Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
terakki
ifadesini içeren
40
kelime bulundu...
aksa-yı terakki / aksâ-yı terakki
Tekâmülün son basamağı. Terakkinin son hududu.
asfiya-i muhakkikin / asfiya-i muhakkikîn
Hakikatı tam araştıran, delillerle isbat eden, ilim ve fazilette terakki etmiş olan büyük İslâm âlimleri.
ashab-ı keşif
İmanın hakikatlerine ve sırlarına, mânevi terakki ile ulaşan kimseler.
avan-ı tekamül / avan-ı tekâmül
Tekâmül, olgunlaşma ve terakki zamanları.
cemiyet-i milli / cemiyet-i millî
Millî cemiyet, topluluk (İttihad Terakki).
cevşen-i kebir / cevşen-i kebîr
Büyük zırh. Peygamberimiz Hz. Muhammed'e (A.S.M.) vahiyle gelen en azîm ve en mühim bir münâcâtın ismidir. Bu harika münâcât, mârifetullahda terakki eden bütün âriflerin münâcâtının fevkindedir. Bin hâsiyeti olan ve bin Esmâ-i Hüsnâ'yı içine alan emsalsiz bir münâcât-ı Peygamberiyedir.
cinn
Bir cins ateşten yaratılmış olup, dünyanın insandan sonra en mühim sekenesidir. Akıl ve şuur sâhibi olup pekçok şer ve isyan yapabildikleri gibi "Peygamberlerin ve semâvî kitabların irşadlarıyla" insana yetişememekle beraber terakki edip yüksek kemâlatlara çıkabilen mahluktur. İnsanlar gibi
derece-i şuhud
İmanı ve mânevi hakikatları, mânevi terakki yoluyla görmek seviyesinde olan iman mertebesi.
divan-ı harb-i örfi / divan-ı harb-i örfî
İttihad ve Terakki hükûmeti zamanında kurulan ve oldukça sert kararlar alan sıkıyönetim mahkemesi.
ehl-i kalb ve iman
Kalp ve iman ehli olanlar, kalbiyle mânevî olarak terakkide bulunanlar.
etnografya
(Etnografi) yun. Kavmiyyat. Kavimlerin, milletlerin gelişmesini, terakkisini ve has vasıflarını inceleyen, onların kültürlerinden bahseden ilim kolu.
fetret
Uyuşukluk, zayıflık.
Vahy ve semavî hükümlerin sükûn zamanı olduğu için, iki peygamber-i zişan devirleri arasındaki zaman.
Vukuu âdet halinde olan şeyin kesilme zamanı veya kesilmesi.
İki vakıa arasındaki geçen zaman. Terakki ve teâli devirleri arasındaki hareketsiz,
hace-i evvel / hâce-i evvel
Milletin ilmen ve fikren terakki etmesi için, çeşitli bilgileri, halkın rahatlıkla anlayabileceği bir lisan ile yayan kimse.
hükumet-i ittihadiye / hükûmet-i ittihadiye
İttihad ve Terakkî Partisi hükümeti.
ihsa'
Yalnız bir ilim ve san'at dalıyla meşgul olup, o hususda ihtisas yapıp terakki etme. Husyelerini çıkarma, iğdiş etme, eneme, erkekliğini giderme.
inkişaf
Açılma. Meydana çıkma.
Yetişme.
Terakki etme, ilerleme.
Gizli sırların bilinmesi.
irtifa'
Yükseklik.
Yukarı kalkmak. Kaldırmak. Terakki.
ittihadcılar
İttihad ve Terakki mensupları.
ittihatçılar
İttihat ve Terakki Fırkasının önde gelen idarecileri.
jön türk
Genç Türk. 1868'den sonra, Avrupa'daki gibi, güya yenilik ve terakki isteyen Genç Osmanlılara Avrupalılarca takılan isim.
(Fransızca)
kıyas-ı fukaha
Hakkında açıkça âyet ve hadis bulunmayan mes'elelere dâir; ilim ve irfanda allâme ve mütebahhir, ilmi ile amelde ve Sünnet-i Seniyyeye ittiba ve imtisalde, ibadet ve taatta, takva ve verada, züht, azimet ve riyazetle, terakki ve taâli eden müctehid fukaha tarafından kıyas ile verilen hüküm.
maden-i terakkiyat / maden-i terakkiyât
Terakkiye, ilerlemeye kaynak olan.
meyl-i terakki
Terakki etme, ilerleme eğilimi.
mürtaki
İlerliyen, terakki eden. Yükselen, yukarı çıkan.
mütemeddin
Medeni, görgülü, terakki etmiş. Şehirleşmiş olan. Bedeviliği, göçebeliği bırakıp medenileşmiş olan.
müterakki / müterakkî
Yükselmiş, terakki etmiş, ilerlemiş olan.
İlerlemiş, terakki etmiş.
müterakkiyane / müterakkiyâne
İlerleyene, terakki edene yakışır şekilde.
(Farsça)
perveriş
Besleme, besleyiş. Beslenme.
(Farsça)
Terbiye etme, yetiştirme, eğitme. Terbiye edilip yetiştirilme, eğitilme.
(Farsça)
İlerleme, terakki.
(Farsça)
raky
Yükselmek, terakki etmek.
seyr-i afaki / seyr-i âfâkî
Terbiye ve mâneviyatta tekâmül yollarında, hariç âlemden, âfaktan başlamak suretiyle bulunan delillerle tekâmül edip nefsini ıslâh ve imâni ve Kur'âni hakikatlarda terakki etmek usulü.
suleha
(Tekili: Sâlih) Salihler. Salâhiyetli, günah işlemeyen iyi insanlar. İlim ve amelde, ibâdet, taat ve takvâda terakki ve teâli eden büyük zâtlar.
süluk
(Silk. den) Belli bir gruba girme. Bir yolu takib etme. Bir tarikata bağlanma. Mânevi terakki mertebelerinde devam etme.
tedenni
Aşağı düşme. Aşağı inme.
Daha kötü bir derekeye düşme. Tenezzül etme. Maddi ve mânevi gerileme. Terakkinin zıddı.
terakki
İlerleme. Yukarı çıkma, yükselme.
Artma, çoğalma.
Bilgi ve medeniyetçe yükseliş. (Terakkimizin şartı: 1- Mesailerin tanzimi 2- Emniyet 3- Teavün düsturunun teshilidir.) (H.Şâmiye)
terakkicu
Terakki isteyen, terakki taraftarı.
(Farsça)
terakkiperver
Terakkiyi seven. İlerlemeyi seven.
(Farsça)
terakkişiken
Terakkiyi kıran, ilerlemeyi önleyen, terakkinin aleyhinde bulunan.
(Farsça)
terakkivari / terakkivârî
Terakki eder gibi.
terakkiyat / terakkiyât
(Tekili: Terakki) Terakkiler. Yükselişler. İlerlemeler.
terakkiyat-ı beşeriye / terakkiyât-ı beşeriye
İnsanlığa ait terakkiler, kalkınmalar.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mulatif
aşil
hanin-
pertev
içl
Mustetab
kuvvet-i medeniyet
Mihal
Tecavuzkar
beliğ
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
terakki
endüstri
Takilmak
Efsun
komplikasyon
Dayanak
Hakim olm
ahhar
biteviye
Muhtemelen