Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
tenbih
ifadesini içeren
18
kelime bulundu...
aman
(Emân) Emniyet. İmdat. Yardım dileği. Afv, ricâ, niyâz.
Sabırsızlıkla hiddet ve infiâl ifâdesi.
Tenbih, sakındırma.
ders
Tenbih, tâlimat, vazife. Bir şeyi öğrenmek için muallim veya o işi iyi bilen birisinden azar azar alınan vazife.
Akıl.
ela / elâ
Arabçada söze başlarken kullanılır. İstiftah harfi tâbir edilir. Beş vecih üzere bulunur: 1 - Tevbih ve tenbih, 2 - İnkâr, 3 - İstifham-ı anin-nefiy, 4 - Arz, 5 - Teşvik ve rağbet ettirme, makamlarında.
Arapça'da başlama ve tenbih edatı, "öyle değil mi?", "dikkat ediniz" gibi anlamlara gelir.
ihtar
Hatırlatmak. Dikkati çekmek. Tenbih. Uyarma. Kalbe gelen doğuş, ilham.
ihtarat
(Tekili: İhtar) İhtarlar, hatırlatmalar.
Dikkati çekmeler, tenbihler.
ikaz / îkâz
Uyandırmak. Gafletten kurtarmak. Tenbih.
Uyarma. Tenbih etme.
inzarat
(Tekili: İnzar) İhtarlar, tenbihler.
müekkid
Te'kid eden, sağlamlaştıran, tekrar eden, tenbih eden.
münebbih
Uyandıran, tenbih eden, dalgınlıktan kurtaran. Uyuşukluğu gideren.
münebbihat / münebbihât
Uyandıranlar. Tenbih edenler. Uyuşukluğu giderici olanlar.
mütenebbih
Uyanmış, tenbih ile uyarılmış olan. Bir şeyden ders alıp aklını başına toplayan.
nebh
Bir şeyi tenbih etmek, unuttuğunu hatırlatmak.
Ansızın bulunan. Yitik.
Ansızın yitirmek.
Uykudan uyanmak.
Şerefli olmak.
Meşhur olmak, ün salmak.
nekkad
Bir şeyin iyisini kötüsünü seçen kimse.
Paranın sağlamını kalpından ayıran.
İmam, hatib ve kayyum gibi hizmet sahiblerinin, vazifelerine devam edip etmediklerini murakabe ve devam etmiyenlere tenbihat, icra ve devamsızlıkları tesbit eden vazifeli kişi.
ta'zir / ta'zîr
Suça ve şahsa göre değişen tenbîh (uyarma), ihtâr, tekdîr ve dövmek gibi cezâlarla cezâlandırma.
tekaddüm
Geçmiş bulunma.
Öne geçme. İlerleme.
Birine gelmesi muhtemel bir zararın def'i için evvelceden iş'ar ve tenbih eylemek.
Fık: Mürur-u zaman olmak. Zamanı geçmiş bulunmak.
tenbih / tenbîh / تنبيه
(Çoğulu: Tenbihât) Göz açtırmak.
Gafletten ikaz etmek. Faaliyetini arttırmak.
Sıkı emir vermek.
Bir işin yapılacağı hakkında yapılan nasihat.
Uyandırma.
(Arapça)
Uyarı, tembih.
(Arapça)
Tenbîh edilmek:
(Arapça)
Uyandırılmak.
(Arapça)
Uyarılmak, tembihlenmek.
(Arapça)
Tenbîh etmek:
Uyarmak, tembihlemek.
(Arapça)
tenbihat / tenbihât
(Tekili: Tenbih) Tenbihler. İkaz etmeler.
Tenbihler, uyarmalar.
tezkir
Hatırlatma.
Vazifeyi veya Cenab-ı Hakk'ın emirlerini hatırlatma. Vaaz ve nasihat etme. Tenbih ve ikaz etme.
Gr: Bir kelimeyi müzekker kılmak.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
cins-i latif
mevdu
Çalab
Baye
Pistan
yar-ı baki
muzaf
ihtilal
Karaborsa
Tahrimen
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
tenbih
Kabul ettik
Mevl
lakid
BERR
pervaz eder
Berrak
Hey'eti
Hilkat garibesi
ula