Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Osmanlıca - Türkçe Sözlük
'te
usar
ifadesini içeren
57
kelime bulundu...
bilakaydüşart / bilâkaydüşart
Kayıtsız şartsız.
enduh-güsar
Kederi yok eden. Gamı, sıkıntıyı gideren.
(Farsça)
gamgüsar / gamgüsâr
Gam ve kederi def eden, teselli veren.
gamm-güsar / gamm-güsâr
Teselli veren, gam ve kederi defeden dert ortağı. Arkadaş.
(Farsça)
Teselli veren, hüzün ve kederi defeden.
(Farsça)
güsar
Yiyen, yiyici. İçen, içici manalarına birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Gam-güsar : Dert ortağı, arkadaş.
(Farsça)
huşar
Avaz, ses.
husare
Arpa, buğday ve pirinç gibi hububâtın kabuğundan düşen parçalar.
Her kabuklu nesnenin, kabuğundan ayrılıp temizlenmesi.
Şirâ sıkıntısı.
Her nesnenin fenâsı.
huşare
Bir yere giderken bırakılan faydasız şeyler.
Her şeyin kötüsü.
istiare-i musarraha
(Açık istiare) Teşbihin iki temel unsurundan yalnız kendisine benzetilen ile yapılan istiare.Meselâ: Büyük âlimlere; ayaklı kütüphane veya yaşlı kimselere hayatının son baharında denilmesi gibi.
kusara
İsteğin ve arzunun son derecesi.
kusare / kusâre
Hususi hücre.
Gemilerde güvertelerin en üstündeki yarım güverte.
(Bak: KISRA)
mey-güsar
İçki arkadaşı. Birlikte içki içen.
(Farsça)
müsar
Yükseğe kalkan toz.
müşar
(Şevr. den) İşaret olunan, işaretle gösterilen.
müşar-ü bil-benan
(Müşar-ü bil-benam) Parmakla gösterilen. (Gösterilen şeyin meşhur ve belli olduğundan kinayedir.)
musaraa
Pehlivanlık. Güreşmek. Güreşe tutuşmak.
müsaraa / müsâraa
(Çoğulu: Müsâraât) Acele etmek. Bir şeye doğru koşmak. Sür'atle teşebbüse geçmek.
Acele, teşebbüs.
musaraa etmek
Mücadele vermek, karşı koymak.
müsaraat
(Sür'at. den) Teşebbüs, girişme.
Sür'at ve acele etme.
müsaraaten
Sür'atli ve acele olarak.
musaraha
Aşikâr ve açık.
musarahaten
Aşikâr ve açık olarak.
müsaraka
(Bak: MÜSARAKAT)
müsarakat
(Sirkat. den) Hırsızlık, çalma.
müşarata / müşârata
Şartlaşma.
Şartlaşma, sözleşme. Nefs muhâsebesinin (nefsi hesâba çekmenin) ilk basamağı olup, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapma, beğenmediklerinden sakınma ve âhirete hazırlanma husûsunda nefsle sözleşme.
müşare
Düşmanlık, adâvet, muhâsama.
musarea
Güreşçilik.
müsareat / müsâreat
İbâdetleri ve hayırlı işleri yapmakta acele etmek.
müşarebe
(şürb. den) Beraber içme.
müşarefe
Şan, şöhret ve şeref gibi hususlarda biriyle övünme.
Yükselme, yüksek yere çıkma.
müşareket / müşâreket
Birbirine ortak olmak, ortaklık. Beraber olup bir iş yapmak.
Gr: İkili tarafın da isteğini bildiren fiil.
Karşılıklı anlaşma, birbirini anlama.
Ortaklık.
Ortaklık, ortak olma.
Ortaklık.
müşareket babı
Fiilin iki veya daha fazla şahıs tarafından meydana geldiğini gösteren fiil kalıbı.
müşareme
Birbirinin başını yarmak.
Hediyeleşmek, atâ etmek.
müşareze
Çekişme, geçimsizlik, huysuzluk.
musari'
(Sar'. dan) Pehlivan, güreşçi.
müşarik / مشارک
(Şirket. den) Ortak, şerik. Bir işte birlikte bulunan.
Birlikte iş yapanlardan herbiri. Ortakların beheri.
Ortak.
(Arapça)
müşariz
Huysuz, kavgacı, gürültücü.
musarra / مصرع
İki mısraı birbiriyle kafiyelendirilmiş beyit.
(Arapça)
musarra'
Edb: İki mısra'ı da kafiyeli olan beyit. Bir mısra'ı kafiyeli olana "Müfred" denir.Musarra' beyte, gazel veya kasidenin baş tarafında bulunursa; matla; terci' ve terkib-i bentlerin arasında bulunursa; vâsıta tâbir olunur.
musarrah / مُصَرَّحْ
Açıklanmış, izah edilmiş.
Aşikâr, açık, açıkça, belli.
Açık, apaçık.
Açıklanmış.
Açıklanmış.
musarraha
Açık ve bütün ayrıntılarıyla anlatılmış.
musarrahan
Açık olarak. Sarih bir tarzda.
müsarre
Sürurlaşmak, sevindirmek.
müşarün ileyh
Kendine işaret edilen, ismi evvelce söylenmiş olan, sözü edilen.
müşarün-ileyh
Kendine işaret edilen. İsmi evvelce söylenmiş olan.
müşarünileyh / müşârünileyh / مشار اليه
Kendine işaret edilen, ismi evvelce söylenmiş olan, sözü edilen.
İşaret edilen, kendisinden söz edilen.
Anılan, adı geçen.
(Arapça)
mutlık-ul üsara / mutlık-ul üsârâ
Esirleri salıveren, esirleri serbest bırakan.
nusara
(Tekili: Nasir) Yardımcılar.
nüsare
Saçılan şey.
Yemek döküntüsü.
nüşare
Kesilen ağaçtan dökülen talaş, yonga.
uşara
Uzunluğu on zira' miktarı olan.
üsara
(Bak: Üsera)
usare / usâre
Öz su, sıkılmış meyve suyu.
Vücud bezlerinden akan faydalı su. Sıkılmış şeylerden çıkan su. Öz su.
Özsu.
üsare
(Bak: Usare)
usare / usâre / عصاره
Özsuyu.
(Arapça)
usare-i ineb
Üzüm suyu. Şıra.
usare-i mideviye
Mide suyu, mide salgısı.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
usar
ihet
şerife
evhen
muhtefid
Yakìn
şime
murtabit
teveccüd
mesih
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Sanatçı
Eyme
Bot
Cark
OLDU.
SIRALI
emin olmama
dirlik
Buat
ogla