Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
vatan
ifadesini içeren
108
kelime bulundu...
a'rab
Vatanı çöl olan ve medeniyetten uzak yaşayan Arap.
adn
Vatan tutmak ve mukim olmak.
Cennette bir makam adı.
alam-ı gurbet / alâm-ı gurbet
Vatandan ayrı kalma elemleri, gurbet acıları.
asabiyet-i kavmiye
Vatanperverlik. Menfi milliyetçilik, Asabiyet-i câhiliye, asabiyet-i milliye, asabiyet-i nev'iyye gibi tabirler de aynı mânayı ifâde eder..
asabiyyet
Sinirlilik. Fart-ı gayret. İmân ve İslâmiyeti, kendi akrabasını, vatanını, din veya milliyetini müdâfaa etmek gayreti. Hamiyyet.
cazibe-i umumi-i vatani / cazibe-i umumî-i vatanî
Vatana ait genel çekim gücü.
cihad / cihâd
İnsanların, İslâmiyeti işitmeleri, müslüman olmakla şereflenmeleri veya müslümanların dînine, vatanına ve nâmusuna saldıran düşmanı defetmek için yapılan muhârebe yâhut mal, can, söz, neşriyat ve diğer vâsıtalarla İslâmiyeti anlatmak ve müdâfa etmek.
cizye
İslâm devletinde zımmî denilen gayr-i müslim vatandaştan, can ve mal güvenliklerinin korunmasına karşılık seneden seneye alınan vergi. Buna harâc-ur-ruûs (baş vergisi) de denir.
da-üs-sıla / dâ-üs-sılâ
Sıla hasreti. Vatan hasreti. Kavuşma hasreti.
daire-i vataniye
Vatan dairesi.
daussıla / dâussılâ
Vatan hasreti.
daüssıla / dâüssıla
Vatan özlemi.
dedikodu
Bir müslümanın veya zımmînin (İslâm devletinin idâresi altında bulunan müslüman olmayan vatandaşın) ayıbını, onu kötülemek için arkasından söylemek.
dominyon
ing. Büyük Britanya İmparatorluğu'nun, anavatanla aynı hakları olan deniz aşırı parçalarından beherine verilen isim.
ebna-yı vatan / ebnâ-yı vatan
Vatan evlâtları.
Vatan evlatları.
efrad-ı millet
Milletin fertleri, vatandaşlar.
ehl-i gayret ve hamiyet
Din, aile, millet, vatan gibi değerleri koruma duygusu ve gayretinde olanlar.
ehl-i zimmet
Cizye (vergi) vermek şartıyla İslâm devleti içerisinde yaşayan gayr-i müslim vatandaş. Zımmî.
evlad-ı vatan / evlâd-ı vatan
Vatan evlâdı.
Vatan çocukları.
evtan
(Tekili: Vatan) Vatanlar, insanın doğup büyüdüğü ve sevdiği memleketler, hatta uğrunda can verilen topraklar.
felah-ı vatan / felâh-ı vatan
Vatanın kurtuluşu. Vatanın selâmeti.
Tar: 10 Şubat 1920'de İstanbul Mebuslar Meclisi'nde teşekkül etmiş olan bir grup.
fikr-i vatan
Vatan düşüncesi, vatan fikri.
gayret-i vataniye
Vatan için yapılan gayretler.
gaza / gazâ
İnsanların İslâmiyet'i işitmeleri, müslüman olmakla şereflenmeleri yâhut müslümanların dînine, vatanına ve nâmusuna tecâvüz eden düşmanı kovmaları için yapılan muhârebe.
Din vatan ve millet gibi mukaddes değerler uğruna yapılan cihat ve mücadele.
gaza ordusu / gazâ ordusu
Allahü teâlânın rızâsı için O'nun dînini yaymak, din, nâmus ve vatanı korumak için düşmanla savaşan müslüman askerler.
gazi / gâzi
Allahü teâlânın dînini yaymak, din, nâmus ve vatanına saldıran düşmanı kovmak için savaştıktan sonra geri dönen müslüman.
gurbet
Gariplik, yabancılık.
Yabancı memleket, yabancı diyar, vatan dışı, yâdel.
gurbet diyarı
Asıl vatanın dışındaki yerler.
hak-i vatan / hâk-i vatan
Vatan toprağı.
hamiyet
Din ve vatan gibi kutsal değerleri ve kendi yakınlarını koruma duygusu ve gayreti.
hamiyet-füruş
Kendini beğenerek vatanı ve milleti koruma noktasında çok gayretli olduğunu iddia eden.
hamiyet-i milliye ve vataniye
Millet ve vatan için gösterilen fedakârlık, gayret.
hamiyetçilik
Din gibi mukaddes değerleri ve kendi vatan, aile ve yakınlarını koruma duygusu ve gayreti içinde oluş.
hamiyetperver / حَمِيَتْپَرْوَرْ
Vatan ve milleti için gayret gösteren.
hamiyyet
Din gibi mukaddes değerleri ve aile ve vatanı koruma duygusu ve gayreti.
harac
Güçlük, sıkıntı, eziyet.
Bir farzı yapma veya haramdan sakınma esnâsında karşılaşılan güçlük.
Müslüman olmayan vatandaşlardan seneden seneye alınan toprak vergisi.
Vaktiyle müslüman olmayan vatandaşlardan alınan vergiye denirdi. Arazi hasılatından veya çalışanların emeğinden elde edilirdi. Reşit ve vücudu sağlam olan gayr-ı müslim erkek verirdi. Buna harac-ı rüus veya cizye denirdi. Topraktan alınan vergiye de harac-ı araziye denilirdi.
haric-i vatan / hâric-i vatan
Vatanın harici.
haris-i vatan / hâris-i vatan
Vatanın koruyucusu, vatanın bekçisi.
hıyanet-i vatan
Vatan hainliği. Vatana hıyanet etme.
hıyanet-i vataniye
Vatan hainliği.
hizmet-i islamiye ve vataniye / hizmet-i islâmiye ve vataniye
Din ve vatana ait hizmet.
hizmet-i milliye ve vataniye
Millete ve vatana hizmet.
hizmet-i vataniye / خدمت وطنيه
Vatan hizmeti.
Askerlik.
Vatan hizmeti, vatan borcu.
hizmet-i vataniye ve milliye
Millet ve vatan için yapılan hizmet.
hubb-u vatan
Vatan sevgisi.
hubb-ul vatan
Vatan sevgisi.
hubbü'l-vatan mine'l-iman / hubbü'l-vatan mine'l-îmân / حب الوطن من الایمان
Vatan sevgisi imandan gelir.
(Arapça)
ihvan-ı vatan / ihvân-ı vatan
Vatan kardeşleri.
istitan
Vatan edinme, bir yerde yerleşme, yurt edinme.
iştiyak-ı vatan
Vatan özlemi.
itan
Vatan sayma, yurt kabul etme.
ittitan
Bir memlekette veya bir şehirde yerleşme. Vatan edinme.
kasaid-i vataniye / kasâid-i vataniye
Vatan kasideleri, marşlar.
leşker-i gaza / leşker-i gazâ
Gazâ ordusu, savaşan askerler. Allahü teâlânın rızâsı için O'nun dînini yaymak, din, nâmus ve vatanlarını korumak için düşmanla savaşan müslümanlar.
maskat-ı re's
Doğum yeri. Vatan. Bir kimsenin doğduğu yer.
mavtın
(Çoğulu: Mevâtın) (Vatan. dan) Vatan. Yurt edinilen ve yerleşip oturulan yer.
mesele-i vataniye
Vatan meselesi.
mevlel-muvalat / mevlel-muvâlât
Bir zımmînin yâni gayr-i müslim (müslüman olmayan vatandaşın) veya harbî yâni vatandaş olmayan pasaportlu bir kâfirin bir müslümanın yardımı ile îmâna gelerek, bu müslümanı velî kabûl edip ona; "Sen benim mevlâmsın (velîmsin), şâyet ben bir cinâyet(suç) işlersem diyetini (borcunu) sen ver, ben ölünc
meydan-ı hamiyet
Din, vatan, millet gibi değerleri savunma alanı, sahası.
milliyetçilik
Aynı vatanda aynı toprakta doğup yetişenlerin din, örf-âdet ve menfeat birliği.
mübareze-i hamiyet
Din, millet, vatan gibi değerleri korumak için gayretle verilen mücadele.
muhabbet-i vataniye
Vatan sevgisi.
mukaddesatçılık
Din, vatan, millet gibi mânevî değerlere sahip çıkmak.
mukame
İkamet, oturma.
İkamet yeri, vatan.
Ümmet.
mukim / mukîm
İkamet eden. Ayakta duran.
Okuyan.
Bir memlekette devamlı duran.
Fık: Vatanında veya vatanı sayılan bir yerde onbeş günden fazla kalan kimse. (18 saatlik uzağa gidene "Misâfir" denir.)
Esmâ-i İlâhiyyeden olup "Her şeyi ayakta tutan, devam ettiren ve kayyumiyet
müsenna / müsennâ
İkili olan; meselâ sevginin ikili olanı vatan sevgisi, din sevgisi gibi.
mutaassıb
Bir şeyi müdafaada ifrat ve inat gösteren. Körü körüne inad ve israr eden. Aşırı derecede kendi tarafını tutan.
Din, millet ve vatanı hakkında çok sevgi, bağlılık ve gayret gösteren.
mutavattın
Yerleşmiş. Vatan eylemiş. Vatan eyleyen.
mutavattınin / mutavattınîn
Vatan yapanlar, bir yere yerleşenler.
mutavattinin / mutavattinîn
Vatan edinmişler, yurt tutunmuşlar.
mütevattın
Bir yeri vatan edinmiş, tavattun etmiş, yurt tutmuş.
Vatan edinmiş.
mutevattinin / mutevattinîn
Vatandaşlar; bir yeri vatan edinenler ve orada yerleşik olanlar.
namık kemal
(Mi: 1840 - 1888) Tekirdağ'lı olup İslâm mücahidlerindendir. Yeni Osmanlılık hareketine vatan mefhumunu sokmuş, "Firâki, hapsi, nefyi kadr-i nâmusumla gördüm hep" diye haklı olduğunu dâima müdâfaa etmiştir. Ehl-i kemâl bir zat olduğu, davasının istikameti ve samimiyetinden anlaşılır.Hayatının sonlar
nisbet-i vatani / nisbet-i vatanî / نِسْبَتِ وَطِنِي
Vatan bağı.
Vatan bağı.
ordu
t. Bir devletin dinini, namusunu, vatan ve istiklâlini her çeşit yabancı taarruz ve tecavüzüne karşı koruyan askerî en büyük üç kuvvetten biri. Hava Ordusu, Deniz Ordusu, Kara Ordusu gibi.
En büyük askerî birlik.
Aynı iman ve düşünce sahiplerinin faaliyette olanlarının hepsi.
osmanlılık
Din, dil ve ırk gözetmeksizin bütün Osmanlı vatandaşlarını vatan birliği ortak paydası etrafında toplamayı gaye edinen fikir akımı.
rabıta-i dini ve sınıfi ve vatani / rabıta-i dinî ve sınıfî ve vatanî
Din, sınıf ve vatan bağı.
rabıta-i dini ve vatani ve sınıfi / rabıta-i dinî ve vatanî ve sınıfî
Din, vatan ve sınıf bağı.
rabıta-yı dini, vatani, sınıfi / rabıta-yı dinî, vatanî, sınıfî
Din, vatan ve sınıf bağı.
rah-ı vatan
Vatan yolu.
sav
Vatan.
Niyyet.
şazib
Vatanından başka bir tarafa giden kimse.
se'v
Niyet.
Vatan.
Çekişme, kavga, niza.
seciye-i hamiyet
Din, vatan, aile gibi değerleri koruma duygusu, karakteri, tabiatı.
şehid / şehîd
Allah yolunda harb ederken, Allahü teâlânın ism-i şerîfini yüceltmeye (İslâmı yaymaya) çalışırken veya düşman saldırdığında vatan, din ve milletini, ırz ve nâmûsunu müdâfâ ederken ölen müslüman.
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Bütün mahlûkâtın (yaratılmışları
şübban-ı vatan
Vatanın gençleri.
Vatan gençleri, vatan yiğitleri.
şüheda / şühedâ
Şehîdler, vatan, din ve milletine hizmette ölenler.
tam şehid / tam şehîd
Allah yolunda canını fedâ eden; dînini, vatanını, bayrağını, nâmusunu müdâfaa ederken ölen, haksız yere öldürülen müslüman.
tavattun / تَوَطُّنْ
Bir yeri vatan edinmek. Bir yerde yerleşmek.
Vatan edinme, yerleşme.
Vatan edinme.
Vatan edinme.
tavattun etme
Vatan edinme, yerleşme.
tavattun etmek
Vatan edinmek, yerleşmek.
tavtin
(Vatan. dan) Bir yerde yerleştirme. Yurtlandırma.
Birşeye bağlanıp onu neticelendirme. Makam tutunmak.
Gönlünü bağlamak.
terk-i evtan
Vatanlarından ayrılma, vatanlarını terk etme.
teşkilat-ı esasiye / teşkilât-ı esasiye
Anayasa. Kanun-u esasî. Devletin temel kuruluş şeklini tayin eden ve teşrinin yani meclisin, hükümetin ve mahkemelerin salâhiyetleri nasıl kullanılacağını; vatandaşların umumi hak ve hürriyetlerini gösteren temel kanunlardır.
vakf
Mükellef (akıllı, müslüman ve ergenlik çağına erişmiş)kimsenin kendi mülkü olan mütekavvim (belli, kıymetli ve dayanıklı) malının menfaatini (faydasını) hiçbir şarta bağlamadan, müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş), bütün veya belli fakirle re bırakması. Vakfın çoğulu evkâftır. Vakfe
vakıf / vâkıf
Mülkü olan belli ve kıymetli malının menfaatini bir şarta bağlamadan müslüman veya zımmî (gayr-i müslim vatandaş) bütün veya belli fakîrlere Allah rızâsı için terkeden kimse.
Bir işten haberi olan.
Arafât'ta vakfeye duran.
vatan-ı asli / vatan-ı aslî
Bir insanın doğup büyüdüğü veya içinde barınmak kasdedip, başka yere gitmek istemediği yerdir. Yalnız en az 15 gün kalmak istediği yer de kendisi için vatan-ı ikamettir.
Cennet.
vatan-i asli
Asıl vatan, memleket.
vatan-ı dünyevi / vatan-ı dünyevî
Dünya vatanı.
vatan-ı sani / vatan-ı sânî
İkinci vatan. Sonradan yerleşilen yer.
vatani / vatanî
(Vataniyye) Vatanla alâkalı. Vatana ait.
vatanperver
Vatanını seven.
Vatanını seven. Memleketine hizmet eden.
(Farsça)
Vatansever.
vatanperverane / vatanperverâne
Vatanını seven kimseye yakışır şekilde.
(Farsça)
vatanperverlik
Vatanseverlik.
vazife-i milliye ve vataniye
Millî ve vatanî görev.
vazife-i vataniye
Vatan görevi.
zahir hamiyetperverlik / zâhir hamiyetperverlik
Sözde hamiyetperverlik; sadece sözde kalan vatan ve milleti koruma sevigisi.
zımmi / zımmî
İslâm devletindeki gayr-i müslim vatandaş.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
ram olmak
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
isti'fa-yı kusur
el-evvelü
ilh.
Şüttar
çarh
mekhule
Şeker
aşya
ayetü'l-kübra-yı tevhid
ÜMANİZM
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
vatan
vasfı
tesbih eder
türkçe
Acı çekmek
Akıllı
Ölü
Hamal
Çeviri
Esat