REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te tezyi ifadesini içeren 24 kelime bulundu...

arabesk

  • Süslemede kullanılan bir çeşit tezyinat.

fedk

  • Atmak.
  • Tezyin etmek, süslemek.

girift

  • Yakalama, tutma. (Farsça)
  • Dolaşık. Birbiri içine girik. Girintili çıkıntılı, karışık. (Farsça)
  • Motifleri birbirine girik ve içiçe geçme olan tezyinat tarzı. Buna aynı zamanda arabesk de denilir. (Farsça)
  • Türk musikisinin nefesli sazlarından olup, bugün unutulmak üzeredir. Ney'e benzer. Girift ç (Farsça)

hatemkari / hatemkârî

  • Bir sathın "yüzeyin" üzerine süs şekilleri oyarak meydana getirilen boşlukları, o satha benzeyen başka bir madde veya mâdenle doldurmak suretiyle yapılan tezyinât.

kimya-yı saadet

  • Rezaletlerden sakınıp nefsi tehzib ve tezkiye ve faziletleri kazanmak sureti ile nefsi tahliye etmek, süslemek, tezyin etmek.
  • İmâm-ı Gazalinin bir eserinin ismi.

müzeyyif

  • Eğlenen, tezyif eden, hakaret ve alay eden.

müzeyyifane / müzeyyifâne

  • Tezyif ederek, aşağılayarak.
  • Tezyif ederek, aşağılayarak.

müzeyyin

  • Tezyin eden, süsleyen, ziynetlendiren.

nakş

  • Bir şeyi çeşitli renklerle boyamak.
  • Resim.
  • Tezyin etmek.
  • Bedene batmış dikeni çıkarmak.
  • Bir şeyin esasını araştırmak.
  • Yaymak.
  • Suda ıslanmış hurma.
  • İpekle, sırma ile işleme.
  • Mc: Hile.

şecv

  • Gam, gussa. Keder.
  • Tezyin-i savt. Yâni sesi güzelleştirmek.

sıfat-ı fiiliye / sıfât-ı fiiliye

  • Cenab-ı Hakk'a (C.C.) mahsus fiilî sıfatlar. (İhyâ, icad, in'âm, tasvir, tezyin, terzik... gibi)

tahbir

  • Tahsin etmek, tezyin etmek. Güzelleştirmek, süslemek.

tahliye

  • Serbest bırakılma.
  • (تحليه) Tezyin; güzel özelliklerle donatmak, süslemek.
  • (تخليه) Tenzih; noksanlardan uzak tutma.

tahsin

  • Beğenmek ve alkışlamak.
  • Tezyin eylemek, güzelleştirmek.
  • İyi ve güzel bulmak.

takyin

  • Tezyin etmek, süslemek.

tecmil

  • (Çoğulu: Tecmilât) Süs, tezyin.

terşih

  • (Çoğulu: Terşihât) Süzme, sızdırma.
  • Besleyip eğitme, terbiye etme.
  • Edb: Sözü özlü söyleme.
  • Tezyin etmek, süslemek.

teşvif

  • Tezyin etmek, süslemek.
  • Haberli olmak, anlamak, muttali olmak.
  • Bakmak, nazar etmek.

tesvil

  • (Çoğulu: Tesvilât) Kötü bir şeyi güzel göstererek aldatma.
  • Tezyin etmek, süslemek.

tezvik

  • Süslemek, tezyin etmek.

tezyid / tezyîd / تزیيد

  • Arttırma. (Arapça)
  • Tezyîd etmek: Arttırmak. (Arapça)
  • Tezyîd olunmak: Arttırılmak. (Arapça)

tezyidat / tezyidât

  • (Tekili: Tezyid) Artırmalar, çoğaltmalar, ziyadeleştirmeler.

tezyif

  • Çürütmek. Küçük düşürmek. Eğlenmek, alaya almak.
  • Bir şeyin dışını tezyin ve tanzim edip, içini fena yapmak. Kötü ayar etmek.
  • Tahkir etmek.

tezyin / tezyîn / تزیين

  • Süsleme. (Arapça)
  • Süslenme. (Arapça)
  • Tezyîn edilmek: Süslenmek, bezenmek. (Arapça)

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın