cevr / جور

• Haksızlık, üzme, üzülme, zulüm. (Arapça)
• Cevr etmek: Haksızlık etmek, üzmek, acı çektirmek. (Arapça)

dahs

• Koyunun derisiyle eti arasına yüzmek için elini sokmak.
• Fesad, ifsâd.

gatt

• Birbirine tâbi olmak.
• Gizlemek.
• Mükedder etmek, üzmek.
• Suya dalmak.

hamr

• Yüzmek.

iftial

• Bir şeyi iş edinmek. Kendiliğinden yapmak.
• Arabçada beş harfli fiilin birinci babı.
• Yalan düzmek, iftira etmek.

kaşt

• Deri yüzmek.
• Açmak.
• Koparmak.

keşt

• Soymak.
• Keşfetmek.
• Fazlalığı kesmek. Koparmak.
• Açmak. Deriyi yüzmek.
• Yüzden perdeyi kaldırmak.

medr

• Havuzun içini sıvamak.
• Düzmek.

meşn

• Kamçı ile vurmak.
• Deri yüzmek.

müteessir etmek

• Üzmek, etkilemek.

mütesabike

• Bir şeyin kalıba dökülmesi.
• Mâdeni eritip süzmek.

muzdarip / مضطرب

• Izdıraplı, acı çeken. (Arapça)
• Muzdarip etmek: Izdırap vermek, üzmek. (Arapça)

necv

• (Çoğulu: Nicâ) Yüzmek.
• İki kişi arasında olan sır.
• Karından çıkan necis.

neks

• Sözünden dönmek.
• Bozmak. Çözmek.
• Üzmek.
• Dağıtmak.
• Münhal ve muhtel olmak.

neşneşe

• Koyun derisini yüzmek.
• Zırh sesi.
• Su kaynarken ötüp ses çıkmak.

netk

• Atmak.
• Yüzmek.
• Kendine çekmek, cezbetmek.
• Depretmek, silkmek, harekete geçirmek.
• Oğlu ve kızı çok olmak.

nets

• Deri yüzmek.
• Bir şeyin yerinden ayrılması.

sahf

• Süngü demirinin keskin olması.
• Soymak.
• Yüzmek.

sibahat

• Suda yüzmek.

tersin

• Süzmek.

tetrih

• Tasalandırmak. Hüzünlendirmek, üzmek.

tezkik

• Davarın derisini hilâf-ı âdet üzerine başı tarafından yüzmek.