REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te teşt ifadesini içeren 59 kelime bulundu...

alev

  • Ateşten çıkan parlak ve yanar hava.
  • Mızrak ucuna takılan küçük bayrak, flama.

alhece

  • Demiri ateşte kızdırıp yumuşatmak.

ateş-dide

  • Ateş görmüş, ateşten geçmiş. (Farsça)
  • Mc: Büyük ıztırab çekmiş ve tecrübe geçirmiş adam. (Farsça)

ateşi mahluklar / âteşî mahlûklar

  • Ateşten yaratılan varlıklar.

ateşin / ateşîn / âteşîn

  • Ateşli, canlı, ateşten. (Farsça)
  • Mc: Şiddetli, hiddetli. (Farsça)
  • Ateşten, ateşli.

burhan-ı limmi / burhân-ı limmî

  • Limeli (niçinli) delîl. İlletten sebebden ma'lûle (illetin bulunduğu şeye), müessirden (eseri yapandan) esere, san'atkârdan san'ata, sebebden netîceye götüren delîl. Görülen ateşten dumanın varlığına hükmetmek böyledir.

cann

  • Ateşten mahlûk cinlerin babası olan.
  • Bir beyaz yılan cinsi.
  • Cin taifesi. İnsanlardan evvel yaratılan bir nevi mahlûklar, cinler.

cefne

  • (Çoğulu: Cifân) Su kabı, tekne, teşt. Büyük çanak.

cinn

  • Bir cins ateşten yaratılmış olup, dünyanın insandan sonra en mühim sekenesidir. Akıl ve şuur sâhibi olup pekçok şer ve isyan yapabildikleri gibi "Peygamberlerin ve semâvî kitabların irşadlarıyla" insana yetişememekle beraber terakki edip yüksek kemâlatlara çıkabilen mahluktur. İnsanlar gibi

cirar

  • (Tekili: Cerre) Toprak testiler.

dahb

  • Bir şeyi ateşte kızdırıp pişirmek.

dehane

  • Küp, testi, fırın ve bunlara benzer şeylerin ağzı. (Farsça)

dehre

  • (Dahra) Testere gibi dişli ve eğri budama âleti. Bağ budamak için kullanılan testere gibi dişli olan bıçak. (Farsça)

dest-erre

  • El bıçkısı. Testere.

destere / دستره

  • Testere, bıçkı. (Farsça)

desti / destî / دستى

  • Testi. (Farsça)
  • Testi.
  • Testi. (Farsça)

engizisyon

  • 16. ve 17. yüzyılda Hıristiyan Katolik mezhebinden ayrılan veya papaya karşı gelen kimselere karşı, arslana parçalatma, ateşte yakma gibi cezalar uygulayan mahkeme.

erre / اره

  • Tahta kesecek dişli âlet, bıçkı. (Küçüğüne verilen testere ismi bundan gelir.) (Farsça)
  • Testere. (Farsça)

fahhar

  • Çok öğünen. Çok iftihar eden. Fahur.
  • Çanak, Çömlek. Toprak testi.

fahhari / fahharî

  • Çanak, çömlek, testi ve bardak yapan kimse.

fi'l-i kıyasi / fi'l-i kıyasî

  • Gr: Kurallı ve kaideli fiil. (İş'ten: işlemek; ateşten: Ateşlemek gibi)

hazef

  • Çamurdan yapılmış olup ateşte pişirilen şeyler. Çanak, çömlek.

hüdb

  • (Çoğulu: Ehdâb) Kirpik.
  • Mendil.
  • Testere çevresinde olan saçak.

humeme

  • (Çoğulu: Humem) Kömür.
  • Kara kül.
  • Her ateşte yanan nesne.

ibrik

  • Su testisi.

ihma

  • Bir şeyi ateşte kızdırma.

ihrak bi-n-nar

  • Ateşte yakma.

ısla'

  • Ateşte kızdırmak. Ateşte yakmak.

ıstıla

  • Ateşte ısınma.

kamakım

  • (Tekili: Kumkuma) İçlerine mürekkep, zemzem gibi şeyler konulan yuvarlak testiler.

kanata

  • ing. Bol ağızlı su testisi.
  • Sıvı koymaya mahsus kap.
  • Bazan ölçü gibi de kullanılır.

karabe

  • Kırba. Büyük testi.

katin

  • Kene.
  • Az yiyen kimse.
  • Testi.

kebab

  • Ateşte pişirilen et.
  • Ateşte kavrularak veya alazlanarak pişirilen her türlü yiyecek.

kevsec

  • Köse kişi.
  • Testere gibi hortumu olan bir balık cinsi.

kumkuma

  • (Çoğulu: Kamâkım) İçine mürekkep, zemzem gibi şeyler konulan yuvarlak testi.
  • Bakır şişe, bakır ibrik.

kuze / kûze / كوزه

  • Su testisi. (Farsça)
  • Testi. (Farsça)

ma'maa

  • (Çoğulu: Meâmi) Acele etmek.
  • Ateşten çıkan ses.
  • Bahâdırların cenk içindeki haykırmaları.

menaşir

  • (Tekili: Minşâr) Testereler.
  • (Menşur) Tar: Padişâhın verdiği vezirlik veya müşirlik fermanları.
  • Mat: Prizmalar.

mi'şar

  • (Çoğulu: Meâşir) Dülger testeresi.

minşar

  • (Çoğulu: Menâşir) Testere, biçki.

mişar

  • Testere.

mişvare

  • Testi, çömlek.

müzemmele

  • Soğuk su testisi.

nariyye

  • Nar ile alâkalı, nara mensub. Ateşten, yanıp tutuşur, patlar olan şey.

nemrud

  • Zâlim ve gaddar olarak tanınmış ve Allaha karşı kibir ve isyan ile büyüklük taslamış bir kralın ismidir. Milâddan evvel 2640 yılında yaşadığı sanılmaktadır. Peygamber İbrahim Aleyhisselâm zamanında yaşamış ve onu ateşe atarak yakmak istemiş, mu'cize ile İbrahim Aleyhisselâm ateşten kurtulmuştur. Bâb

perhüde

  • Saçmasapan söz, hezeyan. (Farsça)
  • Ateşten dolayı sararmış eşyâ. (Farsça)

perize

  • Ateşte pişirilen ekmek. (Farsça)
  • Kırmızı altun. (Farsça)

prutluk

  • (Bak: Protestanlık)

purutluk

  • Protestanlık.
  • Hıristiyanlıkta bir mezhep, protestanlık.

sebic

  • Yatık veya sekik adı verilen, ağzı dar şarap testisi.
  • Gecelik.

sebu / sebû / سبو

  • Testi. (Farsça)
  • Testi. (Farsça)

sebuçe

  • Küçük testi. (Farsça)
  • Küçük kap. (Farsça)

şeytan

  • İblis. (Cenab-ı Hakk'ın emrine isyan ettiğinden rahmetinden kovulmuş, şerleri ve muzır şeyleri temsil eder ve ateşten yaratılmıştır. Bütün melekler Cenab-ı Hakk'ın emriyle Hazret-i Âdem'e secde ettiği halde Şeytan: "O, topraktan yaratılmıştır, ben ateşten yaratıldım. Ben ondan daha kıymetli ve yükse

siccil

  • Kumlu çamurun taşlaşmış hâli. Kumlu çamurdan terekküb ve tahaccür etmiş taş.
  • Ateşte pişerek taş gibi olmuş tuğla.

sifal

  • (Sifâle) Topraktan yapılmış (çanak, çömlek, testi gibi) şey. (Farsça)
  • Orak. (Farsça)
  • Fıstık, ceviz, bâdem kabuğu. (Farsça)

tahmis

  • Ateşte kızdırıp kavurmak.
  • Kahve kavrulan ve satılan yer.

tasalli

  • Ateşte yanmak.

tıla'

  • Tâze üzüm şırasının, ateşte veya güneşte ısıtılarak üçte birinden fazlasının uçmasıyla elde edilen içki.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın