REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te tren ifadesini içeren 17 kelime bulundu...

derece

  • (Çoğulu: Derecât) Yukarıya çıkacak basamak.
  • Dairenin bölündüğü dilim. 360 kısmın beheri ki, açıları ölçmeye yarar.
  • Termometrenin bölündüğü kısımların beheri. Mertebe, paye.
  • Miktar, rütbe.

desimetre

  • Metrenin onda birine eşit uzunluk birimi. (Fransızca)

gar

  • Mağara. İn. Kehf.
  • Defne ağacı.
  • Gayret.
  • Fesad.
  • Tren istasyonu.
  • Tıb: Beden âzalarında olan cep gibi çukur yer.

gişe

  • Tren istasyonu, vapur iskelesi ve mağaza gibi yerlerde bilet veya paranın alınıp verildiği yer. (Fransızca)

kadem

  • Ayak. Adım. Metrenin üçte biri kadar olan uzunluk. Oniki parmak uzunluğu, yarım arşın.
  • Uğur.

katar

  • Birbiri arkasına dizilmiş hayvan sürüsü.
  • Bir lokomotifin sürüklediği vagonların tamamı. Tren.

kompartıman

  • Yolcu trenlerinde vagonların bölümlerle ayrılmış kısımlarından her biri. (Fransızca)

kondüktör

  • Kılavuz, memur, müdür. (Fransızca)
  • Trenlerde vagon ve bilet işlerine bakan vazifeli kimse. (Fransızca)

mevki'

  • Yer.
  • Sınıflandırılmış yerlerden her biri.
  • Vapur, tren gibi yerlerde sınıflandırılmış, değeri yüksek olan yer.
  • Bir şeyin bulunduğu veya vukua geldiği yer.

mikron

  • Metrenin milyonda biri. Milimetrenin binde biri. (Fransızca)

rampa

  • İki geminin birbirine veya bir geminin iskeleye yanaşıp bitişmesi. (Fransızca)
  • Şose veya demiryolundaki yokuş. (Fransızca)
  • Trenin eşya almağa mahsus yanaştığı set. (Fransızca)

rubu'

  • (Tekili: Rub') Dörtte birler.
  • Metrenin kabulünden evvel ipekli, yünlü, basma ve emsali kumaş, bez ve sairenin ölçülmesinde kullanılan çarşı arşınının kesirlerinden birinin adıdır.

şimendifer / شِيمَنْدِيفَرْ

  • Demir yolu katarı, tren. (Fransızca)
  • Demir yolu. (Fransızca)
  • Tren.
  • Tren.
  • Tren.

şimendifer-i kanun-u şer'iye-i esasiye

  • Şer'î anayasa treni.

şimendifer-i kemalat / şimendifer-i kemâlât

  • Kemâlât treni, olgunluk ve mükemmellikler treni.

şimendifer-i terakki / şimendifer-i terakkî

  • İlerleme treni; yükselme vasıtası.

vesait-i nakliyye

  • Nakil vasıtaları. Taşıtlar. (Vapur, tren, otomobil gibi)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın