Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
vekale
ifadesini içeren
15
kelime bulundu...
bab-ı seraskeri / bâb-ı seraskerî
Serasker kapısı. Eski Milli Müdafaa Vekâleti. Milli Savunma Bakanlığı. Şimdiki İstanbul Üniversitesi'nin kapısı.
bilvekale / bilvekâle
Vekâlet ederek, vekil olarak.
canişin
Birinin yerine geçen, birinin yerine vekâlet eden. Vekil.
hatem-i sadaret / hâtem-i sadaret
Padişahın sadrazamlarda bulunan mührü. Buna "hâtem-i vekâlet", "hâtem-i şerif" veya "mühr-i hümayun" da denilirdi. İlk zamanlar yüzük şeklinde idi ve parmağa takılırdı. Sonraları zincire bağlı olarak sadrazamlar, boyunlarına asarlardı. Bundan ayrılmak, vazifeden azledilmek demek olduğu için; mühürü
imamet-i kübra / imâmet-i kübrâ
Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) vekâleten bütün müslümanlara imamlık ederek İslâmiyet'in emirlerinin tatbik edilmesine nezâret edip, İslâmiyet'e ve müslümanlara karşı yapılan her türlü müdâhaleye (saldırı ve sataşmaya) cevap vermek vazîfes i, hilâfet.
maarif-i umumiye nezareti
Maarif vekâleti. Milli Eğitim Bakanlığı.
mevkul / mevkûl
(Vekâlet. den) Bir vekile emanet edilen.
mümessil
Vekâlet eden. Bir şahsı bir topluluğu veya şahs-ı mâneviyi temsil eden.
Benzeten.
Kitap bastıran.
Vekil.
Rol temsil eden. Aktör.
mümessil-i leh
Kendisi hakkında, lehinde mümessillik yapılmış, vekâlet edilmiş. Lehinde temsil edilmiş.
müvekkil / موكل
Vekâlet veren.
Vekalet veren.
(Arapça)
nafıa / nâfıa / نافعه
Bayındırlık işleri.
(Arapça)
Nâfıa müdüriyeti:
Bayındırlık müdürlüğü.
(Arapça)
Nâfıa nâzırı:
Bayındırlık bakanı.
(Arapça)
Nâfıa nezareti:
Bayındırlık bakanlığı.
(Arapça)
Nâfıa vekâleti:
(Arapça)
naib / nâib
Hac ibâdetinde birine vekâlet eden. Vekil.
Kâdı vekîli.
postnişin / پست نشي ن
Postta oturan.
(Farsça)
Pîre vekaletle postta oturan, tekke şeyhi.
(Farsça)
umumi vekil / umûmî vekil
Yerine geçirilen kimseye mutlak halde istediğini yap diyerek verilen vekâlet.
vekalet / vekâlet
Bir kimsenin, bir veya birçok işi yapmak için, başkasını kendi yerine koyması yâni başkasına iş havâlesi. Vekil edene sâhib veya müvekkil, vekâlet verilip yerine geçirilene vekîl denir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
zahire
takarrür
kuşat
Mâyi
nasic
maani-i mukaddese-i muhabbet
lemea
faruki
hades-i ekber
gussa
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
vekale
ölüm anı
izaf
keşret
Telmih
Agzina kadar dolu
Rular
elalet
Mige
Vasl