Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
var olan
ifadesini içeren
76
kelime bulundu...
ahir
Herşeyden sonra da var olan, varlıkların sonrasına da hâkim.
akl-ı matbu'
Yaradılıştan olup, her çocukta olan akıl. Öğrenmeden var olan fıtrî akıl. Bu akıl mümeyyiz olmayıp kabil-i hitap değildir.
bizatihi kaim / bizatihî kaim
Varlığı başka bir sebebe bağlı olmayan, kendi zâtıyla var olan.
cilve-i kudret-i ezeliye
Varlığının başlangıcı olmayan ve ezelden beri var olan Allah'ın kudretinin tecellisi, yansıması.
enva-ı kainat / envâ-ı kâinat
Var olan şeylerin türleri, varlıkların çeşitleri.
eşya u mevcudat
Var olan şeyler, varlıklar.
evvel / اَوَّلْ
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Herşeyin başlangıcı olan, varlığından önce yokluk geçmeyen, hiç bir şey yok iken, vâr olan.
Herşeyden önce var olan ve yaratıkların önceki hâllerine de hükmeden Allah.
Başlangıcı olmayan ve her şeyden önce var olan (Allah).
ezel
İbtidası ve başlangıcı olmayan, her zaman var olan.
fazl-ı azim / fazl-ı azîm
Büyük değer, temelde var olan büyük meziyet.
hadis / hâdis / حَادِثْ
Sonradan var olan.
Sonradan var olan.
hadise-i bedeniye / hâdise-i bedeniye
Bedende var olan bir rahatsızlık.
hak
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Vâcib-ül-vücûd yâni varlığı lâzım olan, hiç yok olmayan, dâimâ var olan ve kendisinden başkası yaratmaya lâyık olmayan.
İslâmiyet.
Gerçek, doğru.
Alacak.
Pay, hisse.
Hâtır, hürmet.
İnsanı
hakikat-i fıtriye
Doğuştan var olan hakikat, doğal gerçek.
hakikat-ı nefsü'l-emriye
Özde var olan gerçek.
hakikat-i nefsü'l-emriye
Hakikatin (gerçeğin) bizzat kendisi; gerçekte var olan iş.
hakim-i ezeli / hâkim-i ezelî
Varlığının başlangıcı olmayıp sürekli var olan ve herşeyi hikmetle yapan Allah.
harekat-ı mütehavvile-i hadise / harekât-ı mütehavvile-i hâdise
Sonradan var olan değişen hareketler, oluşumlar.
hasıl / hâsıl / حاصل
Ortaya çıkan, var olan.
(Arapça)
Hâsılı:
Kısacası, sonuç olarak.
(Arapça)
Hasıl etmek:
Meydana getirmek, ortaya çıkarmak.
(Arapça)
Hâsıl olmak:
Ortaya çıkmak, var olmak.
(Arapça)
hayy-ı baki / hayy-ı bâkî
Sürekli var olan ve sonsuz hayat sahibi olan Allah.
hazır ve nazır / حَاضِرْ و نَاظِرْ
Zaman ve mekandan münezzeh olarak her yerde var olan ve her şeyi gören, gözeten.
hikmet-i intizam
Kâinatta var olan düzenin bir gaye ve faydaya yönelik olarak, mânâlı ve tam yerli yerinde olması.
iktifa
Fazla istemeyiş. Yeter bulmak. Kâfi görmek. Var olanı yeter saymak.
inşa / inşâ
Varlıkları var olan şeylerden, kâinattaki var olan unsurlardan yaratma.
istidad-ı insani / istidad-ı insanî
İnsanın yaratılışında var olan bütün özellikleri, konuşma, sevme gibi.
istidadat-ı insaniye / istidâdât-ı insaniye
İnsanın yaratılışında var olan kabiliyet.
kadim / kadîm
Eski zaman.
Başlangıcı olmayan. Uzun zamandan beri var olan.
Evveli bilinmeyen hâl ve keyfiyet.
kadimi / kadîmî
Eskiden beri var olan. Eski.
kaim / kâim
Ayakta duran, var olan.
kain / kâin
Olan. Var olan. Bulunan. Mevcut.
Var olan, bulunan.
kayyum
Başlangıç, nihayet ve yeniden oluş gibi hallerden münezzeh ve ezelden ebede kaim, dâim ve var olan Allah (C.C.). Bütün eşyanın ancak kendisi ile kaim olduğu Cenab-ı Hak.
kudret-i ezeli / kudret-i ezelî
Bir başlangıcı olmayan ve ezelden beri var olan Allah'ın kudreti.
kudret-i ezeliyye
Allah'ın ezelden beri var olan kudreti, güç ve muktedir olan iktidarı.
lazıme-i zaruriye-i naşie-i zatiye / lâzıme-i zâruriye-i nâşie-i zâtiye
Bizzat kendi zâtında var olan ve zâtından başka hiçbirşeyden kaynaklanmamış olan, bizzat kendisinde zorunlu olarak bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ "Sıcaklık, ateşin bizzat kendisinden kaynaklanan ayrılmaz zorunlu bir özelliğidir." denilebilir.
mahbub-u layezali / mahbub-u lâyezâlî
Sürekli var olan, asla yok olmayan, sonsuz sevgili, Allah.
mahiyet-i ilmiye
İlmî mahiyet; ilmen var olan asıl, öz.
maşuk-u layezali / mâşuk-u lâyezâlî
Varlıklar tarafından çokça sevilen ve sürekli var olan Allah.
mevcud / mevcûd / موجود / مَوْجُودْ
Var olan. Bulunan. Hazır olan. Topluluğun hepsi.
Kâinat. Mükevvenat.
Mevcut, var olan.
Var olan.
Var olan (Allah).
Var olan.
mevcud-u harici / mevcûd-u hâricî / مَوْجُودُ خَارِج۪ي / mevcud-u hâricî / مَوْجُودِ خَارِجِي
Allahın irâde ve kudretiyle var olan.
Allahın irâde ve kudretiyle var olan.
mevcud-u lemyezel
Varlığı zevâl bulmayan, sürekli var olan Allah.
mevcudat / mevcûdât / مَوْجُودَاتْ
Var olan her şey. Kâinat. Yaratılmış şeyler.
Var olan şeyler, mahlûklar, yaratıklar.
Var olanlar.
mevcudat-ı hāriciye / mevcûdât-ı hāriciye / مَوْجُودَاتِ خَارِجِيَه
Allah'ın kudret ve iradesiyle var olanlar.
mevcudat-ı ilmiye / mevcûdât-ı ilmiye / مَوْجُودَاتِ عِلْمِيَه
İlmen var olan şeyler.
mevcudin / mevcudîn
(Tekili: Mevcud) Mevcudlar, var olan ve bulunan şeyler. Mevcudât.
mevcut bulunan
Var olan.
meyelan-ı fıtriye / meyelân-ı fıtriye
Bir şeyde yaradılıştan var olan meyiller, eğilimler.
muhabbet-i fıtriye
Yaratılıştan var olan muhabbet, sevgi.
muhassal-ı mazbut
Elde tutulacak şekilde var olan, oluşan.
mündemiç olan
Bir şeyin içinde var olan, bulunan, saklı olan.
mürteci
(Recâ. dan) Arzulu, ümitli, ümitvâr olan.
mütekevvin
Hâsıl olan. Mevcud bulunan. Var olan.
nefs-ül-emr
Hayâl, düşünce olmayan, zihnin hâricinde kendisi var olan, hakîkat.
nesh
Var olan şer'î bir hükmün, sonradan gelen yine şer'î bir hükümle yürürlülükten kaldırılması.
nisbet-i kayyumiyet / nisbet-i kayyûmiyet
Varlıkların her zaman var olan Allah ile bağlantısı.
peyda / peydâ
Mevcud, var olan, açık, âşikâr, meydanda olan.
(Farsça)
Var olan, açık, meydanda.
sani-i kadim / sâni-i kadîm
Ezelden beri var olan ve varlıkları sa'natlı bir şekilde yaratan Cenâb-ı Allah.
şefkat-ı fıtriye
Yaratılıştan var olan şefkat duygusu.
semere-i istidad
Var olan kabiliyet ve potansiyelden ortaya çıkan netice.
şems-i ezeli / şems-i ezelî
Vâcib-ül-vücud ve ebediyyen var olan, her şeyi nurlandıran Allah (C.C.) hakkında teşbihen söylenen bir tabirdir.
sübuti / sübutî
Sabit olarak var olan.
tamam-ı ıttırad-ı ahval
Bir kimsede var olan huy ve hasletlerin sekteye uğramadan biteviye devam etmesi, her zaman aynı durumu göstermesi.
teselsül
Burhân-ı tatbîk delîli ve benzerlerinde, Allahü teâlânın varlığının lâzım olduğunu isbat etmekte kullanılan delillerden biri. Hâdislerin (sonradan var olan şeylerin) birbirinin varlığına sebeb olarak geriye doğru sonsuza kadar zincirleme birbiri ardı sıra gitmesi.
tevhid-i celal / tevhid-i celâl
Kâinatta var olan heybet, haşmet, görkem gibi her türlü celâlî hâlin bir olan Allah'a ait olduğunu kabul etme ve heybet ve haşmet hususunda hiçbirşeyi Ona ortak koşmama.
tevhid-i sermedi / tevhid-i sermedî
Sürekli var olan yaratıcının birliği.
vacib-ül vücud / vâcib-ül vücud
Vücudu mutlak var olan, yokluğu mümkün olmayan Cenâb-ı Hak.
vacibu'l-vücud / vâcibu'l-vücûd
Vücudu mutlak var olan, yokluğu mümkün olmayan Allah.
vacid / وَاجِدْ
Var olan.
vaki / vâki
Olan, var olan.
vaki' / vâki'
Olan, düşen, konan. Mevcud ve var olan.
Geçmiş olan, geçen.
vakıa
Olmuş, var olan.
vakıa' / vâkıa'
Vuku bulmuş, olmuş, var olan mevcud bir hâdise.
Olan olmuş.
Rüya, düş.
şiddetli hâdise.
Meşakkat, musibet.
Kıyamet.
Cenk, savaş.
vücud-u ilmi / vücud-u ilmî / vücûd-u ilmî
İlmî varlık, ilik olarak var olan.
İlmî varlık; sadece bilgi olarak var olan.
vücudi / vücudî / vücûdî
Varlığa dair. Var olan şey ile alâkalı.
Varlıkla ilgili, var olan.
zat-ı ezeli / zât-ı ezelî
Varlığının başlangıcı olmayıp devamlı var olan Zât, Allah.
zat-ı kayyum-u ezeli / zât-ı kayyûm-u ezelî
Herşeyi kendi varlığıyla ayakta tutan ve varlıklarını devam ettiren, kendi varlığının da başlangıcı olmayıp sürekli var olan Zât, Allah.
zatiye / zâtiye
Bizzat var olan öz nitelik; sıcaklığın, ateşin kendi zâtında var olması gibi.
zımnında
Açıkça olmayıp, dolayısıyla üstü kapalı olarak içinde var olan.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
afet-i can
Tabakat
hütu'
çarşaf
İkbal
ruhban
mekane
mevzunat
bilâ kayd u şart
ülûhiyet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
var olan
olan
ruhban
çorak
Direkt
NOKSAN
fusus
Umarak
İlk
Üniyet