.
(Farsça)
sad-berk
Yüz yaprak.
sadberk
Yüz yapraklı, katmerli.
şiraze
Kitap ciltlerinin iki ucuna konulan ve yaprakları muntazam tutan, ibrişimden örülmüş ince şerit.
(Farsça)
Pehlivan kispetinin paçası.
(Farsça)
Mc: Düzen, nizam, esas.
(Farsça)
tabaka
Kat. Katmer.
Sınıf, topluluk.
Sigara paketi.
Bir veya iki yapraklı kâğıt.
tasaffuh
Yaprak yaprak olma.
Levha biçiminde olma, levha hâline konulma.
tasfih
(Safh. dan) (Çoğulu: Tasfihât) Alkışlama, el çırpma.
Yaprak yapma.
Tağyir etme, değiştirme.
tefarik
Büyük yapraklı ve beyaz çiçekli bir bitki; bir koku ismi.
teverruk
(Çoğulu: Teverrukat) (Varak. dan) Yapraklanma.
tevrik
Ağacın yapraklanması.
ümluc
Yaprak.
Selvi yaprağına benzer uzun, karışık bir ot.
uşere
(Çoğulu: Uşur-Uşerat) Sütleğen cinsinden dikenli, yassı yapraklı ağaç.
varak / ورق
Yaprak.
Yaprak.
(Arapça)
Kağıt.
(Arapça)
Plaka.
(Arapça)
varak-pare / varak-pâre
Yaprak parçası, kağıt parçası.
varak-pare-i fazılane / varak-pâre-i fâzılâne
Sizin çok değerli yaprak parçanız, kağıt parçanız.
varaka / ورقه
Yaprak, kâğıt parçası.
Tek yaprak hâlindeki kâğıt.
Nebât yaprağı. Maden yaprağı. Kitap yaprağı.
Hasis kimse.
Peygamberimize (A.S.M.) ilk vahyin geldiği sırada Hz. Hatice vâlidemizin (R.A.) hâdiseyi kendisine bildirdiği ve o zamanın meşhur bir âlimi olan Varaka İbn-i Nevfel'in adı.
Belge.
(Arapça)
Bir yaprak.
(Arapça)
varaki / varakî
Yaprakla ilgili.
Yaprak biçiminde.
varakpare
Kâğıt parçası.
(Farsça)
Küçük yaprak. Yaprak parçası.
(Farsça)
Ehemmiyetsiz yazı, tezkere.
(Farsça)
vehf
Bitkinin yapraklanması. Uzama. Çoğalma, artma.
verik / verîk
Gür sakallı adam.
Sık yapraklı ağaç.
vırak
(Tekili: Varak) Yapraklar.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
talebkâr
payende
Ayyil
fehim
aza_
semaî
Peyker
mavera
suğra
innâ
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
yaprak
VERGİ
uhre
Davar
Yok olma
üftade
ilim
Zelin
ku
Ana