REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te tüken ifadesini içeren 41 kelime bulundu...

amal-i beşerin tenahisizliği / âmâl-i beşerin tenâhîsizliği

  • İnsanın arzu, istek ve emellerinin sonsuzluğu, bitmez ve tükenmez olması.

bi-nihaye / bî-nihaye

  • Sonsuz, nihayetsiz, ebedi, bâki, tükenmez. (Farsça)

bi-zeval / bî-zeval

  • Zevâlsiz, sona ermez, bitmez, tükenmez. (Farsça)

binihaye / bînihaye / بى نهایه

  • Sonsuz, bitmez tükenmez. (Farsça - Arapça)

bipayan / bîpâyan / bîpâyân

  • Tükenmez.
  • Sonsuz, tükenmez.

ebed-ül-abad / ebed-ül-âbâd

  • Tükenmez, ebedî hayat. Sonsuzluk.
  • Cennet.

ezvak-ı namütenahiye / ezvâk-ı nâmütenâhiye

  • Bitmez tükenmez zevkler, sonu gelmez lezzetler.

ganiyy-i muğni / ganiyy-i muğnî

  • Bütün varlıkların ihtiyaçlarını karşılayan ve her varlığın zenginliği Kendisinin tükenmez hazinesinden çıkan ve hiçbir şeye muhtaç olmayan sınırsız zenginlik sahibi Allah.

hatme-i enfas / hatme-i enfâs

  • Nefesleri tükenmek. Ölmek.

hazine-i sermediye

  • Bitmek tükenmek bilmeyen hazine.

hitam / hitâm

  • Son, nihayet.
  • Bitme, tükenme.

iflas / iflâs / افلاس

  • Malı tükenmek, parası kalmamak. Borçlarını ödeyemiyecek hâle gelmek. Sermayesini batırmak.
  • Ahirette günahları çok olanın hüsrana düşmesi.
  • Her şeyini yitirme, bitip tükenme. (Arapça)

ifsam

  • Hastanın ateşinin düşmesi.
  • Kesilip bitme, tükenme.
  • Yağmurdan sonra hava açılma.

indirac

  • Dahil olma. İçeri girme, katılma.
  • Nesil tamamen tükenip halefi kalmama.

infad

  • Bitirme, tüketme.
  • Kuyunun suyu tükenme.

inkıraz / inkırâz

  • Tükenme, blitme, kırılıp yok olma.
  • Sönme, tükenme.
  • İnkırâz bulmak: Tükenmek, çökmek.

inkiraz / inkirâz / انقراض

  • Çökme, tükeniş. (Arapça)

inkıraz / inkırâz / اِنْقِرَاضْ

  • Tükenme, bitme.

inkıta / inkıtâ

  • Kesilme, tükenme, tıkanma.

inkıta'

  • Tükenme. Kesilme. Arkası gelmeme.

intifad

  • Huk: Bir şeyi tamamen alma. Tükenme, bitme.

kelale / kelâle

  • Akrabalığı uzaktan olma.
  • Yorulma, tükenme.
  • Bıçak kör olma.

lahavle / lâhavle

  • (Lâhavle ve lâkuvvete illâ billâhil-aliyyil azim" cümlesinin kısaltılmışı ki, "Kuvvet ve kudret ancak Cenab-ı Allah'tadır." meâlinde olup bir belâ ve tehlike esnasında veya sabrın tükendiğini açıklamak için söylenir.

latenahi

  • Nihayetsiz. Sonsuz. Bitip tükenmeyen.

layefna / lâyefna

  • Bitmez, tükenmez. Fenaya gitmez. Yok olmaz.

layuzal / lâyuzal

  • İzale edilmez, tükenmez, zeval bulmaz.

mader-i hilkatin hazain-i la-tefnasındaki sehavet / mâder-i hilkatin hazâin-i lâ-tefnâsındaki sehavet

  • Yaratılış kaynağının bitmez tükenmez hazinelerindeki cömertlik.

mazfuf

  • Yanında olan şeyleri tamamen tükenmiş olan kimse.

menfed

  • Tükenmek, yok olup gitmek.

münaceze

  • Bitip tükenmek.

münkazi

  • (Münkaziye) (Kazâ. dan) Bitmiş, tükenmiş, sona ermiş, ardı kesilmiş.

mütenahi / mütenâhi

  • Tükenen, biten.

necz

  • Bitip tükenmek.
  • İhtiyaç bitirmek.
  • Vâdeyi yerine getirmek.

nefad

  • (Nefed) Bitip tükenmek, yok olmak.

nefd

  • Tükenmek, bitmek.
  • Geçici ve fâni olmak.

nefed

  • Bitirme, tükenme, bitirilme.

payansız / pâyânsız

  • Sonsuz, bitmez tükenmez, engin. (Farsça - Türkçe)

saadet-i layezali / saadet-i lâyezâlî

  • Hiç bitmeyen mutluluk, tükenmez saadet.

tenahi / tenâhi

  • Son bulma, bitme, tükenme.
  • Yasağı kabul ile geri durmak.
  • Bitme, tükenme.

tul-ü emel / tûl-ü emel / طُولِ اَمَلْ

  • Tükenmez dünyevî arzu.

zail

  • (Zâile) Geçen, geçici.Devamlı olmayan. Tükenen.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın