REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te tekil ifadesini içeren 3406 kelime bulundu...

a'bide

  • (Tekili: Abd) Köleler. Abid.

a'cam

  • (Tekili: Acem) Acemler. İranlılar.
  • Arab olmayanlar.

a'da

  • (Tekili: Adüv) Düşmanlar.

a'dad

  • (Tekili: Adud ve Adad) Bazular. Kollar.
  • Havuzun çevre kenarına konan taş.
  • (Tekili: Aded) Adetler. Sayılar.

a'dal

  • (Tekili: İdl) Eşitler, denkler, müsaviler.

a'das

  • (Tekili: Ades) Mercimekler.

a'kab

  • (Tekili: Akab) Bir şeyin hemen sonrası.

a'lal

  • (Tekili: İllet) Hastalıklar, marazlar, illetler.
  • Sebepler.

a'lam

  • (Tekili: Alem) Alemler. Alâmetler. İzler. Nişanlar.
  • Bayraklar.
  • Büyük âlimler.
  • Büyük dağlar.

a'mak

  • (Tekili: Umk) Derinlikler.

a'mal

  • (Tekili: Amel) Ameller. İşler. Yapılan hayırlar.

a'mam

  • (Tekili: Amm) Amcalar.

a'mar

  • (Tekili: Ömr) Ömürler, yaşayışlar.
  • Mes'ut hayat. Hoşa gidecek garib ve tuhaf şeyler.
  • Sinler, yaşlar.

a'mide

  • (Tekili: Amud) Direkler. Temeller. Sütunlar.
  • Mc: Büyük kimseler. Büyükler.

a'na / a'nâ

  • (Tekili: İnv) Nahiyeler, taraflar.
  • Cemaatler.

a'nab / a'nâb

  • (Tekili: İneb) Üzümler. Yaş üzümler.

a'nak / a'nâk

  • (Tekili: Unk) Boyunlar, gerdanlar.

a'raf

  • (Tekili: Arf) Sırt, tepe. Özel manası Cennetle Cehennem arası bir yer. (Arf, herhangi bir yüksek yer demektir ki, bu münâsebetle atın yelesine, horozun ibiğine arf denilmiştir.)
  • (Tekili: Örf) Âdetler, örfler, an'aneler.

a'rak

  • (Tekili: Irk) Kökler, damarlar.

a'ras / a'râs

  • Düğünler.
  • (Tekili: İrs) Evliler.
  • (Tekili: Urs) Nikâh merasimleri.

a'raş

  • (Tekili: Arş) Tahtlar.
  • Çatılar, damlar.

a'raz

  • (Tekili: Araz) Arazlar, işaretler, nişanlar, alâmetler.
  • Tesadüfler.
  • Hastalık alâmetleri.
  • Kazalar, felâketler, musibetler.

a'sa

  • (Tekili: Asâ) Değnekler, sopalar, bastonlar.

a'sab / a'sâb

  • (Tekili: Asab) Sinirler. Damarlar.

a'şab

  • (Tekili: Aşb) Tâze otlar.

a'sam

  • (Tekili: Usme) Ön ayakları beyaz olan at, geyik veya koyun.

a'sar

  • (Tekili: Asr) Asırlar. Yüzyıllar.

a'şar

  • (Tekili: Öşür) Öşürler. Arazi mahsüllerinden alınan onda bir nisbetindeki vergiler.
  • Mahsül alan zengin müslümanların zekâtları.

a'taf

  • (Tekili: Atf) Meyiller.
  • Merhametler, şefkatler, lütuflar, ihsanlar.

a'vak

  • (Tekili: Avk) Mani olmalar. Alıkoymalar, durdurmalar. Vazgeçirmeler.

a'yad

  • (Tekili: İd) Bayramlar.

a'yan

  • (Tekili: Ayn) Gözler.
  • Bir yerin ileri gelenleri.
  • Meclis âzaları. Senato âzaları.
  • Muayyen ve müşahhas olan şeyler.
  • Altınlar.
  • Kaymakam.

a'yar

  • (Tekili: Ayr) Eşekler.

a'yün

  • (Tekili: Ayn) Gözler, aynlar.
  • Çeşmeler, pınarlar. Menba'lar.

a'za

  • (Tekili: Uzv) Bedenin her bir uzvu.
  • Bir cemiyete mensup kimse.

a'zar

  • (Tekili: Özr) Özürler, mâniler, bahaneler, engeller.

aba / âbâ

  • (Tekili: Eb) Babalar, pederler.
  • Mc : Mürşidler, ileri gelenler.

abar / âbar

  • (Tekili: Bi'r) Kuyular. Su kuyuları. (Farsça)
  • Hesap defteri. (Farsça)

abede

  • (Tekili: Âbid) İbadet edenler. Âbidler. Tapanlar.

aberat

  • (Tekili: Abre) Göz yaşları.

abesiyat

  • (Tekili: Abes) Faydasız ve boş şeyler.

acaib

  • (Tekili: Acib) Şaşırtacak ve hayret verici şeyler.

acaiz

  • (Tekili: Acuze) Kocakarılar. İhtiyar kadınlar.

acal

  • (Tekili: Ecel) Eceller. Ölümler, vâdeler.

acam

  • (Tekili: Ecme) Meşelik, kamışlık, ağaçlıklar.

acar

  • (Tekili: Ecr) Sevaplar, ücretler, mükâfatlar.
  • Kiralar.

acemiyan

  • (Tekili: Acemi) İranlılar. Acemler. (Farsça)
  • Acemiler, tecrübesizler. (Farsça)

aceze

  • (Tekili: Âciz) Âcizler.
  • Düşkünler, zayıflar.

acizan / âcizân

  • (Tekili: Âciz) Âcizler, beceriksizler, zayıflar, güçsüzler.

ad / âd

  • (Tekili: Âdet) Âdetler.

adab / âdâb

  • Edebler, güzel huylar, iyi haller ve davranışlar; her konuda haddini bilip sınırı aşmamak. Müfredi (tekili) edeb'dir.

adahi

  • (Tekili: Udhiye) Kurbanlar.

adahik

  • (Tekili: Udhuke) Şakalar, gülünç şeyler.

adalat

  • (Tekili: Adale) Adaleler.

ademiyan / âdemiyân

  • (Tekili: Âdem) İnsanlar.

ademiyat / âdemiyât

  • (Tekili: Adem) Yokluklar. Ademler.

adgas / adgâs

  • (Tekili: Dags) Desteler, demetler.
  • Karışık rüyalar.
  • Karışık söylentiler.

adiyat / âdiyat

  • (Tekili: Âdi) Her zaman meydana gelen hârikulâde ve birer mu'cize-i kudret olmakla beraber, insanlarca alışılmış olduğundan kuymeti bilinmeyen hâdiseler.
  • Kıymetsiz şeyler.

adla'

  • (Tekili: Azla') (Dıl') Kaburgalar.
  • Mat : Geometrik şekillerin kenarları, sayı kökleri.

adras

  • (Tekili: Dırs) Arka dişler, dişler.

afarit

  • (Tekili: İfrit) Şeytanlar. İfritler.

afetzedegan / afetzedegân

  • (Tekili: Afetzede) Afete, belâya, felâkete uğramışlar. (Farsça)

afilun / afilûn

  • (Tekili: Afil) Gelip geçici, fâni olanlar.
  • Gözden kaybolup gidenler. Uful edenler.

agahan / agâhân

  • (Tekili: Agâh) Agâhlar, bilenler, bilgililer. Âlimler. (Farsça)

agavat

  • (Tekili: Ağa) Saray hizmetlerinde kullanılan harem ağaları.

agbiya

  • (Tekili: Gabi) Ahmaklar, gabiler.

agdiye

  • (Tekili: Gada ve Gıda) Yenip içilecek gıdalar.

agırra

  • (Tekili: Garîr) Tecrübesizler, safdiller, acemiler.
  • Mağrurlar.

aglak

  • (Tekili: Galak) Kilitler.
  • Kapalı, anlaşılmaz şeyler.

aglal

  • (Tekili: Gull) Boyna geçirilen zincirler.
  • Kelepçeler, pırangalar.

agmad

  • (Tekili: Gımd) Bıçak ve kılıç kınları.

agmar

  • (Tekili: Gamr) Yüce kimseler.
  • Seller.
  • (Gumr) Bilgisizler, cahiller.

agmaz

  • (Tekili: Gamz) Göz yummalar, göz kırpmalar.

agnam

  • (Tekili: Ganem) Koyunlar, keçiler.
  • Hayvanlardan alınan vergi anlamında kullanılan bir tabirdir.

agniya

  • (Tekili: Gani) Zenginler, ganiler.

agrar

  • (Tekili: Gırr) Tecrübesizler. Acemiler. Kolay aldananlar.

agras

  • (Tekili: Gars) Taze fidanlar, yeni dikilmiş ağaçlar.

agraz

  • (Tekili: Garaz) Garazlar. Fiil yapılırken gözetilen gayeler. Kasden ve bilerek yapılan kötülükler.

agsan

  • (Tekili: Gusn) Dallar, ağacın dalları.
  • Mc: Mânanın kısımları.

agşiye

  • (Tekili: Gışa) Perdeler, örtüler.
  • Zarflar, mahfazalar.

agtiye

  • (Tekili: Gıtâ) Perdeler.

agvar

  • (Tekili: Gar) Mağaralar.

agvas

  • (Tekili: Gavs) Yardım istemek için bağırmalar. İmdat istemeler.

agyaz

  • (Tekili: Gayze) Ağaçlıklar, meşelikler.

agza

  • (Tekili: Gazâ) Düşmanlarla savaşlar, muharebeler.

agziye

  • (Tekili: Gıdâ) Yenilip içilecek şeyler. Gıdalar, besin maddeleri.

ahabir

  • (Tekili: Ahbâr) Hikâyeler.
  • Rivayetler.

ahabiş

  • (Tekili: Habeş) Habeşliler.

ahali

  • (Tekili: Ehl) Halk, umum, nâs.
  • Bir memleketin yerlileri, bir memlekette oturanlar, yaşayanlar.

ahavat

  • (Tekili: Uht) Kızkardeşler.
  • Benzer şeyler.

ahba

  • (Tekili: Haba) Saray adamları.

ahbar

  • (Tekili: Haber) Haberler.

ahbar-ı evvelin ve ahirin / ahbar-ı evvelîn ve âhirîn

  • Geçmiştekilerin ve gelecektekilerin haberleri.

ahbas

  • (Tekili: Habs) Su bentleri, havuzlar.
  • Hapisler, zindanlar.
  • Gayr-ı meşru vakıf yerler.

ahbaz

  • (Tekili: Hubz) Ekmekler.

ahbiye

  • (Tekili: Hıbâ) Kıldan yapılmış göçebe çadırı.
  • Keçe ve kıldan yapılan evlerde konup göçen Türkler.

ahcar

  • (Tekili: Hacer) Taşlar.

ahdak

  • (Tekili: Hadeka) Göz bebekleri.

ahdan

  • (Tekili: Hıdn) Dostlar, yoldaşlar.

ahdas

  • (Tekili: Hades) Yeni hâdiseler, fena şeyler. Dertler, musibetler.
  • Gençler.

ahfas

  • (Tekili: Hıfs) İşkembeler, kırkbayırlar.

ahfiye

  • (Tekili: Hıfâ) Örtüler, perdeler, gizli şeyler.
  • Çiçeğin tomurcuğunu örten kabuk.

ahissa

  • (Tekili: Hasis) Cimriler, pintiler, tamahkârlar.

ahkad

  • (Tekili: Hukd) Kinler, garezler.

ahkaf

  • (Tekili: Hıkf) Eğri büğrü kum tepeleri.

ahkam / ahkâm

  • (Tekili: Hüküm) Hükümler. Kanunlar. Nizamlar.

ahlal

  • (Tekili: Hıll) Samimi dostlar, yâranlar.

ahlat

  • (Tekili: Hılt) Çok karıştırılabilir, karıştırılmağa elverişli.

ahliya

  • (Tekili: Hali) Boş şeyler.

ahma

  • (Tekili: Hamâ) Kayın biraderler.

ahmal

  • (Tekili: Haml) Yükler.
  • Ağır şeyler. Eşya, ağırlık.

ahmas

  • (Tekili: Hums) Beşte birler, humslar.

ahnas

  • (Tekili: Hıns) Yeminden dönmeler. Yalan yeminler.

ahrac

  • (Tekili: Hırc) Hayvanların yular, tasma ve palanlarına dizilen boncuklar.

ahram

  • (Tekili: Harem ve Harim) Gizli yerler. Gizli olup herkesin girmesi serbest olmayan yerler.
  • Kadınların bulunduğu haremlikler.

ahrar

  • (Tekili: Hür) Hürler. Esir veya köle olmayan kimseler.
  • Silsilesinde esir veya köle bulunmayanlar.
  • Hürriyetçiler.

ahras

  • (Tekili: Hâris) Bekçiler, muhafızlar, koruyucular.

ahruf

  • (Tekili: Harf) Uçlar.
  • Şiveler, lehçeler.
  • Harfler.

ahşa'

  • (Tekili: Haşâ) Vücuttaki bağırsak, ciğer gibi organlar.
  • Mahaller, bölgeler, cihetler.

ahşam

  • (Tekili: Haşem) Bir büyük zâtın yakınları, maiyeti, taraftarları.

ahşican

  • (Tekili: Ahşic) Zıtlar. Dört unsur. (Toprak, su, ateş, hava.) (Farsça)

ahşigan / ahşigân

  • (Tekili: Ahşig) Zıtlar.

ahtab

  • (Tekili: Hatab) Odunlar.

ahuvan

  • (Tekili: Ahu) Ceylanlar. Karacalar. (Farsça)

ahval

  • (Tekili: Hâl) Dayılar. Annenin erkek kardeşleri.

ahvat

  • (Tekili: Uht) Kız kardeşler.

ahya / ahyâ

  • (Tekili: Hayy) Diri olanlar. Hay olanlar. Canlılar.

ahyal

  • (Tekili: Hayl) : Atlar, at sürüleri. Atlı kıtalar.

ahyan

  • (Tekili: Hin) Arasıra. Vakit vakit. Vakitler. Zamanlar.

ahyar-ı semaviyyin / ahyâr-ı semâviyyîn

  • Göktekilerin hayırlıları, iyileri.

ahyaz

  • (Tekili: Hayiz) Odalar, bölmeler, bölümler.

ahzab

  • (Tekili: Hizb) Hizbler, bölükler, kısımlar, gruplar.
  • Toprağı katı yer.
  • Kur'ânın kısımları. Hizbleri.

ahzan

  • (Tekili: Hüzn) Hüzünler, kederler, sıkıntılar, tasalar, gamlar.

ahzar

  • (Tekili: Hazer) Endişeler, ihtiyatlar.

aidat

  • (Tekili: Aide) Gelirler, kazançlar.
  • Resim, vergi. İrad. Belirli sürelerde bir derneğe ödenmesi taahhüd edilen para.

ainne

  • (Tekili: İnan) : Dizginler.

akaid

  • (Tekili: Akide) Akideler. İtikad olunan hakikatlar. İtikada dâir kaziye ve hükümler, esaslar.

akakir

  • (Tekili: Akkar) Tıb: İlaç yerine kullanılan nebâtî kökler.

akalim

  • (Tekili: Ekalim) (İklim) İklimler.
  • Dünyanın kıt'a ve memleketleri.

akarat

  • (Tekili: Akar) Gelir getiren yapılar ve mallar.

akarib

  • (Tekili: Akreb) Kuyruğunda zehiri bulunan bir hayvancık olan akrebler.

akasi

  • (Tekili: Aksa) Çok uzaklar.

akasır

  • (Tekili: Akser) Pek kısalar.

akbiye

  • (Tekili: Kubâ) Kaftanlar, üste giyilen elbiseler.

akdam

  • (Tekili: Kadem) Ayaklar, kademler.

akfa

  • (Tekili: Kafâ) Başın arka kısımları. Enseler.

akfal

  • (Tekili: Kufl) Kilitler. Kapı kilitleri.

akfar

  • (Tekili: Kafr) Sahralar, çöller.

akfas

  • (Tekili: Kafas) Hamal küfeleri.
  • Kafesler.

akhaf

  • (Tekili: Kıhf) Ağaç kaplar, ağaçtan yapılmış kaplar.
  • Kafa tasları.

aklam

  • (Tekili: Kalem) Kalemler. Oklar. Yayla atılan eski zaman silahlarından biri.

akmar

  • (Tekili: Kamer) Aylar. Yıldızlar.

akmise

  • (Tekili: Kamis) Gömlekler.

akmişe

  • (Tekili: Kumaş) Kumaşlar, dokumalar.

aknan

  • (Tekili: Kınn) Kullar, köleler.

akra'

  • (Tekili: Kara) Sırtlar, arkalar.

akran

  • (Tekili: Karin) Birbirlerine derece, sınıf, liyâkat ciheti ile benzeyenler. Mümâsil. Emsal.

akras

  • (Tekili: Kurs) Yuvarlaklar, daireler, çemberler.

akriha

  • (Tekili: Karah) Temiz su.
  • Ağaçsız yer, ağacı olmayan tarla.

akrüb

  • (Tekili: Karib) Sandallar.

aksab

  • (Tekili: Kusb) Kalın bağırsaklar.

aksam

  • (Tekili: Kısım) Kısımlar. Bölümler. Parçalar.

aksat

  • (Tekili: Kıst) Hisseler. Nasibler.

aktab

  • (Tekili: Kutb) Kutublar. Hak tarikatların reisleri, şahları.

aktan

  • (Tekili: Kutn) Pamuklar.

aktar

  • (Tekili: Kutr) Kuturlar. Çaplar. Dâirenin merkezinden geçen doğru hatlar.
  • Her taraf.
  • Güzel kokulu yağlar vesaire satan adam. Güzel kokular tâciri.
  • Ecza, ilâç satan adam.
  • Mahalle aralarında bazı baharatla iğne, iplik vesaire satan satıcı.

akval

  • (Tekili: Kavl) Sözler, kaviller.

akvam

  • (Tekili: Kavim) Kavimler. Milletler. Toplumlar.

akvas

  • (Tekili: Kavs) Kavisler, yaylar.
  • Virajlar, büklümler.

akvat

  • (Tekili: Kut) Yiyecekler, azıklar.

akvaz

  • (Tekili: Kavz) Kum tepeleri.

akviya

  • (Tekili: Kavi) Sağlam ve güçlü olanlar. Kuvvetliler.

akziye

  • (Tekili: Kaza) Hükümler. Kararlar.
  • Tam cümleler.

alaf

  • (Tekili: Elf) Binler.

alam

  • (Tekili: Elem) Elemler. Kederler. Üzüntüler.

alamat / alâmat

  • (Tekili: Alâmet) İzler, nişanlar, alâmetler, işâretler.

alat / âlât

  • (Tekili: Âlet) Vasıtalar. Âletler.

alavi / alavî

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler.

alemiyan / âlemiyan

  • (Tekili: Âlemî) Âleme mensub olanlar, insanlar.

alemun / âlemûn

  • (Tekili: Âlem) Âlemler.

alihe / âlihe

  • (Tekili: İlah) Bâtıl ilâhlar.

aliman / âliman

  • (Tekili: Alim) Alimler. (Farsça)

allam-ül guyub / allâm-ül guyub

  • Esma-i Hüsnadandır. Bütün gaybları, geçmişi, geleceği, hazırda olmayanı, dünyadakileri, âhirettekileri ve her şeyi bilen Cenab-ı Hak.

alude-gan / alude-gân

  • (Tekili: Alude) Suçlular, kabahatliler. Bulaşıklar, bulaşmışlar. (Farsça)

alufe

  • (Tekili: Ulüf) Hayvan yemi.

alüfte-gan / alüfte-gân

  • (Tekili: Alüfte) Nâmus perdesi yırtık kadınlar. Fâhişeler. (Farsça)

amaim / amâim

  • (Tekili: İmâme) Sarıklar, imâmeler.

amair / amâir

  • (Tekili: Amâyir) (İmâret) İmâretler. Mâmur etmeler.
  • Sâlih fakirlerin veya kendisini idare edemiyen veya çalışamıyan talebe-i ulumun, fukarâ-i sâlihînin iâşesinin te'min edilmeleri.

amak

  • (Tekili: Maak ve Mauk) Göz pınarları.

amal / âmâl

  • (Tekili: Emel) Emeller. Arzular. Gayeler. Dilekler. İstekler.

amele

  • (Tekili: Âmil) Âmiller. Amel edenler.
  • Irgat, işçi.

ammat

  • (Tekili: Amm) Amcalar.

an'anat / an'anât

  • (Tekili: An'ane) Rivayetler.
  • Gelenekler, an'aneler, âdetler, örfler.

ana / ânâ

  • (Tekili: Ani) Gece yarısı vakitleri.

anadil / anâdil

  • (Tekili: Andelib) Bülbüller.

anaf / ânâf

  • (Tekili: Enf) Burunlar.

anakib / anâkib

  • (Tekili: Ankebut) Örümcekler.

anan / ânân

  • (Tekili: An) Onlar. (Farsça)

anasır / anâsır

  • (Tekili: Unsur) Unsurlar. Bir şeyin meydana gelmesine sebeb olan temel esaslar. Elementler.

anat

  • (Tekili: An) Anlar, zamanlar.

aniye

  • (Tekili: İnâ) Yemek kapları, tabaklar, kap-kacaklar.

arab / ârâb

  • (Tekili: İrb ve İrbe) Hacetler.
  • Uzuvlar.
  • Akıllar, zekâlar.
  • Hileler, oyunlar.

arabiyyat

  • (Tekili: Arabiyyet) Arapçaya dâir ilimler, kitab veya fikirler. Arap edebiyatı.

arais

  • (Tekili: Arûs) Gelinler.
  • Güneşler.
  • Gökler.

araiz

  • (Tekili: Ariza) Arz olunan meseleler. Küçükten büyüğe yazılan yazılar.

aram / ârâm

  • (Tekili: İrem) Çölde, sahrada konulan hususi nişan.

arazi / arâzi

  • (Tekili: Arz) Yerler. Ekilen toprak. Ekilen yerler.

arusan

  • (Tekili: Arüs) Gelinler, yeni evlenmiş kızlar. (Farsça)

arzin / arzîn

  • (Tekili: Arz) Arzlar.

asabi'

  • (Tekili: Usbu') Parmaklar.

asad / âsad

  • (Tekili: Esed) Esedler, arslanlar.

asafir

  • (Tekili: Usfur) Serçe kuşları.

asagir

  • (Tekili: Asgar) Şeref ve itibar bakımından küçük olanlar. Çok küçük şeyler.

asahib

  • (Tekili: Ashab) Sahibler, sahib olanlar. Ashablar.

aşair

  • (Tekili: Aşiret) Aşiretler. Kabileler.

asakir

  • (Tekili: Asker) Askerler. Erler.

asal

  • (Tekili: Asil) İkindi ve akşam arası mânasına, öğleden geceye kadar olan müddet.
  • Zamanlar ve vakitler.

asam

  • (Tekili: İsm) Günahlar.

asarim

  • (Tekili: Asrâm) Çadır toplulukları. Ayrı ayrı küçük insan grupları.

asatıb

  • (Tekili: İstabl) Ahırlar.

aşaya

  • (Tekili: Aşi) Akşamlar, mağribler.

asbab

  • (Tekili: Sabeb) Çukur yerler.

asbag

  • (Tekili: Sıbg) Boyalar.

asbah

  • (Tekili: Subh) Sabahlar.

asbar

  • (Tekili: Sıbr) Akbulutlar.

asda

  • (Tekili: Sadâ) Sadâlar, sesler.

asdaf

  • (Tekili: Sedef) Sedefler.

asdag

  • (Tekili: Sudg) Tıb: Şakaklar, yüzdeki şakaklar.

asdak

  • (Tekili: Sıdk) Samimi şeyler.

aşerat

  • (Tekili: Aşere) On sayıları.

asfad

  • (Tekili: Safed) Suçluların el ve ayaklarına takılan kelepçeler.

asfaf

  • (Tekili: Saff) Saflar, hatlar.

asfiya / asfiyâ

  • Sâflar, temizler; Allahü teâlânın evliyâ kulları. Tekili safiyy'dir.

ashab / ashâb

  • Peygamber efendimizi sağlığında peygamber iken bir ân gören, eğer âmâ ise (gözleri görmüyorsa) bir ân konuşan büyük ve küçük müslümanlar. Tekili sâhib'dir.
  • (Tekili: Eshâb) (Sahib) Arkadaş olanlar. Sahip olanlar, kullanma yetkisine sahip kişiler.
  • Halk, ahali.
  • Sahabeler, yani Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (A.S.M.) görmüş ve mü'min olarak ona ve onun mesleğine bağlı kalmış olan zatlar. Bu kişiler, insanlık, doğruluk ve her türlü faz

ashar

  • (Tekili: Sıhr) Evlenme neticesinde akraba olan erkekler. (Kayınbiraderler, kayınpederler, güveyler.)

asıfat

  • (Tekili: Asf) şiddetli rüzgârlar.

aşıkan / âşıkan

  • (Tekili: Âşık) Âşıklar, tutkunlar. (Farsça)

asil-zadegan / asil-zâdegân

  • (Tekili: Asil-zâde) Asilzâdeler, soylu kişiler.

aska' / askâ'

  • (Tekili: Suk) Çeşme duvarlarının bölmeleri.
  • Bölgeler.

aslab / aslâb

  • (Tekili: Sulb) Sulbler, beller.

asmıha

  • (Tekili: Sımah) Kulak kanalları.

aşna-yan

  • (Tekili: Aşnayî) Dostluklar, âşinalıklar, haberdarlıklar. (Farsça)

asnım

  • (Tekili: Sanem) Putlar.
  • Sevgililer.

asraf

  • (Tekili: Sarf) Masraflar.
  • Değişiklikler.

asram

  • (Tekili: Sırm) İnsan toplulukları, insan kümeleri.
  • Çadır grupları.

astar

  • (Tekili: Satr) Yazı satırları.

asüd

  • (Tekili: Esed) Arslanlar.
  • Yiğitler.

asun / âsûn

  • (Tekili: Asi) İsyan edenler. Günahkârlar.

asvat

  • (Tekili: Savt) Sesler.

asvine

  • (Tekili: Sunvân) Elbise koymaya yarayan dolaplar. Gardroplar.

asyaf

  • (Tekili: Sayf) Yaz mevsimleri.

ataim

  • (Tekili: Atime) Ocaklar.

atal

  • (Tekili: Itl) Koltuk altları.
  • Yanlar, kenarlar.
  • Böğürler.

atam

  • (Tekili: Utum) Yüksek binalar, köşkler, hisarlar.

atanib

  • (Tekili: İtnâbe) Kısa ipler.
  • Uzun ipler. Sicimler.
  • Sâyebanlar.

ataşa

  • (Tekili: Atşân) Susamış olanlar, susuzlar.

atavil

  • (Tekili: Atvel) Seçkin kimseler.
  • Uzun boylular.

ataya

  • (Tekili: Atiyye) Bahşişler. İhsanlar. Lütuflar.

atayıb

  • (Tekili: Atyeb) En iyiler. Çok hoş olanlar.

atba

  • (Tekili: Taby) Meme başları, uçları.

atba'

  • (Tekili: Tıb') Akarsular, çaylar, dereler, kanallar, sel yatakları.

atbak

  • (Tekili: Tabak) Tabaklar. Kapaklar.

atbal

  • (Tekili: Tabl) Davullar.

atebat

  • (Tekili: Atebe) Eşikler, basamaklar.
  • İranlıların mukaddes ziyaret yeri.

athar

  • (Tekili: Tâhir) Kadınların aybaşı ve doğumdan çıktıkları zamanlar.

atiyyat

  • (Tekili: Atiyye) Hediyeler. İhsanlar.
  • Büyük bir kimsenin bahşişleri.

atlab

  • (Tekili: Tâlib) Arayanlar, talibler; bilhassa talebeler.
  • (Tılb) Kadın peşinde dolaşanlar, zamparalar.

atlal

  • (Tekili: Talel) şekiller, biçimler.

atlas

  • (Tekili: Talas) Eskitmeler, yıpratmalar.
  • Eski, aşındırılmış, yıpranmış.

atliye

  • (Tekili: Tılâ) Merhemler.

atmar

  • (Tekili: Tımr) Paçavralar. Eski, yıpranmış elbiseler.

atnab

  • (Tekili: Tınâb) Çadır ipleri.
  • Ağaç kökleri.
  • Tıb : Vücuttaki sinirler.

atraf

  • (Tekili: Tarf ve Taraf) Gözler.
  • Taraflar. Kenarlar.

atrak

  • (Tekili: Târık) Gecegelen seyyahlar.

atrar

  • (Tekili: Turra) Kenarlar, uçlar.

atras

  • (Tekili: Tırs) Yazılmış sayfalar.

atruk

  • (Tekili: Tarik) Tarikler, yollar.

atvad

  • (Tekili: Tavd) Dağlar.

atvak

  • (Tekili: Tavk) Tasmalar. Gerdanlıklar, boyuna takılan mücevherler.
  • Tâkatler, kuvvetler.
  • Boyundaki halka çizgiler.

atyan

  • (Tekili: Tîn) Çamurlar, balçıklar.

avadi

  • (Tekili: Adiye) Zulmedenler, zâlimler.

avaid

  • (Tekili: Âide) İratlar, gelirler. Aidat.
  • Tahsisât.

avaik

  • (Tekili: Âika) Mânialar. Engeller. Müşküller.
  • Nuh (A.S.) Kavminin sonradan taptıkları bir put ismi.

avakıb

  • (Tekili: Akibet) Encamlar. Akibetler. Sonlar.

avakır

  • (Tekili: Akıra) Fakirler, yoksullar.
  • Kısırlar, verimsiz olanlar.
  • Kudurmuş olanlar.

avalim

  • (Tekili: Âlem) Âlemler. Cihanlar.

avamil

  • (Tekili: Amil) Sebepler.
  • Ayaklar.
  • Valiler. Hâkimler.
  • Gr: Arabçada kelime sonlarının okunuşuna te'sir eden hususları öğreten ilim ve ona dâir kitab.
  • Birgivi Hazretlerinin "Nahiv" ilmine dâir olan kitabının ismi.

avari / avarî

  • (Tekili: Ariyyet) Ödünç verilen şeyler.

avasıf

  • (Tekili: Asıta) Sert ve kuvvetli rüzgârlar. Fırtınalar.

avasım

  • (Tekili: Asıme) Temiz, ismetli kimseler.
  • Hudut şehirleri.

avatıf

  • (Tekili: Atıfet) Atıfetler. Hediyeler. İhsanlar.

avatık

  • (Tekili: Atık) Yaşlılar.
  • Genç kızlar.
  • Hür ve serbest olanlar.
  • Yavru kuşlar.

avazil

  • (Tekili: Âzil) Başa kakıcı kimseler.

avine

  • (Tekili: Evân) Vakitler, zamanlar, anlar. Devirler.

avrat

  • (Tekili: Averât) (Avret) Kadınlar.
  • Gizli yerler.
  • Mahrem zamanlar.

ayat / âyât

  • (Tekili: Âyet) Âyetler.
  • Cenab-ı Hakk'ın sıfât ve kudreti hakkında görülen âşikâr deliller, bürhanlar.
  • Menziller. Mekânlar.

aydan

  • (Tekili: Uvd) Uzun hurma ağaçları.

ayniyyat

  • (Tekili: Ayniyye) Kullanılmaya veya harcanmaya elverişli olup taşınabilen ve para eden şeyler.

azade-gan / azade-gân

  • (Tekili: Azâde) Azadeler. Bağımsız, serbest ve hür olanlar. (Farsça)

azaim

  • (Tekili: Azime) Mühim ve büyük işler. Kararda kesinlik.

azal

  • (Tekili: Ezel) Ezeller. Başlangıcı olmayan zamanlar.

azalil

  • (Tekili: Uzlûle) Yanlışlar, yanılmalar. Doğru olmayanlar.

azamim

  • (Tekili: Izmâme) Desteler, kümeler, topluluklar, zümreler.

azan

  • (Tekili: Üzn) Kulaklar.

azba'

  • (Tekili: Zab') Kolun yukarı kısmı, dirseğin üst tarafı.

azbu

  • (Tekili: Zebu) Sırtlanlar.

azfar

  • (Tekili: Zufr) Tırnaklar.

azgan

  • (Tekili: Zıgn) Kinler, garazlar.

azha

  • (Tekili: Zahve) Su havuzları. Göller.

azimat

  • (Tekili: Azime) Kıtlık yılları.

azırra

  • (Tekili: Zarir) Körler, âmâlar, gözleri görmiyenler.

azlaf

  • (Tekili: Zılf) Zool: Çatal tırnaklı olan hayvanların tırnakları. Toynaklar.

azlal

  • (Tekili: Zıll ) Gölgeler.

azrar

  • (Tekili: Zarar) Zararlar, ziyanlar, kayıplar.

azva

  • (Tekili: Zav ve Zû) Parıltılar, ışıklar, aydınlıklar.

azviyat

  • (Tekili: Azv) Yalanlar, iftiralar.

ba-haberan / bâ-haberan

  • (Tekili: Bâ-haber) Haberliler, haberi olanlar. Akıllı, zeki, ihtiyatlı kimseler.

babayan

  • (Tekili: Baba) Tarikat babaları, şeyhleri. Bektaşi şeyhleri. (Farsça)

bagat

  • (Tekili: Bağ) Bağlar, üzüm bağları.

bagaya

  • (Tekili: Bagiyy) Fahişeler.

bahatir

  • (Tekili: Bühter) Kısa boylu kadınlar, bodur kimseler.

bahayim

  • (Tekili: Behaim) (Behime) Suriye'de bir sıradağ ismi.
  • Canavarlar.
  • Dört ayaklı hayvanlar.

basair

  • (Tekili: Basiret) Basiretler. İbretli görüşler. Deliller. İbretler. Hüccet ve bürhanlar. Gözler.
  • Kalb duyguları.

batarika

  • (Tekili: Batrik) Patrikler.

beçe-gan / beçe-gân

  • (Tekili: Beçe) Çocuklar, yavrular. (Farsça)

bedahat

  • (Tekili: Bedihî) Delil ve isbata ihtiyacı olmayan şekilde âşikâr olan şeyler.

bedan

  • (Tekili: Bed) Kötüler, fenalar. Yaramazlar.
  • Çirkinler.

bedayi'

  • (Tekili: Bedi'-Bedia) Yeni ihdâs olunmuş, görülmedik şeyler. Bedi'alar.
  • (Tekili: Bidâa) Sermayeler, anamallar.

bedihiyyat

  • (Tekili: Bedihî) Delil ve isbatına lüzum olmayan sarih ve açık şeyler.

belabil

  • (Tekili: Belbâl - Belbele) Vesveseler. Kederler. Tasalar.
  • (Bülbül) Bülbüller. Andelibler.

belakik

  • (Tekili: Bülükka) Sahralar, çöller. Düzovalar.

belaya

  • (Tekili: Belâ) Musibetler. Afetler. Beliyyeler. Belâlar.

beled

  • (Tekili: Belde) Beldeler. Memleketler.

beliyyat

  • (Tekili: Beliyye) Felâketler.
  • Gamlar. Kederler.

benadık

  • (Tekili: Bunduk) Yuvarlak kurşunlar.
  • Fındıklar.

benadir

  • (Tekili: Bender) Ticaret yerleri. Ticareti işlek limanlar.

benat / benât

  • (Tekili: Bint) Kızlar.
  • Bebekler.

benin / benîn

  • (Tekili: İbn) Oğullar, erkek çocuklar.
  • Akıllı, temkinli, tedbirli kimse.

benun / benûn

  • (Tekili: Benîn) (İbn) Oğullar. Zâdeler. Veledler.

beracim

  • (Tekili: Bürcume) Boğumlar, mafsallar.

beragis

  • (Tekili: Bürgus) Pireler.

berahin

  • (Tekili: Bürhan) Deliller. Şâhidler. Bürhanlar.

berari

  • (Tekili: Berriyye) Sahralar, çöller. Geniş kumluklar.

berasin

  • (Tekili: Bürsün) Yırtıcı hayvanların pençeleri.

beratil

  • (Tekili: Birtîl) Hediyeler, rüşvetler.

beraya

  • (Tekili: Beriye) Halk. Bütün mahlûkat.
  • Halkın kılıç kullanabilenleri ve vergi hârici tutulan müslüman kısmı.

berekat / berekât

  • (Tekili: Bereket) Bereketler. Bolluklar.

berere

  • (Tekili: Bârr ve Berr) Dindar ve temiz kimseler. Takvâ ehli olan, her çeşit günahlardan sakınanlar. Çok hayır sahibi kimseler.

berevat / berevât

  • (Tekili: Berat) Eskiden bir kimseye nişan, rütbe veya imtiyaz verildiğini bildiren fermanlar.

besait

  • (Tekili: Basit) Basit şeyler. Mürekkeb ve memzuç olmayanlar.

beşarat

  • (Tekili: Beşaret) Beşaretler.

besatin

  • (Tekili: Bostan) Bostanlar.

besur / besûr

  • (Tekili: Besr) Siğiller, sivilceler, küçük çıbanlar.

bevadi

  • (Tekili: Bâdiye) Bâdiyeler, sahralar, çöller.

bevadir

  • (Tekili: Bâdire) Bâdireler, olagelen hâdiseler.

bevahe

  • (Tekili: Bûhe) Dişi baykuşlar.
  • Çakır doğan kuşları.
  • Ahmak, ebleh adamlar.

bevaik

  • (Tekili: Bâika) Belâlar, musibetler, felâketler, âfetler.

bevaki

  • (Tekili: Bâki, Bâkiye) Bâkiler, kalanlar, daim olanlar.

bevari

  • (Tekili: Bâriyye) Hasırlar, ince kumaştan örülmüş hasırlar.

bevarid

  • (Tekili: Bârid) Soğutulmuş yemekler.
  • Omuzlarda boyun arasında, gerdanın yanında veya kulaklar arasında ve ensede olan etler.
  • Sakat şeyler.

bevarih

  • (Tekili: Bârih) Şiddetli sıcaklar ve şiddetli rüzgârlar ki, adına Samyeli denir.

bevarik

  • (Tekili: Bârika) Şimşek ve yıldırım parıltıları.
  • Parıltılar, gözleri kamaştırıcı olan şeyler.

bevasir

  • (Tekili: Bâsur) Mayasıllar, basurlar.

bevatıl

  • (Tekili: Bâtıl) Batıllar, hurafeler. Hak olmayanlar, sahteler.

bevatın

  • (Tekili: Bâtın) Gizli ve kapalı şeyler. Aşikâr olmayan şeyler. (Zıddı: Zevahir'dir.)

bevatir

  • (Tekili: Bâtire) Keskin, çok kesen kılıçlar.

bevvaban

  • (Tekili: Bevvâb) Kapıcılar.

bevvabin / bevvabîn

  • (Tekili: Bevvâb) Kapıcılar.

beyadıka

  • (Tekili: Beyâzıka) (Beydak ve Beyzak) Küçük yapılı, bodur boylu ve çabuk yürüşlü adamlar, paytaklar.
  • Satranç oyununda paytaklar, piyadeler.

beyanat

  • (Tekili: Beyan) Nutuklar, izahlar, açıklamalar, beyanlar.

beyyinat

  • (Tekili: Beyyine) Beyyineler. Bürhanlar.

bi-gayat / bî-gayat

  • (Tekili: Bi-gaye) Sonu olmayanlar, sonsuzlar. (Farsça)

bid'iyyat

  • (Tekili: Bid'a) Bid'alar.

bida'

  • (Tekili: Bid'at) Bid'atlar. Sonradan meydana çıkan şeyler.

bigal

  • (Tekili: Bagl) Katırlar, esterler.

bihan

  • (Tekili: Bih) İyiler, iyi adamlar. (Farsça)

bihar

  • (Tekili: Bahr) Denizler. Deryalar.
  • Mc: İlmi çok olan âlimler.

bıka

  • (Tekili: Buka) Topraklar, memleketler, ülkeler.

bika'

  • (Tekili: Buk'a) Ülkeler, memleketler. Topraklar, yerler.

bilad / bilâd

  • (Tekili: Belde) Beldeler. Diyarlar. Memleketler. Şehirler.

biya'

  • (Tekili: Bia) Kiliseler.

bu'dan

  • (Tekili: Baid) Uzaklar, ırak yerler.

büdün

  • (Tekili: Bedene) Kurbanlık develer.

bugat

  • (Tekili: Bâgî) Haksızlık edenler, âsiler, serkeş kimseler.

buhala'

  • (Tekili: Bahil) Tamahkârlar, cimriler.

buhur

  • (Tekili: Bahr) Denizler.

bühüt

  • (Tekili: Behût) İşitenleri hayrete düşürecek kadar olan iftira ve yalanlar.

bühüvv

  • (Tekili: Behv) Misafirlere mahsus odalar.
  • Hayvanlar için yerin altına yapılmış ahırlar.

bükma / bükmâ

  • (Tekili: Ebkem) Dilsizler. Ebkemler.

bülbülan

  • (Tekili: Bülbül) Bülbüller. Andelibler.

büldan

  • (Tekili: Belde ve Beled) Beldeler, şehirler, iller, memleketler.

bülega

  • (Tekili: Belig) Beliğ olanlar, Belâgat sâhipleri. Belâgat ilmi mütehassısları. Edebiyatçılar.

bünud

  • (Tekili: Bend) Büyük bayraklar, sancaklar.

buruc

  • (Tekili: Burc) Burçlar, hisarlar, kuleler.

büruc

  • (Tekili: Burc) Burç, aslında âşikar şey mânasına gelir. Her bakanın gözüne çarpacak şeklide zâhir olan yüksek köşk mânasına da kullanılmıştır.
  • Bunlara teşbihen veya zuhur mânâsıyla semâdaki bir kısım yıldızlara veya bazı yıldızların toplanmasından meydana gelen şekillere ve farazi su

büruk

  • Bir şeyin şakıması, parlaması.
  • (Tekili: Berk) Berkler, şimşekler.

busat

  • (Tekili: Bisat) Bisatlar, döşekler, kilimler, minderler, keçe yaygıları.

butun

  • (Tekili: Batn) Batınlar, karınlar, kucaklar.
  • Nesiller, soylar.

bütun

  • (Tekili: Batn) Batınlar, karınlar, kucaklar.
  • Soylar, nesiller.

büyu'

  • (Tekili: Bey') Satışlar. Satın almalar.

büyut / büyût

  • (Tekili: Beyt) Beytler, evler.

büyutat / büyûtât

  • (Tekili: Büyût) Asilzâde aileleri.
  • Asil kimseler, soylu kişiler.
  • Ev kümeleri.

büyuz / büyûz

  • (Tekili: Beyz) Yumurtalar.

büzur

  • (Tekili: Bezr) Tohumlar, çekirdekler.

büzürgan / büzürgân

  • (Tekili: Büzürg) Büyükler, azimler, cesimler, ulular.

cedavil

  • (Tekili: Cedvel) Cedveller.
  • Su yolları.
  • Listeler.

ceddat

  • (Tekili: Cedde) Nineler. Büyük anneler, anneanneler, babaanneler.

cehele

  • (Tekili: Cahil) Câhiller. İlimden mahrum olanlar. Bilmeyenler. Nâdanlar.

celabib

  • (Tekili: Cilbâb) Kadının bütün vücudunu örten ve dıştan giyilip bol olan çarşaf nevi. Yaşmaklar. Baş ve yüz örtüleri, ferâceler.

celacil

  • (Tekili: Cülcül) Küçük çanlar, ufak çıngıraklar.

celail

  • (Tekili: Celile) Celiller, büyük olanlar, yüceler.

celesat

  • (Tekili: Celse) Meclisler, celseler.

celevat

  • (Tekili: Cilve) Cilveler. Hüsn-ü zuhûrlar.

celiyyat

  • (Tekili: Celi) Aşikâr, açık, aleni, meydandaki şeyler.

cem'iyyat

  • (Tekili: Cemiyet) Cemiyetler.

cemahir

  • (Tekili: Cumhur) Cumhuriyetler.

cemerat

  • (Tekili: Cemre) Cemreler. Şubat ayında azar azar artan sıcaklıklar.

cenaib

  • (Tekili: Cenayib) (Cenibe) Yedek hayvanlar, yedek binekler.

cennat / cennât

  • (Tekili: Cennet) Cennetler.

ceraid

  • (Tekili: Ceride) Cerideler. Gazeteler.

ceraim

  • (Tekili: Cerime) Cerimler, suçlar, kabahatlar, cinayetler.

çerakise

  • (Tekili: Çerkes) Çerkesler. Kafkasyada yerli bir kabilenin adı.

çeşman

  • (Tekili: Çeşm) Çeşmler, gözler.

cevab

  • Sorulan şeye söz veya yazıyla verilen karşılık.
  • Kabul etmemek. Reddetmek.
  • (Tekili: Câbiye) Havuzlar.

cevabat

  • (Tekili: Cevâb) Cevablar. Sorulan sorulara verilen karşılıklar. Mukabil sözler.

cevabi / cevabî

  • Karşılık, cevap.
  • (Tekili: Câbi) Tahsildarlar, câbiler.

cevadd

  • (Tekili: Câdde) Caddeler, büyük ve işler yollar, tarikler.

cevahir

  • (Tekili: Cevher) Cevherler. Çok kıymet verilen ve az bulunan şeyler, çok kıymetli mâden veya taşlar.
  • Mc: Çok kıymetli söz veya faydalı yazılar.

cevahir-i ferd

  • (Tekili: Cevher-i ferd) Cevher-i ferdler. Zerreler, atomlar.

cevaiz

  • (Tekili: Câize) Câizeler, verilen bahşişler, armağanlar.

cevamid

  • (Tekili: Câmid) Cansız, donmuş şeyler.

cevamis

  • (Tekili: Câmus) Camuslar, mandalar, kömüşler, su sığırları.

cevanib

  • (Tekili: Cânib) Cânibler, yanlar, taraflar.

cevari

  • (Tekili: Câriye) Akıcı ve câri olanlar.
  • Hizmetçi kızlar.
  • Câriyeler, kadınlar.

cevasis

  • (Tekili: Casus) Casuslar. Gizli şeyleri araştıranlar. Gizlilikleri öğrenip bilenler.

cezair

  • (Tekili: Cezâyir) (Cezire) Cezireler, adalar.
  • Kuzey Afrikada Fas ile Tunus arasında olan ülke ve bu ülkenin merkezi olan şehir.

cezebat

  • (Tekili: Cezbe) Cezbeler.

cibah

  • (Tekili: Cebhe) Cebheler, alınlar.

cibal

  • (Tekili: Cebel) Dağlar.

cibayat

  • (Tekili: Cibâyet) Vergi, câbilikler, gelir toplamalar.

cifan

  • (Tekili: Cefne) Çanaklar.

cifar

  • (Tekili: Cefr) Geniş kuyular.

cihat / cihât

  • (Tekili: Cihet) Cihetler, taraflar, yönler.

cihazat

  • (Tekili: Cehâzât) (Cihâz) Cihazlar, maddî manevî âletler, lüzumlu edevat.

cimal

  • (Tekili: Cemel) Erkek develer.

cinan

  • (Tekili: Cennet) Cennetler.

cinayat

  • (Tekili: Cinayet) Büyük cezâları gerektiren suçlar. Cinayetler.

cirar

  • (Tekili: Cerre) Toprak testiler.

civanan

  • (Tekili: Civân) Gençler. (Farsça)

ciya'

  • (Tekili: Câyi') Karınları acıkmış olanlar, açlar.

ciyef

  • (Tekili: Cife) Lâşeler, leşler. Cifeler.

cübün

  • Peynir.
  • (Tekili: Cebin) Alınlar.

cüdat

  • (Tekili: Câdi) Dilenciler, sâiller.

cüdera'

  • (Tekili: Cedir) Yakışanlar. Lâyık olanlar, liyâkat sahibi olanlar.

cüdran

  • (Tekili: Cedr) Duvarlar.

cüdür

  • (Tekili: Cidâr) İnce deriler, zarlar.
  • Duvarlar, setler.

cühela

  • (Tekili: Câhil) Cehele, cühhâl. Cahiller. Bilgisizler.

cühera

  • (Tekili: Câhir) Yüksek sesle açık olarak söylenenler.

cühhal

  • (Tekili: Câhil) Bilgisizler, câhiller.

cülesa

  • (Tekili: Celis) Beraber oturanlar.

cüllas

  • (Tekili: Câlis) Cülus edenler, oturanlar.

cülud

  • (Tekili: Cild) Ciltler, hayvan derileri.

cum'at

  • (Tekili: Cum'a) Perşembeden sonra gelen günler. Cum'alar.

cumeat

  • (Tekili: Cum'a) Perşembeden sonra gelen günler. Cum'alar.

cümel

  • (Tekili: Cümle) Cümleler. Birden fazla anlama gelen sözler. Mecmular.

cumuat

  • (Tekili: Cum'a) Perşembe gününden sonra gelen günler. Cum'alar.

cünud

  • (Tekili: Cünd) Askerler. Ordu.

cüruh

  • (Tekili: Cürh) Yaralar.

cüses

  • (Tekili: Cüsse) Cüsseler, gövdeler, bedenler, cisimler, kalıplar, cesetler.

cüseymat

  • (Tekili: Cüseym) Küçük cisimler, cisimcikler.

cüsum

  • (Tekili: Cisim) Cisimler. Ecsam.

cüsur

  • (Tekili: Cisr) Köprüler.

cüyud

  • (Tekili: Cid) Gerdanlar, boyunlar.

cüyuş

  • (Tekili: Ceyş) Ceyşler, askerler, neferler, erler. Ordular.

cüzur

  • (Tekili: Cezr) Kökler.

da'vat

  • (Tekili: Duâ) Duâlar, niyazlar, çağırışlar.

dahaya

  • (Tekili: Dahiyye) Kurbanlık hayvanlar.

daiyan

  • (Tekili: Dâi) Dua edenler, duacılar.

dakaik

  • (Tekili: Dakayık) (Dakik) İncelikler. Anlaşılması çok dikkat isteyen incelikler. Çok ince. Anlaşılması dikkat isteyen keyfiyetler.

darabat / darabât

  • (Tekili: Darbe) Vuruşlar. Çarpmalar. Vurmalar.

daragım

  • (Tekili: Dırgam) Arslanlar, esedler, dırgamlar.

deaim

  • (Tekili: Dıâme) Destekler, payandalar, direkler.

deavi

  • (Tekili: Davâ) Dâvalar, mes'eleler.

debabic

  • (Tekili: Dibâc) Dallı, çiçekli ipek kumaşlar.

debabis

  • (Tekili: Debbus) Topuzlar.

defadı'

  • (Tekili: Dıfda) Kurbağalar.

defain

  • (Tekili: Define) Defineler.

defatir

  • (Tekili: Defter) Defterler. Not yazmağa mahsus kâğıttan beyaz kitablar.

dehakin / dehakîn

  • (Tekili: Dihkan) Köy ağaları.
  • Köylüler, çiftçiler.

dehaliz

  • (Tekili: Dehliz) Dehlizler, holler, koridorlar.

dehriyyun

  • (Tekili: Dehrî) Dehriye fırkasından olanlar.

dekakin

  • (Tekili: Dükkân) Dükkânlar.

delail

  • (Tekili: Delil) Deliller. Bürhanlar. İsbât vasıtaları.

delalat

  • (Tekili: Delâlet) Delâletler, alâmet olmalar,yol göstermeler, kılavuzluklar.

denanir

  • (Tekili: Dinar) Dinarlar.

deniyyat

  • (Tekili: Denâya) (Denî) Ahlâksızlıklar, aşağılık şeyler.

derahim

  • (Tekili: Dirhem) Dirhemler. Okkanın dörtyüzde birleri.
  • Akçeler, paralar.

derari

  • (Tekili: Dürrî) Parlak yıldızlar. (Farsça)
  • Renkli şeyler. (Farsça)

derecat

  • (Tekili: Derece) Dereceler, basamaklar, kademeler, yükseklikler, mertebeler.

dervişan / dervişân

  • (Tekili: Derviş) Dervişler. (Farsça)

desais

  • (Tekili: Desise) Vesveseler, desiseler. Gizli hileler.

desatir

  • (Tekili: Düstur) Düsturlar, kaideler.

destan

  • (Tekili: Dest) Eller. (Farsça)
  • Hikâyeler, masallar. (Farsça)
  • Hile, tezvir, mekir. (Farsça)
  • Meşhur Zâloğlu Rüstem'in babasının nâmı. (Farsça)

devabb

  • (Tekili: Dabbe) Binek hayvanları. Hayvanlar.
  • Yürüyenler.

devahi

  • (Tekili: Dâhiye) Büyük belâler. Afetler. Kazâlar.
  • Çok üstün zekâ sahipleri.

devahil

  • (Tekili: Dâhile) İçler, batınlar.

devahin

  • (Tekili: Dâhine) Duman çıkaran bacalar.

devai

  • (Tekili: Dâiye) Batından, içten gelen bir duyguyu teşvik edici hâlât.

devair

  • (Tekili: Dâire) Daireler. Resmî işlerin görüldüğü yerler.

devanik

  • (Tekili: Dânık) Bir dirhemin dörtde birleri.

devari'

  • (Tekili: Dır) Zırhlar. Zırhlılar. Zırhlı gemiler.

devavin

  • (Tekili: Divân) Divânlar, eski şairlerin şiirlerini topladıkları kitablar.

deyacir

  • (Tekili: Deycür) Karanlıklar, zulümatlar.

dıham

  • (Tekili: Dahm) Kalın ve iri olan şeyler.

dihan

  • Kırmızı deri, sahtiyan.
  • (Tekili: Dühn) Vücuda sürünülecek yağlar.

dihat

  • (Tekili: Dih) Köyler, karyeler. (Farsça)

dil-averan / dil-âverân

  • (Tekili: Dil-aver) Dilaverler, yürekliler, yiğitler.

diliran / dilirân

  • (Tekili: Dilir) Bahadırlar, cesurlar, cesaretliler, yiğitler, yürekliler.

dima'

  • (Tekili: Dem) Kanlar.

dırak

  • (Tekili: Daraka) Deriden mâmul kalkanlar.

diran

  • (Tekili: Dâr) Evler, hâneler.

diyar

  • (Tekili: Dâr) Memleket.

diyat

  • (Tekili: Diyet) Diyetler.

diyeke

  • (Tekili: Dîk) Dîkler, horozlar.

diyer

  • (Tekili: Dâr) Dârlar, hâneler, evler.

dostan

  • (Tekili: Dost) Dostlar.

duat

  • (Tekili: Dâî) Duâ edenler. Allah'a yalvaranlar.
  • Dâvet edenler.

düci

  • (Tekili: Dücye) Karanlıklar, zulümat.

dücüc

  • (Tekili: Decâc) Tavuklar. Tavuk, horoz ve piliç cinsleri.

duhala

  • (Tekili: Dahil) Yabancılar. Muhacirler. Sığınanlar. Dahilde olanlar.

düma

  • (Tekili: Dümye) Suretler. Küçük putçuklar.

dumu'

  • (Tekili: Dem') Göz yaşları.

dümu'

  • (Tekili: Dem') Gözyaşları.

dürer

  • (Tekili: Dürr) Büyük inciler. (Farsça)

dürrat

  • (Tekili: Dürre) Büyük, iri inci taneleri.

duru'

  • (Tekili: Dır) Savaşda giyilen zırhlar, cevşenler, çelik elbiseler.

düru'

  • (Tekili: Dır') Zırh gömlekler.

durub

  • (Tekili: Darb) Döğmeler, vurmalar, darblar.

dürus

  • (Tekili: Ders) Dersler.
  • Müfret olarak: Bir şeyin eseri mahv ve müzmahil olmak.

düsum

  • (Tekili: Desem) Yağlar.

düsür

  • (Tekili: Disar) Perçinler, halatlar, kenetler. Geminin tahtalarını birbirine bağlayan rabıtalar.
  • (Tekili: Disar) Üste giyilen kaftanlar, elbiseler.
  • Yatak çarşafları.

düvel

  • (Tekili: Devlet) Devletler.

düyun

  • (Tekili: Deyn) Borçlar.

düyunat

  • (Tekili: Düyun) Borçlar.

düzdan

  • (Tekili: Düzd) Hırsızlar, sürrak. (Farsça)

e'cam

  • (Tekili: Acem) Arab olmayanlar. Güzel arabi bilmeyenler. Güzel ve fasih konuşamıyanlar.
  • Acemiler.

eacib / eâcib

  • (Tekili: U'cube) Çok tuhaf ve acaib, şaşılacak şeyler.

eacim

  • (Tekili: Acem) Yabancılar, Arap olmayanlar. İranlılar.

eadi

  • (Tekili: Adüv) Düşmanlar. Hasımlar.

eali

  • (Tekili: A'lâ) İtibarı ve şerefi yüksek zâtlar. İyiler. Günahtan sakınan temiz ve sâlih amel sâhibi kimseler.

earib

  • (Tekili: A'rabî) Çölde yaşayan, göçebe Arablar.

eariz

  • (Tekili: Aruz) Aruzlar, şiir vezinlerinden bahseden ses kalıpları. Şiirde beytin birinci mısraının son kısımları.

easir

  • (Tekili: İ'sâr) Şiddetli fırtınalar, kasırgalar.

eazım / eâzım

  • (Tekili: A'zam) İleri gelen büyükler. Büyük adamlar.

eb'ad / eb'âd

  • (Tekili: Bu'd) Mesafeler, uzaklıklar.

ebaid

  • (Tekili: Eb'ad) Yakın olmayan (hısım ve akraba.)
  • En uzak yerler.

ebalis

  • (Tekili: Ebâlise) (İblis) İblisler, şeytanlar.

ebarik

  • (Tekili: İbrik) Su kapları, ibrikler.
  • Balçıklı, kumlu yer.
  • (Tekili: Ebrak) Alaca atlar.

ebatih

  • (Tekili: Ebtah) Kumlu dereler ve ırmaklar.

ebatil

  • (Tekili: Ubtule) Beyhude, bâtıl, hurâfe, mantıksız, hakikatsız şeyler.

ebazir

  • (Tekili: Ebzâr) Yemeklere katılan baharatlar, kurumuş kekikler.

ebdal

  • (Tekili: Bedil veya Bedel) Evliyâdan, ziyâde nuraniyyet kazanmış olanlar. Evliyâ zümresinden bir cemaat. Arapçada halkın lüzumlu işlerinin tasarrufuna memur bir cemaata denir.

ebdan

  • (Tekili: Beden) Bedenler. Tenler.

ebhar / ebhâr

  • (Tekili: Bahr) Bahirler, deryalar, denizler.

ebhire

  • (Tekili: Buhâr) Dumanlar, buğular.

ebhur

  • (Tekili: Ebhar) (Bahr) Denizler, bahrlar.
  • (Tekili: Bahur) Buharlar. Buğular.

ebkar / ebkâr

  • (Tekili: Bikr) Bekârlar.
  • Mc: Evvelce kimsenin söylemediği sözler.

ebna / ebnâ

  • (Tekili: İbn) Oğullar. Çocuklar. Veledler. Ferzendeler.

ebniye

  • (Tekili: Bina) Binalar. Yapılar.

ebrar / ebrâr

  • (Tekili: Berr) Özü sözü doğru olanlar, hamiyetliler. Sâdıklar. İyiler.

ebsar

  • (Tekili: Basar) Gözler. Dikkat sahipleri. Görücüler.

ebtal

  • (Tekili: Battâl) Yiğitler, cesurlar, döğüşken erler.

ebtine

  • (Tekili: Bâtın) Çukur yer, kuytu yer.

ebvab / ebvâb

  • (Tekili: Bab) Kapılar.
  • Kısımlar. Bahisler. Parçalar.

ebyat

  • (Tekili: Beyt) Beyitler. İki mısradan müteşekkil kısımlar.

ebzar

  • (Tekili: Bezr) Yemeklere konulan baharat.

ecahil

  • (Tekili: Echel) En cahil, daha bilgisiz olanlar.

ecanib

  • (Tekili: Ecnebi) Ecnebiler. Yabancılar.

ecdad

  • (Tekili: Cedd) Dedeler. Babalar. Büyük babalar.

ecdas

  • (Tekili: Cedes) Kabirler. Mezarlar.

ecfan

  • (Tekili: Cefn) Göz kapakları.
  • Asma çubukları.
  • Kirpikler.

ecille

  • (Tekili: Celil) Fazilet, ilim ve rütbe itibariyle daha yüksek olanlar. Büyükler.

ecinne

  • (Tekili: Cenin) Ceninler. Ana karnındaki çocuklar.

eclad

  • (Tekili: Cild) Hayvan derileri.

ecmal

  • (Tekili: Cemel) Develer.
  • Cümleler.
  • Yekünler.

ecmat

  • (Tekili: Ecme) Ormanlar, sık ağaçlı yerler.

ecnab

  • (Tekili: Cenb) Yanlar. Yan taraflar.

ecnad

  • (Tekili: Cünd) Cündler, askerler, erler, neferler, taburlar.

ecnas / ecnâs

  • (Tekili: Cins) Çeşitler, neviler, türler.

ecniha

  • (Tekili: Cenah) Kanatlar. Cenahlar. Taraflar.

ecram

  • (Tekili: Cirm) Ruhsuz büyük varlıklar. Cirmler. Yıldızlar.

ecras

  • (Tekili: Ceres) Büyük çıngıraklar, çanlar.

ecribe

  • (Tekili: Cirâb) Dağarcıklar, meşin veya bezden yapılmış olan çantalar.

ecsad

  • (Tekili: Cesed) Cesedler. Cisimler. Tenler. Vücudlar.

ecsam

  • (Tekili: Cisim) Cisimler.

ecvad

  • (Tekili: Cevad) Sahiler. Cömertler. Eli açıklar.

ecvaf

  • (Tekili: Cevf) İçler. Kovuklar.

ecvibe

  • (Tekili: Cevab) Cevaplar.

ecyad

  • (Tekili: Cîd) Uzun boyunlar.

ecyaf

  • (Tekili: Cife) Kokmuş etler. Cifeler.

ecyal

  • (Tekili: Cîl) Soylar. Tâifeler. Kavimler. Nesiller.

ecza / eczâ

  • (Tekili: Cüz) Eczacılıkta kullanılan çeşitli maddeler.
  • Ciltlenmemiş kitab ve saire.
  • Cüz'ler, parçalar, kısımlar.
  • Bir kimyevi terkible vücuda gelip yanma hassası gibi böyle bir kuvvet ve te'siri haiz bulunan şey.

eczal

  • (Tekili: Cizl) Ağaç kökleri, tomrukları.

ed'iye

  • (Tekili: Duâ) Duâlar.

edani

  • (Tekili: Ednâ) Ednâlar, en deniler, en alçaklar. Alçak, pek bayağı ve aşağılık kimseler.

edbar

  • (Tekili: Dübür ve Dübr) Ard ve arka taraflar. Herhangi bir şeyin sonları ve akibetleri.

edevat

  • (Tekili: Edat) Aletler. Takımlar, parçalar.
  • Gr. Fiil veya isimlere eklenen küçük kelime veya harfler. Edatlar.

edhan

  • (Tekili: Dühn) Sürülecek güzel kokulu yağlar.

edhine

  • (Tekili: Duhân) Duhanlar, dumanlar, sisler.
  • Tütünler.

edille

  • (Tekili: Delil) Deliller, işaretler. Alâmetler. Rehberler. İsbat vasıtaları.

edmiga

  • (Tekili: Dimağ) Beyinler, dimağlar.

ednas

  • (Tekili: Denes) Pislikler, necisler, kirler.
  • En aşağılar, âdi ve bayağı kişiler.

edva

  • (Tekili: Da') İlletler, hastalıklar.

edvar

  • (Tekili: Devr) Devirler, zamanlar.

edviye

  • (Tekili: Devâ) İlâçlar, devâlar.

edyak

  • (Tekili: Dîk) Dîkler, horozlar.

edyan

  • (Tekili: Din) Dinler.

edyar

  • (Tekili: Deyr) Manastırlar, kilisler. Hıristiyanların ibadethâneleri.

ef'al / ef'âl

  • (Tekili: Fiil) Fiiller, işler, ameller.

ef'ide

  • (Tekili: Fuâd) Kalbler. Gönüller.

efahim

  • (Tekili: Efhâm) Büyük zatlar. Pek büyük, muhterem kimseler.

efahis

  • (Tekili: Ufhus) Taşların aralarında veya kayalıkta bulunan kuş yuvaları.

efai

  • (Tekili: Ef'a) Engerek yılanları.

efaik

  • (Tekili: Efike) Yalanlar, dolanlar, düzme sözler. İftiralar.

efakil

  • (Tekili: Efkel) Titrekler, titreyenler.

efanin

  • (Tekili: Üfnûn) Değişiklikler.
  • İşler, şartlar, hâller.
  • Sarmaşık gibi birbirine sarılmış sık ağaç dalları.

efarit

  • (Tekili: İfrit) İfrit gibi, ifrite benzer adamlar. Hilekârlar, kurnazlar, cüretliler.
  • Pek hain cinler.
  • Şeytanlar, iblisler.

efavic

  • (Tekili: Efvâc) Bölükler, takımlar, kısımlar.

efavik

  • (Tekili: Fuvâk) Hıçkırıklar.

efayik

  • (Tekili: Efike) Uydurma, düzme, asılsız, yalan sözler. İftiralar.

efazıl / efâzıl

  • (Tekili: Efdal) Fâzıllar, faziletliler. Mümtaz ve çok bilgili kimseler.

efdal

  • (Tekili: Fazl) Ziyadeler, fazlalar, çoklar.
  • İhsanlar, ikramlar, iyilikler, meziyetler, hünerler.

efhas

  • (Tekili: Fahs) Her şeyin içleri, boşlukları.

efhaz

  • (Tekili: Fahz) Akrabalar, yakın hısımlar.

efkar / efkâr

  • (Tekili: Fikir) Fikirler. Düşünceler.

eflak / eflâk

  • (Tekili: Felek) Felekler, gökler. Dünyalar, âlemler. Asumanlar.

efnad

  • (Tekili: Fened) Bunaklar, yaşlarının ilerlemesinden bunamış olanlar.

efnan

  • (Tekili: Fen) Neviler, çeşitler.
  • (Fenen. den) İnce dallar.
  • Üslublar, şubeler.

efniye

  • (Tekili: Finâ) Avlular.

efrad

  • (Tekili: Ferd) Fertler. Askerler.

efras

  • (Tekili: Fers) Atlar. Beygirler.

efsal

  • (Tekili: Fesl) Alçak, âdi ve aşağılık kişiler.

efşal

  • (Tekili: Feşil) Korkaklar, cesaretsizler.

efsürde-gan / efsürde-gân

  • (Tekili: Efsürde) Duygusuz, gayretsiz adamlar.

eftar

  • (Tekili: Fitr) Baş ile şehâdet parmaklarının araları.

efvac

  • (Tekili: Fevc) Cemaatler, takımlar, kısımlar, bölükler, grublar.

efyal

  • (Tekili: Fil) Filler.

efza'

  • (Tekili: Fezâ) Korku ile bağırıp çağırmalar.

egalit

  • (Tekili: Uglute) İnsanı yanıltacak hatalı sözler, yanlış kelâmlar.

egani

  • (Tekili: Ugniyye) Nağmeler, şarkılar, türküler, âhenkler.

egdiye

  • (Tekili: Gıdâ) Gıdalar.

eglak

  • (Tekili: Galak) Kilitler, kilitli şeyler. Mc: Anlaşılması zor olan ifadeler.

eglal

  • (Tekili: Gull) Halkalar. Kelepçeler. Mahkemenin cezaya müstehak kılıp mahkum ettiği kimselerin boyun ve ayaklarına vurulan zincirler.
  • (Galel) Ağaçlar arasında korulukta akan sular.

egniya

  • (Tekili: Gani) Zenginler.

egraz

  • (Tekili: Garaz) Garazlar.

egval

  • (Tekili: Gul) Büyük felâketler, âfetler, musibetler, belâlar.
  • şeytanlar.
  • Gulyabaniler.

egvar

  • (Tekili: Gavr) Dipler, çukurlar, kuyular. Sonlar, uçlar.

ehaci / ehacî

  • (Tekili: Uhcüvve) Bilmeceler, bulmacalar, yanıltmacalar.

ehali

  • (Tekili: Ehl) Bir memleket, şehir, kasaba köy veya semt veyahut da mahallede yerleşip oturanlar.
  • Avam, halk umum.

ehbar

  • (Tekili: Habr) Âlimler. Yahudi âlimleri.
  • Sürurlu anlar.

ehdab / ehdâb

  • (Tekili: Hüdb) Kirpikler.

ehdaf

  • (Tekili: Hedef) Hedefler, nişan alınan yerler.
  • Yüksek yerler.
  • Meramlar, talebler, arzular, istekler, gayeler, maksadlar, kasıtlar.

ehevat

  • (Tekili: Uht) Kız kardeşler.
  • Kadın arkadaşlar.
  • Benzer şeyler.

ehibba

  • (Tekili: Habib) Habibler, dostlar, sevgililer.

ehille

  • (Tekili: Hilâl) Hilâller. Yeni hilâl şeklinde olanlar.

ehsas / ehsâs

  • (Tekili: Hiss) Hisler, duygular.

ehva

  • (Tekili: Heva) Nefsin istek ve arzuları. Muhabbetler. Hahişler.
  • Kasdetmek.
  • Atmak.

ehval

  • (Tekili: Hevl) Korkular. Korkulacak hâller. Fenalıklar.

ehyan

  • (Tekili: Hîn) Zamanlar.

ehyemin

  • (Tekili: Heyeman) Âşık olmalar, şaşkınlıklar.

eimme

  • (Tekili: İmam) İmamlar.

einne

  • (Tekili: İnân) Yularlar. Dizginler.

eizze

  • (Tekili: Aziz) Azizler.

ekabir / ekâbir

  • (Tekili: Ekber) En büyükler. Pek büyükler. Devlet ricali. Rütbece büyük olanlar.

ekadih

  • (Tekili: Kıdh) Kıdhlar, oklar.

ekahi

  • (Tekili: Ukhuvan) Papatyalar, papatya çiçekleri.

ekalim

  • (Tekili: İklim) İklimler, memleketler, mıntıkalar.

ekam

  • (Tekili: Ekme) Tepeler, bayırlar.

ekanim

  • (Tekili: Uknum) Asıllar, rükünler, zatlar.

ekarim

  • (Tekili: Kerim) Kerem sâhibi olanlar.

ekasi

  • (Tekili: Aksâ) En uzaklar, pek uzaklar.

ekasim

  • (Tekili: Aksam) Aksamlar, paylar, kısmetler.

ekasır

  • (Tekili: Akser) En kısalar, pek kısalar.

ekasire

  • (Tekili: Kisrâ) Kisralar, şahlar. Eski Acem padişahları.

ekasis

  • (Tekili: Kıssa) Kıssalar, ibretli hikâye ve dersler.

ekati

  • (Tekili: Kati) Sürüler, koyun sürüleri.

ekavil

  • (Tekili: Akvâl) Kaviller, sözler.

ekba'

  • (Tekili: Kibâ) Süprüntüler.

ekbad

  • (Tekili: Kebed ve Kebid) Kebedler, ciğerler.

ekdar / ekdâr

  • (Tekili: Keder) Kederler, acılar, üzüntüler.

ekdas

  • (Tekili: Küds) Küdsler. Hurmalar.

ekele

  • (Tekili: Âkil) Çok yiyenler, oburlar, pisboğazlar.

ekfa'

  • (Tekili: Küfv) Eşler, benzerler, denkler, eşitler, uygunlar, müsaviler, muadiller.

ekfan

  • (Tekili: Kefen) Kefenler, ölülerin sarıldıkları bezler.

ekhal

  • (Tekili: Kühl) Göze çekilen sürmeler.

ekmam

  • (Tekili: Kimm) Tomurcuklar. Ağaç çiçeklerinin kapçıkları.
  • (Tekili: Kümm) Elbisenin kolları, yenleri, kol ağızları.

eknan

  • (Tekili: Kinân) Mahfazalar, perdeler.
  • Evler, odalar, hücreler. Çadırlar.

eksibe

  • (Tekili: Kesib) Büyük çöllerde ve sahralarda, rüzgârın biriktirdikleri kum yığınları.

ektaf

  • (Tekili: Ketif) Omuzlar. Omuz kemikleri, kürek kemikleri.

ektar

  • (Tekili: Keter) Haysiyetler, onurlar, şerefler, şanlar, ünvanlar, soylar. Nesebler, dereceler, mertebeler.

ekvah

  • (Tekili: Kûh) Kamıştan yapılan penceresiz ufak kulübeler.

ekvan

  • (Tekili: Kevn) Alemler. Mahluklar. Varlıklar. Oluşlar.

ekvar

  • (Tekili: Küvâre) Petek. Arı kovanları.

ekvas

  • (Tekili: Kevs) Yaşmaklar.

ekvaz

  • (Tekili: Kûz) Kâseler, bardaklar, kadehller.

ekyal

  • (Tekili: Keyl) Keyller, kileler, hububat ölçüleri, ölçekler.

ekyas

  • (Tekili: Kis) Kisler, para keseleri. Torbalar.
  • (Keys) Akıllı kimseler.

elbab

  • (Tekili: Lübb) Akıllar.

elcime

  • (Tekili: Licâm) Hayvanların ağızlarına takılan gemler.

elemzede-gan / elemzede-gân

  • (Tekili: Elemzede) Elemliler, kederliler, dertliler. (Farsça)

elfaz

  • (Tekili: Lafz) Lafızlar. Sözler. Lügatlar.

elgaz

  • (Tekili: Lügaz) Lügazlar. Bilmeceler, bulmacalar, yanıltmacalar.

elhan

  • (Tekili: Lahn) Lâhnlar, nağmeler, besteler, ezgiler.

elhaz

  • (Tekili: Lahz) Göz ucu ile bakışlar.

elibba'

  • (Tekili: Lebib) Akıllılar, kâmiller, kemalât sahipleri, olgun kimseler.

elkab

  • (Tekili: Lakab) Lakablar, namlar. Rütbe ve makam sahiblerinin derecelerine göre söylenen ve çok zaman hürmet ifâde eden isimler.

elsine

  • (Tekili: Lisan) Diller. Lisanlar.

eltaf

  • (Tekili: Lutf) Lütuflar, iyi muameleler, iyilikler, iyilikseverlikler. Nezaketler, nazik davranmalar. Okşamalar.

elvah

  • (Tekili: Levha) Levhalar. Tablolar.

elvan

  • (Tekili: Levn) Renkler. Muhtelif görünüşler.

elviye

  • (Tekili: Livâ) Livâlar, sancaklar, bayraklar.

elyaf

  • (Tekili: Lif) Lifler.

em'a / em'â

  • (Tekili: Miâ) Bağırsaklar.

em'ak

  • (Tekili: Meak) Göz pınarları.

emacid

  • (Tekili: Emced) Emcedler, en şanlılar, en şerefliler, eşrefler, en fazla haysiyet ve onur sahibi olan kimseler.

emakin / emâkin

  • (Tekili: Mekân) Yerler. Mekânlar.

emalic

  • (Tekili: Ümluc) Fidanlar, yapraklar, uzun yapraklı otlar.

emalis

  • (Tekili: İmlis"e") Otsuz ve susuz sahralar, çöller.

emanat

  • (Tekili: Emanet) Emanetler.

emarid

  • (Tekili: Emred) Bıyıkları terlememiş gençler.

emasil

  • (Tekili: Emsel) Benzerler, eşler, akranlar, müsaviler.
  • İtibarlı kimseler.

emazir

  • (Tekili: Mezir) Kuvvetli ve azamet sahibi olanlar.

emcad

  • (Tekili: Mecid) şeref, onur ve haysiyet sahibleri.

emhal

  • (Tekili: Mehl) Mehiller, mühletler, vâdeler, zamanlar, bir iş veya vazifenin yapılması için verilen fazla zamanlar.

emhar

  • (Tekili: Mehr) Mehrler, nikâh bedelleri. Zevceynin ayrılmaları halinde kadına verilecek olan ve nikâhta kararlaştırılan para ve sair eşyalar.
  • (Mühür) Taylar, at yavruları.

emkine

  • (Tekili: Mekân) Mekânlar, hâneler, evler, mahaller, mevkiler, yerler.

emla'

  • (Tekili: Mele') Topluluklar, mele'ler, cemaatler, cemiyetler, bölükler, kalabalıklar.

emlah

  • (Tekili: Milh) Tuzlar.

emlak

  • (Tekili: Mülk) Mülkler. İnsanın tasarrufunda bulunan yerler.
  • Melekler.

emran

  • (Tekili: Mern) Kürkler, mernler, hayvan derileri, postları.

emraz

  • (Tekili: Maraz) Hastalıklar. Marazlar.

emşac

  • (Tekili: Meşc) Nutfenin vasfı. Karışık. Dağınık.

emsal

  • (Tekili: Misâl) Denk. Benzer. Yaşları birbiriyle aynı olanlar.
  • Mat: Kat sayı.
  • (Mesel) Kıssalar, hikâyeler, romanlar, masallar, destanlar.

emsar

  • (Tekili: Mısr) Büyük şehirler, beldeler, memleketler, kasabalar.

emsel

  • (Tekili: Misil) İmtisale şayan olan. Tam benzer. Efdal, ekrem ve eşref olan.

emsile

  • (Tekili: Misâl) Misaller. Örnekler.
  • Arapçada fiil tasrifini gösteren kitap.

emsiye

  • (Tekili: Mesâ) Akşamlar, akşam vakitleri. Günün son zamanları.

emtar

  • (Tekili: Matar) Yağmurlar.

emtia

  • (Tekili: Meta') Ticaret malları.

emvac / emvâc

  • (Tekili: Mevc) Dalgalar.

emvah

  • (Tekili: Ma') Sular.

emval

  • (Tekili: Mal) Mallar.

emvat

  • (Tekili: Meyyit) Meyyitler. Ölüler.

emyal

  • (Tekili: Mil) Miller.

en'üm

  • (Tekili: Ni'met) Nimetler, iyilikler, lütuflar, ihsanlar.
  • Medine-i Münevverede bir mevki ismi.

enabib

  • (Tekili: Ünbube) Kamış gibi boğum, boğum olan şeyler. İçi boş olan fen âletleri, borular.

enabik

  • (Tekili: İnbik) İnbikler.

enacil

  • (Tekili: İncil) İnciller.

enafis

  • (Tekili: Enfes) En nefis olan şeyler.

enasi

  • (Tekili: Enâsiye) (İnsan) İnsanlar.
  • Basar, göz.

enbar

  • (Tekili: Nibr) Anbarlar, nibrler. İçinde çeşitli mallar saklanan kapalı mahfaza, oda.

enbaz

  • (Tekili: Nebez) Namlar, lâkablar, takma adlar, soyadları.

enbiya

  • (Tekili: Nebi) Nebiler. Peygamberler (Aleyhimüsselâm.)

encad

  • (Tekili: Necd) Yüksek yerler, yüce mekânlar.

encas

  • (Tekili: Necis) Pisler. Necis şeyler.

encüm

  • (Tekili: Necm) Yıldızlar. Necmler.

enda'

  • Yüksek, yüce, âlâ.
  • (Tekili: Nedâ) Nedâlar, çiğler, şebnemler.

endad

  • (Tekili: Nidd) Benzerler. Emsâller.
  • Misiller. şerikler, eşler.

endiye

  • (Tekili: Neda) Çiyler, şebnemler.

enfal / enfâl

  • Devlet reîsinin, herkesin elde ettiği kendisinin diyerek, harbe teşvik için gâzilere (İslâm askerlerine) ganîmet hisselerinden fazla olarak verdiği mallar. Tekîli nefeldir. Gâzileri böyle teşvik etmeye tenfîl denir.

enfar

  • (Tekili: Nefir) Cemaatler, topluluklar, cemiyetler. Halk, ahali, kalabalıklar, izdihamlar.

enfas

  • (Tekili: Nefes) Nefesler. Soluklar.
  • Ruhlar. Canlar.
  • Cevherler.
  • Duâlar.

enfüs

  • (Tekili: Nefs) Nefsler, ruhlar, canlar. Yaşayanlar.

enha

  • (Tekili: Nahv) Nahvlar, taraflar, canibler, cihetler, yanlar.
  • Yollar, tarikler.

enhar

  • (Tekili: Nehr) Nehirler, çaylar, ırmaklar.

enhür

  • (Tekili: Nehr) Nehirler, ırmaklar, çaylar, akarsular.

enmar

  • (Tekili: Nimr) Nimrler, kaplanlar.

ensa

  • (Tekili: Nesy) Unutmalar, nesyler.

ensab

  • (Tekili: Neseb) Soylar, nesebler. Baba tarafından hısımlar.
  • (Tekili: Nasb) Dikili taşlar. Müşriklerin, yanında kurban kestikleri putlar.

ensac

  • (Tekili: Nesc) Nesicler.

ensaf

  • (Tekili: Nısf) Nısıflar, yarımlar.

ensal

  • (Tekili: Nesl) Nesiller. Soylar. Zürriyetler. Sülâleler.

ensar

  • (Tekili: Nâsır) Yardımcılar. Müdâfiler.
  • Peygamberimiz Resul-ü Ekrem (A.S.M.) Mekke'den Medine'ye hicretinde Onun mücadelesine iştirak edip ona yardımcı, müdâfi, muhafız vaziyetini alan ve Cenâb-ı Hak'tan ve Hz. Peygamber'den (A.S.M.) yardım ve nusret dileyen Sahabe-i Kiram hazeratı.

enva'

  • (Tekili: Nev') Neviler, çeşitler, türler.

envah

  • (Tekili: Nevh) Nevhler, ölmüş olan bir kişinin arkasından ağlayan kadınlar, matem tutan hanımlar, ağıt yakanlar.

envar

  • (Tekili: Nur) Nurlar, ışıklar, aydınlıklar. Maddi veya mânevi karanlıktan kurtarmaya vâsıta olanlar.

enzad

  • (Tekili: Nazad) Şanlı, şerefli, namlı ve tertibli kimseler.
  • Toprak tabakaları.

enzal

  • (Tekili: Nezl ve Nizil) Soysuzlar, alçaklar, âdi ve aşağılık adamlar.

enzar

  • (Tekili: Nazar) Bakışlar, görüşler. Seyr.

eracih

  • (Tekili: Urcuha) Salıncaklar.

eraciz

  • (Tekili: Ürcuze) Mısraları kafiyeli, kısa vezinli şiirler, kasideler.

eradin / eradîn

  • (Tekili: Arz) Yerler. Arzlar, dünyalar.

eraik

  • (Tekili: Erike) Tahtlar. Koltuklar.

eramil

  • (Tekili: Ermele) Bekârlar. Dul kadınlar. Kocaları ölmüş veya boşanmış kadınlar.

eranib

  • (Tekili: Erneb) Tavşanlar.
  • (Tekili: Ernebe) Burun uçları.

erayis

  • (Tekili: Eris) Çiftçiler, ekinciler.

erazil

  • (Tekili: Erzel) Reziller, namussuzlar, yüzsüzler.

erbab

  • (Tekili: Rab) Sahipler.
  • Rabler, Terbiyeciler.
  • Bâtıl ilâhlar.
  • Türkçede diğer bir mânası: Maharet sahibi, elinden iyi iş çıkan kimse. Bir işin ehli.

erbah

  • (Tekili: Ribh) Ribhler, faydalar, kazançlar, kârlar, gelirler.
  • Faizler.

erca

  • (Tekili: Recâ) Taraflar, yönler, cihetler.

ercal

  • (Tekili: Ricl) Ayaklar.

ercül

  • (Tekili: Ricl) Ricller, ayaklar.

erdiye

  • (Tekili: Rıdâ) Baş örtüleri.

erha

  • (Tekili: Rehâ) El değirmenleri.

erham

  • (Tekili: Rahim) Döl yatakları, rahimler.
  • Yakın hısımlar, akrabalar.

erkah

  • (Tekili: Rükh) Rükhler, sığınılacak yerler, sığınaklar, siperler.

erkan / erkân

  • (Tekili: Rükn) Rükünler. Esaslar. Temeller. İleri gelen kimseler.

ermah

  • (Tekili: Remh) Remhler, darbeler, vuruşlar.
  • (Rumh) Rumhlar, süngüler, mızraklar.

ermam

  • (Tekili: Rimme) Çürük kemikler.

ermas

  • Eski ve köhne nesne.
  • (Tekili: Remes) Sallar.

ermiye

  • (Tekili: Remi) Remiler, kasırga bulutları ki, bu bulutlardan dolu yağar.

ersad

  • (Tekili: Rasad) Rasadlar, gözlemler, gözetlemeler, gözlemeler.

ervah

  • (Tekili: Ruh) Ruhlar. Canlar.

ervak

  • (Tekili: Revk) Revkler, perdeler, örtüler.
  • Çadırlar, muvakkat olarak bezden yapılan odalar.

ervam

  • (Tekili: Rumi) Romalılar, Roma imparatorluğu halkından olanlar, rumlar.
  • Rumiler, Arap diyarının haricinde bulunanlar.

eryaf

  • (Tekili: Rif) Verimli, mamur, düz ve ekini bol olan yerler.

erzak

  • (Tekili: Rızık) Rızıklar. Azıklar. Yiyecek içecek maddeler. İhtiyaçlar. Maddi, mânevi muhtaç olduğumuz şeyler.

erzal

  • (Tekili: Rezil) Reziller. Kepâzeler. Herkesten hakaret ve nefret görenler.

es'ar

  • (Tekili: Sı'r) Narhlar. Satılan şeylerin bilinen ve değişmeyen fiatları.
  • (Tekili: Su'r) Yiyecek içecek artığı.

eş'ar

  • (Tekili: Şa'r) Kıllar. Tüyler. Tüycükler.
  • (Şiir) Şiirler, manzum ve güzel yazılar.

es'ile

  • (Tekili: Sual) Sualler. Bir şey istemeler. Sorular.

esabi' / esabî'

  • (Tekili: İsbi') Parmaklar.
  • (Tekili: Üsbu') Haftalar, yedi günlük zamanlar.

esafil

  • (Tekili: Esfel) Esfeller. Sefâlet çekenler. Pek adi ve bayağı kimseler. Çok alçak olanlar.

eşaim

  • (Tekili: Eş'em) En şomlar, en uğursuzlar.

eşaire

  • (Tekili: Eş'ari) Dinde meşhur imam Eb-ul-Hasan-ül-Eş'arî'ye bağlı olan sünnet ehlinin bir kısmı.

esakıf

  • (Tekili: Üskuf) Piskoposlar, başpapazlar, metropolitler.

esakif

  • (Tekili: Eskef) Eskiciler, kunduracılar.

esalib

  • (Tekili: Üslub) Üslublar. Tarzlar. Cihetler.

esasat

  • (Tekili: Esas) Esaslar. Temeller, kökler.

esatiz / esatîz

  • (Tekili: Esâtîze) : (Üstaz) Usta başıları. Bir işin tedbirinde, öğretilmesinde önderlik edenler.

esavid

  • (Tekili: Sevâd) Sevadlar, karanlıklar, siyahlıklar.

esbab

  • (Tekili: Sebeb) Sebebler. Bir şeye vâsıta olanlar. Sebeb olanlar.

eşbah

  • (Tekili: Şebâh) Şahıslar, cisimler, vücudlar.
  • Büyük kapılar.
  • Uzaktan görünen karaltılar, hayâller.
  • Renk, levn.
  • (Tekili: şibh) Benzeyenler. şibihler. Nazirler.

eşbal

  • (Tekili: Şibl) Arslan yavruları.

esbat

  • (Tekili: Sıbt) Torunlar. Çocuğunun çocukları. Oğlunun oğulları.
  • Beni İsrâil kabileleri.

esca'

  • (Tekili: Sec') Edb: Nesirde fıkra sonlarının kafiye tarzında olan uygunlukları, vezinli nesirler.

escal

  • (Tekili: Secel) İçi su dolu kovalar.

eşcan

  • (Tekili: Şecen) Şecenler, elemler, gamlar, kederler, tasalar, sıkıntılar, ıztırablar.

eşcar

  • (Tekili: Şecer) Ağaçlar.

esfad

  • (Tekili: Safd) Atiyye ve ihsanlar.

esfar

  • (Tekili: Sefer) Seferler, yolculuklar, yola gidişler.
  • Düşmana karşı gidişler, akınlar.
  • (Sifr) Büyük kitaplar, ciltler.

eşfar

  • (Tekili: Şüfr) Göz kapağının kenarları, kirpik yerleri.

esfat

  • (Tekili: Sefet) Sepetler.

eşgal

  • (Tekili: Şugl) İşler. Meşguliyetler.

esham

  • (Tekili: Sehm) Oklar.
  • Nasibler, hisseler.

eşhas

  • (Tekili: Şehs) Şahıslar. Kişiler.

eshiya

  • (Tekili: Sahi) Cömertler, sahiler.

eşhür

  • (Tekili: şehr) Aylar.

eşi'a

  • (Tekili: Şuâ) Şualar. Aydınlıklar.

esihha'

  • (Tekili: Sahih) Özürsüz olanlar, sıhhati yerinde ve vücudu sıhhatte olan kimseler.

esinne

  • (Tekili: Sinân) Kılıçlar, seyfler.
  • Süngüler.
  • Bileği taşları.

eskal

  • (Tekili: Sekal) Ağır yükler, ağır şeyler. Kalabalık, ağırlık.

eşkal / eşkâl

  • (Tekili: Şekil) Şekiller, kılık.

eskam

  • (Tekili: Sakam) İlletler, hastalıklar, dertler.

eslaf / eslâf

  • (Tekili: Selef) Selefler, evvelkiler, geçmişler.

eslas

  • (Tekili: Sülüs) Sülüsler, üçde birler, üçde bir parçalar.

esliha

  • (Tekili: Silâh) Silâhlar. Muharebe ve cenk âlet ve edevâtı.

esmak

  • (Tekili: Semek) Semekler, balıklar.

esman

  • (Tekili: Sümn-Semen) Her şeyin pahası, tutarları, semenleri.
  • Sekizde birler.

esmar

  • (Tekili: Semer) Meyveler, Yemişler.
  • (Tekili: Semer) Masallar. Akşam sohbetleri.

esnah

  • (Tekili: Sinh) Kökler, menbalar, menşe'ler, asıllar, esaslar.

esnam

  • (Tekili: Sanem) Putlar. Tapılan heykeller. Suretler. Sanemler.

esnan

  • (Tekili: Sinn) Dişler.
  • Yaşlar. İnsanın doğduğu andan ölümüne kadar uzvî sîretinde birbirini takibeden muhtelif zamanlar. (Yâni: Tufuliyet, Sabavet, Şebabet, Kühûlet ve Şeyhuhet denilen zamanlar.)

esniye

  • (Tekili: Senâ) Övmeler. Senâlar. Medhetmeler.

eşraf

  • (Tekili: şerif) Şerefliler. İleri gelen büyükler.

esrar

  • (Tekili: Sır) Sırlar. Gizli hikmetler ve mânalar. Bilinmeyen şeyler.
  • Keyif veren zehir. Uyuşturucu madde.
  • Elinde ve el ayasında olan hatlar.

eşria

  • (Tekili: Şirâ) Yelkenler.

estar

  • (Tekili: Satr) Yazı dizileri, satırlar.

eştat

  • (Tekili: Şetit) Takımlar, fırkalar, bölümler. Esnaf, sınıflar. Çeşitler, cinsler, neviler.

esva'

  • (Tekili: Sâ') Kuyular, çukur yerler.
  • Ölçekler.

esvab

  • (Tekili: Sevb) Sevbler, giyecekler, giyimler.

esvaf

  • (Tekili: Suf) Suflar, koyun yünleri.

esvak

  • (Tekili: Sûk) Çarşılar. Pazarlar.

eşvak

  • (Tekili: şevk) şiddetli arzular, istekler, neşveler.

esvar

  • (Tekili: Sur) Surlar, hisarlar, kaleler, kal'alar.
  • Ziyafetler, şölenler.

esvat

  • (Tekili: Savt) Sesler. Savtlar.

eşvat

  • (Tekili: Şavt) Sıçrayışlar, zıplamalar, koşmalar, koşuşmalar.
  • Kâbe-i Muazzama'yı yedi defa tavaf etme, etrafını dolaşma.

esvide

  • (Tekili: Sevâd) Sevâdlar, karanlıklar, siyahlıklar. Karaltılar.
  • Çok mallar, fazla mülkler.

eşya

  • (Tekili: Şey) (Bu kelime, Türkçede müfret gibi kullanılır.) Ev döşemeye mahsus halı, dolap v.s.
  • Elbise, yatak, çamaşır gibi malzemeler.
  • Yük, yük eşyası.

eşya' / eşyâ'

  • (Tekili: Şia) Bölükler, bölümler, kısımlar, neviler, fırkalar, tabakalar, cinsler, çeşitler. Cemaatler, cemiyetler, topluluklar.
  • Yardımcılar.

esyaf

  • (Tekili: Seyf) Seyfler, kılıçlar.

esyah

  • (Tekili: Seyh) Nehirler, akarsular.
  • Çizgili elbiseler.

eşyah

  • (Tekili: Şeyh) Şeyhler, ihtiyarlar, yaşlılar, pir-i fâniler.

etbak

  • (Tekili: Tabak ve Tabaka) Yemek tepsileri, sofraları. Büyük sahanlar.
  • Tabakalar, dereceler, mertebeler, katlar.
  • Kabileler, kavimler, aşiretler.

etfal

  • (Tekili: Tıfl) Çocuklar, tıfıllar.

etkıya

  • (Tekili: Taki) Çok takvâ sâhibi olanlar. Takiler. Takvâda çok ileri giden mes'ud kimseler.

etnab

  • (Tekili: Tınb) Çadır ipleri.
  • Ağacın kök damarları.
  • Vücudun sinirleri.

etrab

  • (Tekili: Tırb) Hep bir yaşıt olanlar, akranlar.

etraf

  • (Tekili: Taraf) Taraflar, yanlar, canibler, yönler, uçlar, kıyılar.
  • (Tekili: Türfe) Nazik ve zarif şeyler.
  • Lezzetli taamlar, güzel yemekler.

etrah

  • (Tekili: Terah) Tasalar, kederler, elemler, gamlar, üzüntüler, sıkıntılar, ıztırablar.

etrak

  • (Tekili: Türk) Türkler.

etras

  • (Tekili: Türs) Türsler, harpde kullanılan kalkanlar.

etribe

  • (Tekili: Turab) Topraklar.

etrika

  • (Tekili: Tarik) Tarikler, yollar, caddeler.
  • Sebepler, vesileler, vasıtalar.
  • Maişeti te'min etmek için tutulan meslekler, geçinmek için yapılan işler.

etvak

  • (Tekili: Tavk) Kadın gerdanlıkları.
  • Hindistan cevizinin sütü.

etvar

  • (Tekili: Tavır) Tavırlar, haller, davranışlar.

etvas

  • (Tekili: Tâus) Tavus kuşları.

ev'iye

  • (Tekili: Viâ) Mahfazalar, kaplar, gizlemeye veya saklamaya yarayan şeyler.
  • Damarlar.

evabid

  • (Tekili: Abide) Abideler.

evagi

  • (Tekili: Agıye) Bahçe, tarla ve bostanları sulamak için açılan arklar, su akıtılacak yerler.

evasıt

  • (Tekili: Evsât) Vasatlar, orta hal ve vaziyetler.

evavin

  • (Tekili: İyvan) Büyük salonlar, sofalar, holler. Kasırlar, köşkler.

evbaşan

  • (Tekili: Evbaş) Aşağılık kimseler, âdi kişiler, alçak ve rezil insanlar. Ayak takımları.

evca'

  • (Tekili: Veca) Ağrılar. Acılar. Sızılar.

evdad

  • (Tekili: Vedid) Sevgililer, sevilenler.

evdiye

  • (Tekili: Vâdi) Vâdiler. Dereler.

evgad

  • (Tekili: Vagd) Ahmaklar, eblehler, salaklar, bönler, akılsızlar.

evhal

  • (Tekili: Vahal) Sıvalar, balçıklar, çamurlar.
  • Mekânlar, hâneler, evler, durulacak veya oturulacak yerler.

evkaf

  • (Tekili: Vakıf) Allah yoluna hizmet için verilip devamlı bırakılan şeyler. Sahibi tarafından şeriata uygun olarak bir hayır iş ve hasenata tahsis olunmuş mülk veya mallar.Osmanlı devletini asırlar boyu kuvvetli bir devlet olarak ayakta tutan kuruluşlardan biri de vakıftır. Osmanlı tarihini inceleyen

evkar

  • (Tekili: Vekr. ve Vekre) Kuş yuvaları.

evkat

  • (Tekili: Vakit) Vakitler.

evlad / evlâd

  • (Tekili: Veled) Veledler. Çocuklar.

evliya

  • (Tekili: Veli) Veliler. Nefsine değil, dâimâ Cenab-ı Hakk'ın rızâsına tâbi olmağa çalışan, ibâdet ve taatta, takvâ ve riyâzatda çok yüksek mertebelere ulaşıp Allahın (C.C.) mahbubu ve karibi olan büyük ve ender zâtlar.

evrak

  • (Tekili: Vakar) Sahifeler. Yapraklar.

evram

  • (Tekili: Verem) Veremler, vücudda hasıl olan yumrular, şişler.

evride

  • (Tekili: Verid) Vücudun her tarafından kalbe kanın gitmesini temin eden damarlar. Siyah kan damarları.

evsaf / evsâf

  • (Tekili: Vasf) Vasıflar, sıfatlar.

evsah

  • (Tekili: Vesah) Pislikler, murdarlıklar, kirler.

evsal

  • (Tekili: Vasl) Vücuttaki mafsallar, oynaklar.

evşal

  • (Tekili: Veşl) Damla damla akan su.
  • Birbiri ardınca katar gibi peşpeşe gelen kimseler.

evsam

  • (Tekili: Vasm) Arlar, hayâlar, utanmalar.

evsan

  • (Tekili: Vesen) Putlar. Sanemler.

evsat / evsât

  • (Tekili: Vasat) Ortalar. Vasatlar.

evtad

  • (Tekili: Veted) Direkler. Kazıklar.
  • Ricâlullahtan birine verilen isim.

evtan

  • (Tekili: Vatan) Vatanlar, insanın doğup büyüdüğü ve sevdiği memleketler, hatta uğrunda can verilen topraklar.

evtar

  • (Tekili: Vatar) İhtiyaçlar.
  • (Tekili: Veter) Tek, eşi olmayan (harf).
  • Saz telleri. Yay.

evza'

  • (Tekili: Vaz') Haller. Durumlar.

evzan

  • (Tekili: Vezin) Vezinler. Tartılar.

evzar

  • (Tekili: Vizr) Ağırlıklar. Yükler.
  • Mc: Günahlar.
  • (Vezer) Kal'alar, kaleler, hisarlar, sığınılacak yerler.
  • Üstünlükler, galebeler.
  • Dağlar.

eyadi

  • (Tekili: Eydi) (Yed) Eller.
  • Mc: Sebepler. Nimetler.

eyalat

  • (Tekili: Eyâlet) Valilerin idareleri altında olan memleketler, vilâyetler.

eyama

  • (Tekili: Eyyim) Bekârlar, evli olmayanlar.

eyamin

  • (Tekili: Eymen) Pek hayırlı, uğurlu olanlar. En yümünlü.

eydi

  • (Tekili: Yed) Eller.
  • Mc: Kuvvetler. (Daha çok Eyâdi şeklinde kullanılır.)

eydiye

  • (Tekili: Yed) Nimet.
  • Eller.

eyman

  • (Tekili: Eymün) (Yemin) Andlar. Yeminler. Kasemler.
  • Fık: Zevcesi ölmüş er.
  • Sağ taraflar. Sağlar.

eytam

  • (Tekili: Yetim) Yetimler. Babaları ölmüş çocuklar.

eyyam

  • (Tekili: Yevm) Devirler. Günler.
  • Güç, iktidar, nüfuz.

ez'af

  • (Tekili: Zı'f) Bir şeyi iki katı yapan fazlalıklar. Katlar.

ezamim

  • (Tekili: İzmâme) Cemâatler, topluluklar.

ezbad

  • (Tekili: Zebed) Paslar.
  • Dörtte birler, çeyrekler.
  • Köpükler.

ezhab

  • (Tekili: Zeheb) Yumurta sarıları.
  • Altunlar.

ezhar

  • (Tekili: Zahr) Satıhlar, yüzler.
  • Sırtlar, arkalar. Binek hayvanının sırtları.
  • (Tekili: Zehre) Çiçekler. Zehreler. şukufeler.

ezikka

  • (Tekili: Zukak) Yollar, sokaklar.

ezimme

  • (Tekili: Zimam) Yularlar. Bağlar.

ezkan

  • (Tekili: Zakn) Çeneler.

ezkar

  • (Tekili: Zikr) Zikirler.

ezkiya

  • (Tekili: Zeki) Çabuk ve güzel anlayışlı kimseler. Keskin zekâlılar.

ezlam

  • (Tekili: Zelm) Oklar. Kumar okları.

ezmar / ezmâr

  • (Tekili: Zimr) Kahramanlar, yiğitler, bahadırlar.

ezmine

  • (Tekili: Zaman) Zamanlar.

eznab

  • (Tekili: Zenb) Suçlar, günahlar.
  • Kuyruklar.

ezrar

  • (Tekili: Zirr) Elbise düğmeleri.

ezyaf

  • (Tekili: Zıyf) Misafirler. Mihmanlar.

ezyal

  • (Tekili: Zeyl) Ekler. İlâveler. Zeyiller.

faalet

  • (Tekili: Fâil) Fâiller, özneler, iş yapanlar.

farisan

  • (Tekili: Fâris) Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş devrelerinde eyâletlerde hudutlardaki muhafız askerler.

fazayih

  • (Tekili: Fazih) Ayıplar, rezaletler. Sır kabilinden olan kötü hasletlerin açılıp fâş edilmesi.

fecayi'

  • (Tekili: Fecîa) Belâlar, musibetler, felaketler.

fecere

  • (Tekili: Facir) Günah işleyenler, günahkârlar, zinakârlar, fâcirler.

fehava

  • (Tekili: Fehavi) (Fehvâ) Mefhumlar, kavramlar, anlamlar, mânâlar.

felevat

  • (Tekili: Felât) Susuz çöller, sahralar.

feradis / feradîs

  • (Tekili: Firdevs) Cennetler, firdevsler.
  • Bahçeler.

feraine

  • (Tekili: Fir'avn) Fir'avunlar. Mütekebbirler. İmansızlar.

feraiz / ferâiz

  • (Tekili: Farîze) Allah'ın farz kıldığı ibadetler, yapılması mecburi olan din emirleri.
  • Şeriatın hükümleriyle mirasçılar arasında mal taksimi bilgisi. İslâmın miras hukuku.

feramin / feramîn

  • (Tekili: Fermân) Buyruklar, fermanlar.

fesadat

  • (Tekili: Fesad) Bozukluklar. Kötülükler. Karışıklıklar.

fesaki / fesakî

  • (Tekili: Fıskıyye) Fıskiyeler.
  • Çocukların oynadıkları su püskürten oyuncaklar.

feseka

  • (Tekili: Fâsık) Fâsıklar.

fetehat

  • (Tekili: Fetha) Fethalar, arapçadaki üstün işaretinin adı.

feteva

  • (Tekili: Fetva) Fetvalar. Ehliyet sâhibi bir din âliminin bir mes'ele hakkında müsbet veya menfî haber ve malûmatları.

fevahiş

  • (Tekili: Fâhiş) Fâhiş işler. Bozuk işler. Kötü ve haram olan işler, ameller.

fevaid / fevâid

  • (Tekili: Fayda) Faydalar. Faydalı şeyler.

fevaih

  • (Tekili: Fâih) Meyve ve çiçek kokuları.

fevait

  • (Tekili: Fevt) Fevt olmuş şeyler.
  • Vaktinde kılınmamış namazlar.

fevakih

  • (Tekili: Fâkihe) Meyveler, yemişler, fâkiheler.

fevaris

  • (Tekili: Fâris) Atlılar, biniciler.

fevasıl

  • (Tekili: Fâsıla) Fâsılalar.

fevatih

  • (Tekili: Fâtiha) Fâtihalar. Başlangıçlar.
  • Son vermeler.
  • Bir kitabın mukaddemeleri.

fevazıl

  • (Tekili: Fâzıla)

fevehan

  • (Tekili: Fevh) Güzel kokular.

fevehat

  • (Tekili: Fevha) Güzel kokular.

feyafi / feyafî

  • (Tekili: Feyfâ) Çöller, sahralar.

feyayih

  • (Tekili: Feyhâ) Genişlikler, enginlikler, boşluklar.

fial

  • (Tekili: Fiil) Fiiller, yapılan şeyler.

fiat

  • (Tekili: Fî) Kıymetler, değerler, bahalar.

fihal

  • (Tekili: Fahl) İtibarlı, seçkin ve üstün kimseler.

fiham

  • (Tekili: Fahîm ve fahm) İtibar ve nüfuz sahibi kişiler, ulu kimseler.

fıkarat / fıkarât

  • (Tekili: Fıkra) Kıssalar, fıkralar, küçük hikâyeler.
  • Fasıllar, bölümler, kısımlar.
  • Cümleler, parağraflar.
  • Omurga kemiklerindeki boğumlar.

firad

  • (Tekili: Ferd) Fertler, kişiler.

fırak

  • (Tekili: Fırka) Fırkalar, partiler.
  • Alaylar, bölükler.
  • Cennetler.
  • Ehl-i Sünnet cemaatından ayrılan mezhebler.

fisal

  • (Tekili: Fasıl) Ayrılmış olanlar.
  • Yavrunun sütten kesilmesi.
  • Kısa duvar.
  • İnsanların lehinde veya aleyhinde söz söyleyerek para toplıyan.
  • Ana sütünden kesilmiş hayvan yavrusu (Füslan, fislan şeklinde de olur.)

fiten

  • (Tekili: Fitne) Fitneler.

fityan

  • (Tekili: Fetâ) Delikanlılar, yiğitler, bahadırlar, gençler, mertler.

fitye

  • (Tekili: Fetâ) Gençler. Genç yiğitler.

fuala

  • (Tekili: Fâil) Fâiller, özneler, işi yapmış olanlar.

füccar

  • (Tekili: Fâcir) Günahkârlar. Açıktan günah işleyenler.

fudala

  • (Tekili: Fazıl) Faziletliler. Fâzıllar.

fuhşiyyat

  • (Tekili: Fuhş) Çok çirkin işler, günahlar.

fuhul

  • (Tekili: Fahl) Büyük âlimlerin ileri gelenleri. Emsalinden üstün olanlar.

fukaha

  • (Tekili: Fakih) Fakihler. Fıkıh âlimleri.

fukara

  • (Tekili: Fakir) Yoksullar, fakirler.

fülus

  • (Tekili: Fels) Bakır paralar.
  • Balık pulu.

fünun

  • (Tekili: Fen) Fenler, ilimler.

füru'

  • (Tekili: Feri') Bir kökten ayrılmış kısımlar. Dallar. Budaklar.
  • Bir sülâleden gelmiş torunlar. Çocuklar.
  • Fık: Cüz'î hüküm ve kaideler. Ahkâm-ı cüz'iyye.

füruk

  • (Tekili: Fark) Farklar. Ayırma vasıfları. Alâmetler.

füruş

  • (Tekili: Firaş) Döşemeler. Yerlere serilen örtüler.
  • Yataklar.

fusaha

  • (Tekili: Fasih) Fasih kimseler. Güzel ve usule uygun konuşabilenler. Güzel söz söyleme kabiliyetinde olanlar.

fusul

  • (Tekili: Fasıl) Fasıllar. Mevsimler. Bölükler. Kısımlar.

fusus

  • (Tekili: Fass) Yüzük taşları.

fütl

  • (Tekili: Eftel) Kolları göğsünden uzak olan kimseler.

füttak

  • (Tekili: Fâtik) Fırsat buldukça adam öldürenler.

fütuh

  • (Tekili: Feth) Fetihler.
  • (Çoğulu: Fütuhât) Açılmak.
  • Yardım.
  • Lütf-u İlâhîye ulaşmak.
  • Zafer. Galibiyet.
  • Açıklık. Gönül ferahlıkları.

fütuhat

  • (Tekili: Fütuh) Fetihler, zaferler, galibiyetler.

futur

  • (Tekili: Fatır) Yarıklar. Çatlaklar.

füus

  • (Tekili: Fe's) İki yüzlü baltalar.

füyul

  • (Tekili: Fil) Filler.

füyuz

  • (Tekili: Feyz) Feyizler. İnâyetler. Keremler.
  • Suyun çoğalıp taşması.
  • İnsanın içindeki gizli şeyleri saklamayıp izhar etmesi.
  • Bir haberin fâş ve şayi' olması.

fuzul

  • (Tekili: Fazl) Fazla şey. Lüzumsuz söz.

füzul

  • (Tekili: Fazl) Ganimetten artıp taksimi mümkün olmayan şey.

gada

  • (Tekili: Gazâ) (Gadat) Dağ armudu ağaçları. Dikenli ağaçlar.
  • Ateşi uzun müddet devam eden seksek ağacı.

gadair

  • (Tekili: Gadire) Saç örgüleri.

gadarif / gadarîf

  • (Tekili: Gudruf) Kıkırdak kemikleri, kıkırdaklar.

galal

  • (Tekili: Gılâl) (Galle) Zahireler. Mahsuller.
  • Akarât kiraları.

gallat

  • (Tekili: Galle) Mahsuller, zahireler.
  • El emekleri, çalışmanın semereleri.
  • Ev kirası gelirleri.

gamaim

  • (Tekili: Gımâme) Hayvanların, yem yemelerini veya ısırmalarını önlemek gayesiyle ağızlarına takılan torba gibi şeyler.

ganaim

  • (Tekili: Ganimet) Harpte ele geçen mallar. Ganimetler.

garabil

  • (Tekili: Gırbâl) Delikleri iri olan elekler, kalburlar.

garabin

  • (Tekili: Gırbân) Kargalar.

garaib

  • (Tekili: Garib) Acaib şeyler. Hayret edilecek şeyler. Tuhaflıklar.

garaibat

  • (Tekili: Garâib) Garib ve şaşılacak şeyler. Alışılmadık, tuhaf ve acaib nesneler.

garat

  • (Tekili: Gâret) Yağmalar. Çapulculuklar.

garayir

  • (Tekili: Garâre) Büyük kıl çuvallar, hararlar.

gardiyan

  • Hapistekileri bekleyen görevli.

gatarif

  • (Tekili: Gıtrîf) Başkanlar, başlar, reisler, önderler.
  • Soylu ve asaletli kimseler, itibarlı ve seçkin kişiler.

gavafil

  • (Tekili: Gafile) Gafiller, gaflette bulunanlar.

gavail

  • (Tekili: Gaile) Musibetler, belâlar.
  • Dertler, sıkıntılar, kederler, hüzünler.
  • Felâketler, âfetler.

gavamız

  • (Tekili: Gamız) Anlaşılması zor hakikatler. İnce ve derin mes'eleler.

gavani / gavanî

  • (Tekili: Ganiye) Zenginler.
  • Kadın şarkıcılar.

gavaş

  • (Tekili: Gaşiye) Örtücü, örten.

gavaşi / gavaşî

  • (Tekili: Gaşiye) Kıyametler.
  • Örtü. At takımından sayılan bir nevi örtü.

gavaya

  • (Tekili: Gaviyye) Sapmışlar, sapıtmışlar.

gavun

  • (Tekili: Gavi) Azgınlar, azmışlar, doğru yoldan çıkıp dalâlete düşmüş olanlar.

gayahib

  • (Tekili: Gayheb) Gece karanlıkları.

gayat

  • (Tekili: Gâye) Gâyeler.

gayuran

  • (Tekili: Gayur) Çalışkanlar, gayretkeşler, gayretliler.

gazevat

  • (Tekili: Gazve) Din uğrunda yapılan harbler.

gevan

  • (Tekili: Gev) Kahramanlar, yiğitler.

gılaz

  • (Tekili: Galiz) Şedid. Sert. Kalın ve kaba şeyler.

gılman

  • (Tekili: Gulâm) Bıyığı yeni bitmiş gençler.
  • Cennet'te hizmet gören delikanlılar.
  • Köleler, esirler.
  • Allahü teâlânın Cennet'tekilere hizmet için nûrdan yarattığı hizmetçiler.

gılme

  • (Tekili: Gulâm) Delikanlılar, gençler.
  • Esirler, köleler.

gımar

  • (Tekili: Gamr) Gaflet. Cehalet. Şiddetler. Çok su. Büyük denizler.
  • (Gımr) Çok susuzluk.
  • Kin tutma.

gırban

  • (Tekili: Gurâb) Kargalar.

gulat

  • (Tekili: Gali) Dinde, mezhebte çok ileri salâbet gösterenler.
  • Galeyân edenler.

gulüf

  • (Tekili: Gılâf) Kınlar, mahfazalar, kılıflar.

gumum

  • (Tekili: Gamm) Tasalar, kederler, dertler, kaygılar, hüzünler.

gureba

  • (Tekili: Garib) Garibler.

guref

  • (Tekili: Gurfe) Köşkler, kasırlar, çardaklar.

gurema

  • (Tekili: Gerim) Düşmanlar, adüvler, hasımlar, rakibler.
  • Alacaklılar.

gürisne-gan / gürisne-gân

  • (Tekili: Gürisne) Açlar, fakirler, yoksullar. (Farsça)

güşade-destan / güşade-destân

  • (Tekili: Güşadedest) Cömertler, civanmertler, eli açıklar. (Farsça)

gusas

  • (Tekili: Gussa) Kederler, hüzünler, kaygılar, tasalar.

gusun

  • (Tekili: Gusn) Filizler, ağaç dalları.

guvat

  • (Tekili: Gavi) Azgınlar, sapkınlar.

guyub

  • (Tekili: Gayb) Hazırda olmayanlar. Kayıplar.

guyum

  • (Tekili: Gaym) Bulutlar.

guyus

  • (Tekili: Gays) Yağmurlar.

guzat

  • (Tekili: Gazi) Din için harbedenler. Gaziler.

güzeşte-gan / güzeşte-gân

  • (Tekili: Güzeşte) Önden gelmiş olanlar, geçmişler.

güzide-gan / güzîde-gân

  • (Tekili: Güzide) Seçkinler, beğenilmişler, seçilmiş olanlar. (Farsça)

habaib

  • (Tekili: Habibe) Habibeler, sevgili kadınlar.

habaik

  • (Tekili: Habike) Kehkeşanlar, samanyolları.
  • Çizgiler.

habail

  • (Tekili: Hibale) Ağ, tuzak, bağ, kement.

habais

  • (Tekili: Habise) Kötülükler. Murdar ve pis şeyler.

habala

  • (Tekili: Hublâ) Gebeler.

habaleyat

  • (Tekili: Habâlâ) Hâmileler, gebeler.

habarat

  • (Tekili: Habâr) İmzâlar.
  • Damgalar.

habarir / habarîr

  • (Tekili: Hıbrîr) Dağçiçekleri. Dağda yetişen çiçekler.

habbat

  • (Tekili: Habbe) Habbeler, tohumlar, tâneler.
  • Haplar.

habes

  • (Tekili: Habis) Kötüler. Alçaklar. Pisler.
  • Necaset denilen ve maddeten pis şeyler (Necis veya necaset-i hakikiye de denir.)

hac

  • (Tekili: Hâcet) İhtiyaçlar.
  • Devedikenleri.

hacat

  • (Tekili: Hacet) Hâcetler. İhtiyaçlar.

hacebe

  • (Tekili: Hâcib) Perdeciler, kapıcılar.
  • İnsanın oturak yeri olan uzvu, kalça. (İkisine "hacebetan" derler)

hacegan / hâcegân

  • (Tekili: Hâce) Hocalar. (Farsça)
  • Eskiden yüzbaşı rütbesi karşılığında sivil rütbe. (Farsça)
  • Bâb-ı Âli kalemleri efendilerinden hususi bir rütbe taşıyan adam. (Farsça)

hacerat

  • (Tekili: Hacer) Taşlar, kayalar.

hacic / hacîc

  • (Tekili: Hâcc) Hacılar.

haciyan

  • (Tekili: Hâcı) Hacılar, hacc farizasını yerine getirmiş olan müslümanlar.

hadaa

  • (Tekili: Hâdı') Hileciler, hilekârlar, aldatıcılar, dalavereciler.

hadai'

  • (Tekili: Hadîa) Hileler, dalavereler, aldatmalar, yalanlar.

hadaic

  • (Tekili: Hidâce) Deveye yüklenen yükler.

hadaid

  • (Tekili: Hadîd) Demirden yapılmış şeyler. Sert şeyler.

hadaik

  • (Tekili: Hadîka) Bahçeler.

hadesat

  • (Tekili: Hades) Hadesler. Pislikler.

hadisat / hâdisat

  • (Tekili: Hâdise) Yeni olan şeyler. Hâdiseler.

hadravat

  • (Tekili: Hadrevât) (Hadrâ) Yeşillikler, yeşillik.

hafafiş / hafafîş

  • (Tekili: Huffâş) Yarasa kuşları.

hafair

  • (Tekili: Hafîr) Oyuklar, delikler, çukurlar.

hafat

  • (Tekili: Hâfe) Sahiller, deniz kenarları, kıyılar.

hafaya

  • (Tekili: Hafi) Gizli şeyler. Sırlar.

hafaza

  • (Tekili: Hâfız) Muhafızlar. Muhafız melekler.

hafede

  • (Tekili: Hafid) Yardımcılar, hâdimler.

haibin / haibîn

  • (Tekili: Hâib) Zarar ve ziyâna uğrayanlar.
  • Mahrum olanlar.
  • Me'yus olanlar, üzülenler.

hakaid

  • (Tekili: Hakd) Kinler, garezler, hasedler.

hakaik

  • (Tekili: Hakayık) (Hakikat) Hakikatler.

hakiyan

  • (Tekili: Hâki) İnsanlar, nev'-i beşer, dünya halkı.

halahil

  • (Tekili: Halhal) Arap kadınlarının süs olarak ayak bileklerine taktıkları halkalar. Bunlar altun veya gümüşten yapılır.

halaik

  • (Tekili: Halayık) (Halk) Mahlukat. Yaratılmışlar.
  • Huylar. Tabiatlar.

halail

  • (Tekili: Halile) Nikâhlı kadınlar, zevceler, karılar.

halak

  • (Tekili: Halka) Halkalar.

halaka

  • (Tekili: Hâlik) Berberler.

halakim

  • (Tekili: Hulkum) İnsan ve hayvanlarda boğazlar.

halat

  • (Tekili: Hâlet) Haller. Suretler. Keyfiyetler.
  • (Tekili: Hâle) Halalar. Babanın kız kardeşleri. Arabçada: Ananın kız kardeşleri. Teyzeler.

halebe

  • (Tekili: Hâlib) Kandıranlar, aldatanlar, hile yapanlar.
  • (Tekili: Hâlib) Süt sağanlar.

halemat

  • (Tekili: Halme) Meme uçları, meme başları.

halesa

  • (Tekili: Hâlis) Hâlis, sâfi.

halevat

  • (Tekili: Halâ) Halvetler, boşluklar.
  • Yalnız bulunulacak yerler.

halidat

  • (Tekili: Hâlide) Sürüp gidenler, devam edenler.

haliyyat

  • (Tekili: Haliye) Bekâr kadınlar, evlenmemiş kızlar.

hamaid

  • (Tekili: Hamîde) Bir kimsenin medhedilmeğe lâyık olan işleri.

hamail

  • (Tekili: Himâle) Tılsım, muska.
  • Kılıç kayışı, kılıcı bele bağlamaya yarayan kayış.

hamaim

  • (Tekili: Hamâme) Güvercinler.

hamelat

  • (Tekili: Hamle) Saldırışlar, saldırmalar.
  • Atılmalar, atılışlar.

hamidin / hâmidîn

  • (Tekili: Hâmid) Hamdedenler, hâmidler.

hamidun / hâmidûn

  • (Tekili: Hâmid) Hamdedenler, hâmidler.

hamir / hamîr

  • (Tekili: Hımâr) Eşekler. Hımarlar.

hamızat / hâmızat

  • (Tekili: Hâmız) Asitler. Sirke gibi ekşi olan şeyler.

hanacır

  • (Tekili: Hancere) Gırtlaklar, hançereler.

hanadık

  • (Tekili: Handek) Hendekler. Bir mekânın etrafına kazılan geniş ve derin çukurlar.

hanadis

  • (Tekili: Hındıs) Musibetler.
  • Karanlık geceler.
  • Şiddetli hâller.

hanan

  • (Tekili: Hân) Hânlar, hükümdarlar, pâdişahlar, kağanlar. (Farsça)

hanat

  • (Tekili: Hân) Dükkânlar, meyhaneler.

hanazir / hanazîr

  • (Tekili: Hınzır) Hınzırlar, domuzlar.

hanende-gan / hânende-gân

  • (Tekili: Hânende) Hânendeler, şarkı söyleyenler, şarkıcılar. (Farsça)

harahir

  • (Tekili: Harhara) Tıb: Akciğerden gelen hırıltılar.
  • Uykuda iken horlamalar.

haraib

  • (Tekili: Harîbe) Bir kimsenin geçineceği şeyler.

haraid

  • (Tekili: Harîde) Kızlar, bâkireler.
  • Delinmemiş inciler.

haraif

  • (Tekili: Harife) Ev için yapılan güz hazırlıkları.

haraşif

  • (Tekili: Harşef) Balık pulları. Pul pul olan şeyler.
  • Yaprakları balık puluna benzeyen bitkiler.

harekat / harekât

  • (Tekili: Hareket) Hareketler.

hares

  • (Tekili: Haris) Bekçiler, muhafızlar.

harikat / hârikat

  • (Tekili: Hârika) Şaşılacak şeyler, hârikalar. İnsanda hayret uyandıran şeyler.

haşahiş

  • (Tekili: Haşhâş) Haşhaşlar.

hasail

  • (Tekili: Haslet) Hasletler.

hasais

  • (Tekili: Hasîse) Kötü huylar, fena tabiatlar.

haşaiş

  • (Tekili: Haşiş) Kuru otlar.

hasarat

  • (Tekili: Hasâret) Ziyan ve zararlar. Hasaretler.

hasede

  • (Tekili: Hâsid) Kıskananlar, hased edenler, çekememezlik edenler.

haşene

  • (Tekili: Haşin) Sert, katı ve kalb kırıcı olanlar.

haşerat

  • (Tekili: Haşere) Küçük zararlı böcek, akrep ve yılan gibi hayvanlar.
  • Mc: Zararlı ve kıymetsiz kimseler.

hasirin / hâsirîn

  • (Tekili: Hâsir) Zarar görmüş olanlar, ziyana uğramış kimseler.

haste-gan / haste-gân

  • (Tekili: Haste) Hastalar, rahatsızlar, marizlar. (Farsça)

hatair

  • (Tekili: Hatire) Mühim işler, ehemmiyetli ve önemli ameller.

hatatif

  • (Tekili: Huttâf) Kırlangıçlar.

hatavat

  • (Tekili: Hatvât - Hatuvât - Hutuvât olarak da yazılır) (Hatve) Adımlar, hatveler.

hataya

  • (Tekili: Hatâ) Hatâlar. Yanılmalar.

hatemat

  • (Tekili: Hatme) Hatim etmeler. Sona erdirmeler.

hatenat

  • (Tekili: Hatene) Kaynanalar.

hatice / hatîce

  • (Hadîce) Vakitsiz ve erken doğan kız çocuğu.
  • Fetva metinlerinde kadını temsil eden umumi isimlerden birisi. (Ötekiler: Hind, Fâtıma ve Zeyneb'dir.)

hatırat

  • (Tekili: Hâtıra) Hâtıralar. Hatırda kalan şeyler.
  • Edb: Bir adamın yaşadığı zamana, bulunduğu işlere, görüştüğü kimselere dair düşüncelerini ve duygularını hâvi olmak üzere yazdığı eser.

havadis

  • (Tekili: Hâdise) Yeni hâdiseler, yeni sözler.
  • Alâka ile karşılanan haberler.

havafir

  • (Tekili: Hâfir) Kazanlar, yeri kazıcılar.
  • Hayvan, dâbbe tırnakları.

havakin / havakîn

  • (Tekili: Hâkan) Hükümdarlar, hakanlar, padişahlar, başbuğlar.

havanık

  • (Tekili: Hânkah) Tekkeler.

havanit

  • (Tekili: Hânut) Dükkânlar.
  • Meyhaneler, işrethâneler.

havaric

  • (Tekili: Hâric ve Hârice) Asiler, zorbalar, isyankârlar.
  • Hâricîler. Hâriçte kalanlar.

havarık

  • (Tekili: Hârika) Acib ve garip olan hâdise. İnsanda hayret ve hayranlık uyandıran şeyler.
  • Okun nişanı delerek öbür tarafından çıkıp gitmesi.

havaşi

  • (Tekili: Hâşiye) Bir yazının kenarına eklenen not veya açıklamalar. Hâşiyeler, derkenarlar.
  • Maiyet adamları.

havasıb

  • (Tekili: Hâsıb) Şiddetli rüzgârlar, fırtınalar.

havasın

  • (Tekili: Hâsına) Namuslu kadınlar.

havass / havâss

  • (Tekili: Hasse) Hasseler. Duygular.
  • (Tekili: Hâss - Hâssa) Hâslar. Hâssalar. Keyfiyetler. Hususlar.
  • Dindarlık ve doğruluğu ile, ilmiyle âmil olup mâneviyat mertebelerinde yükselmekle makbul ve muteber olan zatlar.
  • Zenginler sınıfı.
  • Kur'anî ve manevî sırlara ve hususlara vâkıf bulunan, ilim, ibadet, tâat

havatim / havatîm

  • (Tekili: Hâtem) Mühürler, hâtemler.
  • (Tekili: Hatime) Sonlar, nihayetler.

havatin

  • (Tekili: Hâtun) Şerefli kadınlar, hâtunlar.

havene

  • (Tekili: Hâin) Hâinler, hıyânet edenler.

hayadid

  • (Tekili: Haydud) Haydutlar, eşkiyalar.

hayalat / hayalât

  • (Tekili: Hayal) Hayaller, hülyalar.

hayaliyyun

  • (Tekili: Hayalî) Romantik şâirler, hayalî yazarlar.

hayrat

  • (Tekili: Hayr) Sevap için Allah rızâsı yolunda yapılan iyilikler. Haseneler.Hayır iki çeşittir. Birincisi: Mutlak hayırdır; her halde, herkes için rağbet edilir ve sevilir, herkes için iyidir. İkincisi: Mukayyed olan hayırdır; birisinin yanında hayır olan, başkası için şer olabilir. İsraf ve sefâhet

hayvanat

  • (Tekili: Hayvan) Hayvanlar.

hayyat

  • (Tekili: Hayye) Yılanlar.

hayyatin / hayyatîn

  • (Tekili: Hayyat) Terziler, dikiciler.

hazabi / hazabî

  • (Tekili: Hizbâ) Arızalı topraklar, engebeli yerler.

hazafir

  • (Tekili: Hizfâr - Hazfur) Cânibler.
  • Bir kavmin meşhurları, ileri gelenleri, şereflileri.
  • Hepsi. Tümü. Mecmu'u.

hazain

  • (Tekili: Hazine) Hazineler.

hazair

  • (Tekili: Hazire) Duvar veya çitle çevrilmiş ağıl.
  • Etrafı duvarla çevrili olan mezarlıklar.

hazelat

  • (Tekili: Hazele) Alçaklar, âdiler, kalleşler.

hazele

  • (Tekili: Hâzil) Alçaklar, kalleşler, yüzsüzler.

hazerat

  • (Tekili: Hazret)

hazirin / hazirîn

  • (Tekili: Hâzır) Meydanda, gözönünde olanlar, huzurda bulunanlar.

hedahid / hedahîd

  • (Tekili: Hüdhüd) Hüdhüdler, çavuş kuşları, ibibikler.

hedaya

  • (Tekili: Hediye) Hediyeler. Lütuf ve ihsanlar. Bağışlar.

hediyy

  • (Tekili: Hediye) Atiyyeler, hediyeler.

hefevat

  • (Tekili: Hefve) Yanlışlıklar, yanılmalar.
  • Ayak kayması. Sürçmeler, kaymalar.

helahil

  • (Tekili: Hülhül) Tesiri pek kuvvetli ve öldürücü zehir. Panzehiri olmayan ağu.

hemahim

  • (Tekili: Hemheme) Üzüntüler, kederler, dertler, tasalar.

hemezat

  • (Tekili: Hemeze) Kuruntular, vesveseler, şüpheler, tereddütler.

herzevat

  • (Tekili: Herze) Herzeler, mânâsız ve boş sözler.

hevacir

  • (Tekili: Hâcire) Günlerin en sıcak olan anları.
  • Göçenler, göç yapanlar, hicret edenler.
  • (Hücr) Hezeler, hezeyanlar, boş ve mânasız sözler.

hevacis

  • (Tekili: Hâcise) Vesveseler, kuruntular. Akla gelen kötü düşünceler.

hevadi / hevadî

  • (Tekili: Hâdî) Rehberler, deliller, kılavuzlar.
  • Hidayet edenler, istikametli ve selâmetli yolu gösterenler.

hevadic

  • (Tekili: Hevdec) Kadınların binip oturmaları için devenin üzerine konulan küçük mahfeler.

hevatif

  • (Tekili: Hâtif) Hâtifler. Gayıptan işitilen sesler.
  • Nidâ eden melekler.

heveskaran / heveskârân

  • (Tekili: Heveskâr) İstekliler, hevesliler.

hevesnakan / hevesnâkân

  • (Tekili: Hevesnâk) Hevesliler, heves edenler.

hezabir

  • (Tekili: Hizebr) Arslanlar, esedler.
  • Yiğitler, kahramanlar.

hezecat

  • (Tekili: Hezec) Yağmur çisiltisi. Yağmur sesi.

hezeliyat

  • (Tekili: Hezl) Ciddi olmayan sözler. Saçma sapan konuşmalar. Deli saçması.

hezeyanat

  • (Tekili: Hezeyan) Sayıklamalar.
  • Saçma sapan ve mânâsız konuşmalar.

hezliyat / hezliyât

  • (Tekili: Hezl) Mizah ve şakayla ilgili söz veya şiirler.

hibab

  • Dostluk, sevmek.
  • (Tekili: Habb) Tohumlar, taneler.
  • Haplar.

hibal

  • (Tekili: Habl) Urganlar. İpler, halatlar.

hibat

  • (Tekili: Hibe) Bağışlar, hibeler.

hibban

  • (Tekili: Hibb) Mahbublar, sevgililer.

hibeb

  • (Tekili: Hibbe) Paçavralar. Kesilmiş bez veya kumaş parçaları.

hicabat

  • (Tekili: Hicab) Perdeler.
  • Tılsımlar.

hical

  • (Tekili: Hacle) Gerdekler, gelin odaları.
  • Çadır kapısına asılan kalın perde.
  • (Tekili: Hecl) Uçurumlar, derinlikler, yarlar, çukurlar.

hicar

  • (Tekili: Hacer) Taşlar.

hicviyyat / hicviyyât

  • (Tekili: Hicviyye) Edb: Hicivle ilgili manzume ve şiirler.

hidak

  • (Tekili: Hadeka) Göz bebekleri, hadekalar.

hidam

  • (Tekili: Hizmet) Hizmetler. Vazifeler.
  • (Hademe) Devenin ayaklarına bağlanan halkalar, kayışlar. Ayak bilezikleri, ayak köstekleri.

hidat

  • (Tekili: Hâdî) Hidayeti ve doğru yolu gösterenler.

hidemat

  • (Tekili: Hizmet) Hizmetler. Vazifeler. Hizmetliler.

hikem

  • (Tekili: Hikmet) Hikmetler.

hila'

  • (Tekili: Hil'at) Hükümdar veya vezirler tarafından bir kimseye mükâfat olarak giydirilen kaftanlar, hil'atlar.

himem

  • (Tekili: Himmet) Himmetler.

hınak

  • (Tekili: Hanak) Kızmalar, darılmalar, kin tutmalar, haset etmeler.

hınas

  • (Tekili: Hünsâ) Kendisinde hem erkeklik ve hem de dişilik özelliği taşıyanlar.

hinas

  • (Tekili: Hünsâ) Kendilerinde hem erkeklik, hem de kadınlık alâmetleri bulunan kimseler.

hınat

  • (Tekili: Hınta) Buğdaylar.

hiram

  • (Tekili: Herem) Piramitler, ehramlar.

hiref

  • (Tekili: Hirfet) Meslekler, san'atlar.

hısal

  • (Tekili: Haslet) Hasletler, huylar, tabiatlar. Ahlâk.

hısan

  • (Tekili: Hasna) Güzel kadınlar veya kızlar.

hişan / hîşan

  • (Tekili: Hîş) Akrabalar. Aynı sülâleden olanlar. (Farsça)

hişavendan / hîşavendân

  • (Tekili: Hîşâvend) Akrabalar, soysoplar. (Farsça)

hitan / hîtan

  • (Tekili: Hâit) Duvarlar. Mânialar, hâiller, engeller.
  • Avlular.

hıtar

  • (Tekili: Hatar) Tehlikeler, hatalar.

hıtat

  • (Tekili: Hıtta) Ülkeler, memleketler, diyarlar.

hıyam

  • (Tekili: Hayme) Çadırlar.

hiyam

  • (Tekili: Hayme) Çadırlar, haymeler.
  • (Tekili: Himân) Susayanlar, suya ihtiyacı olanlar.

hıyanat

  • (Tekili: Hıyanet) Hıyanetler, hâinlikler, kahpelikler.

hıyarat

  • (Tekili: Hıyâr) İslâm hukukunda alışveriş meselelerine ait muhayyerlik hususları.

hıyat

  • (Tekili: Hâit) Perdeler. Mânialar.

hiyaz

  • (Tekili: Hayz) Kadınlarda meydana gelen aybaşı halleri.

hiyel

  • (Tekili: Hile) Aldatmacalar, hileler, sahtekârlıklar.

hiyem

  • (Tekili: Hayme) Çadırlar.

hızak

  • (Tekili: Hızka) Yığınlar, kalabalıklar.

hizebran

  • (Tekili: Hizebr) Aslanlar. (Farsça)

hubeb

  • (Tekili: Habbe) Buğday, mısır, arpa gibi ufak ve yuvarlak nebatatın taneleri.

hubesa

  • (Tekili: Habis) Habisler, pis şeyler.
  • Abdestsiz, gusülsüz gezen pis kâfirler.

hubeybat

  • (Tekili: Hubeybe) Küçük tanecikler.

hubub

  • (Tekili: Hubüb) (Habâb) Su üzerinde kabarcıklar.

hubük

  • (Tekili: Habîke ve Hibak) Habîkeler ve hibaklar.

hübük

  • (Tekili: Habike) Samanyolları.
  • Çizgiler.

hubul

  • (Tekili: Habl) Urganlar, ipler, halatlar.

hüccab

  • (Tekili: Hâcib) Perdeciler.
  • Kapıcılar.

hücec

  • (Tekili: Hüccet) Deliller, senedler, vesikalar.

hücrat

  • (Tekili: Hücre) Hücreler, gözler, odacıklar.

hucub

  • (Tekili: Hicab) Perdeler, hicablar, hâiller.

hücüb

  • (Tekili: Hicâb) Perdeler, hicablar.

hücul

  • (Tekili: Hecl) Uçurumlar, çukurlar, derinlikler, yaralar.

hucurat

  • (Tekili: Hücre) Hücreler, odacıklar.

hücürat

  • (Tekili: Hücre) Hücreler, odacıklar, gözler.

hud

  • (Tekili: Hâid) Büyüklük.
  • Çok hürmet.
  • Bir Peygamber ismi. Rıfk, sükun ve vakar ile muttasıf olduğu için bu Peygambere Hud ismi verilmiştir. (A.S.) Yahudilere de bu isim söylenilmiştir. Nuh tufanından sonra Yemen diyarında Hadremud civarında Ahkaf denilen yerde Ad Kavmine gönde

hüdat

  • (Tekili: Hâdi) Hidâyet edenler.

hudena

  • (Tekili: Hadîn) Sâdık dostlar, vefakâr arkadaşlar.

hudud

  • (Tekili: Hadd) Yanaklar.
  • Cemâatler.
  • Yeri kazmalar. Yeri yarık etmeler.
  • Çiçek yaprakları.
  • (Tekili: Hadd) Sınırlar, hudutlar.
  • Uçlar. Bucaklar.
  • Şeriatın cezâ hükümlerinin tatbiki.

huffaz

  • (Tekili: Hâfız) Hâfızlar.

hufte-gan / hufte-gân

  • (Tekili: Hufte) Yatmış olanlar, yatıp uyumuş olan kişiler. (Farsça)

hükema / hükemâ

  • (Tekili: Hakîm) Âlimler. Çok bilgili kimseler.

hükkam / hükkâm

  • (Tekili: Hâkim) Hâkimler.

hukuk

  • (Tekili: Hakk) Haklar.
  • İnsanın cemiyet hayatında riâyet etmesi lâzım gelen kaideler, esaslar, yâni; şer'i ve adli hükümler. Haklıyı haksızdan ayıran kaideler.
  • Şeriat kitablarında yazılı olan haklar, kanunlar ve kaideler.
  • Üniversitenin hukuk tahsili yaptıran kısmı.

hükumat / hükûmat

  • (Tekili: Hükûmet) Hükûmetler.

hükümdaran

  • (Tekili: Hükümdâr) Hükümdarlar, Padişahlar.

hul

  • (Tekili: Hâyil) Bela. Zahmet.
  • Mukabele etmek, karşılık vermek.

hulefa / hulefâ

  • (Tekili: Halife) Halifeler.

hülefa / hülefâ

  • (Tekili: Halife) Halifeler.

hulel

  • (Tekili: Hulle) Elbiseler.

hullan

  • (Tekili: Halil) Sâdık dostlar, arkadaşlar.

hulliyyat

  • (Tekili: Hulliyy) Pırlanta, altun, gümüş gibi süs eşyaları.

humaki / humakî

  • (Tekili: Ahmak) Ahmaklar, salaklar.

humat

  • (Tekili: Hâmî) Himaye edenler, koruyanlar.

humeka

  • (Tekili: Hamik) Ahmak, sersem.

hümmeyat

  • (Tekili: Hümmâ) Hastalıktan dolayı vücutta meydana gelen şiddetli hararetler, ateşler.
  • Sıtmalar.
  • Nöbetli hastalıklar.

humran

  • (Tekili: Ahmer) Kırmızılar.

humul

  • Mahfe taşıyan deve.
  • (Tekili: Haml) Yükler.

hunefa

  • (Tekili: Hanîf) Allahın birliğine inananlar.

hünerveran / hünerverân

  • (Tekili: Hünerver) Mârifetli, hünerli kimseler.

hur

  • (Tekili: Ahver) Ahu gözlüler. Gözleri iri ve siyah kısmı pek siyah; beyaz kısmı pek beyaz olan kızlar.
  • Cennet kızları, huriler.

hurafat

  • (Tekili: Hurafe) Aslı esası olmayan, bâtıl rivayetler. Bâtıl inanışlar. Hurafeler.

huran

  • (Tekili: Hur) İri gözlü. (Farsça)
  • Cennet kızları. (Farsça)

hürer

  • (Tekili: Hirre) Dişi kediler.

hurras

  • (Tekili: Hâris) Muhafızlar, bekçiler, nöbetçiler.

hurub

  • (Tekili: Harb) Harpler, savaşlar, muharebeler.

huruf

  • (Tekili: Harf) Harfler. İsim ve fiil olmayan kelimeler.

hurufat

  • (Tekili: Harf) Harfler. Matbaada kullanılan dökme harfler.

husa

  • (Tekili: Husye) Erkeklik bezleri, hayalar.

husema'

  • (Tekili: Hasım) Muhalifler, karşı taraflar, hasımlar.
  • Adüvler, düşmanlar.

huşmendan / huşmendân

  • (Tekili: Huş-mend) Aklı başında olanlar, akıl sâhipleri.

husum

  • (Tekili: Hasim) Uğursuzluk.
  • İdman. Birbiri ardınca devam üzere olmak.
  • Bir şeyi kökünden kesip dağlayanlar.
  • Fırtına.
  • (Tekili: Hasım) Hasımlar, düşmanlar.

husun

  • (Tekili: Hısn) Kaleler. Korunacak sağlam yerler.

hususat

  • (Tekili: Husus) Hususlar, bakımlar, işler. Tarzlar, şekiller. Mes'eleler. Maddeler.

hutab

  • (Tekili: Hutbe) Hutbeler.

hüttak

  • (Tekili: Hâtik) Bozanlar.
  • Yırtanlar.

hutub

  • Zorluk, güçlük.
  • (Tekili: Hatb) İşler, maslahatlar. Mes'eleler.

hutuf

  • (Tekili: Hatf) Ölümler, vefatlar.

hutut

  • (Tekili: Hatt) Yazılar. Çizgiler
  • Yollar.

hutuvat

  • (Tekili: Hutvât-Hutevat) (Hutve) Adımlar. İzler. Yollar. Eserler.
  • Şeytanın aldatmaları.

huvvan

  • (Tekili: Hâin) Hıyanet edenler, hâinler.

huyul

  • (Tekili: Hayl) Atlı alaylar.
  • Atlar.
  • Kötülerin meydana getirdiği kalabalık.

huyut

  • (Tekili: Hayt) İpler. İplikler. Lifler. Teller.

hüyyam

  • (Tekili: Hâim) Sevgiden dolayı şaşırmış olanlar.

huzem

  • (Tekili: Huzme) Demetler, desteler, huzmeler.

huzuz

  • (Tekili: Hazz) Memnuniyetler. Hazlar. Zevkler. Hoşlanmalar.

huzuzat / huzuzât

  • (Tekili: Huzuz) İnsanın hoşuna giden şeyler.

huzzak / huzzâk

  • (Tekili: Hâzık) İşinin ehli olanlar, ustalar, mütehassıslar. Hazâkatli kimseler.

huzzan / huzzân

  • (Tekili: Hâzin) Hazine muhafızları, hazinedarlar.

huzzar / huzzâr

  • (Tekili: Hâzır) Hazır olanlar, hazır bulunanlar, huzurda ve gözönünde olanlar.

i'lamat

  • (Tekili: İ'lam) Bir dâvânın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmî vesikalar.

i'tibarat

  • (Tekili: İ'tibar) İ'tibarlar, şeref ve haysiyetler.
  • Var sayılan şeyler, faraziyeler.

i'tikadat / i'tikadât

  • (Tekili: İ'tikad) İnanışlar. Bağlanışlar ve inançlar.

i'tilafat

  • (Tekili: İ'tilaf) Uyuşmalar, anlaşmalar.

ianat

  • (Tekili: İâne) İaneler.

ibad

  • (Tekili: Abd) Kullar. Allah'ın kulları.

ibadat

  • (Tekili: İbâdet) İbâdetler.

ibahat

  • (Tekili: İbâhe) Mübahlar. Günah ve sevab olmayan işler.

ibar

  • Eritilmiş kurşun.
  • (Tekili: İbre) İğneler, ibreler.

ibarat

  • (Tekili: İbare) İbareler. Bir ifadeyi meydana getiren kelime ve cümleler.

iber

  • (Tekili: İbret) İbretler, ders alınacak şeyler.
  • (Tekili: İbre) İbreler, iğneler.

ibhamat

  • (Tekili: İbham) Mübhem şeyler, açıklanmayan mes'eleler, üstü kapalı sözler.

ibramat

  • (Tekili: İbram) Yalvarmalar, ısrar etmeler, rica etmeler, zorlamalar.

ibşarat

  • (Tekili: İbşâr) Müjdelemeler, tebşir etmeler, sevinç verici haber bildirmeler.

icam

  • (Tekili: Eceme) Arslan yatakları.
  • Çalılıklar, ağaçlıklar, meşelikler.

icraat

  • (Tekili: İcrâ) Meydana getirilen işler. Yapılan işler.
  • Ameliyat. Tatbikat.

ictihadat / ictihadât

  • (Tekili: İctihad) İçtihadlar.

iddiaiyyat

  • (Tekili: İddiaî) İddia ile ilgili. Şahidi olmayan sözler.

idhalat / idhalât

  • (Tekili: İdhal) Memleket haricinden eşya ve mal getirmek.

idrakat

  • (Tekili: İdrak) Anlayışlar, kavrayışlar, idrak etmeler.

idrarat

  • (Tekili: Derr) Gelirler. Vâridat. Tahsilat.

ifadat

  • (Tekili: İfâde) Anlatmalar. İfadeler.

ifrad sigası

  • Gr. tekil kipi; yani "ateş yaktı" anlamındaki "istevkade" fiilinin 3. tekil şahıs kipinde olması kastediliyor.

ifşaat

  • (Tekili: İfşa) İfşa etmeler, fâşetmeler, meydana çıkarmalar, duyurmalar.

ifsadat

  • (Tekili: İfsad) İfsadlar, kargaşalıklar, fesada uğratmalar.

iftiraat

  • (Tekili: İftira) İftiralar, asılsız isnatlar, aslı esası olmayan suç yüklemeler.

igfalat

  • (Tekili: İgfal) İğfal etmeler, kandırmalar, aldatmalar.

iglakat

  • (Tekili: İglak) Muğlak yapmalar.
  • Karışık ve anlaşılmaz sözler.

iglazat

  • (Tekili: İglaz) Kaba ve galiz söyleme.

igrakat

  • (Tekili: İgrak) Mübalâğalar, iğraklar, aşırı büyültmeler.

igtisabat

  • (Tekili: İgtisab) Gasbetmeler, başkasının malını elinden zorla almalar.

iğtişaşat

  • (Tekili: İgtişaş) Karışıklıklar, kargaşalıklar, fenâlıklar.

ihan

  • (Tekili: İhnet) Kızgınlıklar, öfkeler, gazablar, dargınlıklar.

ihevat

  • (Tekili: İhve) Samimi ve sâdık arkadaşlar. Candan dostlar.
  • Tarikat arkadaşları.

ihracat

  • (Tekili: İhrâc) Memleketteki fazla malı başka memlekete göndermek, satmak.
  • Çıkarmalar. İhraç etmeler.

ihsan-didegan / ihsan-didegân

  • (Tekili: İhsandide) İyilik görmüş olanlar, bahşiş almış kimseler, minnettar bulunanlar.

ihsanat

  • (Tekili: İhsan) İhsanlar, lütuflar.

ihtarat

  • (Tekili: İhtar) İhtarlar, hatırlatmalar.
  • Dikkati çekmeler, tenbihler.

ihticacat

  • (Tekili: İhticac) Delil, şahit göstermeler.

ihtifalat

  • (Tekili: İhtifal) Törenler, merasimler.
  • Cenaze alayları.

ihtilacat

  • (Tekili: İhtilâc) İhtilaclar, çarpıntılar, seğirtmeler.

ihtilalat

  • (Tekili: İhtilâl) Ayaklanmalar, isyan etmeler, ihtilaller.

ihtilasat

  • (Tekili: İhtilas) Hırsızlıklar, çalmalar, sirkatler.

ihtilaskaran / ihtilaskâran

  • (Tekili: İhtilaskâr) Çalanlar, aşıranlar, ihtilas edenler.

ihtimalat

  • (Tekili: İhtimal) İhtimaller. Olması mümkün olan şeyler.

ihtiramat

  • (Tekili: İhtiram) İhtiramlar, hürmetler, saygılar.

ihtirasat

  • (Tekili: İhtiras) Şiddetli arzu ve istekler. İhtiraslar.

ihtiyacat

  • (Tekili: İhtiyac) İhtiyaçlar. Lüzumlu olan şeyler.

ihtiyalat

  • (Tekili: İhtiyal) Düzenler, hileler, aldatmalar, oyunlar.

ihzarat

  • (Tekili: İhzar) Hazırlıklar, hazırlanmalar.

ikdamat

  • (Tekili: İkdam) İlerlemeler. Sürekli çalışmalar.

ikramat

  • (Tekili: İkram) İkramlar, hürmetler, bağışlar.

ıktaat

  • (Tekili: Iktâ) Sahibi olmayan ve üzerinde imaret eseri olmıyan yerlerden olup, ulülemr tarafından istihkak sahibine imar ve inşa etmesi için tahsis olunan arazi.

iktibasat

  • (Tekili: İktibas) İktibaslar, aktarmalar.

iktihamat

  • (Tekili: İktihâm) İktihamlar, hücumlar, saldırışlar.
  • Tahammül etmeler, göğüs germeler.

iktisabat

  • (Tekili: İktisab): İktisablar, kazanmalar, elde etmeler ve edinmeler.

ilavat

  • (Tekili: İlâve) İlâveler, ekler, katmalar.

ilel

  • (Tekili: İllet) İlletler. Esaslar. Temeller. Sebebler.
  • Sakatlıklar. Hastalıklar.

ilhahat

  • (Tekili: İlhah) Direnmeler, zorlamalar.

ilkahat

  • (Tekili: İlkah) İlkahlar, döllemeler, gebe bırakmalar.

illiyyun

  • (Tekili: İlliyyîn) (Aliyyu) Cennetin en yüksek tabakası. Ahirete giden tam kâmil mü'minlerin yeri. Hafaza meleklerinin divanları ismidir ki, salihlerin amelleri oraya yükseltilir. Ahirette yüksek dereceye, dergâh-ı rızâya en yakın olan derecedir.

iltihabat

  • (Tekili: İltihab) İltihablar, alevlenmeler.

iltimasat

  • (Tekili: İltimas) İltimaslar, tavsiyeler, ricalar.
  • Kayırmalar, tutmalar.

iltizazat

  • (Tekili: İltizaz) İltizazlar, lezzet duymalar.

ima'

  • (Tekili: Emen) Câriyeler, kadın esirler.

imaat

  • (Tekili: İmâ) İşaretler. İmâlar.

imalat

  • (Tekili: İmale) İmaleler. Meylettirmeler. Eğmeler.

imarat

  • (Tekili: İmaret) İmaretler, genel aşevleri.

imtiyazat

  • (Tekili: İmtiyâz) İmtiyâzlar, izinler, müsâadeler.

imtizacat

  • (Tekili: İmtizac) İmtizaclar.

in'amat

  • (Tekili: İn'am) Yardım ve inayetler, meded vermeler. Nimetlendirmeler.

inas

  • (Tekili: Ünsâ) Kadınlar, kızlar.

inayat

  • (Tekili: İnayet) İnayetler, iyilikler, lütuflar, ihsanlar.

indiyyat

  • (Tekili: İndî) Birinin kendince uydurduğu şeyler. Bir kimsenin kendi görüş ve inanışına göre söylediği sözleri.

infialat

  • (Tekili: İnfial) İnfialler. Gücenmeler. Aksi te'sirler. Teessürler.
  • Hareketlenmeler. Teessür ve hareketler.

infisalat

  • (Tekili: İnfisal) Yerinden ayrılmalar.
  • Azledilmeler.

inşaiyyat

  • (Tekili: İnşâi) İşitilmemiş ve duyulmamış sözlerden yapılan cümleler.

intıbaat

  • (Tekili: İntiba') Edinilen intibalar.

intıbakat

  • (Tekili: İntıbak) Uygun ve münasib gelmeler. Mutabık gelmeler.

intihabat

  • (Tekili: İntihab) Yağmalar, talan etmeler, kapışmalar.
  • (Tekili: İntihab) Seçilmeler, seçmeler.
  • Seçimler.

intikamat

  • (Tekili: İntikam) İntikamlar, öç almalar.

inzarat

  • (Tekili: İnzar) İhtarlar, tenbihler.

iradat

  • (Tekili: İrade) İstemeler, buyruklar, iradeler, emirler, fermanlar.

irşadat

  • (Tekili: İrşad) İrşadlar. Hak ve hakikatı ve doğru yolu bildirmeler. İkazlar.

irsalat

  • (Tekili: İrsal) Göndermeler. Gönderilen şeyler.

iş'arat

  • (Tekili: İş'ar) Tebliğler, bildirmeler.

işaat

  • (Tekili: İşâa) Haber yaymalar.

ışar

  • (Tekili: Aşerâ) On aylık hamile develer.

ışaya

  • (Tekili: Işâ) Akşam ezanından yatsı ezanına kadar geçen zamanlar.

isnadat

  • (Tekili: İsnad) İsnadlar. Bir kimseye yükletilenler, nisbet edilenler.

israfat

  • (Tekili: İsrâf) İsrâflar, lüzumsuz yere harcamalar.

isti'dadat

  • (Tekili: İsti'dad) İstidadlar, kabiliyetler, yetenekler.

isti'malat

  • (Tekili: İsti'mal) Kullanışlar. Kullanmalar.

iştialat / iştialât

  • (Tekili: İştial) Parlamalar, alevlenmeler, yanmalar, tutuşmalar.
  • Mc: Şiddetlenmeler.

istianat

  • (Tekili: İstiane) İstianeler, yalvarmalar.

istidlalat

  • (Tekili: İstidlal) İstidlaller. Muhakemeler.

istifhamat

  • (Tekili: İstifham) İstifhamlar, sualler, sormalar.

iştigalat

  • (Tekili: İştigal) Meşguliyetler, çalışmalar, uğraşmalar.

istihalat

  • (Tekili: İstihale) Değişmeler, başkalaşmalar.

istihkamat / istihkâmat

  • (Tekili: İstihkâm) İstihkâmlar.
  • Siperler.

istihlakat / istihlâkat

  • (Tekili: İstihlâk) Yenilip içilen şeyler.
  • Harcamalar.

istihracat

  • (Tekili: İstihrac) İstihraclar.

istihsalat

  • (Tekili: İstihsal) Üretilen şeyler. Bir memleketin veya fabrika gibi faaliyet merkezlerinin çıkardığı, yetiştirdiği şeyler.

istihzarat

  • (Tekili: İstihzâr) Hazırlıklar.

istikrazat

  • (Tekili: İstikraz) Ödünç para almalar, borçlanmalar.

istirhamat

  • (Tekili: İstirhâm) İstirhâm etmeler, yalvarmalar, ricâ etmeler.

istiş'arat

  • (Tekili: İstiş'ar) Yazı ile bildirilmesini istemeler.

istişarat

  • (Tekili: İstişare) İstişareler, danışmalar, meşveret etmeler.

istişhadat

  • (Tekili: İstişhad) Şâhid göstermeler, delil olarak misâl göstermeler.
  • Şehid olmalar.

istisnaat

  • (Tekili: İstisna) İstisnalar, müstesna kılmalar, ayırmalar.

istitradiyat

  • (Tekili: İstitrad) İstitrad şeklinde söylenen sözler.

ıtaş

  • (Tekili: Atşân) Susamış olanlar.

ıter

  • (Tekili: Itret) Nesiller, akrabalar, zürriyetler, aynı soydan gelenler.

ıtriyyat

  • (Tekili: Itr) Güzel kokulu yağ, esans gibi maddeler.

ittifakat

  • (Tekili: İttifak) İttifaklar, sözleşmeler, ittihadlar.

ıttılaat

  • (Tekili: Ittılâ') Bilmeler, ıttılâlar, öğrenmeler, haberli olmalar.

izafat

  • (Tekili: İzâfet) İzafetler, isim takıları, isim tamlamaları.
  • Gr: Zincirleme isim tamlaması.

izahat

  • (Tekili: İzah) İzahlar, açıklamalar.

izam

  • (Tekili: Azim) Büyükler. Büyük kimseler.
  • (Azm) Kemikler.

ızin / ızîn

  • (Tekili: İze) Her biri bir fırkaya mensub. Parça parça, fırka fırka. Müteferrik hâlde.

ıztırabat

  • (Tekili: Iztırâb) Elemler, acılar, sıkıntılar, azablar. Vesveseler.

ıztırariyat

  • (Tekili: Iztırarî) Mecburi olarak yapılan şeyler, mecburiyetler.

kabahat / kabahât

  • (Tekili: Kabahat) Kusurlar, kabahatler. Suçlar, çirkin hareketler.

kabaih

  • (Tekili: Kabayih) (Kabiha) Kabahatlar. Çirkin işler, kabih haller.

kabail

  • (Tekili: Kabile) Kabileler. Bir soydan türemiş cemaatler, silsileler.

kabati / kabatî

  • (Tekili: Kıbtî) Çingeneler.

kahramanan

  • (Tekili: Kahraman) Kahramanlar. Cesur kimseler, yiğitler. (Farsça)

kaidan

  • (Tekili: Kaid) Kumandanlar, komutanlar, seraskerler.

kalaid

  • (Tekili: Kılâde) Gerdanlıklar.
  • Akarsular.

kalail

  • (Tekili: Kalil) Az şeyler, kaliller.

kalalib

  • (Tekili: Kullâb) Çengeller, kancalar. Uçları eğri olup bir şeyler asmağa yarayan demirler.

kam-binan / kâm-binan

  • (Tekili: Kâm-bin) Bahtiyarlar, mesutlar, mutlu kimseler. (Farsça)

kamakım

  • (Tekili: Kumkuma) İçlerine mürekkep, zemzem gibi şeyler konulan yuvarlak testiler.

kamari / kamarî

  • (Tekili: Kumriye) Dişi kumrular.

kaminun / kâminun

  • (Tekili: Kâmin) Saklı ve gizli olanlar.

kamveran / kâmverân

  • (Tekili: Kâmver) Mutlular, bahtiyarlar, arzularına kavuşmuş olanlar. (Farsça)

kanadil

  • (Tekili: Kandil) Kandiller.

kanafiz

  • (Tekili: Kunfuz) Kirpiler.
  • Dağ fareleri.

kanatir

  • (Tekili: Kantar) Kantarlar.
  • (Tekili: Kantara) Taştan yapılan kemerli büyük köprüler. Kantarlar.

kanavat

  • (Tekili: Kanât) Yeraltına döşenmiş olan künkler. Su yolları.
  • Mızraklar, sopalar.

kanazı'

  • (Tekili: Kunzua) Uzamış saç.
  • Baş traş edilirken yer yer bırakılan saç.

kar-daran / kâr-daran

  • (Tekili: Kârdar) İşi elinde tutanlar, iş tutanlar.

kara'

  • (Tekili: Kar') Su kabakları.
  • Gülsuyu kapları.

karabin

  • (Tekili: Kurban) Kurbanlar. Allah için kesilen koyun, sığır ve deve gibi hayvanlar.

karaib

  • (Tekili: Karib) Yakınlar, hısımlar. Akraba.

karain

  • (Tekili: Karine) Karineler, ip uçları.

kararit

  • (Tekili: Kırat) Kuyumcu tartıları. Kıratlar.

karatis

  • (Tekili: Kırtâs) Kâğıtlar, sahifeler. Kâğıt tabakaları.

kariat

  • (Tekili: Karie) Okuyan kadınlar. Kıraat eden kadınlar.

karraun

  • (Tekili: Karrâ) Güzel okuyanlar.

kasabat

  • (Tekili: Kasaba) Bronşlar.
  • Kasabalar.

kasaid

  • (Tekili: Kaside) Kasideler.

kasat / kâsat

  • (Tekili: Ke's) Kadehler, ke'sler.

kasavise

  • (Tekili: Kıssis) Papazlar, ruhbânlar, keşişler.

kase-lisan / kâse-lisan

  • (Tekili: Kâselis) Dalkavuklar, çanak yalayıcılar.

kaseha / kâseha

  • (Tekili: Kâse) Kâseler.

kataif

  • (Tekili: Katife) Saçaklı, tüylü havlular; ehramlar.
  • Kadayıf tatlısı.

katarat

  • (Tekili: Katre) Katreler, su damlaları.

katele

  • (Tekili: Katil) Katiller. İnsan öldürmüş kimseler.

kater

  • (Tekili: Katre) Katreler, damlalar.

katla / katlâ

  • (Tekili: Katîl) Öldürülmüş kimseler.

kavabil

  • (Tekili: Kabile) Ebeler.
  • (Kabiliyet) Kabiliyetler veya kabiliyetliler.

kavadih

  • (Tekili: Kadiha) Çekiştirenler, zemmediciler, kötüleyiciler.
  • Çekiştirilecek ve zemmedilecek şeyler.

kavadim

  • (Tekili: Kadime) Kuyruklar.
  • Kuşların kanatlarının ön tüyleri.

kavafi / kavafî

  • (Tekili: Kafiye) Kafiyeler.

kavafil

  • (Tekili: Kafile) Kafileler. Birlikte yolculuk eden topluluklar.
  • Sıra sıra ve takım takım gönderilen şeyler.

kavaid

  • (Tekili: Kaide) Kaideler. Hareket porgaramları. Dil öğreten bir kitaptaki kaideler. Arab lisanındaki kaidelerin dercedildiği gramer kitabı.

kavaim

  • (Tekili: Kaime) Kaimeler.

kavakiz

  • (Tekili: Kakuze) Boş maşrapalar.

kavalib

  • (Tekili: Kalıb) Kalıplar.

kavanin

  • (Tekili: Kanun) Kanunlar. Devlet idare kaideleri. Şeriatın her bir mes'elesi.

kavari'

  • (Tekili: Karia) İnsan öleceği zaman, halet-i nezi'de okunan âyet-i kerime.
  • Şiddetli esen rüzgârlar.
  • Ansızın Allah tarafından gönderilen belâ ve musibetler.

kavarir

  • (Tekili: Karure) Gözbebekleri.
  • Şişeler.

kavasıf

  • (Tekili: Kasıf) Şiddetli esen rüzgârlar. Fırtınalar.

kavasım

  • (Tekili: Kasım) Ezici, kırıcı ve ufaltıcı şeyler.

kayasire

  • (Tekili: Kayser) Kayserler. Eski Bizans ve Roma İmparatorlarının lâkapları.

kazaya

  • (Tekili: Kaziye) Kaziyeler. Hükümler.

kebair / kebâir

  • (Tekili: Kebire) Büyük şeyler, büyük günahlar. Kebairin sıralanışı:-Allah'ı inkâr etmek.-Allah'a şirk koşmak.-Kat'iyyen sâbit olan dini bir hükme inanmamak.-Allah'ın rahmetinden ümidini kesmek.-Allah'ın cezasından, mekrinden ve azabından emin olmak.-Günah üzerinde ısrar etmek. Yâni, herhangi bir gün
  • Büyük günâhlar. Müfredi (tekili) kebîredir.

kebuteran / kebuterân

  • (Tekili: Kebuter) Güvercinler.

kefef

  • (Tekili: Keffe) Kefeler. Terazinin tablaları.

kefere

  • (Tekili: Kâfir) Kâfirler.

kehail

  • (Tekili: Kehil) Sürmeli gözler. Sürme çekilmiş gözler.

kehene

  • (Tekili: Kâhin) Kâhinler, falcılar.

kelalib / kelâlib

  • (Tekili: Küllâb) Çengeller, kancalar, uçları eğri olan demirler.

kelim

  • (Tekili: Kelime) Kelimeler, kelâmlar, lâkırdılar.

kelimat

  • (Tekili: Kelime) Kelimeler, kelâmlar, sözler.

kemain

  • (Tekili: Kemin) Pusuya gizlenmiş adamlar.

kemalat / kemalât

  • (Tekili: Kemal) Faziletler, iyilikler, mükemmellikler. Ahlâk ve huy güzellikleri. Terbiyelilik, edeblilik.

kemenan

  • (Tekili: Kemin) Pusuya gizlenmiş askerler.
  • Pusular.

kemmiyat

  • (Tekili: Kemmiyet) Kemiyetler.

kemmiyet

  • Sayı.
  • Nicelik.
  • Tekillik veya çoğulluk.

kenain

  • (Tekili: Kinâne) Ok kılıfları, okluklar, sadaklar.

kerabis

  • (Tekili: Kirbâs) Kumaşlar. Bezler.

keraih

  • (Tekili: Kerihe) Nefret edilecek ve iğrenç şeyler.

keramat

  • (Tekili: Keramet) Kerametler.

keraris

  • (Tekili: Kürrâse) El yazması kitapların sekiz sahifeden ibâret olan formaları.

keşan

  • (Tekili: Keş) Çekenler, çekiciler. (Farsça)
  • Çeken, çekerek. Çeke çeke. (Farsça)

keşfiyat

  • (Tekili: Keşf) Keşifler. Bulup meydana çıkarılan şeyler.
  • Cenâb-ı Hakkın ihsan ve ilhamı ile evliyâullahın, hususan evliya-ı izâm hazeratının ve hasseten Kur'ân-ı Hakimin irşadı ile ve feyzi ile Rüesâ-i Evliyâ ve Server-i Kâinat olan Peygamberimiz Resul-i Ekrem (A.S.M.) Efendimizin de

keşişan / keşişân

  • (Tekili: Keşiş) Papazlar, manastır rahibleri.

ketaib

  • (Tekili: Ketibe) Askerler, neferler, erler. Alaylar, birlikler.

kevahil

  • (Tekili: Kâhil) Sırtlar, arkalar.
  • Gayretsizler, uyuşuklar, tembeller.

kevahin

  • (Tekili: Kâhin) Kâhinler. Falcılar. Gaibten haber verenler.
  • Alimler.

kevaib

  • (Tekili: Kâib) Yeni yetişmiş turunç memeli kızlar.

kevakib

  • (Tekili: Kevkeb) Yıldızlar.

keyan

  • (Tekili: Key) şahlar, hükümdarlar, keyler, hakanlar. (Farsça)

kezeb

  • (Tekili: Kezub) Yalancılar.

kıbab

  • (Tekili: Kubbe) Kubbeler. Tepesi yarım küre şeklinde olan binâ damları.

kıbah

  • (Tekili: Kabih) Çirkinler, kabihler.

kibar

  • (Tekili: Kebir) İnce ve nârin yapılı. Terbiyeli ve nezaket sahibi. Hassas.
  • Kebirler. Büyük rütbeliler. Büyükler.

kibaş

  • (Tekili: Kebş) Erkek koyunlar, koçlar.

kıbtiyan

  • (Tekili: Kıbti) Kıbtiler, çingeneler.

kifaf

  • (Tekili: Aslı: Kefaf) Yetecek kadar olma. İhtiyaca yetecek kadar azık.
  • Bir şeyin güzide ve hayırlısı.
  • (Keffe) Terazi kefeleri.

kifat

  • Cem'olmuş, toplanmış, biriktirilmiş.
  • İçinde birşey toplanıp biriktirilen yer.
  • Hızlı uçmak, gitmek.
  • (Tekili: Küfv) Küfüvler, benzerler, eşler, denkler.

kihal

  • (Tekili: Kehl) Kemâlini bulmuş kimseler. Kâmil insanlar. Olgunluk çağında bulunanlar.

kihan

  • (Tekili: Kih) Küçükler.

kıla'

  • (Tekili: Kal'a) Surlar, kaleler, hisarlar.

kilab / kilâb

  • (Tekili: Kelb) Köpekler.

kilem

  • (Tekili: Kelime) Kelimeler, kelâmlar, sözler.

kimam

  • (Tekili: Kimm) Tomurcuklar.
  • Hayvan ağızlığı. Boyunduruk.

kinaiyyat

  • (Tekili: Kinâye) Temsillerle anlatılan imalı ve dokunaklı sözler.

kirab

  • (Tekili: Kerübe) Yeri sürüp aktarmak.
  • Yeri süpürmek.
  • Suyun aktığı yerler.

kiram

  • Benzetmeli, kinâyeli.
  • (Tekili: Kerim) Kerimler, şerefliler.
  • Eli açık cömert kimseler.

kısa'

  • (Tekili: Kas'a) Tabaklar, çanaklar, çömlekler.

kısar

  • (Tekili: Kasir) Kısalar. Kasr olanlar.

kisef

  • (Tekili: Kisf) Kıt'alar, parçalar, kısımlar.

kıssat / kıssât

  • (Tekili: Kıssa) Kıssalar. Hikâyeler.

kıtaat

  • (Tekili: Kıt'a) Bölümler, cüzler, parçalar.
  • Büyük kara parçaları.
  • Askeri birlikler.
  • Ülkeler, memleketler.

kıyasiyyat

  • (Tekili: Kıyâsi) Benzetme veya tatbik ile olanlar.
  • Umumi kurallara uygun olanlar.

kıyem

  • (Tekili: Kıymet) Kıymetler, değerler.

kıyemiyyat

  • (Tekili: Kıyemî) Değerli nesneler, az bulunan pahalı şeyler.

kızban

  • (Tekili: Kadib) İnce düz fidanlar, çubuklar, dallar.

kuban

  • (Tekili: Kub) Vurucular, dövücüler. (Farsça)
  • Vurarak, döverek mânâlarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. (Farsça)

kubeb

  • (Tekili: Kubbe) Kubbeler, kemerler. Tepesi yuvarlak, yarım küre şeklinde yapılan binâ damları.

kübera

  • (Tekili: Kebir) Büyükler. Ulular.

kubhiyyat

  • (Tekili: Kubh) Çirkin hareketler ve işler. Günah ve çirkin şeyler.

kübud

  • (Tekili: Kebed) Karaciğerler.

kubur

  • (Tekili: Kabr) Kabirler, mezarlar, türbeler.

kudat

  • (Tekili: Kadı) Kadılar. Şeriat kanunlarıyla hâkimlik edenler.

kudema

  • (Tekili: Kadim) Kadimler. Eski büyükler. Eski adamlar. İleri gelen büyükler. Eski zamanda gelmiş olanlar.

kudur

  • (Tekili: Kıdr) Çömlekler, tencereler. Yemek pişirilen kaplar.

küdur

  • (Tekili: Keder) Kederler, hüzünler, üzüntüler, sıkıntılar, ıztırablar.

kufar

  • (Tekili: Kafr) Issız ve susuz yerler. Çöller, sahralar.

küfat

  • (Tekili: Küfv) Eşitler.
  • Denkler, müsaviler.

küffar

  • (Tekili: Kâfir) Gâvurlar. Hak din olan İslâmiyeti inkâr edenler. Kâfirler.

küfuf

  • (Tekili: Keff) Avuçlar, el ayaları.

kuful

  • (Tekili: Kufl) Kilitler.
  • Seferden veya yolculuktan dönme.

kühhan

  • (Tekili: Kâhin) Kâhinler, falcılar.

kühuf

  • (Tekili: Kehf) Mağaralar.

kühul

  • (Tekili: Kehl) Orta yaşlı kişiler. Olgun kimseler.

külef

  • (Tekili: Külfet) Külfetler, zahmetler, sıkıntılar, zorluklar.
  • Merâsimler.

kulel

  • (Tekili: Kulle) Kuleler.
  • Dağ tepeleri.

külliyat

  • (Tekili: Külliyet) Bütün. Hepsi. Hepsi birden.
  • Bir müellifin bütün eserleri.

kulub

  • (Tekili: Kalb) Kalbler, gönüller.

kümat

  • (Tekili: Kemi) Yiğitler, kahramanlar, savaşçılar.

kümmel

  • (Tekili: Kâmil) Kâmiller. Olgunlar. İlmen, dinen ve mânen kâmil olan büyük zatlar. Büyük mâneviyat ve fazilet sahibi insanlar.

kümmelin / kümmelîn

  • (Tekili: Kâmil ve kümmel) Kâmiller.

künasat

  • (Tekili: Künâse) Künâseler, süprüntüler.

künat

  • (Tekili: Kâni) Kinâyeciler. Kinâye söyliyenler.

künnes

  • (Tekili: Kânis) Yuvasında ve yatağında olan geyikler.
  • Gündüzün gizlenen, gece görünen seyyar yıldızlar.

künuz

  • (Tekili: Kenz) Hazineler. Defineler.

kura

  • (Tekili: Karye) Karyeler, köyler, kasabalar.

kurab

  • (Tekili: Kurbet) Yakınlar, akrabalar.

kuran / kûrân

  • (Tekili: Kur) Körler. âmâlar. (Farsça)

kürat

  • (Tekili: Küre) Küreler. Yuvarlak olan nesneler.

kürema

  • (Tekili: Kerim) Kerimler.

küreviyat

  • (Tekili: Küreviyet) Küre gibi oluşlar. Küreler. Yuvarlaklıklar.

kurra

  • (Tekili: Kari') Okuyucular. Kur'ân-ı Kerimi usul ve tecvidine göre okuyanlar. Dindar ve sâlih kimse.

kürub

  • (Tekili: Kerb) Kederler, tasalar, kaygılar, gamlar.

kuruh

  • (Tekili: Kurha) Yaralar.

kurum

  • (Tekili: Karm) Değerli insanlar. Kıymetli ve değeri büyük kişiler.

kürum

  • (Tekili: Kerm) Üzüm kütükleri. Bağ kütükleri.

kurun

  • (Tekili: Karn) Asırlar. Devirler. Çağlar.

küruş

  • (Tekili: Keriş) İşkembeler.

kuruz

  • (Tekili: Karz) Borçlar. Ödünç olarak verilen paralar.

küştegan / küştegân

  • (Tekili: Küşte) Öldürülmüşler, öldürülmüş olanlar.

kusur

  • Noksanlık. Eksiklik. Noksan ve âcizlik. İhmal. Tedbirsizlik.
  • Cem' olmalar.
  • Pahalanmak.
  • Eksilmek.
  • Şiddetli olan şeyin yavaşlayıp sâkin olması.
  • Bereketlenmek.
  • İmtina', âciz olmak.
  • Bir hesabın üstü. Artan kısım.
  • (Tekili: Kasr) Kası

kuşur

  • (Tekili: Kışr) Kabuklar, kışırlar.

küsur

  • (Tekili: Kesir) Artan parçalar, geri kalan adetler. Artık.

küsurat / küsurât

  • (Tekili: Küsur) Artan kısımlar, küsurlar, artıklar.

kutela'

  • (Tekili: Katil) Öldürülmüş kimseler, maktuller.

kutta'

  • (Tekili: Katı') Kesiciler, kat' ediciler, kesenler.

küttab

  • (Tekili: Kâtib) Kâtipler.
  • Mektep, okul.
  • Başı yuvarlak küçük ok. (Oğlancıklar onunla ok atmayı öğrenirler.)

kuttal

  • (Tekili: Katil) Katiller, öldürücüler, öldürenler. Katledenler.

kuttan

  • (Tekili: Katın) Yerliler, oturanlar, sâkinler.

kutu'

  • Sudan veya bir yoldan geçme.
  • (Kuşlar) göç etme.
  • (Tekili: Kat') Kesintiler.

kutub

  • (Tekili: Kutb) Kutublar.

kütüb

  • (Tekili: Kitâb) Kitablar.

kuur

  • (Tekili: Ka'r) Dipler, derinlikler. Nihâyetler.

küus

  • (Tekili: Ke's) Kaplar, çanaklar, çömlekler.
  • kadehler. Bardaklar.

kuva / kuvâ

  • (Tekili: Kuvvet) Güçler. Kuvvetler.
  • Hisler. Hasseler. Takatler.
  • Şeriatın birer hükmü.

kuyud

  • (Tekili: Kayd) Kayıtlar. Resmi muâmelelerin veya her hangi bir şeyin kayıtları, deftere geçirilmeleri, yazılmaları.

lagviyyat

  • (Tekili: Lagv) Lağvlar. Boş sözler.

laklakıyyat

  • (Tekili: Laklaka) Faydasız, boş lâkırdılar; mânâsız sözler.

latifeperdazan

  • (Tekili: Lâtifeperdâz) Şakacılar, lâtifeciler. (Farsça)

leali

  • (Tekili: Leâl) İnciler. Lü'lüler.

lebeniyyat / lebeniyyât

  • (Tekili: Lebeniyye) Sütlü nesneler.

ledünniyat

  • (Tekili: Ledünn) Allah Teâlâ Hazretleri tarafından hususi vecih üzere bâtınan ihsan olunanlar.

lefaif

  • (Tekili: Lifafe) Sargılar, örtüler. Zarflar.

leha

  • (Tekili: Lehât) Küçük diller.

lehevat

  • (Tekili: Lehât) Küçük diller.

lehviyyat

  • (Tekili: Lehv) Lehivler, kadınlı erkekli haram eğlenceler, oyunlar. Nefsanî gayr-i meşru oyun ve eğlenceler. (Farsça)

leiman

  • (Tekili: Leim) Alçak, zelil ve aşağılık kimseler. Pinti ve cimri insanlar.

lekalik

  • (Tekili: Laklak) Leylekler.

lemeat

  • (Tekili: Lem'a) Parlayışlar, parıltılar.

lemehat

  • (Tekili: Lemha) Bir defa göz atmalar.
  • Parıltılar, çakmalar.

leşkeriyan

  • (Tekili: Leşker) Askerler, leşkerler. (Farsça)

levahık

  • (Tekili: Lâhık. Lâhıka) İlâveler, ekler. Lâhıkalar.

levaic

  • (Tekili: Lâice) Kalbleri aşk ateşiyle yananlar.

levaih

  • (Tekili: Levâyih) (Lâyiha) Lâyihalar.

levaim

  • (Tekili: Lâime) Bir kimsenin yüzüne karşı çekiştirmeler, levmetmeler. Zemmetmeler. Başa kakmalar.

levami'

  • (Tekili: Lâmia) Parıldayan şeyler, nurlar, parıldamalar.

levazımat

  • (Tekili: Levazım) Lüzumlu maddeler.

leveat

  • (Tekili: Lev'a) Sevgiden ve mecazî aşktan gelen iç yanıklıkları. Yürekten gelen acılar.

levendan / levendân

  • (Tekili: Levend) Leventler, askerler. (Farsça)

leyail

  • (Tekili: Leyl) Geceler.

leyal

  • (Tekili: Leyâli-Leyâil) (Leyl) Geceler.

lezzat

  • (Tekili: Lezzet) Tatlılıklar. Lezzetler. Tadı hoş ve güzel olan şeyler.

liam

  • (Tekili: Leim) Alçak, aşağılık ve zelil kimseler. Pinti ve cimri insanlar.

libab

  • (Tekili: Lebib) Akıllılar, zeki kimseler.

liha

  • (Tekili: Lihye) Lihyeler, sakallar.

liha'

  • (Tekili: Lehât) Küçük diller.

lihaf

  • (Tekili: Lahfe) Yumuşak beyaz taşlar.
  • Yufka kaymak.

liham

  • Lehimleme.
  • Lehim.
  • (Tekili: Lahm) Etler.

likah

  • (Tekili: Lükuh) Süt veren dişi develer.

lil-müttekin / lil-müttekîn

  • Müttekiler için.

lisat

  • (Tekili: Lise) Tıb: Diş etleri.

litaf

  • (Tekili: Latif) Yumuşaklıklar.

liyakatmendan / liyakatmendân

  • (Tekili: Liyâkatmend) Değerli, liyâkatli kimseler, faziletli kişiler. (Farsça)

lizaz

  • (Tekili: Leziz) Lezzetli ve tatlı şeyler.

lübub

  • (Tekili: Lübb) Her şeyin hâlisleri. Özler.

lübus

  • (Tekili: Libâs) Esvaplar, elbiseler.
  • Savaş elbisesi.

lücec

  • (Tekili: Lücce) Engin denizler.
  • Kalabalık topluluklar, cemaatler.

lücüm

  • (Tekili: Licâm) Gemler, at dizginleri.

lugat

  • (Tekili: A, uzun okunur) (Lügat) Lügatlar, kelimeler.
  • Lügat kitapları.

lühud

  • (Tekili: Lahd) Çukurlar, kabirler, mezarlar.

lühuf

  • (Tekili: Lihâf) Örtüler, sargılar. Örtünecek şeyler.

lühum

  • (Tekili: Lahm) Etler.

lüsn

  • (Tekili: Lisân) Diller, lisanlar.

lüsün

  • (Tekili: Lisân) Lisânlar, diller.

lüsus

  • (Tekili: Luss) Hırsızlar, sârıklar.

ma'kulat

  • (Tekili: Ma'kul) Aklın uygun bulduğu, ancak akıl ile bilinir ve nakle müstenid olmayan meseleler ve ilimler.

ma'lulin / ma'lulîn

  • (Tekili: Ma'lul) Sakatlar. Hastalıklı ve illetli kimseler.

ma'ruzat / ma'ruzât

  • (Tekili: Ma'ruz) Arz olunanlar. Arzedilenler, takdim edilenler. Küçükten büyüğe bildirilenler.

ma'yubat

  • (Tekili: Ma'yube) Ayıplanacak şeyler. Eksiklikler, noksanlıklar, kusurlar.

ma'zulin / ma'zulîn

  • (Tekili: Ma'zul) İşinden çıkarılmış olan kimseler. Azledilmişler.

maabid / maabîd

  • (Tekili: Meâbid - Mabed) İbadet edilen yerler. Mâbetler.
  • (Abd) Hizmetçiler. Kullar.
  • (Tekili: Ma'bud) Ma'budlar.

maabir

  • (Tekili: Ma'ber) Köprüler, geçitler, kemerler.

maacil

  • (Tekili: Ma'cel) Yollar,

maacin / maacîn

  • (Tekili: Ma'cun) Macunlar. Hamur kıvamındaki yoğurulmuş şeyler.

maadin

  • (Tekili: Maden) Madenler.

maahid

  • (Tekili: Ma'hed) Buluşma yerleri. Anlaşma yapılan ve sözleşilen yerler.

maakıd

  • (Tekili: Ma'kad) Ma'kadlar, akdedilecek yerler. Toplantı yerleri.
  • Düğümler. Düğüm yerleri veya noktaları.

maakıl

  • (Tekili: Ma'kıl, Ma'kale ve Ma'kule) Sığınacak yerler.
  • Kan pahaları.

maakım

  • (Tekili: Ma'kım) Eklemler, eklemeler.

maalif

  • (Tekili: Ma'lef) Ot, saman gibi yem konan yerler. Samanlıklar.

maalim

  • (Tekili: Ma'lem) Dinî inançlara, itikadlara dair mes'eleler.
  • İzler. Nişanlar. Eserler.

maami'

  • (Tekili: Ma'maa) Ateş çatırtıları.

maani / maanî

  • (Tekili: Mâna) Mânalar.
  • Belâgatın üç şubesinden biri. Lafzın muktezâ-yı hâl ve makama uygunluğuna mahsus bir ilim adı.

maaric / maarîc

  • (Tekili: Mi'rac) Merdivenler.

maarif-mendan / maarif-mendân

  • (Tekili: Maarifmend) Bilgi sahibi kimseler, bilgililer.

maarik

  • (Tekili: Ma'rek ve Ma'reke) Savaş meydanları, muharebe alanları. Harp sahaları.

maarız

  • (Tekili: Muarraz) Bir sözü söyleyip başka bir şey murad etme ve cem' olmak, toplamak itibariyle ma'razlar, ta'rizler, adem-i tasrihler, sarahatsizlikler.

maariz / maarîz

  • (Tekili: Mi'raz) Kapalı mânâlar.
  • Edb: Birden fazla mânası olan bir kelimenin, en uzak mânasını kasdetmeler.

maaşat

  • (Tekili: Maâş) Maaşlar. Memur, emekli, dul, yetim vs. gibi kimselere verilen aylıklar.

maasi / maasî

  • (Tekili: Ma'siyyet) Günahlar.
  • İsyanlar.

maasır

  • (Tekili: Ma'sara) Üzüm, susam gibi şeylerin sıkıldığı yerler.

maaşir

  • (Tekili: Ma'şer).

maatıf

  • (Tekili: Ma'tıf ve Mı'taf) Gözlenilecek veya bakılacak yerler.

maatir / maatîr

  • (Tekili: Mı'târ) Devamlı güzel koku sürünenler.

maavil

  • (Tekili: Mi'vel) Taş, kaya parçalamakta kullanılan sivri kazmalar.

maavin

  • (Tekili: Maunet) Yardımlar, muâvenetler.
  • Yol yiyecekleri. Azıklar.

maayiş

  • (Tekili: Maişet) Geçinmek için gerekli şeyler.

maazım

  • (Tekili: Mu'zam) Bir şeyde en büyük kısımlar.

madahik

  • (Tekili: Madhek) Güldürücü ve komik kimseler. Soytarılar.

madarib

  • (Tekili: Madrab) Darbedilecek, dövülecek yerler.

maddiyat

  • (Tekili: Maddiyet) Maddi ve cismâni şeyler. Gözle görülüp elle tutulur cinsten şeyler.

magabin

  • (Tekili: Magben) Kasıklar, uyluk kemikleri.

magafir

  • (Tekili: Miğfer) Çelik başlıklar, miğferler.

magalık

  • (Tekili: Mağlak) Kilitler, sürmeler.

magamiz

  • (Tekili: Magmaz) Karanlık yerler. Karanlık ve çukur yerler.

magani

  • (Tekili: Magni) Evler, hâneler, menziller.

maganim

  • (Tekili: Magnem) Ganimetler. Düşmandan ele geçirilen mallar.

magarat

  • (Tekili: Magare) Mağaralar.

magarib

  • (Tekili: Magrib) Batılar, magribler, garplar.
  • Akşamlar.

magarim

  • (Tekili: Magrem) Diyetler.
  • Ödenecek borçlar.

magaris

  • (Tekili: Magris) Fidanlıklar, fidan bahçeleri.

magasil

  • (Tekili: Magsel ve Magsil) Gusülhâneler, yıkanılacak yerler.

magavir

  • (Tekili: Mugâvir) Kıtal eden, harbeden, çarpışan.

magrukin / magrukîn

  • (Tekili: Mağruk) Suda Boğulanlar.

mahabib

  • (Tekili: Mahbub) Sevilen ve muhabbet edilenler. Mahbublar.

mahabir

  • (Tekili: Mahber) Mürekkep hokkaları.

mahabis

  • (Tekili: Mahbes) Ceza evleri, zindanlar. Hapishaneler.
  • (Tekili: Mahbus) Hapsedilmişler, mahbuslar. Bir yere kapatılmış olanlar.

mahabiz

  • (Tekili: Mahbeze) Ekmekçi fırınları.

mahacir

  • (Tekili: Mahcer) Göz çukurları.

mahadim

  • (Tekili: Mahdum) Mahdumlar, oğullar.

mahafil

  • (Tekili: Mahfil) Mahfiller.
  • Toplantı yerleri. Oturulup görüşülecek yerler.
  • Büyük câmilerde eskiden hükümdarlara veya müezzinlere ayrılmış ve etrafı parmaklıklarla çevrilmiş olan yerler.

mahafir

  • (Tekili: Mihfer) Beller, kazmalar.

mahalib

  • (Tekili: Mahleb) Yırtıcı hayvanların tırnakları, çengelli pençeleri.

mahall / mahâll

  • (Tekili: Mahall) Yerler. Mekânlar.

mahamid

  • (Tekili: Mahmedet) İyi ve güzel huylar. İyi hasletler.
  • Şükürler, senâlar, medihler. Şükür edilmeğe değer davranışlar.

maharib

  • (Tekili: Mihrâb) Mihrâblar.

maharim

  • (Tekili: Mahrem) Mahrem olanlar. Haram olan şeyler.

maharit

  • (Tekili: Mahrut) Mahruti şekilller. Koniler.

mahatim

  • (Tekili: Mahtum) Bağlanmış ve kilitlenmiş şeyler.
  • Mühürlenmiş şeyler.

mahavif

  • (Tekili: Mahuf) Tehlikeli ve korkulu yerler.

mahavir

  • (Tekili: Mihver) Mihverler, eksenler.

mahayil

  • Alâmet, işaret.
  • (Tekili: Mahile) Hayâl eserleri.

mahazil

  • (Tekili: Mahzul) Rezil ve kepaze olmuş kimseler.

mahazin

  • (Tekili: Mahzen) Mahzenler, sığınaklar, bodrumlar.

mahazır

  • (Tekili: Mahzar) Mahzarlar, mürâcaatlar. Umumi istidatlar.

mahazir

  • (Tekili: Mahzur) Korkulacak ve sakınılacak şeyler. Maniler, engeller.

mahbusin / mahbusîn

  • (Tekili: Mahbus) Hapsolunmuş kimseler. Bir yere kapatılmış olanlar.

mahfuzat

  • (Tekili: Mahfuz) Mahfuz olunmuş, gizlenilmiş şeyler.
  • Hıfzedilip ezberlenmiş şeyler.

mahiyan

  • (Tekili: Mâh) Aylar.
  • (Mâhî) Balıklar, semekler.

mahlukat

  • (Tekili: Mahluk) Yaratılmışlar. Mahluklar. Allah'ın yarattığı şeyler.

mahreman

  • (Tekili: Mahrem) Sırlar. Gizli şeyler. Esrar.
  • Sırdaşlar.

mahsubat / mahsubât

  • (Tekili: Mahsub) Hesab edilmiş olanlar. Hesaba dahil edilmişler.

mahsulat / mahsulât

  • (Tekili: Mahsul) Mahsuller. Hâsılat. Tarladan, bahçeden veya hayvanlardan elde edilen gıda maddeleri.

makabih

  • (Tekili: Makbaha) Çirkin ve yakışıksız davranışlar.

makabir

  • (Tekili: Kabr) Kabirler. Mezarlar.

makadim

  • (Tekili: Makdem) Geri gelmeler. Dönüp gelmeler.

makalat

  • (Tekili: Makale) Makaleler. Söz ve yazılar. Bahisler.

makalim

  • (Tekili: Maklem) Ucu budanmış ve sivrilmiş şeyler.

makamat

  • (Tekili: Makam ve makame) Makamlar, mertebeler.
  • Cemaatler, cemiyetler, kalabalıklar, topluluklar.

makami'

  • (Tekili: Mikmaa) Gürzler, topuzlar.

makani'

  • (Tekili: Mıkna' ve Mıknaa) Başörtüleri, eşarplar.

makariz

  • (Tekili: Mikrâz) Makaslar, kesecek âletler.

makasim

  • (Tekili: Maksim) Su taksim edilen yer.

makasir

  • (Tekili: Maksure) Bir hânedeki en mahrem taraflar. Bir evin en mahrem tarafları.
  • Câmilerde etrâfı parmaklıklarla çevrili yüksek yer.

makatı'

  • (Tekili: Ka, uzun okunur) Kesmeler. Kesişmeler. Kesişen yerler.
  • (Kat') Sözdeki veya nazımdaki durak yerleri. Heceler.

makatil

  • (Tekili: Maktel) Katlin yapıldığı yerler, öldürme fiilinin geçtiği yerler, makteller.

makatir

  • (Tekili: Maktar) Damlalar, katreler.

makavid

  • (Tekili: Mekud) Yularlar.

makbuzat

  • (Tekili: Makbuz) Alınan paralar. Satıştan veya borçlulardan toplanan paralar.

makdurat

  • (Tekili: Makdur) Takdir-i İlâhi olanlar. Güç ve kuvvet. Elden gelenler. Takdir edilenler.

maktulin / maktulîn

  • (Tekili: Maktul) Öldürülmüş insanlar. Vurulmuş veya katledilmiş kimseler.

makulat

  • (Tekili: Makule) Çeşitler, takımlar. Kategoriler.

mansubin / mansubîn

  • (Tekili: Mansub) Memuriyette bulunanlar. Hizmette olanlar.

maran

  • (Tekili: Mâr) Yılanlar. (Farsça)

masadır

  • (Tekili: Masdar) Masdarlar.

masaid

  • (Tekili: Mas'ad) Yukarı çıkacak yerler.

masaif

  • (Tekili: Masif) Sayfiyeler, yazlıklar. Yaz mevsiminde oturulacak yerler.

masani'

  • (Tekili: Masna) Sarnıçlar. Su mahzenleri.

masari'

  • (Tekili: Mısrâ') Mısrâlar.
  • (Masra') Güreş meydanları.

masarif

  • (Tekili: Masraf) Sarfiyatlar, masraflar. (Masârifât da denir.)
  • (Tekili: Masruf) Harcananlar, sarfolunanlar.

masarifat

  • (Tekili: Masârif) Masraflar, giderler. Harcanan paralar.

matabi'

  • (Tekili: Matbaa) Matbaalar, basımevleri.

matabih / matabîh

  • (Tekili: Matbah) Mutfaklar. Yemek pişirilen yerler.
  • (Tekili: Matbuh) (Tabh. dan) Tabholunmuş yani pişirilmiş şeyler.

matahir

  • (Tekili: Mathare) Mataralar, su kapları.
  • Gusülhâneler. İçinde yıkanılıp temizlenilecek yerler.

mataif

  • (Tekili: Matâf) (Tavaf. dan) Tavaf edilecek, etrâfı ziyaret edilip dolaşılacak yerler.

mataim / mataîm

  • (Tekili: Mat'am) Yemek yenilecek yerler. Yemek odaları.
  • (Tekili: Mıt'âm) Oburlar, doymakbilmez kimseler.
  • Başkalarını beslemeler.

matain / mataîn

  • (Tekili: Matin) Balçıkla sıvanmış yerler.
  • (Tekili: Mıt'ân) Mızrakla yaralamakta mâhir ve usta olan.

matalil

  • (Tekili: Matlul) Nemli, ıslak ve yaş şeyler.

matamih

  • (Tekili: Matmah) Göz dikilen şeyler. Göz dikilen yerler.

matamir / matamîr

  • (Tekili: Matmure) Mezarlar, kabirler.
  • Bazı şeyleri saklamak için kullanılan toprakaltı yerler.

matarid

  • (Tekili: Mıtred) Mızraklar, zıpkınlar.

matarih

  • (Tekili: Matrah) Bir şey atılan yerler.
  • Tarhedilecek yerler.

matarık

  • (Tekili: Mıtrak ve Mıtraka) Demirci çekiçleri.

matavi

  • (Tekili: Matvi) Kıvrımlar. Bükülmüş şeyler.

mataya

  • (Tekili: Matiyye) Binek hayvanları.

matbuhat

  • (Tekili: Matbuh) Kaynatılmış veya haşlanmış ilâçlar.
  • Pişirilmiş yemekler.

matlubat

  • (Tekili: Matlub) İstenilen, talebedilen ve aranılan şeyler.
  • Alacaklar. Ödünç olarak verilmiş olan şeyler.

mayiat / mâyiât

  • (Tekili: Mâyi') Akıcı cisimler. Su halinde bulunan, akan şeyler.

mazacı'

  • (Tekili: Mazca) Kabirler, mezârlar.

mazacir

  • (Tekili: Mazcer) Gönül daralacak ve sıkıntılı yerler.

mazahir

  • (Tekili: Mazhar) Mazharlar. Eşyanın görüldüğü, çıktığı yerler.
  • Nâil olmalar.
  • Şereflenmeler.

mazalim

  • (Tekili: Mazleme) Haksızlık ve adaletsizlikler. Zulümler.
  • Adâlet dâiresi.

mazamin / mazamîn

  • (Tekili: Mazmun) Mânâlar, mefhumlar, kavramlar.
  • Ödenmesi gereken şeyler.
  • Cinaslı, nükteli sözler.

mazayık

  • (Tekili: Mazîk) Zor güç işler.
  • Sıkıntılı ve dar yerler.

mazbutat / mazbutât

  • (Tekili: Mazbut) Ele geçirilmiş; kaydedilmiş; hatırda tutulmuş şeyler. Mazbut olan şeyler.

maznunin / maznunîn

  • (Tekili: Maznun) Zan altında bulunanlar. Şüpheli kimseler.

mazrufat / mazrufât

  • (Tekili: Mazruf) Zarflı olanlar.

me'kulat / me'kulât

  • (Tekili: Me'kul) Yenilecek gıdâ maddeleri.

me'murin / me'murîn

  • (Tekili: Me'mur) Devlet hizmetinde bulunan kimseler. Me'murlar.

me'zunin / me'zunîn

  • (Tekili: Me'zun) Mezunlar. İzin almış kimseler. Salâhiyetliler. İcâzet sahibleri. Diplomalılar.

meadib

  • (Tekili: Me'debe) Ziyâfetler.

meahiz

  • (Tekili: Me'haz) Me'hazler. Bir şeyin çıktığı veya alındığı yerler. Kaynaklar.

meakil

  • (Tekili: Me'kele) Yenilecek şeyler. Yemekler. Erzâk.

mearic

  • (Tekili: Mi'rac) Mi'raclar. Merdivenler. Çıkılacak yerler.

meazib

  • (Tekili: Mi'zab) Oluklar. Su yolları.

meazin

  • (Tekili: Me'zene) Ezan okunan yerler.

meazir

  • (Tekili: Mi'zer) Peştemallar.

mebadi

  • (Tekili: Mebde) Mebdeler, başlangıçlar, ilk unsurlar.
  • Çekirdekler.
  • Prensipler.

mebaliğ

  • (Tekili: Meblâğ) Paralar, akçeler.

meberrat

  • (Tekili: Meberre) Sevab için, hayır kazanmak için yapılan işler.

mecadif

  • (Tekili: Micdâf) Kayık veya sandal kürekleri.

mecadil

  • (Tekili: Micdel) Köşkler, kasırlar.

mecali / mecalî

  • (Tekili: Meclâ) Aynalar.

mecami'

  • (Tekili: Mecmua) Mecmualar. Dergiler.

mecamir

  • (Tekili: Micmer) İçlerinde tütsü yakılan kaplar, buhurdanlar.

mecanik

  • (Tekili: Mencenik) Mancınıklar.

mecari / mecarî

  • (Tekili: Mecrâ) Mecralar. Su yolları. Su yatakları.

mecazib

  • (Tekili: Meczub) Meczublar. Cezbeye tutulmuş olanlar.

mecellat

  • (Tekili: Mecelle) Mecmualar, kitaplar, dergiler.

mechulat

  • (Tekili: Mechul) Mechul olan ve bilinmeyen şeyler.

mecruhin / mecruhîn

  • (Tekili: Mecruh) Yaralılar. Yaralanmış olanlar.

mecusiyan / mecusiyân

  • (Tekili: Mecusi) Mecusiler. Ateşe tapanlar.

meczubin / meczubîn

  • (Tekili: Meczub) Meczublar. Deliler, mecnunlar. Cezbeye gelmiş olanlar.

med'uvvin / med'uvvîn

  • (Tekili: Med'uvv) Davetliler, davet olunmuşlar, çağrılmış olanlar.

medafi'

  • (Tekili: Medfa) Ask: Toplar.

medafin

  • (Tekili: Medfen) Mezarlar, kabirler. Gömülecek, defnolunulacak yerler.

medahil

  • (Tekili: Medhal) Girişler. Girilecek yerler.

medaric

  • (Tekili: Medrec ve Medrece) Merdivenler.
  • Meslekler, yollar.

medayin

  • (Tekili: Midyân) Dâima borçlanan kimseler.

medfuat

  • (Tekili: Medfu') Defedilip dışarı çıkarılmış olanlar.
  • Sarfedilmiş ve verilmiş paralar. Harcanan veya kasadan çıkan paraların, hesap defterinde kaydedildiği hâne.

medhiyat

  • (Tekili: Medhiye) Medh etmeler, övmeler.

mefahis

  • (Tekili: Mefhas) Kuş yuvaları.

mefail

  • (Tekili: Mef'ul) İşlenmiş ve yapılmış işler.

mefalis

  • (Tekili: Müflis) Müflisler. İflâs edenler.

mefarik

  • (Tekili: Mefrak ve Mefrik) Başın tepe kısımları. Başta saçın ikiye ayrıldığı noktalar.

mefariş

  • (Tekili: Mefruş) Kadın eşler.

mefasid

  • (Tekili: Mefsedet) Fesadlıklar. Bozgunculuklar. Münafıklıklar.

mefasıl

  • (Tekili: Mafsal) Mafsallar. Vücuttaki oynak yerleri, eklenti yerleri.

mefatih

  • (Tekili: Miftah) Anahtarlar.

mefatir

  • (Tekili: Muftır) Oruç açanlar, iftar edenler.

mefaviz

  • (Tekili: Mefâze) Sahralar, çöller.

megafir

  • (Tekili: Miğfer) Miğferler. Eskiden muharebelerde başa giyilen demir başlıklar.

megavil

  • (Tekili: Migvel) Hançerler. Ufak ve ince kılınçlar.

mehabb

  • (Tekili: Mehebb) Rüzgârın estiği yerler.

mehabil

  • (Tekili: Mehbil) Tıb: Rahim yolları.

mehacim

  • (Tekili: Mihcem) Hacamat şişeleri.
  • Çekip emmeye yarayan âletler.

mehail

  • (Tekili: Mehil) Tehlikeli ve korkunç yerler.

mehalik

  • (Tekili: Mehleke) Tehlikeler. Tehlikeli işler. Korkulan yerler.

mehamm

  • (Tekili: Mühim) Mühim şeyler. Kıymetli işler. Umur-u azime.
  • Düşündürücü şeyler.

meharic

  • (Tekili: Mahrec) Mahreçler. Dışarı çıkacak şeyler.

mehavi

  • (Tekili: Mehva) Çöller, sahralar.
  • Vâdiler.
  • İki yükseğin arası.

mehere

  • (Tekili: Mâhir) Mâhirler, ustalar, üstadlar. Hüner sahibi ve elinden iş gelen kimseler.

mehteran / mehterân

  • (Tekili: Mehter) Mehterler.

mekahil

  • (Tekili: Mikhal, mikhel ve mükhüle) Göze sürme çekecek âletler, miller.

mekaid

  • (Tekili: Mekide) Hileler, aldatmalar, düzenler, dalavereler.

mekamin

  • (Tekili: Mekmen) Gizlenilecek yerler, pusular.

mekanis / mekânis

  • (Tekili: Miknese) Süpürgeler.

mekarib / mekârib

  • (Tekili: Mikreb) Çift sürülen sabanlar.

mekarih / mekârih

  • (Tekili: Mekrehe) İnsana tiksinti veren şeyler.
  • Sıkıntılar, dertler.

mekarim / mekârim

  • (Tekili: Kerem) Keremler. İyilikler.
  • Güzel ahlâk sahibi olmak.
  • Ahlâk-ı hamide, Cenâb-ı Hakk'ın sevdiği, beğendiği güzel ahlâk.

mekaris / mekarîs

  • (Tekili: Mıkrâs) Makaslar, kesecek aletler.

mekasib / mekâsib

  • (Tekili: Mekseb ve Meksib) Kazançlar. Kazanç yer ve araçları. Kesbedilen ve kazanılan yerler.

mekatib / mekâtib / mekâtîb

  • (Tekili: Mekteb) Mektebler, okullar.
  • (Tekili: Mektub) Mektublar.

mekayid / mekâyid

  • (Tekili: Mekide) Hileler, düzenler, aldatmalar.

mekayil / mekâyil

  • (Tekili: Mikyâl) Ölçekler, tahıl ölçekleri, kileler.

mekilat / mekîlât

  • (Tekili: Mekîl) Buğday, arpa gibi kile ile ölçülen şeyler.

mekniyyat

  • (Tekili: Mekniyye) Kinayeli cümleler.

mekruhat

  • (Tekili: Mekruh) Mekruh olan şeyler.

mektumat

  • (Tekili: Mektume) Hükümetten kaçırılarak gizlenmiş ve yazdırılmamış nüfus, mal veya gelir.

melaci'

  • (Tekili: Melce) İlticâ edilecek ve sığınılacak yerler.

melahif

  • (Tekili: Milhaf ve Milhafe) Sarınacak veya bürünecek şeyler. Yorganlar.

melaib

  • (Tekili: Mel'ab-Mel'abe) Oyuncaklar. Oyun oynanacak yerler.

melaik

  • (Tekili: Mil'aka) Tahta kaşıklar.
  • (Tekili: Melek) Melekler. Nurdan yaratılmış, fıtratları sâfi, makamları sabit, kendileri ma'sum mahluklar.

melain

  • (Tekili: Mel'ane) Lânet edilecek iş ve hareketler.
  • (Tekili: Mel'un) Herkesin nefretini kazanmış olanlar. La'netlenmiş olanlar.

melamet-zedegan / melamet-zedegân

  • (Tekili: Melametzede) Ayıplanmış, kınanmış kimseler, azarlanmış olanlar. (Farsça)

melami'

  • (Tekili: Lem'a) Parıltılar. Aydınlıklar.

melamih

  • (Tekili: Lemha) Lemhalar. Bir şeyin başka bir şeye benzeme noktaları. Güzellik ve çirkinlik eserleri.

melamiyyun

  • (Tekili: Melamî) Melamî tarikatından olanlar.

melazib

  • (Tekili: Milzâb) Çok tamahkâr ve cimri olanlar.

melazz

  • (Tekili: Melzuz) Yalancı, kezzab. Leziz nesneler, lezzetli şeyler.

melekat / melekât

  • (Tekili: Meleke) Melekeler. Tecrübe neticesi elde edilen alışılmış bilgiler. İsti'datlar.

melfufat

  • (Tekili: Melfuf) Zarf içinde veya tezkereye ilişik yazılar.

melfuzat / melfuzât

  • (Tekili: Melfuz) Konuşulan şeyler.

melhufan / melhufân

  • (Tekili: Melhuf) Kederliler, tasalılar, kaygılılar, üzüntülüler.
  • Hasrette kalanlar.

melhuzat / melhuzât

  • (Tekili: Melhuz ve Melhuze) Olabilir şeyler. Hatıra gelen şeyler. İhtimâller.

mellahan

  • (Tekili: Mellâh) Kaptanlar, denizciler, gemiciler.

mellahin / mellahîn

  • (Tekili: Mellâh) Denizciler, gemiciler, kaptanlar.

melmusat

  • (Tekili: Melmus) El ile dokunmalar. El ile temas etmeler.

memalik / memalîk

  • (Tekili: Memleket) Memleketler.
  • (Tekili: Memluk) Köleler. kullar.

memduhat

  • (Tekili: Memduh ve Memduha) Medhedilecek ve övülecek şeyler. Övülmeğe değer şeyler.

memluhat

  • (Tekili: Memluh) Tuzlanmış şeyler. Tuzlu şeyler.

memnuat

  • (Tekili: Memnu ve Memnua) Yasak şeyler.

menabi'

  • (Tekili: Menba') Kaynaklar. Pınarlar. Nebeân eden yerler.
  • Her şeyin zâhir olduğu yerler.
  • Servetlerin çıktığı yerler.

menabir

  • (Tekili: Minber) Minberler. Camilerde hatiblerin hutbe okumalarına mahsus kürsüler.

menabit

  • (Tekili: Menbet ve Menbit) Çayırlar, otlaklar.

menacil

  • (Tekili: Mincel) Ekin orakları.

menacim

  • (Tekili: Mencem) Terâzi kolları.

menadif

  • (Tekili: Mindef) Hallaç yayları.

menadil

  • (Tekili: Mendil) Mendiller. Küçük havlular, peçeteler.

menafi'

  • (Tekili: Menfaat) Menfaatler. Faydalar.

menafih

  • (Tekili: Minfâh) Körükler.

menafiz

  • (Tekili: Menfez) Delikler. Menfezler.
  • Nüfuz edecek yerler.

menahi

  • (Tekili: Nehi) Menedilmiş şeyler. Şer'an yasak edilmiş olan şeyler.

menahic

  • (Tekili: Minhac-Menhec) Açık ve geniş yollar. Bilinen büyük yollar.

menahil

  • (Tekili: Menhel) Durak yerleri. Durulacak sulak yerler.
  • Hayvan sulanan yerler.

menahir

  • (Tekili: Menhar) Hayvan kesilecek yerler. Hayvan boğazlıyacak yerler. Mezbahaneler.
  • (Tekili: Menhir) Burun delikleri.

menahis

  • (Tekili: Minhas) Uğursuz şeyler.

menahit

  • (Tekili: Minhat) (Tahta veya taş) yontma âletleri.

menahiz

  • (Tekili: Minhaz) Burun delikleri.

menai / menaî

  • (Tekili: Men'â) Ölüm haberleri. Vefat haberleri. Kötü haberler.

menaih

  • (Tekili: Menâhe) Ölü için ağlanacak yerler. Mâtemhâneler.

menakıb

  • (Tekili: Menkıbe) Menkıbeler. Hayat hikâyeleri.

menakib

  • (Tekili: Menkeb) Yollar.
  • Omuzlar.

menakir / menakîr

  • (Tekili: Münker) Günah ve kötü şeyler.
  • (Tekili: Minkar) Minkarlar, gagalar. Yırtıcı kuşların gagaları. Taşçı kalemleri.

menası'

  • (Tekili: Minsa') Medine-i Münevvere'nin dışında meşhur bir yer.

menasıb

  • (Tekili: Mansıb) Devletin başlıca hizmetleri. Makamlar, rütbeler, pâyeler.

menasik

  • (Tekili: Mensek) İbâdet edecek yerler. İbâdet ederken lüzum eden usul, yol ve tarz.

menasim

  • (Tekili: Mensim) Yollar, tarikler, meslekler.
  • Alâmetler, izler, eserler, nişânlar.

menasir

  • (Tekili: Minser) Yırtıcı kuşların gagaları.
  • Taşçı kalemleri.

menaşir

  • (Tekili: Minşâr) Testereler.
  • (Menşur) Tar: Padişâhın verdiği vezirlik veya müşirlik fermanları.
  • Mat: Prizmalar.

menavir

  • (Tekili: Minare) Minareler.

menaya

  • (Tekili: Meniyye) Ölümler.
  • Maksatlar. Gâyeler.

menazi'

  • (Tekili: Menze') Niza ve kavga edilecek yerler.

menazil

  • (Tekili: Menzil) Menziller. İnecek yollar. Duralar. Konak yerleri.

menazım

  • (Tekili: Manzam) Sıralar, diziler.

menea

  • (Tekili: Mâni) Engeller, mâniler, özürler.
  • Engel olanlar, mâni olanlar, geri bırakanlar.
  • Kuvvet ve cemâat.

mensiyat

  • (Tekili: Mensi) Hatırdan çıkıp unutulmuş şeyler.

mensubat / mensubât

  • (Tekili: Mensub) Bir yere mensub olanlar. Bir yerin adamları.

mensubin / mensubîn

  • (Tekili: Mensub) Mensublar. Mensub ve alâkadar olanlar. Bir daire veya yerin adamları.

mer'iyyat

  • (Tekili: Mer'î) Gözle görülen şeyler.

merabi'

  • (Tekili: Mürabba) Mürabbalar, kareler.
  • (Merba) İlkbaharda oturulan evler.

meraci'

  • (Tekili: Merci) Rücu edilecek ve dönülecek yerler.
  • Mürâcaat edilerek başvurulacak kimse veya yerler.

merafık

  • (Tekili: Mirfak) Dirsekler.
  • Ev kilerleri.
  • Mutfaklar.

merahil

  • (Tekili: Merhale) Menziller, merhaleler, konaklar, duraklar.

merahim

  • (Tekili: Merhamet) Acımalar, merhametler.
  • (Tekili: Merhem) Merhemler.

merai / meraî

  • (Tekili: Mir'at) Aynalar, mir'atlar.
  • (Tekili: Mer'a) Otlaklar, çayırlıklar.

meraki / merakî

  • Vesvese ve kuruntu içinde bulunan kimse.
  • (Tekili: Mirkat) Merdivenler, basamaklar.

merakid

  • (Tekili: Merkad) Merkadlar, kabirler, mezarlar.

merakım

  • (Tekili: Mirkam) Kalemler. Yazma işinde kullanılan âletler.

merami

  • (Tekili: Mermi) Mermi atma yeri. Mermiler.
  • Nişan okları.

merasi / merasî

  • (Tekili: Mersiye) Mersiyeler, ağıtlar.
  • (Tekili: Mersâ) Limanlar. Gemilerin sığınıp barındıkları yerler.

merasid

  • (Tekili: Mersad) Gözetleme yerleri, rasat yerleri.

meraşid

  • (Tekili: Merşed) Gaye ve maksada ulaştıran doğru yollar.

merasim

  • (Tekili: Mersem) Resmi merasimler. Âdet hükmündeki gösterişler. Resmi muameleler.
  • Şiveler. Âdetler.

merati'

  • (Tekili: Merta) Çayırlıklar, mer'alar, otlaklar.

meravih

  • (Tekili: Mirvaha) Etrâfı açık ve rüzgârlı yerler. Çöller, sahralar. Ovalar.
  • (Tekili: Mirvaha) Yelpâzeler.

merazibe

  • (Tekili: Merzuban) Serhat beylerbeyi.

merbutat / merbutât

  • (Tekili: Merbut) Rabt olunup bağlanmış şeyler. Ekli ve bağlı şeyler.

merdan

  • (Tekili: Merd) Merdler. İnsanlar, erkekler, yiğitler.

merdüman

  • (Tekili: Merdüm) İnsanlar, kişiler, adamlar. (Farsça)

merede

  • (Tekili: Mârid) İnadçılar, muannidler, direnenler.

mermiyat

  • (Tekili: Mermi) Atılmış şeyler.
  • Ateşli silâhlarda atılan tâneler, mermiler.

mermuzat

  • (Tekili: Mermuz) İşaret ve remz ile anlatılan şeyler.

merviyat

  • (Tekili: Mervi) Rivayet olunmuş şeyler. Kulaktan kulağa söylenerek gelmiş olan sözler.

merza

  • (Tekili: Mariz) Hastalıklar, illetler. Hastalar.

meş'urat

  • (Tekili: Meş'ur) şuur hâlinde geçmiş şeyler.

mesabih

  • (Tekili: Misbah) Lâmbalar. Fenerler. Siraclar.

meşacir

  • (Tekili: Meşcer ve Meşcere ve Meşcire) Koruluklar, ağaçlık yerler.

mesafat

  • (Tekili: Mesâfe) Mesafeler. Uzaklıklar.

mesafir

  • (Tekili: Mesfer) Bir şeyin görülen tarafları.

mesaid

  • (Tekili: Mas'ad) (Sayd. dan) Av yerleri.
  • (Tekili: Mesâdet) Saâdet ve mutluluğa sebep olan hâl ve ahlâklar.

meşail

  • (Tekili: Meş'al ve Meş'ale) Meşaleler.

meşaim / meşaîm

  • (Tekili: Meşime) Dölyatakları, ana rahimleri.
  • (Tekili: Meş'um) Uğursuz olan şeyler. Meş'um şeyler.

meşain

  • (Tekili: Şeyn) Kabahatler, ayıp ve lekeler.

mesair

  • (Tekili: Mis'ar) Ateşi karıştırmağa yarıyan demirler.

meşair

  • (Tekili: Meş'ar) Beş duygu, his. Hasseler.
  • Akıl ve vahiy.
  • Hacı olmadan evvel durulması lâzım gelen mühim makamlar.

meşaki

  • (Tekili: Mişkât) İçerisine lâmba, kandil gibi şeyler koymak üzere duvarda yapılan küçük hücreler, oyuklar.

mesakıb

  • (Tekili: Miskab) Delme âletleri, matkablar.

mesakıl

  • (Tekili: Mıskal) Cilâlayan veya parlatan âletler.

mesakil / mesakîl

  • (Tekili: Miskal) Miskaller, 1,43 dirhemlik ağırlık ölçüleri.

mesakin / mesakîn

  • (Tekili: Miskin) Ziyadesiyle fakir olanlar. Miskinler. Uyuşuklar. Zavallı, fakir kimseler.
  • Oturanlar.

mesakıt

  • (Tekili: Maskat ve Maskıt) Bir şeyin düştüğü yerler.
  • İnsanın doğduğu yerler.

mesalih

  • (Tekili: Maslahat) Maslahatlar. İşler.

mesalik

  • (Tekili: Meslek) Meslekler. Tutulan yollar. Süluk edilen yollar.

mesami'

  • (Tekili: Misma') Kulaklar.
  • İşitme âletleri.

mesamir

  • (Tekili: Mismar) Mıhlar, çiviler.

mesamm

  • (Tekili: Mesemm) İnsan veya hayvan cildi üzerindeki teneffüse yarayan küçük delikler, gözenekler.

mesammat / mesammât

  • (Tekili: Mesâmm) Mesammlar. Delikler, gözenekler.

mesani / mesanî

  • (Tekili: Mesnâ) Bir şeyin tekrarı. İki. Çift. Mükerrer.

mesanid

  • (Tekili: Mesned) Mesnedler. Dereceler. Rütbe ve mevkiler.

mesarib

  • (Tekili: Mesrebe) Otlaklar, çayırlar, mer'alar.
  • Karından göğüse kadar olan yerde biten kıllar.

mesarih

  • (Tekili: Mesrah) Çayırlar, otlaklar, mer'alar.

meşarit

  • (Tekili: Mişrat) Keskin bıçaklar. Ameliyatta kullanılan keskin hekim bıçakları.

mesarr

  • (Tekili: Meserret) Sevinçler, meserretler. Sürurlar. Zevkler.

meşati / meşatî

  • (Tekili: Meştâ) Kışlıklar. Kış mevsiminde barınılacak yerler.

mesatır

  • (Tekili: Mistar) Cetveller, mistarlar. Çizgi çizme için kullanılan âletler.

mesavi

  • (Tekili: Mesvâ) Meskenler. Haneler. Evler.
  • (Tekili: Su') Kötü haller. Fenalıklar. Seyyieler. (Mehâsinin zıddı.)

meşaviz / meşavîz

  • (Tekili: Mişvâz) Sarıklar.

meserrat

  • (Tekili: Meserret) Meserretler, sevinçler, sürurlar.

meşhurat

  • (Tekili: Meşhur) Şöhret kazanmış ve meşhur olmuş kimseler. Şöhretliler.

meskukat

  • (Tekili: Meskuk) Sikke hâline getirilmiş mâdeni paralar. Akçeler.

mesneviyyat

  • (Tekili: Mesnevî) Mesnevi tarzında yazılmış olan eserler.

meşruat

  • (Tekili: Meşru) Hak ve meşru olan şeyler. Haram ve yasak olmayan şeyler.
  • Şeriatla alâkalı şeyler.

mesrudat

  • (Tekili: Mesrud) Söylenenler. Bildirilmiş olan şeyler.

mestan

  • (Tekili: Mest) Sarhoşlar. (Farsça)

mesubat

  • (Tekili: Mesube) İyiliğe karşı Allah (C.C.) tarafından verilen mükâfatlar.

metabi'

  • (Tekili: Matbaa) Matbaalar, basımevleri.

metabih

  • (Tekili: Matbah) Mutfaklar.

metarık

  • (Tekili: Mıtrak ve Mıtraka) Mızraklar. Tokmaklar. Çekiçler. Değnekler, sopalar.

metavi'

  • (Tekili: Mıtvâ) İtâat edenler. Mutiler.

metrukat

  • (Tekili: Metruk) Bırakılan şeyler, metruklar, miraslar.

mevacibat

  • (Tekili: Mevâcib) Mevâcibler. Maaşlar, aylıklar.

mevadd

  • (Tekili: Madde) Fezâda, boşlukta yer kaplayan varlıklar. Maddeler. Cisimler.
  • Kısımlar.
  • Kanunlar. Kaideler. İşler. Hususlar.
  • Söz ve beyana sebeb olan mevcudat. Her şeyin aslı, mayası.

mevaid

  • (Tekili: Mev'ud ve Miad) Söz verilmiş vakitler. Vaad edilen muayyen, belli zamanlar.
  • (Tekili: Mâide) Sofralar, mâideler.

mevaız

  • (Tekili: Mev'ıza) Öğütler, nasihatlar.

mevakib

  • (Tekili: Mevkib) Cemaatler, kalabalıklar, güruhlar, topluluklar.

mevakin

  • (Tekili: Mevkin) Kuş yuvaları.

mevakıt

  • (Tekili: Mevkıt) Evvelden belirtilmiş olan vakitler.

mevakit

  • (Tekili: Mikat) Hacıların ihrâma girdikleri yerler.
  • Bir iş için tâyin edilen vakitler.

mevalid

  • (Tekili: Mevlid) Doğulan yerler. Mevlidler. Doğma vakitleri. Milâdlar.

mevati

  • (Tekili: Mevti) Ayak basılan yerler.

mevatın

  • (Tekili: Mevtın) Yurtlar. Şenlendirilmiş ve bayındır yerler.

mevazı'

  • (Tekili: Mevzi) Mevziler, yerler.

mevazin

  • (Tekili: Mizan) Mizânlar. ölçüler. Terâziler.

mevbikat

  • (Tekili: Mevbik) Korkulu yerler.

mevcudin / mevcudîn

  • (Tekili: Mevcud) Mevcudlar, var olan ve bulunan şeyler. Mevcudât.

mevduat

  • (Tekili: Mevdu) Emanet bırakılmış şeyler.
  • Bankaya konan para ki, faizle olduğundan haramdır.

mevecat

  • (Tekili: Mevce) Dalgalar.

mevhubat

  • (Tekili: Mevhub) Bağışlar, ihsanlar, bahşişler.

mevkufat

  • (Tekili: Mevkufe) Bir zaman için tutulup alıkonulmuş mal veya para.
  • Vakfedilmiş mal, emlâk.
  • Gelirden artıp hazineye mâl edilen para.

mevkufin / mevkufîn

  • (Tekili: Mevkuf) Tevkif edilmiş kimseler. Tutuklular. Mevkuflar.

mevludat

  • (Tekili: Mevlud) Belirli bir zaman içinde doğanlar.

mevrudat / mevrudât

  • (Tekili: Mevrude) Gelen şeyler.

mevzunat

  • (Tekili: Mevzun ve Mevzune) Vezinli ve tartılı şeyler.

meyadin

  • (Tekili: Meydan) Meydanlar. Geniş yerler. Arsalar.

meyamin

  • (Tekili: Meymenet) Bereketler, mutluluklar, uğurlar.
  • (Tekili: Meymun) Bereketliler, uğurlular.
  • Maymunlar.

meyasir

  • (Tekili: Meysere) Ordunun sol kanatları. Sol cenahlar.
  • Zenginlikler, servetler.
  • (Tekili: Meysur) Kolaylaştırılmış şeyler.

meysurat

  • (Tekili: Meysur ve Meysure) Kolaylatılmış şeyler. Asan edilmiş şeyler.

meyvecat

  • (Tekili: Meyve) Yemişler, meyveler. (Farsça)

meyveha

  • (Tekili: Meyve) Meyveler, yemişler. (Farsça)

mezabil

  • (Tekili: Mezbele) Mezbelelikler, süprüntülükler, çöplükler.

mezabir

  • (Tekili: Mizber) Kalemler, kamışlar.

mezabıt

  • (Tekili: Mazbata) Mazbatalar, tutanaklar.

mezalik

  • (Tekili: Mezlaka) Kaygan yerler. Ayak kayacak yerler.

mezamir

  • (Tekili: Mızmar) Koşu meydanları.

mezarat

  • (Tekili: Mezar) Kabirler. Mezarlar.

mezari'

  • (Tekili: Mezru) Sürülüp tohum atılmış ve zirâat olunmuş yerler, tarlalar.
  • (Tekili: Mezraa) Tarlalar, bostanlar. Zirâat olunacak yerler.

mezarib

  • (Tekili: Mızrâb) Mızraplar. Kanun, ud gibi çalgı âletleri.

mezarik

  • (Tekili: Mızrâk) Mızraklar, kargılar.

meziyyat

  • (Tekili: Meziyyet) Meziyyetler. Üstünlük vasıfları.

mezruat

  • (Tekili: Mezru) Arşınlanmış şeyler. Ölçülmüş nesneler.

miat

  • (Tekili: Mie) Yüzler. Yüz sayıları.

mihah

  • (Tekili: Muhh) Beyinler.
  • İlikler.

mihan

  • (Tekili: Mihnet) Mihnetler, sıkıntılar.
  • (Tekili: Mih) Ulular, büyükler.

mihar

  • (Tekili: Mühür) At yavruları. Taylar.

mihteran / mihterân

  • (Tekili: Mihter) Daha büyükler. (Farsça)

milah

  • (Tekili: Milh) Milhler, tuzlar.

milel

  • (Tekili: Millet) Milletler. Bir millet sayılan topluluklar.
  • Bir din veya mezhebde olan topluluklar.

milha

  • (Tekili: Milh) Tuzlar.

minarat

  • (Tekili: Minare) Minareler.

minen

  • (Tekili: Minnet) Minnetler.

minnetkeşan / minnetkeşân

  • (Tekili: Minnetkeş) Minnet altında bulunanlar, minnet çekenler.

miran

  • (Tekili: Mir) Beyler.

mışat

  • (Tekili: Mışt) Taraklar.

mişat

  • (Tekili: Meşt) Taraklar, baş taramağa mahsus taraklar.

miyah

  • (Tekili: Mâ) Sular.

miyani / miyanî

  • (Tekili: Minâ) Limanlar.

mizbanan / mizbanân

  • (Tekili: Mizban) Misafirleri ağırlayanlar, ev sahipleri.

mu'dilat

  • (Tekili: Mu'dal) Büyük, ağır, çetin ve zor işler.

mü'minin / mü'minîn

  • (Tekili: Mü'min) Mü'minler, iman etmiş kimseler.

mu'teberan

  • (Tekili: Mu'teber) Şerefli, haysiyetli ve itibarlı kimseler.
  • Bir yerin, bir mesleğin veya bir sınıfın ileri gelenleri. Hükmü geçip, inanılır olanlar.

mu'teberat

  • (Tekili: Mu'teber) İtibarlı, hükmü geçer şeyler.

mu'tekifin / mu'tekifîn

  • (Tekili: Mu'tekif) İtikâfa çekilmiş olanlar.

mu'terizin / mu'terizîn

  • (Tekili: Mu'teriz) Muterizler. İtiraz edenler.

mu'zamat

  • (Tekili: Mu'zam) Büyük görülmüş veya büyütülmüş şeyler.

mu-şikafan / mu-şikâfan

  • (Tekili: Mu-şikâf) İnceden inceye araştıranlar.

muabbirin / muabbirîn

  • (Tekili: Muabbir) Görülen rüyalardan mânâ çıkaranlar. Rüya tabir eden kimseler.

muaccelat

  • (Tekili: Muaccel) Peşin ödemeler.

muadelat

  • (Tekili: Muâdele) (Adl. den) Beraberlikler, musâvilikler.

muahedat

  • (Tekili: Muâhede) Muâhedeler, antlaşmalar.

muahezat

  • (Tekili: Muâheze) (Ahz. den) Tenkid ve itirazlar.
  • Azarlama ve paylamalar. Çıkışmalar.

muamelat

  • (Tekili: Muâmele) Muameleler.

muammerin / muammerîn

  • (Tekili: Muammer) (Ömr. den) Muammerler. Uzun ömürlü kimseler.

muarekat

  • (Tekili: Muâreke) (Ark. dan) Vuruşmalar, savaşlar, kavgalar.

muarızin / muarızîn

  • (Tekili: Muârız) Muârızlar, muhalifler. Karşı gelenler.

muaşiran / muaşirân

  • (Tekili: Muaşir) Muaşirler. Birbirleriyle iyi geçinen kimseler.

muasırin / muasırîn

  • (Tekili: Muasır) (Asr. dan) Aynı asırda yaşayanlar. Bir asırda yaşamış olanlar.

muavenat

  • (Tekili: Muâvenet) Muâvenetler, yardım etmeler.

muayyebat

  • (Tekili: Muayyeb) Ayıp ve iğrenç şeyler.

mübahasat

  • (Tekili: Mübâhese) Mübâheseler. Bir şeye dâir iki veya daha fazla kimsenin kendi aralarında yaptıkları konuşmalar.
  • Bahse girişmeler. İddiâlı ve karşılıklı konuşmalar.

mubahat

  • (Tekili: Mubah) Mübahlar. Günahı, sevabı olmayan, işlemesi ne haram, ne de helâl olan şeyler.

mübahisin / mübahisîn

  • (Tekili: Mübâhis) Mübahisler. Bir mes'ele hususunda konuşanlar.

mübalagat

  • (Tekili: Mübâlağa) Mübâlağalar.

mübayaat

  • (Tekili: Mübâyaa) (Bey'at. dan) Satın almalar.

mübeşşirat

  • (Tekili: Mübeşşir) Hayırlı alâmetler.
  • Müjdeleyenler, hayırlı haber verenler.

mübeyyizin / mübeyyizîn

  • (Tekili: Mübeyyiz) Müsveddeleri temize çeken kâtibler.

mübezzirin / mübezzirîn

  • (Tekili: Mübezzir) İsraf edenler. Lüzumsuz harcıyanlar.
  • Çok ve lüzumsuz konuşanlar.

mubsırat / mubsırât

  • (Tekili: Mubsır) Görünenler, görünen âlem.

mübtediyan

  • (Tekili: Mübtedi) Acemiler. Bir işe yeni başlayanlar.

mübtegıyyat

  • (Tekili: Mübtega) İstenen ve arzu edilen şeyler.

mücadelat

  • (Tekili: Mücadele) (Cedel. den) Savaşmalar, mücâdeleler.

mücahidin / mücahidîn

  • (Tekili: Mücahid) Mücahidler. Cihad edenler. Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla çalışan, çarpışanlar.

müceddidin / müceddidîn

  • (Tekili: Müceddid) Müceddidler. Yenilik yapanlar.

mücelledat / mücelledât

  • (Tekili: Mücelled) Ciltlenmiş kitaplar, ciltli kitaplar.

mücellidin / mücellidîn

  • (Tekili: Mücellid) Ciltçiler. Mücellidler. Kitap ciltleyenler.

mücerreban / mücerrebân

  • (Tekili: Mücerreb) Denenmiş ve tecrübe olunmuşlar. Sınanmış olanlar.

mücerrebat / mücerrebât

  • (Tekili: Mücerreb) Tecrübe olunmuş ve denenmiş şeyler.

mücerredat / mücerredât

  • (Tekili: Mücerred) Mücerred mefhumlar. Mücerredler.

mücerriban / mücerribân

  • (Tekili: Mücerribîn) (Mücerrib) Deneyenler, sınayanlar, tecrübe edenler.

mücessemat

  • (Tekili: Mücesseme) (Cisim. den) Katı nesneler, cisimler.
  • Geometrik cisimler. Üç boyutlu geometri cisimleri.

mücevherat / mücevherât

  • (Tekili: Mücevher) Kıymetli taşlar. Mücevherler. Süs ve zinet için kullanılan kıymetli şeyler.

mucibat

  • (Tekili: Mucib) Sebepler.

mücrimin / mücrimîn

  • (Tekili: Mücrim) Mücrimler, suçlular. Cürüm işlemiş olan kimseler.

müctehid-i mutlak

  • Dînî hükümleri, Kur'ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden ve diğer dînî delillerden (kaynaklardan) istinbât ederken, çıkarırken kendine mahsûs kâide ve usûl koyan müctehid. Buna, müctehid fiş-şer' ve müctehid-i müstekıl de denir.

müctehidin / müctehidîn

  • (Tekili: Müctehid)

müdafiin / müdafiîn

  • (Tekili: Müdafi') Müdafaa edenler, savunanlar, koruyanlar.

müdahalat

  • (Tekili: Müdahale) Müdahaleler, karışmalar, araya girmeler.

müdahilan

  • (Tekili: Müdahil) Karışanlar. Müdahil olanlar.

müdahilin / müdahilîn

  • (Tekili: Müdahil) Müdahil olanlar, karışanlar, dâhil olan kimseler.

mudarebat

  • (Tekili: Mudarabe) Mudarebeler, döğüşmeler, vuruşmalar.

müdavimin / müdavimîn

  • (Tekili: Müdavim) Müdavimler. Bir yere devamlı olarak gidip gelenler. Bir yere devam edenler. Bir işe aralıksız olarak çalışanlar.

müdebbirin / müdebbirîn

  • (Tekili: Müdebbir) (Dübur. dan) Tedbirli ve düşünceli olan kimseler.

müdekkikin / müdekkikîn

  • (Tekili: Müdekkik) İnceden inceye araştıranlar, tedkik edenler.

müderrisin / müderrisîn

  • (Tekili: Müderrisûn) (Müderris) Müderrisler. Muallimler. Profesörler.

mudhikat / mudhikât

  • (Tekili: Mudhike) (Dıhk. den) Gülünecek şeyler. Mudhikeler.

müdiran / müdîran

  • (Tekili: Müdir) Müdürler, idare âmirleri.

müdirrat / müdirrât

  • (Tekili: Müdirr) İdrar verici ilâçlar.

müdn

  • (Tekili: Müdün) (Medine) şehirler. Medineler.

müdrikat

  • (Tekili: Müdrik) Akıllılar. İdrak sahipleri.

müdün

  • (Tekili: Medine) şehirler, medineler.

müeddibin / müeddibîn

  • (Tekili: Müeddib) Terbiye edenler. Edeplendirenler.

müellifin / müellifîn

  • (Tekili: Müellif) (Ülfet. den) Kitap yazanlar, eser sâhipleri. Te'lif edenler.

müessesat / müessesât

  • (Tekili: Müessese) Müesseseler. Kurumlar, kuruluşlar.
  • Yapılmış olanlar. Binalar. Daireler.

müessisin / müessisîn

  • (Tekili: Müessis) (Esas. dan) Meydana getirenler, tesis edenler. Kurucular, kuranlar.

müezzinin / müezzinîn

  • (Tekili: Müezzin) (Ezan. dan) Müezzinler. Ezan okuyanlar.

müflihin / müflihîn

  • (Tekili: Müflih) Selâmete çıkanlar, kurtulanlar, felâha erenler.

müflihun / müflihûn

  • (Tekili: Müflih) Kurtulanlar, iflâh olanlar, felâha erenler, müflihler, selâmete çıkanlar.

müflisan / müflisân

  • (Tekili: Müflis) İflas etmiş olanlar, müflisler. Parasız kalmış olan kimseler.

müflisin / müflisîn

  • (Tekili: Müflis) Müflisler, iflas edip parasız kalmış olan kişiler.

müfred

  • Gr. tekil.
  • Tek, yalnız, basit, tekil.

müfred siga

  • Gr. tekil kalıp, kip.

müfsidin / müfsidîn

  • (Tekili: Müfsid) Bozanlar, ifsad edenler, müfsidler. Fesatlık yapanlar, ara açanlar.

mug-beçegan / mug-beçegân

  • (Tekili: Mugbeçe) Mecusi çocukları. (Farsça)
  • Meyhâne çırakları. (Farsça)

mugalatat

  • (Tekili: Mugalata) Safsatalar. Demagojiler. Mugalâtalar.

mugan

  • (Tekili: Mug) Mecusiler, ateşe tapanlar. Zerdüştler. (Farsça)

muğlakat

  • (Tekili: Muğlak) Kapalı ve anlaşılması zor olan şeyler.

muhacimin / muhacimîn

  • (Tekili: Muhâcim) Hücum edip saldıranlar, üşüşenler.

muhaddirat

  • (Tekili: Muhaddire) Uyuşturucu ilâçlar.

muhafızin / muhafızîn

  • (Tekili: Muhafız) Muhafızlar, bekçiler. Bir yeri koruyup bekleyen kimseler.

muhakemat

  • (Tekili: Muhakeme) Muhakemeler.

muhalat

  • (Tekili: Muhal) Mümkün olmayanlar. Muhaller. Muhal ve bâtıl olan şeyler.

muhalledat

  • (Tekili: Muhalled) Dâimî olarak kalacak şeyler.
  • şâheserler.

muhalledin / muhalledîn

  • (Tekili: Muhalled) Sürekli ve dâimî olarak kalan şeyler.

muhallefat

  • (Tekili: Muhallefe) Ölen bir kimsenin bıraktığı şeyler. Metrukât.

muharebat

  • (Tekili: Muhârebe) (Harb. den) Harpler, muhârebeler. Harbetmeler, savaşmalar.

muharrefat

  • (Tekili: Muharref) Tahrif edilmiş ve değiştirilmiş şeyler.

muharribin / muharribîn

  • (Tekili: Muharrib) Yıkıp yok edenler. Harab edenler.

muharririn / muharrirîn

  • (Tekili: Muharrir) Muharirler, yazarlar. Eser sâhipleri, müellifler.

muhasamat

  • (Tekili: Muhasama) Düşmanlık. İki taraf arasındaki husumet.

muhasebat

  • (Tekili: Muhasebe) Hesap işleri, hesap görme işleri. Hesap dâireleri.

muhasımin / muhasımîn

  • (Tekili: Muhasım) Düşmanlar, muhasımlar.

muhasırin / muhasırîn

  • (Tekili: Muhâsır) Muhasara edenler, etrafını kuşatanlar.

muhassasat

  • (Tekili: Muhassas) Devlet bütçesinden, devlet dâireleri için ayrılan para.
  • Bir kimseye verilmiş olan maaş veya tayın.

muhassenat

  • (Tekili: Muhassene) Üstünlük sebepleri.
  • Güzel, hayırlı ve faydalı işler.

muhassirin / muhassirîn

  • (Tekili: Muhassir) Zarar ve ziyan verdirenler. Hasara uğratanlar.

muhatabat

  • (Tekili: Muhâtaba) Konuşmalar.

muhatarat

  • (Tekili: Muhatara) Zararlar, ziyanlar, hasarlar.
  • Korkular. Tehlikeler.

muhaverat

  • (Tekili: Muhavere) Konuşmalar. Muhâvereler. Karşılıklı görüşüp konuşmalar.

muhayyelat

  • (Tekili: Muhayyele) Hayâl edilmiş olan şeyler. Muhayyel olan şeyler.

muhazarat / muhazarât

  • (Tekili: Muhazara) Akılda tutulan faydalı bilgiler veya hikâyeler.

mühendisin / mühendisîn

  • (Tekili: Mühendis) Mühendisler. Hendese ilmini bilen kimseler.

mühimmat

  • (Tekili: Mühimm) Mühimler. Lüzumlu olanlar.
  • Harp malzemesi.

muhitat

  • (Tekili: Muhit) Çevreler, muhitler.

mühlikat / mühlikât

  • (Tekili: Mühlik) Kötü ve günah olan işler.
  • Helâk edenler. Hayrı ve sevabı bozan fenâ hareketler.

mühmelat

  • (Tekili: Mühmel) Anlamsız ve mânâsız boş sözler.

muhribin / muhribîn

  • (Tekili: Muhrib) Muhribler. Yıkıp yok edenler. Harâb edenler.

muhsanat

  • (Tekili: Muhsana) Muhsan olan kadınlar.

muhsinin / muhsinîn

  • (Tekili: Muhsin) Muhsinler.

muhtacin / muhtacîn

  • (Tekili: Muhtac) Muhtaç kimseler. İhtiyaç sâhibleri. Fakirler, yoksullar.

muhtassin / muhtassîn

  • (Tekili: Muhtass) (Husus. dan) Bir şeye mahsus olanlar, bir kimseye ait olan şeyler.

muhtekirin / muhtekirîn

  • (Tekili: Muhtekir) İhtikâr edenler. Vurguncular.

muhtemelat

  • (Tekili: Muhtemel) Olabilir ve umulur şeyler. İhtimâl dahilindeki şeyler.

muhteribin / muhteribîn

  • (Tekili: Muhterib) Harbedenler, savaşanlar, muhâribler.

mühud

  • (Tekili: Mehd) Beşikler.

mühüd

  • (Tekili: Mihâd) Döşekler, yataklar.

mühur

  • (Tekili: Mehr) Evlenirken erkek tarafından verilen nikâh bedelleri.

mukabbilin / mukabbilîn

  • (Tekili: Mukabbil) Öpenler, takbil edenler.

mukadderat

  • (Tekili: Mukadder) Kader. Ölçü ve miktarı tâyin olunan şeyler. Alın yazısı.

mukaddesat / mukaddesât

  • (Tekili: Mukaddes) Kudsi olanlar. Mukaddes olanlar.

mukaddimat

  • (Tekili: Mukaddime) Mukaddimeler. İlk gelenler. İlk sözler.

mukaddirin / mukaddirîn

  • (Tekili: Mukaddir) Kıymet ve paha biçenler. Takdir edenler.

mükalemat / mükâlemat

  • (Tekili: Mükâleme) (Kelâm.dan) Mükâlemeler, konuşmalar.

mukallidin / mukallidîn

  • (Tekili: Mukallid) Taklidçiler. Örnek ve misâl alanlar.
  • Takınanlar. Boyuna takanlar.

mukantarat

  • (Tekili: Mukantara) Köprüler. Kemer şeklinde olan yapılar.

mukarrihat

  • (Tekili: Mukarrih) Yara açmakta kullanılan etkili ilâçlar.

mukarrizin / mukarrizîn

  • (Tekili: Mukarriz) Medhedenler, övenler. Medih yollu yazı yazanlar. Bir eseri medhedenler.

mükatebat / mükâtebat

  • (Tekili: Mükâtebe) Mektuplaşmalar, mükâtebeler, yazışmalar.

mukatelat

  • (Tekili: Mukatele) (Katl. den) Muharebeler, savaşlar, kavgalar, dövüşler.
  • Vuruşmalar, düello yapmalar.

mukatilun

  • (Tekili: Mukatil) Düşmanla muharebe eden mücâhidler.

mukattaat

  • (Tekili: Mukattaa) Kat' edilmiş, kesilmiş şeyler.
  • Kısaltmalar.
  • Çeşitli gazel ve kasidelerden seçilmiş beyitler.
  • Herbiri bir kelimeye delâlet eden harfler.

mukattarat

  • (Tekili: Mukattar) Taktir edilmiş, damıtılmış sular.

mukavelat

  • (Tekili: Mukavele) Mukaveleler.

mukavimin / mukavimîn

  • (Tekili: Mukavim) Karşı koyanlar, direnenler.

mukayesat

  • (Tekili: Mukayese) Mukayeseler. Kıyas etmeler.

mukayyiat

  • (Tekili: Mukayyi) Kusturucu ilâçlar.

mukayyidin / mukayyidîn

  • (Tekili: Mukayyid) Kayıt memurları, mukayyidler.

mukbilan

  • (Tekili: Mukbil) (Kabl. den) Mutlular, bahtiyarlar, mes'ud kimseler.

mukbilin / mukbilîn

  • (Tekili: Mukbil) (Kabl. den) Bahtiyarlar, mutlular, mes'udlar.

mükena'

  • (Tekili: Mekin) Vakar ve iktidar sâhibleri.
  • Oturanlar, yerleşenler.

mükerrerat

  • (Tekili: Mükerrer) Mükerrer olan ve tekrarlanmış şeyler.

muksitin / muksitîn

  • (Tekili: Muksit) Haklı iş görenler. Hakkı edâ edenler.

muktatafat

  • (Tekili: Muktataf) (İktitaf. dan) Derlemeler, toplamalar. Derlenmiş şeyler.

muktebesat

  • (Tekili: Muktebes) (Kabs. dan) Muktebes olan şeyler. İktibas edilmiş ve faydalanmak üzere alınmış olan şeyler.

muktebisin / muktebisîn

  • (Tekili: Muktebis) (Kabs. dan) Aktaranlar, iktibas edenler. Faydalanmak için alanlar.

muktedirin / muktedirîn

  • (Tekili: Muktedir) İktidar sahibleri. Muktedirler, gücü yetenler.

muktesidan

  • (Tekili: Muktesid) Muktesidler. Lüzumsuz masrafda bulunmayan ve vaktini boşa geçirmeyenler. İktisadlılar, tutumlular.

mükur

  • (Tekili: Mekr) Hileler, oyunlar, dalavereler.

mükus

  • (Tekili: Meks) Öşürler, vergiler ve bunları tahsil etmeler.

mülahazat

  • (Tekili: Mülahaza) Mülahazalar. Düşünceler. Akıldan geçenler.

mülatafat

  • (Tekili: Mülâtafa) Lâtifeler, mülâtafa etmeler, şakalaşmalar.

mülattıfat

  • (Tekili: Mülattıf) Yumuşatıcı ilâçlar.

mülazimin / mülazimîn

  • (Tekili: Mülâzımân) (Mülâzım) Stajyerler. Bir yere maaşsız olarak gidip gelenler.
  • Bir kimseye sarılıp ondan ayrılmayanlar.
  • Teğmenler.

mülemmaat

  • (Tekili: Mülemma') Bir kısmı Türkçe, bir kısmı Farsça veya Arapça söylenmiş olan manzumeler.

mülhakat

  • (Tekili: Mülhak) Bir merkeze bağlı veya ait olan yerler.
  • Ekler, ilâveler, katmalar.

mültemesat / mültemesât

  • (Tekili: Mültemes) Kayırılanlar, mültemesler, iltimaslılar.

mültemisin / mültemisîn

  • (Tekili: Mültemis) İltimas edenler, kayıranlar. Biri için aracılık edip işinin görülmesini dileyenler.

mültezimin / mültezimîn

  • (Tekili: Mültezim) Mültezimler. İltizam edenler.

muma-ileyhinn

  • (Tekili: Mumâ-ileyhâ) Adı geçen kadınlar, yukarıda anılan kızlar, imâ edilenler.

mün'azilin / mün'azilîn

  • (Tekili: Mün'azil) Azledilenler, vazifelerinden çıkarılanlar.

münadimin / münadimîn

  • (Tekili: Münadim) Nedimler. Bir büyüğün yakını olan kimseler.

münaferat

  • (Tekili: Nefret) Nefret etmeler, tiksinmeler. Arada olan soğukluklar.

münafesat

  • (Tekili: Münâfese) (Nefs. den) Münâfeseler.

münafıkin / münafıkîn

  • (Tekili: Münafık) Münafıklar. Fitnekârlar. İkiyüzlüler. Araya nifak sokanlar.

münakasat

  • (Tekili: Münakasa) Eksiltmeler, münakasalar.

münakaşat / münakaşât

  • (Tekili: Münakaşa) Çekişmeler.

münasebat

  • (Tekili: Münasebet) Münasebetler, ilgiler. İki kişi veya hey'et arasındaki bağlar, ilişkiler. Alâkalar.

münazarat

  • (Tekili: Münazara) Görüşler, fikirler. Münazaralar.

müneccimin / müneccimîn

  • (Tekili: Müneccim) Müneccimler.

münhallat / münhallât

  • (Tekili: Münhall) Açıklıklar. Açık bulunan memuriyetler.

münhaniyat

  • (Tekili: Münhani) Eğri olan şeyler. Eğri şekiller.

münhezimin / münhezimîn

  • (Tekili: Münhezim) Hezimete uğrayanlar. Bozgunlar.

münhiyan

  • (Tekili: Münhi) Haberciler. Haber getirenler.

münkerat / münkerât

  • (Tekili: Münker) Haram işler. Şeriatın menettiği, Allah'ın yasak kıldığı şeyler.

muntazırin / muntazırîn

  • (Tekili: Muntazır) Bekliyenler, gözliyenler. İntizar edenler.

müntehirin / müntehirîn

  • (Tekili: Müntehir) Kendilerini öldürenler. İntihar edenler.

murabbayat

  • (Tekili: Murabbâ) Kaynatılıp kıvamına getirildikten sonra dondurulmuş meyve suyu tatlıları.

murabıtin / murabıtîn

  • (Tekili: Murâbıt) Kalblerini Allah'a bağlayanlar.
  • Şeyhler, dervişler.

muran

  • (Tekili: Mur) Karıncalar.

murassaat

  • (Tekili: Murassa') Murassâlar. Cevher ve inciler gibi şeylerle. Süslenmiş olanlar. Takdir edilip yerleştirilmiş süslü ve kıymetli şeyler.

mürd

  • (Tekili: Emrüd) Sakalı belirmemiş genç yiğitler.

mürdegan / mürdegân

  • (Tekili: Mürde) Ölüler, emvât. Ölmüşler.

mürettibin / mürettibîn

  • (Tekili: Mürettib) (Retb. den) Mürettibler. Tertib edenler, nizama koyanlar.

mürşidin / mürşidîn

  • (Tekili: Mürşid) Mürşidler, doğru ve selâmetli yolu gösteren kimseler.

mürtekibin / mürtekibîn

  • (Tekili: Mürtekib) İrtikâb edenler. Kötü iş yapan kimseler.
  • Rüşvet alan ve yiyen kişiler.

müruc

  • (Tekili: Merc) Çayarlar,otlaklar, çayırlıklar.

müsaadat

  • (Tekili: Müsâade) Yardımlar, muavenetler.
  • Müsâadeler, izinler.

müşacerat

  • (Tekili: Müşacere) Dövüşmeler, vuruşmalar, kavgalar.

müsademat

  • (Tekili: Müsademe) Vuruşmalar, birbirine çarpmalar. Müsademeler.

müsaf

  • (Tekili: Mesâfe) Uzaklıklar, mesâfeler.

müşafehat

  • (Tekili: Müşafehe) (Şefe. den) Konuşmalar, dudak dudağa yakından konuşmalar.

müsafirin / müsafirîn

  • (Tekili: Müsafir) (Sefer. den) Misafirler, konuklar. Yolcular.

müsag

  • (Tekili: İsâga) Kalıba dökülmüş, akıtılmış olan.

musahabat

  • (Tekili: Musahebe) (Sohbet. den) Sohbetler, konuşup görüşmeler.

müşahedat

  • (Tekili: Müşahede) Gözle görülen şeyler.
  • Görüşler.
  • Keşifle seyredilenler.
  • Man: Mücerret his ile kat'iyyetle hüküm ve tasdik olunan kaziyeler.

musahhihin / musahhihîn

  • (Tekili: Musahhih) Musahhihler, tashih işi ile uğraşanlar.

müşahidin / müşahidîn

  • (Tekili: Müşahid) Görenler, bakanlar. Müşahede edenler.

musalahat

  • (Tekili: Musâlaha) (Sulh. dan) Karşılıklı anlaşmalar. Barışlar.

musallin / musallîn

  • (Tekili: Musalli) Namaz kılanlar, dua edenler.

müsamahat

  • (Tekili: Müsamaha) (Semâhat. dan) Müsamahalar, göz yummalar, görmezden gelmeler, hoş görmeler. Aldırış etmemeler.

müsamerat

  • (Tekili: Müsamere) Müsamereler, gece eğlenceleri.

musannefat

  • (Tekili: Musannef) Sıraya konulup tasnif edilmiş kitaplar.

musannifan

  • (Tekili: Musannif) Kitap yazan kadınlar. Kadın müellifler.

musannifin / musannifîn

  • (Tekili: Musannif) Musannifler, kitap yazanlar.

müşat

  • (Tekili: Mâşi) Yayan yürüyen kimseler.

müşavirin / müşavirîn

  • (Tekili: Müşavir) Müşavirler. Kendisine danışılan kişiler. İstişare edilen kimseler.

müsellemat

  • (Tekili: Müsellem) Doğruluğunda şüphe edilmeyen umumi bilgi ve kaideler. İslâmiyete ait, sağlamlığında şüphe olmayan esâslar.
  • Man: Dinleyenin hemen münakaşasız kabul ettiği kaziyeler.

müsenneyat

  • (Tekili: Müsennât) Arkların veya su bentlerinin kenarları.

müsevvegat

  • (Tekili: Müsevveg) Râzı olunmuş, izin verilmiş şeyler.

müsevvidin / müsevvidîn

  • (Tekili: Müsevvid) Müsevvidler. Müsvedde yapanlar.
  • Kâtipler.

müshilat / müshilât

  • (Tekili: Müshil) İshal veren, bağırsakların temizlenmesine yardımcı olan ilâçlar.

müşiran

  • (Tekili: Müşir) Müşirler, mareşaller.

müşkil-pesendan / müşkil-pesendân

  • (Tekili: Müşkil- pesend) Herşeyi kolay kolay beğenmiyenler.

müskirat

  • (Tekili: Müskir) İçilmesi ve kullanılması Allah (C.C.) tarafından men'edilmiş sarhoşluk veren şeyler.

muskıtat

  • (Tekili: Muskıt) (Sukut. dan) Düşürenler, ıskat edenler.

müşrikin / müşrikîn

  • (Tekili: Müşrik) (şirk. den) Müşrikler, Allah'a şirk koşanlar.

müşşat

  • (Tekili: Mâşi) Ayak üstü yürüyen insan ve hayvan.

müsta'birin / müsta'birîn

  • (Tekili: Müsta'bir) Rüyâ tabir ettiren kimseler.

müsta'merat / müsta'merât

  • (Tekili: Müstâ'mere) (Umrân. dan) Sömürgeler, müstemlekeler.

müstagisin / müstagisîn

  • (Tekili: Müstagis) Yardım dileyenler.

müstagribin / müstagribîn

  • (Tekili: Müstagrib) (Garabet. den) şaşakalanlar. Garibine gidenler, taaccüb edenler.

müstahberat / müstahberât

  • (Tekili: Müstahbere) (Haber. den) Öğrenilmiş, alınmış haberler.

müstahfazin / müstahfazîn

  • (Tekili: Müstahfaz) Müstahfazlar.

müstahilat

  • (Tekili: Müstahil) İmkânsız şeyler.
  • Mânâsız, boş ve saçma şeyler.

müstahsilin / müstahsilîn

  • (Tekili: Müstahsil) Yetiştirenler, müstahsiller, üreticiler.

müstahzarat

  • (Tekili: Müstahzar) Hazırlanmış şeyler.

müstaiddan / müstaiddân

  • (Tekili: Müstaid) İstidatlı kimseler, müstaid kişiler.

müstakbilin / müstakbilîn

  • (Tekili: Müstakbil) (Kabl. dan) Karşılayanlar, karşılayıcılar, istikbâl edenler.
  • Kıbleye dönenler.

müştakkat

  • (Tekili: Müştakk) (şakk. dan) Türemiş kelimeler.

müstakrazat

  • (Tekili: Müstakraz) (Karz. dan) Borç olarak alınmış paralar.

müstakrizin / müstakrizîn

  • (Tekili: Müstakriz) (Karz. dan) Borç alanlar, istikraz edenler.

mustalahat / mustalahât

  • (Tekili: Mustalah) Istılah haline getirilmiş kelimeler.

müste'cirin / müste'cirîn

  • (Tekili: Müste'cir) Kiracılar.
  • Kira ile tutanlar.

müsted'ayat

  • (Tekili: Müsted'â) İstenilen, dilenen şeyler. Dilekçe ile talebedilen şeyler.

müstefidan

  • (Tekili: Müstefid) Faydalananlar, müstefidler, istifade edenler. (Farsça)

müstefsirin / müstefsirîn

  • (Tekili: Müstefsir) Müstefsirler.

müstehilat

  • (Tekili: Müstehil) (Havl. den) Mümkün olmayan şeyler, kabil olmayan şeyler.
  • Mânasız, saçma şeyler.

müstekbelat / müstekbelât

  • (Tekili: Müstakbel) Gelecek zamanlar, istikbâller.
  • Önde bulunanlar.

müstekbirin / müstekbirîn

  • (Tekili: Müstekbir) Kibirlenenler, kendini büyük görenler.

müstekrehat

  • (Tekili: Müstekreh) (Kerahet. den) Tiksinilen, istikrâh edilen ve iğrenç şeyler.

müstelezzat / müstelezzât

  • (Tekili: Müstelezz) (Lezzet. den) Lezzet alınan şeyler.

müstemiin / müstemiîn

  • (Tekili: Müstemi') Dinleyenler, dinleyici olanlar, dinleyiciler.

müsterşidin / müsterşidîn

  • (Tekili: Müsterşid) Doğru ve hak yolun gösterilmesini, irşad edilmesini isteyenler.

müsteşhedat / müsteşhedât

  • (Tekili: Müsteşhed) şâhid olarak gösterilen kimseler. şâhid tutulan kişiler.

müsteslimin / müsteslimîn

  • (Tekili: Müsteslim) Müslüman olanlar. İslâm dinini kabul edenler.
  • Boyun eğenler, teslim olanlar.

müsteşrikin / müsteşrikîn

  • (Tekili: Müsteşrik) Müsteşrikler.

müstmendan / müstmendân

  • (Tekili: Müstmend) Hüzünlü, kederli ve mahzun kimseler, üzgün kişiler. Zavallılar, miskinler, biçareler. (Farsça)

müsül

  • (Tekili: Misal) Örnekler, misaller.

mutaassıbin / mutaassıbîn

  • (Tekili: Mutaassıb) (Asab. dan) Mutaassıb kimseler. Taassubu olan insanlar.

mütabiin / mütabiîn

  • (Tekili: Mütabi') Tâbi olanlar, uyanlar, iktidâ edenler.

mütalaat / mütalaât

  • (Tekili: Mütalaa) Düşünceler. Tedkik etmeler. Okumalar. Mütalaa.

mutalebat

  • (Tekili: Mutâlebe) (Taleb. den) İstenilen şeyler. İstekler.

mutaliin / mutaliîn

  • (Tekili: Mutâli') Mutalâa edenler. Kitap okuyanlar.

mutaredat

  • (Tekili: Mutarede) Saldırmalar, vuruşmalar, çarpışmalar.

mutasaddıkin / mutasaddıkîn

  • (Tekili: Mutasaddık) Sadaka verenler. Tasadduk edenler.
  • Sâdık ve doğru olduğu anlaşılanlar.

mutasaddırin / mutasaddırîn

  • (Tekili: Mutasaddır) Baş köşeye kurulanlar, tasaddur edenler.

mutasanniin / mutasanniîn

  • (Tekili: Mutasanni') Tasannu' edenler. Kendilerini güzel ve süslü göstermek isteyenler.

mutatarribin / mutatarribîn

  • (Tekili: Mutatarrib) Şevke gelip sevinenler. Coşup sıçrayanlar.

mutavassıtin / mutavassıtîn

  • (Tekili: Mutavassıt) Aracılar, tavassut edenler, vasıta olanlar.
  • Orta hâlliler.

mutayebat

  • (Tekili: Mutâyebe) Eğlenceli hikâyeler. Fıkralar.
  • Şakalaşmalar, lâtife yapmalar.

mutazallimin / mutazallimîn

  • (Tekili: Mutazallim) (Zulm. den) Sızlananlar. Kendilerine yapılan haksızlık ve zulümden dolayı şikâyet edenler. Tazallüm edenler.

mutazarrıfin / mutazarrıfîn

  • (Tekili: Mutazarrıf) (Zarf. dan) Zariflik taslayanlar, tazarruf edenler.

mutazarriin / mutazarriîn

  • (Tekili: Mutazarrı') Yalvaranlar, tazarru' edenler, yalvarıp yakaranlar.

müteabbidin / müteabbidîn

  • (Tekili: Müteabbid) Taabbüd edenler, ibadet edenler. Kulluk edenler.

müteabbisin / müteabbisîn

  • (Tekili: Müteabbis) Yüzünü ekşitenler, taabbüs edenler.

müteaccilin / müteaccilîn

  • (Tekili: Müteaccil) Acele edenler, aceleciler.

müteaffifin / müteaffifîn

  • (Tekili: Müteaffif) İffetli, namuslu ve şerefli kimseler. Müteaffifler.

müteahhidin / müteahhidîn

  • (Tekili: Müteahhid) (Ahd. dan) Taahhüd edenler. İşi üzerine alan kimseler.

müteakkılin / müteakkılîn

  • (Tekili: Müteakkıl) Anlayanlar, taakkul edenler.

müteallimin / müteallimîn

  • (Tekili: Müteallim) İlm. den) Bilgi edinenler, ilim öğrenenler, talebeler.

müteammidin / müteammidîn

  • (Tekili: Müteammid) (Amd. den) Bilerek ve tasarlıyarak yapanlar.

müteannidin

  • (Tekili: Müteannid) Direnenler, inad edenler, inatçılık yapanlar.

müteayyinan / müteayyinân

  • (Tekili: Müteayyin) (Ayn. dan) Eşraftan olanlar, ileri gelen kimseler. (Farsça)
  • Belli ve meydanda olanlar. Taayyün edenler. (Farsça)
  • Karar verilmişler. (Farsça)

müteazzibin / müteazzibîn

  • (Tekili: Müteazzib) Evlenmeyenler, bekâr kimseler.

mütebarizin / mütebarizîn

  • (Tekili: Mütebariz) Meydana çıkanlar, belirenler, tebarüz edenler.

mütebasbısin / mütebasbısîn

  • (Tekili: Mütebasbıs) Yaltaklananlar, tabasbus edenler.

mütecasirin / mütecasirîn

  • (Tekili: Mütecasir) Cür'et edenler, cesaretlenenler, küstahlar.

mütecavizin / mütecavizîn

  • (Tekili: Mütecaviz) Tecavüz edenler, sarkıntılık eden kimseler, saldıranlar.

müteceddidin / müteceddidîn

  • (Tekili: Müteceddid) Yenileşenler, teceddüd edenler.

mütecellidin / mütecellidîn

  • (Tekili: Mütecellid) Kahramanlar, yiğitler, celâdet gösteren kahraman kimseler.

mütecemmiin / mütecemmiîn

  • (Tekili: Mütecemmi') Toplananlar, yığılanlar, tecemmu' edenler, birikenler.

mütecemmilin / mütecemmilîn

  • (Tekili: Mütecemmil) Süslenenler, bezenenler, donanlar, tecemmül edenler.

mütecessisin / mütecessisîn

  • (Tekili: Mütecessis) Meraklılar. Tecessüs edenler. Gizli şeyleri öğrenmeğe çalışanlar.

mütecevvizin / mütecevvizîn

  • (Tekili: Mütecevviz) Mecazlı konuşanlar. Mecazlı söz söyleyenler.
  • Caiz olmayan şeyleri caiz görenler.

müteeddibin / müteeddibîn

  • (Tekili: Müteeddib) Utanç duyanlar, utananlar, hayâ edenler, edeblenenler.

mütefakkıhin / mütefakkıhîn

  • (Tekili: Mütefakkıh) Fıkıh âlimleri, fıkıh bilginleri. Fıkıhla uğraşan kimseler.

mütefazzılin

  • (Tekili: Mütefazzıl) Meziyet ve fazilet yolunda yarış edenler.

mütefe'ilin / mütefe'ilîn

  • (Tekili: Mütefe'il) Fala bakanlar.
  • Hayra yoranlar.

müteferricin / müteferricîn

  • (Tekili: Müteferric) Gezinenler, dolaşanlar, hava almağa eğlenmeğe gidenler.

müteferridin / müteferridîn

  • (Tekili: Müteferrid) Tek ve yalnız olanlar. Eşi, benzeri ve emsâli bulunmıyanlar.
  • Kendi başına idare olanlar.

mütefevvikin / mütefevvikîn

  • (Tekili: Mütefevvik) Üstün gelenler, tefevvuk edenler, üstün olanlar.

mütegallibin / mütegallibîn

  • (Tekili: Mütegallib) Zorbalar, mütegallibler.

mütegamızin / mütegamızîn

  • (Tekili: Mütegamız) Birbirine göz ucu ile işaret edenler, gözle işaretleşenler.

mütegarribin / mütegarribîn

  • (Tekili: Mütegarrib) Gurbete çıkanlar.

mütehacimin / mütehacimîn

  • (Tekili: Mütehacim) Birbirine hücum edenler, saldıranlar.

mütehaffızin / mütehaffızîn

  • (Tekili: Mütehaffız) Korunup sakınanlar, tahaffuz edenler.

mütehakkimin / mütehakkimîn

  • (Tekili: Mütehakkim) Zorbalar. Tahakküm edenler. Mütehakkimler.

mütehammilin / mütehammilîn

  • (Tekili: Mütehammil) Tahammül edenler. Katlanıp sabrederek kabul edenler. Dayanabilenler. Kaldırabilenler.

müteharimin / müteharimîn

  • (Tekili: Müteharim) Teharüm edenler, kendilerini ihtiyar gibi gösteren kimseler.

mütehasımin / mütehasımîn

  • (Tekili: Mütehasım) Çekişenler, birbirlerine düşmanlık ve husumet edenler. Hasım olanlar. Karşılıklı dâva edenler.

mütehaşşidin / mütehaşşidîn

  • (Tekili: Mütehaşşid) Birikenler, toplananlar.

mütehayyelat / mütehayyelât

  • (Tekili: Mütehayyel) Hayal edilen şeyler.

mütehayyirin

  • (Tekili: Mütehayyir) Şaşırmış olanlar. Şaşmış kimseler. Hayrette kalanlar.

mütehezzicin / mütehezzicîn

  • (Tekili: Mütehezzic) Makamla şarkı söyliyenler.

mütekaddimin / mütekaddimîn

  • Evvelkiler, geçmiştekiler.
  • Eskiden gelmiş İslâm allâmeleri.

mütekaidin / mütekaidîn

  • (Tekili: Mütekaid) Emekliler, emekliye ayrılmış olanlar.

mütekalibin / mütekâlibin

  • (Tekili: Mütekâlib) Köpek gibi birbirlerinin üzerlerine sıçrayanlar.

mütekarribin / mütekarribîn

  • (Tekili: Mütekarrib) Takarrüb edenler, yaklaşanlar, yakın olanlar.

mütekasilin / mütekâsilîn

  • (Tekili: Mütekâsil) (Kesl. den) Üşenenler, tembellik yapanlar.

mütekasırin / mütekasırîn

  • (Tekili: Mütükasır) Kısalık gösterenler.
  • Ellerinden geldiği, becerebildikleri halde iş yapmayanlar.

mütekavvilin / mütekavvilîn

  • (Tekili: Mütekavvil) (Kavl. den) Mecbur olmadığı halde kendiliğinden yalan söyleyenler.

mütekayidin / mütekâyidîn

  • (Tekili: Mütekâyid) Birbirlerine hile yapanlar, birbirlerini aldatanlar.

mütekayyidin / mütekayyidîn

  • (Tekili: Mütekayyid) (Kayd. dan) Dikkatli davrananlar, kayıtlı bulunanlar.

mütekebbirin / mütekebbirîn

  • (Tekili: Mütekebbir) Tekebbür edip kibirlenenler. Kendini beğenmişler.

mütekeddirin / mütekeddirîn

  • (Tekili: Mütekeddir) Kederlenenler, kederli ve hüzünlü olan kimseler.
  • Bulanık şeyler.

mütekeffilin / mütekeffilîn

  • (Tekili: Mütekeffil) Mütekeffiller. Tekeffül edenler, kefil olanlar.

mütekehhilin / mütekehhilîn

  • (Tekili: Mütekehhil) Gözüne sürme çekenler, tekehhül edenler.

mütekehhinin / mütekehhinîn

  • (Tekili: Mütekehhin) Falcılık yapanlar, kâhinlik edenler.

mütekellifin / mütekellifîn

  • (Tekili: Mütekellif) Zahmetli, külfetli iş tutanlar, tekellüf edenler.

mütekellim / متكلم

  • Konuşan. (Arapça)
  • Birinci tekil şahıs. (Arapça)

mütekellim-i vahde / مُتَكَلِّمِ وَحدَه

  • Birinci tekil şahıs, "ben".
  • Birinci tekil şahıs.

mütekemmilin / mütekemmilîn

  • (Tekili: Mütekemmil) (Kemâl. den) Olgunlaşanlar, kemale erenler, tekemmül edenler.

mütekeyyisin / mütekeyyisîn

  • (Tekili: Mütekeyyis) Akıllılık taslıyanlar, tekeyyüs edenler.

mütelahizin

  • (Tekili: Mütelahiz) Gözucu ile bakışanlar, telâhuz edenler.

mütelakkibin / mütelakkibîn

  • (Tekili: Mütelakkib) Lakap alanlar, lakap takınanlar.

mütelehhifin / mütelehhifîn

  • (Tekili: Mütelehhif) Hasret çekenler, yanıp yakılanlar. Kederli, tasalı olanlar.

mütemarızin / mütemârızîn

  • (Tekili: Mütemârız) Hasta gibi görünenler, yalandan hasta olanlar.

mütemeddihin / mütemeddihîn

  • (Tekili: Mütemeddih) Kendini medhedenler, övünenler.

mütemehhirin / mütemehhirîn

  • (Tekili: Mütemehhir) Mâhir olan kimseler. Temehhür eden kişiler.

mütemerridin / mütemerridîn

  • (Tekili: Mütemerrid) Dikkafalık edenler, inatçılık yapanlar, direnenler. Mütemerridler.

mütemeshirin / mütemeshirîn

  • (Tekili: Mütemeshir) Eğlenenler. Maskaralık yapanlar.

mütemevvilin / mütemevvilîn

  • (Tekili: Mütemevvil) Mal mülk sâhibleri. Zenginler.

mütemeyyizin / mütemeyyizîn

  • (Tekili: Mütemeyyiz) Seçkin kişiler, seçilen kimseler, mütemeyyizler.

mütena'imin / mütena'imîn

  • (Tekili: Mütena'im) Nimetler içinde, nazlı büyüyenler, bolluk içinde büyüyenler.

mütenahnihin / mütenahnihîn

  • (Tekili: Mütenahnih) Boğazından hırıltı ile ses çıkaranlar, soluyanlar.

mütenavilin / mütenavilîn

  • (Tekili: Mütenavil) Alıp yiyenler.

mütenavimin / mütenavimîn

  • (Tekili: Mütenavim) Uyur gibi görünenler. Yalandan uyuyanlar.

müteneddimin / müteneddimîn

  • (Tekili: Müteneddim) Pişman olanlar, nedâmet duyanlar.

müteneffizan

  • (Tekili: Müteneffiz) Nüfuzlu ve hatırı sayılır kimseler. Sözü dinlenir kişiler. (Farsça)

mütenezzihat / mütenezzihât

  • (Tekili: Mütenezzih) Gezintiye, tenezzüh etmeğe çıkanlar.
  • Tenezzüh edip düşünenler.
  • Temize çıkanlar.

mütenezzihin / mütenezzihîn

  • (Tekili: Mütenezzih) Gezintiye çıkanlar, tenezzühe çıkanlar.

müterassıdin / müterassıdîn

  • (Tekili: Müterassıd) Dikkatle gözetenler, rasad edenler, kollıyanlar, bekliyenler.

mütercimin / mütercimîn

  • (Tekili: Mütercim) Tercüme edenler. Bir lisandan başka bir lisana çevirenler.

mütereddidin / mütereddidîn

  • (Tekili: Mütereddid) Karar veremeyenler, tereddüt edenler, kararsız kişiler.
  • Bir yere gidip gelenler.

mütereffihin / mütereffihîn

  • (Tekili: Mütereffih) Refah bulanlar. Rahat ve bolluk içinde yaşıyanlar.

mütereffikin / mütereffikîn

  • (Tekili: Mütereffik) Sükûnetle, yumuşaklıkla davrananlar. Yumuşak muâmele edenler.

müterennimin / müterennimîn

  • (Tekili: Müterennim) Güzel sesle yavaş yavaş şarkı söyliyenler.

müteşacirin / müteşacirîn

  • (Tekili: Müteşacir) Birbirlerine ağaçla, sopayla vuranlar.

mütesadifin / mütesadifîn

  • (Tekili: Mütesadif) Rastgelenler, tesadüf edenler.

mütesahibin / mütesahibîn

  • (Tekili: Mütesahıb) Sahib çıkanlar, arka olanlar.

mütesahilin / mütesahilîn

  • (Tekili: Mütesahil) Yumuşak davrananlar, sükunetli ve iyi muâmele edenler.

mütesalihin / mütesalihîn

  • (Tekili: Mütesalih) Sağır gibi görünenler, sağırlık gösterenler.

mütesallitin / mütesallitîn

  • (Tekili: Mütesallit) Musallat olanlar, peşini bırakmayanlar, ardından ayrılmayanlar, tasallut edenler.

mütese'ilin / mütese'ilîn

  • (Tekili: Mütese'il) Dilenciler, dilenenler.

müteşebbihin / müteşebbihîn

  • (Tekili: Müteşebbih) Benzeyenler, andıranlar.

müteşebbisin / müteşebbisîn

  • (Tekili: Müteşebbis) Teşebbüs edenler, bir işe girişenler.

müteseffilin / müteseffilîn

  • (Tekili: Müteseffil) Sefilleşenler, aşağılık olanlar.

mütesehhirin / mütesehhirîn

  • (Tekili: Mütesehhir) Geceleyin uyumayıp sabahlayanlar.

mütesellihin / mütesellihîn

  • (Tekili: Mütesellih) Silâhlananlar, silâh kuşanan kişiler.

müteşevvikin / müteşevvikîn

  • (Tekili: Müteşevvik) şevkliler, çok istekli olan kimseler.

müteseyyibin / müteseyyibîn

  • (Tekili: Müteseyyib) Aldırış etmeyenler, kayıtsız davranan kimseler.

mütevaggilin / mütevaggilîn

  • (Tekili: Mütevaggil) Çok uğraşanlar, fazla meşgul olanlar. Bir şeyin derinliğine varanlar.

mütevaidin / mütevaidîn

  • (Tekili: Mütevâid) Sözleşenler, vaidleşenler, birbirlerine söz verenler.

mütevakkırin / mütevakkırîn

  • (Tekili: Mütevakkır) Onurlananlar, vakarlananlar.

mütevaziin / mütevaziîn

  • (Tekili: Mütevazi) Alçakgönüllü kimseler, mütevazi insanlar, tevazu ehli olan kişiler.

müteveccihin / müteveccihîn

  • (Tekili: Müteveccih) Bir yana dönenler. Teveccüh edip yönelen kimseler.

mütevehhimin

  • (Tekili: Mütevehhim) (Vehm. den) Tevehhüm edenler, evhamlananlar.

müteverrimin / müteverrimîn

  • (Tekili: Müteverrim) Veremliler. Verem hastalığına tutulmuş kimseler.

mütezahimin / mütezahimîn

  • (Tekili: Mütezahim) İzdihamdan dolayı birbirinin üstüne çıkanlar. Kalabalıktan sıkışanlar.

mütezavirin

  • (Tekili: Mütezavir) Birbirlerini gidip görenler, birbirleriyle gidip görüşenler, ziyaret edenler.

mütezehhidin / mütezehhidîn

  • (Tekili: Mütezehhid) Zâhid olanlar, dine çok bağlı bulunanlar.

mütezevvidin / mütezevvidîn

  • (Tekili: Mütezevvid) Yanlarına azık, erzak alanlar.

müttakin / müttakîn

  • (Tekili: Mütaki) Takvalılar. Müttakiler.

muvaredat

  • (Tekili: Muvârede) (Vürud. dan) Gelen şeyler.
  • Aklı gelen şeyler. İlhamlar.

müverrihin / müverrihîn

  • (Tekili: Müverrih) Tarihçiler, tarih yazanlar.

muy-taban / muy-tâbân

  • (Tekili: Muy-tâb) Kıldan eşya yapanlar, kıl dokuyanlar.

muyan

  • (Tekili: Muy) Kıllar. Tüyler. (Farsça)

müyulat

  • (Tekili: Meyl) Meyiller, arzular.

muzafat

  • (Tekili: Muzâf) (Zayf. dan) Bir şeyin ekleri, ilâveleri. Bir merkezin şubeleri, kolları.

müzakerat

  • (Tekili: Müzâkere) Müzâkereler. Bir fikir hakkında karşılıklı görüşmeler. Bir arada muhtelif fikirleri beyan etmek.

müzelemmizin / müzelemmizîn

  • (Tekili: Mütelemmiz) Talebelik ederek öğrenenler, telemmüz edenler.

müzevvirin / müzevvirîn

  • (Tekili: Müzevvir) Müzevvirler, arabozucular.

müzeyyelat / müzeyyelât

  • (Tekili: Müzeyyel) Zeyiller, ilâveler, katılmış şeyler.

muzmerat

  • (Tekili: Muzmer) Örtülü, saklı, gizli, dışarı vurulmamış.

na'cat

  • (Tekili: Na'ce) Dişi koyunlar.

na-binayan

  • (Tekili: Na-bina) Gözü görmeyenler, a'mâlar, körler.

na-kesan

  • (Tekili: Nâ-kes) Alçaklar, âdi insanlar, insaniyetsiz kimseler.
  • Cimriler, tamahkârlar, pintiler, hasis kişiler.

na-pakan / na-pâkân

  • (Tekili: Nâpâk) Murdarlar, pisler.

nafakat

  • (Tekili: Nafaka) Nafakalar.

nagam

  • (Tekili: Nağme) Nağmeler, âhenkler, türküler.

naharir

  • (Tekili: Nihrir) Bilgili, akıllı ve âlim kimseler. Fâzıl ve mâhir kişiler.

naimin / naimîn

  • (Tekili: Nâim) Uyuyanlar, uykuda bulunanlar.

nakais

  • (Tekili: Noksan) Eksiklikler. Noksanlar.

nakale

  • (Tekili: Nâkıl) Haberciler, nakledenler.

nakarat

  • (Tekili: Nakra) Durmadan tekrarlanan usandırıcı şeyler.
  • Edb: Şarkının belli yerlerinde tekrarlanan bestesi değişmeyen parça.

nakısat

  • (Tekili: Nâkıs) Nâkıslar. Noksanı olanlar. Eksiği bulunanlar.

nam-averan / nam-âverân

  • (Tekili: Nam-âver) Namlı kişiler, ad salmış kimseler, ünlüler, meşhurlar.

naman

  • (Tekili: Nam) İsimler, adlar. (Farsça)

namcuyan / namcuyân

  • (Tekili: Namcu) Ün arayanlar, nam arayanlar. (Farsça)
  • Yiğitler, kahramanlar. (Farsça)

namdaran / namdarân

  • (Tekili: Namdar) Ünlüler, namlılar, meşhurlar.

nasaib

  • (Tekili: Nasibe) Dikili taşlar.

nasayih

  • (Tekili: Nasihat) Nasihatlar. Öğütler.

nasırin / nasırîn

  • (Tekili: Nâsır) Yardım edenler, yardımcılar.

naveran / naverân

  • (Tekili: Naver) Olabilir şeyler, mümkün olan şeyler.

nazaif

  • (Tekili: Nazif) Nazifler. Nazafetli, temiz kimseler.

nazariyyat / nazariyyât

  • (Tekili: Nazariye) Görüşler. Düşünceler. Doğruluğu isbat edilmemiş ilmi görüşler.

nazımin / nazımîn

  • (Tekili: Nâzım) Tanzim edenler, düzenleyenler, nizama koyanlar.

nazmiyyat

  • (Tekili: Nazm) Manzum yazılar.

neaim

  • (Tekili: Neâme) Deve kuşları.

neamat

  • (Tekili: Neâme) Deve kuşları.

nebail

  • (Tekili: Nebile) Yüceler, ulular, yüksekler.

nebair

  • (Tekili: Nebire) Torunlar.

nebatat / nebatât

  • (Tekili: Nebât) Nebâtlar, bitkiler.

necaib

  • (Tekili: Necib) Şerefli, necib, asil, temiz kimseler.

nedaid

  • (Tekili: Nedid ve Nedide) Emsâller, akranlar, eşler.

nefais

  • (Tekili: Nefise) Değerli, güzel ve beğenilir şeyler.

nefehat

  • (Tekili: Nefha) Esintiler. Üfürmeler.

neferat / neferât

  • (Tekili: Nefer) Neferler, askerler, erler.

neffasat / neffasât

  • (Tekili: Neffâse) Neffâseler, büyücü kadınlar.

nehabir

  • (Tekili: Nühbur) Kum yığınları, kum tepeleri.

nehengan / nehengân

  • (Tekili: Neheng) Timsahlar. (Farsça)

nekais

  • (Tekili: Nakise) Nakiseler. Noksanlar.

nekaiz

  • (Tekili: Nakize) Nakizeler. Birbirine zıd şeyler.

nekayi'

  • (Tekili: Nakia) Ziyâfetler.

nemaik

  • (Tekili: Nemika) Mektuplar.

nemaim

  • (Tekili: Nemime) Dedikoducular, çekiştiriciler.

nemarık

  • (Tekili: Nemraka) Yastıklar.

nesaic

  • (Tekili: Nesice) Dokumalar. Dokunmuş kumaşlar. Ette ve deride olan nescler, dokular.

neşaid

  • (Tekili: Neşide) Meşhur kaside ve beyitler, mısralar.

nesaih

  • (Tekili: Nesâyih) (Nasihat) Nasihatler, öğütler.

nesaik

  • (Tekili: Nesike) Kesilen kurbanlar.

nesaim

  • (Tekili: Nesim) Hafif ve lâtif rüzgârlar.

nesais

  • (Tekili: Nesise) Fesatlık için yapılan fısıltılar.

neşvat

  • (Tekili: Neşvet) Keşifler, neş'eler, sevinçler.

netaic

  • (Tekili: Netayic) (Netice) Neticeler.

nevabig

  • (Tekili: Nâbiga) Şerefli ve ulu kimseler.
  • Sonradan şâir olan kişiler.

nevabit

  • (Tekili: Nabite) Nebatlar. Bitkiler.
  • İmar ve ihdas.
  • Dünya ahvâlinden habersiz.
  • Taze, genç kimse.

nevabız

  • (Tekili: Nâbıza) Nabız damarları.

nevaciz

  • (Tekili: Nâciz) Azı dişlerinin arkasındaki altlı üstlü bulunan dişler.

nevadi

  • (Tekili: Nâdi) Toplantılar, meclisler.

nevafil

  • (Tekili: Nâfile) Farz ve vâcib olandan başka ibadetler. Nâfile (yani sevab için kılınan) namaz veya tutulan oruçlar.

nevafis

  • (Tekili: Nefsâ) Loğusalar. Yeni doğum yapmış kadınlar.

nevahi

  • (Tekili: Nahiye) Taraflar, yanlar, nahiyeler.

nevaib

  • (Tekili: Naibe) Musibetler, kazalar, belâlar.

nevair

  • (Tekili: Naire) Ateşler, alevler.
  • (Tekili: Naure) Bostan dolapları.

nevakıs

  • (Tekili: Noksan) Eksiklikler, noksanlar.
  • (Tekili: Nâkis) Başlarını devamlı olarak önlerine eğen adamlar.

nevakis

  • (Tekili: Nakus) Çanlar. İbadet vakitlerinde kiliselerde çalınan çanlar.

nevamis

  • (Tekili: Namus) Namuslar, kanunlar, şeriatlar.

nevasi

  • (Tekili: Nâsiye) Alınlar.
  • Bir topluluğun ileri gelenleri. Ulular.

nevati

  • (Tekili: Nevtî) Gemiciler.

nevatir

  • (Tekili: Nâtur) Hamam hademeleri.
  • Bostan bekçileri.

nevazıc

  • (Tekili: Nâzıc) Kıvama gelmişler, olgunlaşmışlar.

nevey

  • (Tekili: Nevât) Çekirdekler.

nevresidegan / nevresidegân

  • (Tekili: Nev-reside) Yeni olgunlaşmağa başlamış olanlar, yeni yetişmeler. Gençler, tazeler.

neyrencat / neyrencât

  • (Tekili: Neyrenc) Tılsımlar.

neyyirat

  • (Tekili: Neyyir) Nurlular, nur saçanlar.

nezair

  • (Tekili: Nazire) Nazireler, benzerler, emsâl olanlar.

niac

  • (Tekili: Na'ce) Dişi koyunlar.

nial

  • (Tekili: Na'l) Ayakkabılar, pabuçlar.
  • Hayvanların ayaklarına çakılan demirler, nallar.

niam

  • (Tekili: Ni'met) İyilikler. Yiyecekler. Nimetler.
  • Hidayetler.

nibal

  • Küçük tepe.
  • (Tekili: Nebl) Oklar.

nihab

  • (Tekili: Nehb) Çapullar, yağmalar.

nihaf

  • (Tekili: Nahif) Cılız, zayıf kimseler.

nihalan

  • (Tekili: Nihal) Taze fidanlar, sürgünler. (Farsça)

nikam

  • (Tekili: Nikmet) İntikamlar, öc almalar.

nikan

  • (Tekili: Nik) İyiler, iyi kimseler. (Farsça)

nikat / nikât

  • (Tekili: Nokta) Noktalar.
  • (Tekili: Nükte) Nükteler. İnce mânâlar.
  • İnce mânâlı, şakalı ve zarif sözler.

nimal

  • (Tekili: Neml) Karıncalar.

nimar

  • (Tekili: Nimr) Kaplanlar.

nimat

  • (Tekili: Nemat) Örtüler, ihramlar.

ninan

  • (Tekili: Nun) Balıklar, semekler.

niran

  • (Tekili: Nur ve Nâr) Nurlar, ziyalar. Ateşler, nârlar.

nisal

  • (Tekili: Nasl) Ok ve kargı gibi şeylerin uçlarındaki sivri demirler.

nişeste-gan / nişeste-gân

  • (Tekili: Nişeste) Oturanlar, oturmuş olanlar. (Farsça)

nisun

  • (Tekili: Nisvan) Kadınlar.

nisvan

  • (Tekili: Nisa) Kadınlar. Nisalar.

nitaf

  • (Tekili: Nutfe) Saf ve duru sular.

niyagan / niyagân

  • (Tekili: Niyâ) Dedeler, ceddler. Ecdad.

niyam

  • (Tekili: Nâim) (Nevm. den) Uykuda olanlar, uyuyanlar.

niyar

  • (Tekili: Nâr) Ateşler.

niyat

  • (Tekili: Niyet) Niyetler.

niyere

  • (Tekili: Nâr) Ateşler.

niyyat

  • (Tekili: Niyet) Niyetler.

nizamat / nizamât

  • (Tekili: Nizam) Nizamlar, muntazam şeyler, düzenler.

nu'man

  • (Tekili: Niam) Dört ayaklı hayvanlar.
  • Kan.
  • İmam-ı Azam Hazretlerinin adı.
  • Şakayık-ı nu'man denen bir lâle çiçeği.

nübea

  • (Tekili: Nebi) Nebiler, peygamberler.

nüceba

  • (Tekili: Necib) Necib kimseler. Nesli, soyu sopu temiz ve pâk olan kişiler.

nücum

  • (Tekili: Necm) Yıldızlar.

nüdema

  • (Tekili: Nedim) Nedimler.

nüdub

  • (Tekili: Nedebe) Yara izleri, nedbeler.

nüfus

  • (Tekili: Nefs) Nefisler, canlar, şahıslar.

nuhur

  • (Tekili: Nahr) Ayların evvelleri.
  • Göğüsler.

nühur

  • (Tekili: Nahr) Kurbanlar.

nuk

  • (Tekili: Naka) Dişi develer.

nukat

  • (Tekili: Nokta) Noktalar.

nüket

  • (Tekili: Nükte) Nükteler. Herkesin anlayamıyacağı ince mânâlı ve zarif sözler.

nükub

  • Rücu' etmek, geri dönmek.
  • Udul etmek, ayrılmak.
  • (Tekili: Nekbet) Tâlihsizlikler, şanssızlıklar. Felâketler, musibetler, düşkünlükler.

nukud / nukûd

  • (Tekili: Nakid) Nakidler, paralar, akçeler, madeni paralar.
  • Basılmış altın ve gümüş paralar. Müfredi (tekili) Nakddır.

nümur

  • (Tekili: Nimr) Kaplanlar.

nur / nûr

  • Aydınlık, ışık, feyz, bereket ihsân.
  • Kur'ân-ı kerîm.
  • Îmân.
  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından. Tam ve kusursuz olarak zâhir olup her şeyi ortaya çıkarıcı, yaratıcı veya göktekileri ve yerdekileri nûru ile hidâyet edici, doğru yolu gösterici, gökleri; güneş, ay ve yıld

nüşab

  • (Tekili: Nüşabe) Oklar. Temrenli oklar.

nusaha

  • (Tekili: Nasih) Nasihat edenler, öğüt verenler.

nusara

  • (Tekili: Nasir) Yardımcılar.

nussah

  • (Tekili: Nâsih) Nasihat edenler, öğüt verenler.

nussar

  • (Tekili: Nâsır) Yardımcılar.

nusul

  • Huruç etmek, çıkmak.
  • Dühul etmek, girmek. (Ezdaddandır)
  • (Tekili: Nasl) Mızrakların uçlarındaki sivri demirler. Temrenler.

nüsur

  • (Tekili: Nesr) Nesirler, manzum olmayan yazılar. Dağıtmalar.
  • Çok çocuk doğuran kadın.
  • (Tekili: Nesr) Kartallar. Akbabalar (kuş).

nusus

  • (Tekili: Nass) Nasslar.

nutu'

  • (Tekili: Nat') Meşinden yapılmış döşekler.
  • Sofra bezleri.

nutuf

  • (Tekili: Nutfe) Nutfeler, dölsuları, spermalar.

nuut

  • (Tekili: Na't) Vasıflar, keyfiyetler, umuma şâmil sıfatlar.
  • Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâm hakkındaki medhiyeler.

nüvat

  • (Tekili: Nüve) Nüveler, çekirdekler.

nüyub

  • (Tekili: Nâb) Azı dişleri.

nuzera

  • (Tekili: Nazir) Akranlar, eşler.

nüzera

  • (Tekili: Nezir) Doğru yola getirmek için korkutmalar.

nüzzar

  • (Tekili: Nâzır) Bakanlar. Nâzırlar.

ol

  • Osmanlıca'da üçüncü tekil şahıs olan "o" kelimesini ifade eder.

osmaniyan / osmaniyân

  • (Tekili: Osmanî) Osmanlılar.

padaşan / padaşân

  • (Tekili: Padaş) Arkadaşlar, ayakdaşlar. (Farsça)
  • Mükâfatlar. (Farsça)

pakan

  • (Tekili: Pâk) Temizler, pâklar. (Farsça)
  • Mc: Veliler, evliya. (Farsça)

peçegan / peçegân

  • (Tekili: Peçe) İnsan veya hayvan yavruları. (Farsça)

perestan

  • (Tekili: Perest) Tapanlar, tapınanlar, taparcasına sevenler. (Farsça)

perestaran / perestarân

  • (Tekili: Perestar) Kullar, köleler. (Farsça)
  • Hizmetçiler. (Farsça)
  • Dalkavuklar, yaltakçılık yapanlar. (Farsça)
  • Tapanlar, tapıcılar. (Farsça)

pervanegan / pervanegân

  • (Tekili: Pervane) Gece kelebekleri.

perveran / perverân

  • (Tekili: Perver) Yetiştirenler, besleyenler, koruyup terbiye eden kimseler. (Farsça)

peygamberan / peygamberân

  • (Tekili: Peygamber) Peygamberler.

peyugan

  • (Tekili: Peyug) Gelinler.

piran

  • (Tekili: Pir) İhtiyarlar, yaşlılar. (Farsça)

pişegan / pişegân

  • (Tekili: Pişe) Meslekler, san'atlar. İşler. (Farsça)
  • Huylar, âdetler, tabiatlar. (Farsça)

pişvayan

  • (Tekili: Pişvay) Reisler, başkanlar. Hâkimler.

puhtegan / puhtegân

  • (Tekili: Puhte) Olgun kimseler, pişkin kişiler.

pür-dilan / pür-dilân

  • (Tekili: Pür-dil) Cesurlar, yürekli kimseler. (Farsça)

puran / purân

  • (Tekili: Pur) Oğullar, veledler.

rafıziyyun

  • (Tekili: Rafızî) Rafızîler.

rahiban

  • (Tekili: Râhib) Râhibler. Keşişler.

rakabat

  • (Tekili: Rakabe) Boyunlar. Ense kökleri.
  • Köleler, câriyeler. Kullar.

rakiban

  • (Tekili: Rakib) Rakibler. Birbirleriyle yarışanlar. (Farsça)
  • Bekçiler. (Farsça)

rasıdan / rasıdân

  • (Tekili: Râsıd) Dikkatle bakıp gözliyenler, rasad edenler.

rasihun

  • (Tekili: Rasihîn) (Râsih) Âlimler, din bilgisi çok sağlam ve derin olan büyük zatlar.
  • Temeli kuvvetli ve sağlam olanlar.

rastan

  • (Tekili: Râst) Doğru olanlar. Haklı kimseler.

raviyan

  • (Tekili: Râvi) Rivayet edenler. Hikâye anlatanlar.

ravzat

  • (Tekili: Ravza) Bahçeler. Çimenlik ve ağaçlık yerler.

rayat

  • (Tekili: Râyet) Bayraklar.

reaya

  • (Tekili: Raiyet) Bir kimsenin emri altında bulunanlar.
  • Bir hükümdar idaresi altında bulunan halk.
  • Hristiyan tebaa.
  • Bütün halk.

regaib

  • (Tekili: Ragibe) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

rehabin

  • (Tekili: Ruhban) Râhibler. Ruhbanlar.

rehain

  • (Tekili: Rehine) Rehineler. Garanti olarak elde tutulanlar.

rekaik

  • (Tekili: Rakik) İnce ve nâzik olan şeyler.

rekeat

  • (Tekili: Rek'at) Rekâtlar.

reşahat

  • (Tekili: Reşehât) (Reşha) Reşhalar. Sızıntılar, serpintiler.

resail

  • (Tekili: Risale) Risaleler, bir mevzuda yazılan mektuplar veya küçük kitaplar.
  • Dergiler, mecmualar.

resatik

  • (Tekili: Rustâk) Köyler, çiftlikler.

reşehat

  • (Tekili: Reşha) Reşhalar, damlalar, sızıntılar.

restegan / restegân

  • (Tekili: Reste) f. Kurtulmuş olanlar.Restgâr : Kurtulan. (Farsça)

retaim

  • (Tekili: Retime) Bir şeyi hatırlayabilmek için parmağa bağlanan iplikler.

revabıt

  • (Tekili: Rabıta) Râbıtalar, bağlılıklar. Münasebetler.
  • Düzenler, sıralar, tertibler.

revahi

  • (Tekili: Râhiye) Bal arıları.

revahil

  • (Tekili: Râhile) Yük hayvanları.

revakid

  • (Tekili: Râkid) Durgun olanlar.

revasi

  • (Tekili: Râsiye) Büyük dağlar.

revasib

  • (Tekili: Rüsub) Tortular.

revasir

  • (Tekili: Reysar) Reçeller.

revazin

  • (Tekili: Revzen) Pencereler. (Farsça)

revendegan / revendegân

  • (Tekili: Revende) Yürüyenler, gidenler. (Farsça)

reyah

  • (Tekili: Râh) şaraplar.
  • Gökçek kokulu küçük bir kuyu.

rezail

  • (Tekili: Rezile) Utanılacak çok fena işler, alçakça hareketler.

rezaya

  • (Tekili: Rezie) Musibetler, belâlar.

rezayil

  • (Tekili: Rezile) Çörçöp.
  • Faydasız ve asılsız nesne.

ria

  • (Tekili: Râî) Çobanlar.

riat

  • (Tekili: Rie) Akciğerler.

ribah

  • (Tekili: Ribh) Kazançlar, kârlar, ticaretten elde edilen kârlar.

rical

  • (Tekili: Recül) Erkekler, er kişiler.
  • Mevki sahibi kimseler, devlet adamları.
  • Yaya olanlar.

rihal

  • (Tekili: Rahl) Deve palanları.

rikab

  • (Tekili: Rakabe) Boyunduruk altında olanlar. Kullar, köleler.
  • Boyun, ense kökü.

rimah

  • (Tekili: Rumh) Mızraklar, kargılar, süngüler.

rimal

  • (Tekili: Reml) Kumlar.

rişa

  • (Tekili: Rişvet) Rüşvetler.

ritam

  • (Tekili: Retime) Bir şeyi hatırlayabilmek için parmağa bağlanan iplikler.

riva

  • (Tekili: Reyyân) Suya kanmış olanlar.

rivayat

  • (Tekili: Rivâyet) Rivayetler.

riyah

  • (Tekili: Rih) Rüzgârlar, yeller.
  • Letaif ve in'amlar.
  • Mc: Galebe, kuvvet, rahmet, devlet.
  • Mazarrat.

riyaz

  • (Tekili: Ravza) Bahçeler. Ağaçlık, çimenlik yerler. Yeşil bahçeler.

riyazat

  • (Tekili: Riyazet) Nefsi terbiye maksadıyla az gıda ile geçinmek, nefsini hevesattan men' ile faydalı fikir ve işle meşgul olmak.

riyaziyyun

  • (Tekili: Riyazî) Matematik âlimleri.

riyeb

  • (Tekili: Ribet) Şüpheye düşmeler.

ruat

  • (Tekili: Râî) Çobanlar.

rubu'

  • (Tekili: Rub') Dörtte birler.
  • Metrenin kabulünden evvel ipekli, yünlü, basma ve emsali kumaş, bez ve sairenin ölçülmesinde kullanılan çarşı arşınının kesirlerinden birinin adıdır.

rücum

  • (Tekili: Recm) Taşa tutmalar, taşlamalar.

rudaa'

  • (Tekili: Radi) Süt emen çocuklar.
  • Süt kardeşler.

rudda'

  • (Tekili: Râdı) Süt emenler.

rüdum

  • (Tekili: Redm) Bendler, sedler.

rüesa

  • (Tekili: Reis) Reisler, reislik yapanlar. Başkanlar.

rüfeka

  • (Tekili: Refik) Arkadaşlar.

rufud

  • (Tekili: Rifd) Bahşişler.

ruhama

  • (Tekili: Rahim) Rahim olanlar.

ruhaniyyun

  • (Tekili: Ruhanî) Ruh âlemine mensub olanlar. Âlem-i gayba nüfuz eden çok nuraniyet kazanmış zâtlar.

ruhas

  • (Tekili: Ruhsat) İzinler, ruhsatlar, müsaadeler.

ruhsat / ruhsât

  • (Tekili: Ruhsat) Ruhsatlar, müsaadeler, izinler.

rühun

  • (Tekili: Rehin) Rehinler.

rukaba'

  • (Tekili: Rakib) Bekçiler.

rükban

  • (Tekili: Râkib) Biniciler, binenler, binmişler.

rükeb

  • (Tekili: Rükbe) Dizler, dizkapakları.

rükkab

  • (Tekili: Râkib) Biniciler, ata binenler.

rüküb

  • (Tekili: Rikâb) Üzengiler.

rukum

  • (Tekili: Rakam) Rakamlar.

rumus

  • (Tekili: Rems) Mezarlar, kabirler.

rumuz

  • (Tekili: Remz) İşaretler, remizler, ince nükteler, mânası gizli olan işaretler.

rumuzat / rumuzât

  • (Tekili: Rumuz) Remizler, işaretler.

rüşa

  • (Tekili: Rişvet) Rüşvetler.

rüşeda

  • (Tekili: Reşid) Reşid olanlar. Rüşd, olgunluk sâhibleri.

rüsela

  • (Tekili: Resül) Resüller, peygamberler.

rüsül

  • (Tekili: Resül) Peygamberler, resüller. Bir kitapla gelen nebiler.

rüsumat

  • (Tekili: Rüsüm) Gümrük idâresi.

rüteb

  • (Tekili: Rütbe) Rütbeler, dereceler.

ruud

  • (Tekili: Ra'd) Gök gürültüleri.

rüus

  • (Tekili: Re's) Re'sler. Başlar. Kafalar.

ruvat

  • (Tekili: Râvi) Hikâye edenler. Rivayet edenler.

rüyub

  • (Tekili: Reyb) şekler, şüpheler.

ruzaa'

  • (Tekili: Razi) Süt emen çocuklar.
  • Süt kardeşler.

ruzan

  • (Tekili: Ruz) Günler. Gündüzler.

rüzela

  • (Tekili: Rezil) Reziller.

sa'vat

  • (Tekili: Sa've) Kuyruk sallıyan kuşlar.

sabaya

  • (Tekili: Sabiyye) Büluğ çağına varmamış küçük kızlar. Kız çocukları.

sabiin / sabiîn

  • (Tekili: Sâbiî) (Aslı: Sâbiiyyun) Yıldıza tapanlar. Sapıklardan olanlar.

sabıkun / sâbıkûn

  • (Tekili: Sâbık) Sâbıklar. Öncekiler. Geçmişler.

sabye

  • (Tekili: Sabi) Küçük erkek çocukları. Oğlancıklar.

sadakat

  • (Tekili: Sadaka) Sadakalar.

sadat

  • (Tekili: Seyyid) Seyyidler. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın soyundan gelenler ve onun izinden gidenler. Hususen Hazret-i Hasan neslinden gelenlere seyyid; Hazret-i Hüseyin neslinden gelenlere de Şerif denmektedir.

sade

  • (Tekili: Seyyid) Seyyidler.

sademat

  • (Tekili: Sadme) Vuruşlar, patlamalar.
  • Ansızın başa gelen belâlar.

safahat

  • (Tekili: Safha) Safhalar.
  • İstiklâl Marşı şâiri Merhum Mehmed Akif'in manzum eserinin adı.

safaih

  • (Tekili: Safiha) Düz şeyler. Levhalar.

safderunan

  • (Tekili: Safderun) Kalbi temiz, içi saf olanlar. (Farsça)

saffat

  • (Tekili: Saff) Saf olanlar, saf yapanlar.

sagair

  • (Tekili: Sagire) Küçük günahlar.

sagr

  • (Tekili: Sügur) Etrafı kale ile çevrili şehir.
  • Sahil şehri.
  • Tepe veya başka bir yerde mağara.
  • Ağız. Ön dişler.

sahaif

  • (Tekili: Sahife) Sahifeler.

şahan

  • (Tekili: şâh) şahlar, pâdişahlar. (Farsça)

sahari / saharî

  • (Tekili: Sahrâ) Çöller, sahrâlar, kırlar.
  • (Tekili: Sahrâ) Sahrâlar. Çöller.

sahat

  • (Tekili: Sâha) Sâhalar, meydanlar, açık yerler, alanlar.

sahb

  • (Tekili: Sâhib) Yakın dostlar. Sâhipler.

sahibat / sâhibat

  • (Tekili: Sâhibe) Kadın sâhibler.

sahravat

  • (Tekili: Sahra) Sahralar, çöller. Ovalar. Kırlar.

saimin / saimîn

  • (Tekili: Sâim) Oruç tutan kimseler.

saiyan

  • (Tekili: Sâi) Haberciler, haber götürenler.
  • Çalışanlar.

sakinan

  • (Tekili: Sâkin) Bir yerde oturanlar. Sâkinler.

salatin / salatîn

  • (Tekili: Sultan) Sultanlar.

salavat

  • (Tekili: Salât) Namazlar.
  • Bütün dualar. İhtiyaçtan gelen ricalar.
  • Nimetten çıkan şükürler. İbadetler.
  • Hazret-i Muhammed'e (A.S.M.) memnuniyet ve bağlılık için yapılan dualar.
  • Nasârâ kilisesi.

salha

  • (Tekili: Sâl) Yıllar. Seneler. (Farsça)

salikan / sâlikân

  • (Tekili: Sâlik) Sâlikler. Bir tarikata girmiş veya bir şeyhe bağlanmış kimseler.

salikun / sâlikûn

  • (Tekili: Sâlik) Sâlikler. Sülûk edenler.

salimin / sâlimîn

  • (Tekili: Sâlim) Sağ, sağlam ve sıhhatta olanlar. Sâlimler.

salisat / sâlisât

  • (Tekili: Sâlise) Sâliseler. Sâniyenin altmışta biri kadar olan vakitler.

şam

  • (Tekili: şâme) Vücutta olan benler.

şamat

  • (Tekili: şâme) Vücuttaki benler.

sanadik

  • (Tekili: Sunduk) Sandıklar.

sanai'

  • (Tekili: Sania) Tertibli, uydurma işler. Tuzaklar.
  • Sanayi.

sanihat / sanihât

  • (Tekili: Sâniha) Çok düşünmeden akla, fikre gelen şeyler.

sarasır

  • (Tekili: Sarsar) şiddetli ve gürültülü rüzgârlar.

sarrafan / sarrafân

  • (Tekili: Sarraf) Sarraflar.

savarif

  • (Tekili: Sârife) Değişmeler. Değişiklikler.

savarım

  • (Tekili: Sârım) Keskin kılıçlar.

sayakıle

  • (Tekili: Saykal) Cilâ yapanlar, cilâcılar.
  • Cilâ âletleri.

sayarif

  • (Tekili: Sayrefî) Sarraflar.
  • Kurnaz ve işini bilir kimseler.

sayasi

  • (Tekili: Sisâ) Dağın uçları.
  • Herhangi bir şeyin asılları.
  • Çulha tarakları.
  • Muhkem ve yüksek kaleler.

seabib

  • (Tekili: Su'bub) Saf su akan yerler.

şeabib

  • (Tekili: Şü'bub)

seabin

  • (Tekili: Su'bân) Büyük yılanlar, ejderhalar.

şeair

  • (Tekili: Şiâr) Âdetler, İslâm işaretleri. İslâmlara ait kaideler. Allah'ı anmak, hamdetmek, ezan okumak, İslâmî kıyafet gibi. Bunlara Şeair-i İslâmiye denir. Bütün müslümanlarla alâkalı mes'eleler ve alâmetler, umumun hissedar olduğu işlerdir.

sealil

  • (Tekili: Sü'lul) Memeler.
  • Vücudda meydana gelen siğiller.

şeamat

  • (Tekili: Şeâmet) Uğursuzluklar, şeâmetler.

şeayir

  • (Tekili: Şâire) Hac için hazırlanan nişanlı kurbanlar. Şâireler. Safâ. Merve, Mina ve Arafat gibi, menâsik-i haccın edâ edilecek yerleri ve dinin alâmetleri. Menâsik ve âyin rüsumu.

sebaik

  • (Tekili: Sebika) Eritilip kalıplara dökülmüş mâdenler. Külçeler.

şeban

  • (Tekili: şeb) Geceler. (Farsça)

sebaya

  • (Tekili: Sebbî) Harbde esir düşenler.

secaya

  • (Tekili: Seciye) Karakterler, huylar, seciyeler, ahlâk ve tabiatlar.

şeccat

  • (Tekili: şecce) Yüzde ve başta meydana gelen yaralar.

secede

  • (Tekili: Sâcid) Secde edenler.

şecerat / şecerât

  • (Tekili: şecere) şecereler.

sedail

  • (Tekili: Sedil) Askılar. Perdeler. Zarlar. Örtüler.

sedaya

  • (Tekili: Sedâ) Memeler.

sedene

  • (Tekili: Sâdin) Kapıcılar. Perdedarlar. Kâbe-i Mükerremenin kapıcıları.

seele

  • (Tekili: Sâil) Dilenciler.

sefain

  • (Tekili: Sefine) Gemiler.

sefaric

  • (Tekili: Sefercel) Ayvalar.

sefasif

  • (Tekili: Sefsâf) Yerden toz kaldırarak esen rüzgârlar.

sefele

  • (Tekili: Sâfil) Alçak kimseler. Aşağı kimseler. Alçaklar.

şefevat

  • (Tekili: şefe) Dudaklar.
  • Kenarlar.

sehaib

  • (Tekili: Sehâbe) Bulutlar.

sehaya

  • (Tekili: Sehâ) Beyin zarları.

şehevat

  • (Tekili: şehvet) şehvetler, nefsanî istekler, arzular.

sehviyat

  • (Tekili: Sehv) Yanlışlar, yanlışlıklar, sehivler.

şekevat

  • (Tekili: şekve) şikâyetler.

selacika

  • (Tekili: Selçuk) Selçuklular.

selahif

  • (Tekili: Sulahfât) Kaplumbağalar.

selaik

  • (Tekili: Selika) Güzel söz söyleme ve yazma kabiliyetleri.

şelalat

  • (Tekili: Şelâle) Büyük çağlayanlar, şelâleler.

selalim

  • (Tekili: Süllem) Merdivenler.

selasil

  • (Tekili: Silsile) Silsileler.
  • Zincir gibi olanlar. Zincirler.
  • Sıradağlar.

selatin

  • (Tekili: Sultan) Sultanlar.

sellat

  • (Tekili: Selle) Sepetler, seleler.

şemail

  • (Tekili: Şimal) Huylar, ahlâklar, tabiatlar.

şemaim

  • (Tekili: Şemime) Güzel kokular.

şemarih

  • (Tekili: Şimrâh) Dağ tepeleri.
  • Hurma veya üzüm salkımları.

semasire

  • (Tekili: Simsar) Simsarlar, komisyoncular, tellâllar.

semavat

  • (Tekili: Sema) Gökler, semalar.

semerat / semerât

  • (Tekili: Semere) Meyveler, faydalar. Kârlar. Menfaatler.

senabik

  • (Tekili: Sünbük) At ve katır gibi hayvanların tırnakları.

senanir

  • (Tekili: Sinnevr) Kediler.

şenayi'

  • (Tekili: Şenia) Çok günahlı hareketler. Kötü işler.

senevat

  • (Tekili: Sene) Yıllar, seneler.

serabil

  • (Tekili: Sirbâl) Gömlekler.

serahin

  • (Tekili: Sirhân) Yırtıcı hayvanlardan olan kurtlar.

şeraif

  • (Tekili: Şerife) Mutlular, kutlu kimseler.

serair

  • (Tekili: Sır) Gizli şeyler, sırlar.

şerait

  • (Tekili: Şart) Şartlar.

serari

  • (Tekili: Süriyye) Câriyeler, odalıklar.

seraya

  • (Tekili: Seriye) Düşman üzerine yollanan askerler.

şerayin

  • (Tekili: Şeryân ve Şiryân) Nabız damarları, atar damarlar.

şerazim

  • (Tekili: Şirzime) Küçük ve az olan topluluklar. Küçük cemaatler.

serdaran / serdarân

  • (Tekili: Serdâr) Kumandanlar, serdarlar, komutanlar. (Farsça)

sereka

  • İpeğin gayet iyisi.
  • Beyaz ipek.
  • (Tekili: Sârik) Hırsızlar.

şerer

  • (Tekili: Şerare ve Şerere) Kıvılcımlar.

serveran

  • (Tekili: Server) Başlar, başkanlar, serverler, reisler, ulu kimseler. (Farsça)

setair

  • (Tekili: Sitâre) Örtünülecek veya perdelenecek şeyler.

sevabık

  • (Tekili: Sâbıka) Geçmiş şeyler. Geçmiş haller. Geçmişte işlenmiş suç ve kabahatlar.

sevabit

  • (Tekili: Sâbite) Merkezlerinden ayrılmaz görünen yıldızlar.
  • Sâbit olanlar, sâbitler.

sevafil

  • (Tekili: Sâfil) Alçaklar. (İnsan ve yer hakkında kullanılır)

şevagil

  • (Tekili: Şagile) Uğraşmalar, meşguliyetler.

şevahid

  • (Tekili: Şâhid) Şahitler, şehadet edenler.

şevahık

  • (Tekili: şahika) Yüksek tepeler, şahikalar.

sevahil

  • (Tekili: Sahil) Sahiller, yalılar. Deniz veya ırmak kenarları.

şevahin

  • (Tekili: Şahin) Şahinler, doğan kuşları.

şevai'

  • (Tekili: Şâyi') Yayılmış bulunanlar. Şâyi olanlar.

şevaib

  • (Tekili: Şâibe) Kusurlar, lekeler, noksanlar, ayıplar.
  • Şüpheler
  • Eserler, izler, nişânlar.

sevaid

  • (Tekili: Sâid) Dirsekten bileğe kadar olan kısımlar.

sevaim

  • (Tekili: Sâime) Otlak hayvanları. Çayıra başı boş salınan hayvanlar.
  • Zekâtı icab eden koyun, keçi, sığır, deve gibi çift tırnaklı hayvanlar.

şevair

  • (Tekili: Şâire) Kadın şâirler.

sevaki / sevakî

  • (Tekili: Sakıye) Su yerleri, sâkiyeler.

sevakıb

  • (Tekili: Sâkibe) Parlak yıldızlar.

şevakil

  • (Tekili: Şâkile) Tarikler, yollar. Mezhebler, tarikatlar, meslekler. Şâkileler.

sevakin

  • (Tekili: Sâkin) Bir yerde oturanlar, sakin olanlar.

sevakıt

  • (Tekili: Sâkıta) Düşükler, düşmüşler.

sevalif

  • (Tekili: Sâlif ve Sâlife) Geçmişler. Geçmiş insanlar.

sevam

  • Yabanda otlayıp gezen hayvan.
  • (Tekili: Sâmme) Zehirli hayvanlar.

şevamih

  • (Tekili: Şâmiha) Yüksek yerler, tepeler, yüksekler.

şevamil

  • (Tekili: Şâmile) Şâmil olanlar, içine alanlar, çevreliyenler.

sevani

  • (Tekili: Saniye) Saniyeler.
  • İkinci derecede şeyler.

sevanih

  • (Tekili: Sâniha) İçe doğan fikirler.

şevari'

  • (Tekili: Şâri') Büyük yollar, caddeler.

şevarib

  • (Tekili: Şârib) Bıyıklar.

şevarid

  • (Tekili: Şâride) Dağılmış, dağınık şeyler.

şevarık

  • (Tekili: Şârıka) Nurlar, aydınlıklar. Parlaklıklar.

şevati / şevatî

  • (Tekili: Şâti) Kenarlar, kıyılar.

sevatı'

  • (Tekili: Sâtı) Belli ve yüksek olan şeyler.

sevatir

  • (Tekili: Sâtur) Büyük bıçaklar, satırlar.

şevayib

  • (Tekili: Şayibe) Şâyibeler, noksanlıklar, ayıplar.

sevazic

  • (Tekili: Sâzec) Sâde ve basit şeyler.

şevazz

  • (Tekili: şâzze) Müstesnalar. Kaide hârici olanlar.

sevvam

  • (Tekili: Sâmme) Akrep ve yılan gibi zehirli hayvanlar.

seyyalat / seyyalât

  • (Tekili: Seyyale) Akıcı olanlar, yerinde durmayıp gidenler, akanlar. Seyyal maddeler.

seyyarat

  • (Tekili: Seyyare) Seyyareler, gezegenler.

seyyiat

  • (Tekili: Seyyie) Kötülük, günahlar, suçlar. Kötülüğe karşı çekilen sıkıntılar.

seyyibat / seyyibât

  • (Tekili: Seyyib) Dul kalmış kadınlar.

şezerat

  • (Tekili: Şezre) İşlenmeden mâdenin içinden toplanılan altın parçaları.
  • Süs olarak kullanılan altın ve inci tâneleri.

sıab

  • (Tekili: Sa'b) Güçlükler, zorluklar. Zor ve çetin şeyler.

şiab

  • (Tekili: Şi'b) Dar yollar. Dağ yolları. Patikalar.
  • (Şube) Şubeler.

şiar

  • İz, belirti, işaret, nişan, ayırt edici iyi âdet.
  • Üstünlük veren işaret.
  • İnsanın gömleği.
  • Ölüm.
  • (Tekili: Şa'r) Kıllar.

siba'

  • Cima.
  • Kesret-i cima ile iftihar edişmek.
  • (Tekili: Sebu) Canavarlar, yırtıcı hayvanlar.

şiba'

  • (Tekili: Şeb'ân) Karnı doymuş olanlar, tok kimseler.

şibak

  • (Tekili: Şebeke) Kafesler, şebekeler, ağlar, tuzaklar.

sıbyan

  • (Tekili: Sabi) Çocuklar, sabiler.

sical

  • Münavebe. Arab ata sözlerinde: "Harp sicaldir" denir. Yani: Bazan galibiyet ve bazan mağlubiyet ile devam eder.
  • (Tekili: Secl) Büyük ve içleri dolu su kovaları.

şidad

  • (Tekili: Şedid) Sertler. Şiddetliler.

şided

  • (Tekili: Şiddet) Şiddetler.

sidr

  • Tenbel kimse.
  • Bir deniz adı.
  • (Tekili: Sidre) Arabistan kirazları.

şifah

  • (Tekili: Şefe) Dudaklar.

sıfat / sıfât

  • (Tekili: Sıfat) Sıfatlar, vasıflar.

sıhaf

  • (Tekili: Sahfe) Geniş düz kaplar.

siham

  • (Tekili: Sehm) Oklar.
  • Sehimler, hisseler.

şihban

  • (Tekili: Şihâb) Kıvılcımlar.

şika

  • (Tekili: Şekve) Şikâyetler, sızıltılar.

sikat

  • (Tekili: Sika) İnanılır kimseler. İtimad edilen, kendilerine güvenilen kimseler.

şikayat

  • (Tekili: Şikâyet) Şikâyetler.

sikek

  • (Tekili: Sikke) Sikkeler.

silal

  • (Tekili: Selle) Sepetler, seleler.

sılat

  • (Tekili: Sıla) Sılalar.
  • Bahşişler, armağanlar, hediyeler.

simak

  • (Tekili: Semek) Balıklar.
  • Parlak yıldız.
  • İki parlak yıldızdan birisi.
  • Bir şeyi yükseltip kaldıracak âlet.

simam

  • (Tekili: Semm) Zehirler.

siman

  • (Tekili: Semin) Semizler, besililer, yağlılar.

simar

  • (Tekili: Semere) Meyveler, yemişler.
  • Mc: Faydalar.

sınaiyyat

  • (Tekili: Sınâi) Sanatla ilgili olan şeyler.
  • İnsan yapısı şeyler.

sinin

  • (Tekili: Sene) Sünun. Seneler.
  • Sina Dağı.

siran

  • (Tekili: Sur) Kaleler, kal'alar, hisarlar.

şiran

  • (Tekili: Şir) Aslanlar. (Farsça)

siyab

  • (Tekili: Sevb) Elbiseler, giyecek şeyler.

sıyah

  • (Tekili: Sayha) Bağırmalar, çığlıklar, haykırışlar, feryadlar.

sıyam

  • (Tekili: Savm) Oruçlar.

sıyas

  • (Tekili: Sıysa) Kaleler, kal'alar.
  • Köşkler.
  • Sığınacak yerler.

siyat

  • (Tekili: Savt) Kırbaçlar, kamçılar.

şiyem

  • (Tekili: Şime) Huylar, tabiatlar.

siyer

  • (Tekili: Siret) Tarzlar, gidişler, yollar.

siyyan

  • (Tekili: Siyy) Birbirine denk ve eşit. Müsavi.

şuab

  • (Tekili: şu'be) şubeler. Kollar, bir cisimden ayrılan çatallar.

şuabat

  • (Tekili: Şu'be) Şubeler, kısımlar, takımlar, bölükler. Dallar.

şual

  • (Tekili: şu'le) Alevler, şu'leler. Ateş alevleri.

sualat / sualât

  • (Tekili: Suâl) Suâller, sorular. İstemeler, istekler.

şuara

  • (Tekili: Şâir) Şâirler.
  • Kur'an-ı Kerim'in 26. suresinin ismidir. Mekkîdir.

sübat

  • (Tekili: Sübe) Cemaatler, bölükler.

subbah

  • (Tekili: Sâbih) Yüzenler, yüzücüler (suda).

şübeh

  • (Tekili: Şübhe) şübheler, şekler. şübhe edilenler.

subuhat

  • (Tekili: Subha) Secdeler ve cemal-i İlâhî nurları ve celal ve azamet-i İlâhiye.

sübül

  • (Tekili: Sebil) Yollar, caddeler.

sübut

  • (Tekili: Sebt) Cumartesiler. Cumartesi günleri.

süccad

  • (Tekili: Sâcid) Secde edenler.

sücced

  • (Tekili: Sâcid) Secde edenler. Secde edip yere kapananlar.

şücea'

  • (Tekili: Şeci') Yiğitler, cesurlar.

sücud

  • Secdeye varmak. Cenab-ı Hakk'ın huzurunda hiçliğini, aczini bilip teslimiyetle yere kapanıp duâ ve tesbih etmek.
  • (Tekili: Sâcid) Secde ederek yere kapananlar, secde edenler.

sücuf

  • (Tekili: Secf) Perdeler, örtüler.

sücul

  • (Tekili: Secl) Büyük su kovaları.

sücun

  • (Tekili: Sicn) Hapishaneler, zindanlar, ceza evleri.
  • Mc: Dünyanın sıkıntıları.

sud

  • (Tekili: Sevda) Rengi kara olan şeyler.
  • Sevdalar.

süded

  • (Tekili: Südde) Kapılar, eşikler.

sudeka

  • (Tekili: Sadik) Doğru ve hakiki dostlar.

sudkan

  • (Tekili: Sadîk) Hakiki ve doğru dostlar. Sadîkler.

sudur

  • Olma, meydana gelme. Sâdır olma.
  • (Tekili: Sadr) Göğüsler, sadırlar.

sueda

  • (Tekili: Said) Saidler. Allah'ın (C.C.) rızâsına erenler. Mes'ud olanlar.

şüfea'

  • (Tekili: Şefi') Şefaatçiler. Şefaat edenler, bir suçun bağışlanması için aracılık yapanlar.

sufef

  • (Tekili: Sofa) Sofalar.

süfeha

  • (Tekili: Sefih) Sefihler. İçkici, müsrif ve günahkâr kimseler.

süfela

  • (Tekili: Sefil) Sefiller.

süfera

  • (Tekili: Sefir) Sefirler, elçiler.

süffar

  • (Tekili: Sâfir) Yolcular.

sufuf

  • (Tekili: Saf) Saflar. Sıralar.

sufun

  • (Tekili: Süfun) (Sefine) Sefineler. Gemiler.

şugul

  • (Tekili: Şugl) İşler, uğraşacak şeyler, gaileler.

şüheda

  • (Tekili: şâhid ve şehid) şâhidler.
  • şehidler.

suhub

  • (Tekili: Sehâb) Bulutlar.

şühüb

  • (Tekili: Şihâb) Kıvılcımlar.

suhuf

  • (Tekili: Sahife) Sahifeler.
  • Bâzı Peygamberlere gelen sahife halindeki kitap.

şuhum

  • (Tekili: Şahm) Yağlar, içyağlar.

suhun

  • (Tekili: Sahne) Sahneler.

suhur

  • (Tekili: Sahr) Kayalar, büyük taşlar.

şühur

  • (Tekili: şehr) Aylar. 30 günlük müddetler.

sukab

  • (Tekili: Sukbe) Delikler.

sükala'

  • (Tekili: Sakil) Ağırlar. Kabalar. Çirkinler. Sözü sohbeti çekilmeyen kimseler.

sükara

  • (Tekili: Sekren) Sarhoşlar.

şükat

  • (Tekili: şâki) şikâyet edenler, şikâyetçiler.

sükkan / sükkân

  • (Tekili: Sâkin) İkamet edenler, oturanlar.
  • Gemi kuyruğu.

şükr

  • (Tekili: Şükür) Allah'ın (C) nimetlerine karşı memnunluk göstermek. Allah'a teşekkür.

sukub

  • (Tekili: Sukbe) Delikler.
  • (Tekili: Sakb ve Sukb) Delmeler veya delinmeler.
  • Bir tarafdan diğer tarafa kadar açık olan delikler.

sükub

  • (Tekili: Sakb) Delikler.

sukuf

  • (Tekili: Sakf) Tavanlar, ev örtüleri.
  • Uzun ve sarkık şeyler.
  • Semavat.

şukuk

  • (Tekili: Şakk) Çatlaklar, yarıklar.

şükuk

  • (Tekili: şekk) şekler, şüpheler.

suleha

  • (Tekili: Sâlih) Salihler. Salâhiyetli, günah işlemeyen iyi insanlar. İlim ve amelde, ibâdet, taat ve takvâda terakki ve teâli eden büyük zâtlar.

süllaf

  • (Tekili: Selef) Selefler. Önce gelip geçmiş olanlar.

süluc

  • (Tekili: Selc) Karlar.

şümu'

  • (Tekili: Şem') Mumlar.
  • Balmumları.

sumug

  • (Tekili: Samg) Zamklar.

sümum

  • (Tekili: Semm) Zehirler, ağular.

şümus

  • (Tekili: şems) şemsler, güneşler.

sümut

  • (Tekili: Simât) Sofralar, yemek masaları.
  • Sofraya veya masaya gelmiş yemekler.
  • (Tekili: Semt) Semtler, yönler.
  • (Tekili: Simt) Taburlar, saflar.
  • Diziler, sıralar.

sünbülat / sünbülât

  • (Tekili: Sünbül) Sünbüller, başaklar.

sunuf

  • (Tekili: Sınıf) Sınıflar.
  • Dereceler, mertebeler.
  • Nikablar, yaşmaklar.
  • Soylar, neviler.

sünuh

  • (Tekili: Sinh) Diş çukurları. Diş yuvaları.

sünuhat

  • (Tekili: Sünuh) Kalbe gelen mânalar, doğuşlar.

sünun

  • (Tekili: Sene) Seneler, yıllar.

sur

  • (Tekili: Suret) Kıyamet günü İsrafil Aleyhisselâm'ın çalacağı boru. Buna Sur-u İsrafil de denir.
  • Boynuzdan yapılan düdük.

şüref

  • (Tekili: şerefe ve şürfe) şerefeler.

şürefa

  • (Tekili: Şerif) Şerifler. Hazret-i Hüseyin Radıyallahü Anh vasıtasiyle Peygamberimiz (A.S.M.) soyundan gelenler.
  • Şerefliler. Allah (C.C.) yolunda sabır ve sebat ile devam eden temiz insanlar.

süreha'

  • (Tekili: Sarih) Saf ırklar.

şüreka

  • (Tekili: şerik) şerikler, ortaklar.

sürrak

  • (Tekili: Sârik) Hırsızlar, sârikler.

sürub

  • (Tekili: Serb) İçyağları.
  • Çekiştirmeler, azarlamalar.

süruc

  • (Tekili: Serc) Eyerler, at takımları.

suruf

  • (Tekili: Sarf) Dilbilgisi kitapları, gramerler.

suruh

  • (Tekili: Sarh) Köşkler, yüksek binalar.

şüruh

  • (Tekili: Şerh) Şerhler, açıklamalar.

sürur

  • (Tekili: Serir) Tahtlar. Yatacak yerler.

şürur

  • (Tekili: şerr) şerler. Kötülükler.

şurut

  • (Tekili: Şart) Şartlar. Bir şeyde bulunması lâzım gelen esaslar, temeller.

şütum

  • (Tekili: şetm) Küfürler, sövmeler.

sutur

  • (Tekili: Satır) Satırlar, yazı dizileri.

sütur

  • (Tekili: Sitr) Örtüler. Perdeler.

şutut

  • (Tekili: şatt) Büyük nehirler.

şuub

  • (Tekili: şa'b) Cemaatler. Taifeler. Kabileler.

şuubat

  • (Tekili: şu'be) Şubeler, kısımlar, bölümler.

şuun

  • (Tekili: Şe'n) İşler, fiiller. Havadis.

suur

  • (Tekili: Sivâr) Bilezikler.

şuur

  • Anlayış, idrak. Vicdan. Hiss-i zâhirle duymak.
  • Nefsin mânâya ilk vusul mertebeleridir.
  • Kendi varlığından haberi olma.
  • Bir şeyi hoşça tanıma.
  • İnceliklerini iyice idrak etme.
  • (Tekili: Şa'r) Kıllar.

suver

  • Boynuz.
  • (Tekili: Suret) Suretler.

süver

  • (Tekili: Sure) Sureler.

suvvam

  • (Tekili: Sâim) Oruç tutanlar.

suyuf

  • (Tekili: Sayf) Yaz mevsimleri.

süyuf

  • (Tekili: Seyf) Kılıçlar.

süyuh

  • (Tekili: Seyh) Akarsular, nehirler, ırmaklar.
  • Çizgili elbiseler.

şüyuh

  • (Tekili: Şeyh) Şeyhler. İhtiyarlar.

süyul

  • (Tekili: Seyl) Seller.

şüzur

  • (Tekili: Şezre) Süs eşyası olarak kullanılan altun veya inci gibi şeyler.
  • İşlenmemiş madenin içinden toplanan altın parçaları.

ta'birat

  • (Tekili: Ta'bir) Tabirler. İfade şekilleri. Anlatmalar.

ta'cilat / ta'cilât

  • (Tekili: Ta'cil) Çabuklaştırmalar. Acele ettirmeler. Hızlandırmalar.

ta'cizat / ta'cizât

  • (Tekili: Ta'ciz) Tacizler. Rahatsız etmeler, sıkıntı vermeler.

ta'mikat

  • (Tekili: Ta'mik) Derinleştirmeler. İncelemeler, tedkik etmeler, araştırmalar.

ta'mirat / ta'mirât

  • (Tekili: Tamir) Noksanları gidermek. Eksik ve bozukları düzeltmeler ve tamamlamalar. Ta'mirler.

ta'nifat / ta'nifât

  • (Tekili: Ta'nif) Şiddetle azarlamalar, darılmalar.

ta'rizat / ta'rizât

  • (Tekili: Ta'riz) Dokunaklı konuşmalar, sözle dokundurmalar, taş atmalar.

ta'vizat / ta'vizât

  • (Tekili: Ta'viz) Karşılık olarak verilen şeyler. Ödünç verilen para.

ta'yibat / ta'yibât

  • (Tekili: Ta'yib) Ayıplamalar.

ta'zibat / ta'zibât

  • (Tekili: Ta'zib) Eziyetler, tâzibler, azablar.

ta'zimat

  • (Tekili: Ta'zim) Hürmet ve riayetler. Tazimler.

ta'zirat

  • (Tekili: Ta'zir) Vesile ve bahane aramalar. Esassız özür bildirmeler.
  • (Tekili: Ta'zir) Azarlamalar, ta'zirler, tekdirler.

taaccülat

  • (Tekili: Taaccül) Acele etmeler. Acelecilikler.

taaffünat

  • (Tekili: Taaffün) Fena ve pis kokular.

taahhüdat / taahhüdât

  • (Tekili: Taahhüd) Üzerine alınan işler. Taahhüdler.

taallülat / taallülât

  • (Tekili: Taallül) Ağır davranma.

taammüdat / taammüdât

  • (Tekili: Taammüd) İsteyerek ve bilerek yapılan işler.

taammukat

  • (Tekili: Taammuk) Derinleşmeler.

taannüdat / taannüdât

  • (Tekili: Taannüd) İnad etmeler, ayak diremeler.

taassüfat / taassüfât

  • (Tekili: Taassüf) Yolsuzluklar, haksızlıklar.

taattufat / taattufât

  • (Tekili: Taattuf) İhsanlar, lütuflar, bağışlar.

taazzumat / taazzumât

  • (Tekili: Taazzum) Kibirlenmeler.
  • Kemikleşmeler.

tabasbusat / tabasbusât

  • (Tekili: Tabasbus) Tabasbuslar, alçakça yalvarmalar, yaltaklanmalar.

tabbahin / tabbahîn

  • (Tekili: Tabbah) Aşçılar.

tabiban / tabibân

  • (Tekili: Tabib) Doktorlar, tabibler, hekimler.

tabiun / tabiûn

  • (Tekili: Tâbiîn) (Tâbiî)

tafsilat / tafsilât

  • (Tekili: Tafsil) Açıklamalar, izahlar.

tagaddiyat / tagaddiyât

  • (Tekili: Tagaddi) Gıdalanmalar, beslenmeler.

tagallübat / tagallübât

  • (Tekili: Tagallüb) Zorbalıklar, tahakkümler.

tagayyürat

  • (Tekili: Tagayyür) Başkalaşmalar, bozulmalar. Değişmeler.

tagyirat / tagyirât

  • (Tekili: Tagyir) Değiştirmeler, başkalaştırmalar; bozmalar.

tahaccürat

  • (Tekili: Tahaccür) Taşlaşmalar, taş kesilmeler.

tahakkümat / tahakkümât

  • (Tekili: Tahakküm) Tahakkümler, zorbalıklar.

tahammürat / tahammürât

  • (Tekili: Tahammür) Ekşimeler, mayalanmalar.

tahassüsat / tahassüsât

  • (Tekili: Tahassüs) Duygulanmalar, hislenmeler.

tahattiat

  • (Tekili: Tahatti) Saldırışlar, tecavüzler.

tahavvülat / tahavvülât

  • (Tekili: Tahavvül) Tahavvüller. Değişmeler.

tahayyülat / tahayyülât

  • (Tekili: Tahayyül) Tahayyüller, hayale dalmalar, hayalde canlandırmalar.

tahayyürat / tahayyürât

  • (Tekili: Tahayyür) Hayrete düşüp şaşakalmalar. Hayran olmalar.

tahdişat

  • (Tekili: Tahdiş) Tırmalamalar. Kurcalamalar.

tahfifat / tahfifât

  • (Tekili: Tahfif) Hafifletmeler; yükünü eksiltmeler, kolaylaştırmalar.

tahkirat / tahkirât

  • (Tekili: Tahkir) Tahkirler. Hor ve küçük görmeler. Hakaret etmeler.

tahlilat

  • (Tekili: Tahlil) Tahliller, analizler.

tahmilat / tahmilât

  • (Tekili: Tahmil) Yükletmeler, yükletilmeler, yüklemeler.

tahribat / tahribât

  • (Tekili: Tahrib) Tahribler, yıkıp bozmalar, harab etmeler.

tahrifat / tahrifât

  • (Tekili: Tahrif) Bozmalar. Kalem karıştırmalar.

tahvifat / tahvifât

  • (Tekili: Tahvif) Korkutmalar. Korkuya düşürmeler.

takavim

  • (Tekili: Takvim) Takvimler.

takbihat / takbihât

  • (Tekili: Takbih) Ayıplamalar, çirkin görmeler.

takriat / takriât

  • (Tekili: Takri') Azarlamalar, paylamalar, başa kakmalar.

takrirat / takrirât

  • (Tekili: Takrir) Ağızdan anlatılan şeyler.

taksirat

  • (Tekili: Taksir) Kusurlar, suçlar, günahlar, kabahatlar.

talasim

  • (Tekili: Tılsım) Tılsımlar.

talebe

  • (Tekili: Tâlib) İstekliler.
  • Şakird. Tahsile çalışan. Öğrenen. Öğrenci.

taltifat / taltifât

  • (Tekili: Taltif) Taltifler, ihsanlar, lütuflar, bağışlar.

taraif

  • (Tekili: Tarife) Az bulunur şeyler.

taraik

  • (Tekili: Tarikat) Tarikatlar, meslekler.

tarassudat / tarassudât

  • (Tekili: Tarassud) Gözlemler, tarassutlar, gözetlemeler.

tarsinat / tarsinât

  • (Tekili: Tarsin) Sağlamlaştırmalar.

tas'ibat

  • (Tekili: Tas'ib) Zorlaştırmalar, güçleştirmeler.

tasaddukat

  • (Tekili: Tasadduk) Sadakalar.

tasallüfat / tasallüfât

  • (Tekili: Tasallüf) Gösteriş olarak yapılan nezaketler.

tasarrufat / tasarrufât

  • (Tekili: Tasarruf) Tasarruflar.

tasavir

  • (Tekili: Tasvir) Tasvirler, resimler.

tasavvurat

  • (Tekili: Tasavvur) Tasavvurlar.

tasdikat

  • (Tekili: Tasdik) (Ka, uzun okunur) Tasdikler, onaylamalar, doğrulamalar.

tasgirat / tasgirât

  • (Tekili: Tasgir) Küçültmeler.

tashihat / tashihât

  • (Tekili: Tashih) Düzeltmeler, tashihler.

taskilat / taskilât

  • (Tekili: Taskil) Cilâlamalar. Cilâ yapmalar.

tasniat / tasniât

  • (Tekili: Tasni') Hakiki olmayan yapmacık hareketler.

tasnifat / tasnifât

  • (Tekili: Tasnif) Tasnif edilmiş eserler.

tasrihat

  • (Tekili: Tasrih) Açık açık anlatmalar. İzah etmeler.

tasvibat / tasvibât

  • (Tekili: Tasvib) Tasvib edilip uygun görülen şeyler.

tasvirat

  • (Tekili: Tasvir) Tasvirler.

tathirat / tathirât

  • (Tekili: Tathir) Temizlikler.

tatvilat / tatvilât

  • (Tekili: Tatvil) Boş, beyhude ve fazla sözler.

tatyibat

  • (Tekili: Tatyib) İyi muâmeleler, gönlü hoş etmeler.

tavagi

  • (Tekili: Tâgut) Putlar. Tâgutlar.

tavahin

  • (Tekili: Tâhine) Azı dişleri, öğütücü dişler.
  • (Tekili: Tâhun ve Tâhune) Öğütülmüş şeyler.
  • Su değirmenleri.

tavaif

  • (Tekili: Taife) Gruplar. Milletler, kavimler. Bölükler.

tavali'

  • (Tekili: Tâli') Kısmetler, bahtlar, tâlihler.

tavarık

  • (Tekili: Târika) Gece gelen belâlar.

tavavis

  • (Tekili: Tavus) Tavus kuşları.

tavsifat / tavsifât

  • (Tekili: Tavsif) Tavsifler. Vasıflandırmalar.

tayalis

  • (Tekili: Taylasân) Başa ve boyna sarılan şallar.
  • Başa sarılan sarıkların omuzlar üzerine salıverilen uçları.

tayyibat / tayyibât

  • (Tekili: Tayyibe) Bütün güzel sözler, güzel mânalar, harika güzel cemaller.
  • Bütün kâinat yüzünde cemalleri görünen ezelî Esma-i Hüsnâ'nın cilveleri.

tazallümat / tazallümât

  • (Tekili: Tazallüm) Yanıp yakılmalar, sızlanmalar.

tazminat / tazminât

  • (Tekili: Tazmin) Zarar ve ziyana karşı ödenen bedeller.
  • Zararların bedellerini ödetme.

tazyikat

  • (Tekili: Tazyik) Tazyikler. Sıkıştırmalar. Baskılar. Zorlamalar.
  • Basınçlar.

te'bidat / te'bidât

  • (Tekili: Te'bid) Ebedileştirmeler, sonsuzlaştırmalar, te'bidler.

te'dibat

  • (Tekili: Te'dib) Edeplendirmeler, terbiye etmeler.

te'diyat

  • (Tekili: Te'diye) Ödemeler.

te'hirat / te'hirât

  • (Tekili: Te'hir) Tehirler, geciktirmeler, sonraya bırakmalar.

te'minat / te'minât

  • (Tekili: Te'min) İnandırmak ve emniyet vermek için veya muhtemel zararı ödemek için verilen söz veya para, gösterilen kefil.

te'sirat

  • (Tekili: Te'sir) Te'sirler.

te'sisat

  • (Tekili: Te'sis) Te'sisler, kuruluşlar. Kurulup temelleştirilen şeyler.

te'vilat / te'vilât

  • (Tekili: Te'vil) Te'viller. Zâhiren yakın mâna ve delil nakletmek sebebiyle başka mâna vermeler.

teahüdat / teahüdât

  • (Tekili: Teâhüd) Sözleşmeler. Ahidleşmeler.

teatufat / teatufât

  • (Tekili: Teâtuf) Karşılıklı sevgiler.

teavünat / teavünât

  • (Tekili: Teavün) Yardımlaşmalar.

tebadülat / tebadülât

  • (Tekili: Tebadül) Değişmeler. Tebadüller.

tebaüdat / tebaüdât

  • (Tekili: Tebaüd) Birbirinden uzak düşmeler. Uzaklaşmalar.

tebayünat / tebayünât

  • (Tekili: Tebayün) Tebayünler, iki şey arasındaki farklılıklar.

tebdilat / tebdilât

  • (Tekili: Tebdil) Tebdiller, değiştirmeler.

tebea

  • (Tekili: Tâbi) Tâbi olanlar, uyanlar.

tebeddülat / tebeddülât

  • (Tekili: Tebeddül) (Bedel. den) Tebeddüller, değişiklikler, tagayyürler, tahavvülât.

teberruat / teberruât

  • (Tekili: Teberru') Teberrular, bağışlar, bağışlamalar.

tebessümat

  • (Tekili: Tebessüm) Gülümsemeler, tebessümler.

tebligat

  • (Tekili: Tebliğ) Tebliğler. İlânlar. Bildirilen şeyler.

tebrikat / tebrikât

  • (Tekili: Tebrik) Tebrikler. Tebrik etmeler.

tebşirat / tebşirât

  • (Tekili: Tebşir) Müjdelemeler, müjde vermeler.

tebzirat / tebzirât

  • (Tekili: Tebzir) İsraflar.
  • Tohum saçmalar.

tecarüb

  • (Tekili: Tecarib) (Tecrübe) Tecrübeler.

tecavif

  • (Tekili: Tecvif) Oyuk yerler, oyuklar.

tecavüzat / tecavüzât

  • (Tekili: Tecavüz) Tecavüzler. Sataşmalar. Haddi aşmalar.

tecelliyat

  • (Tekili: Tecelli) Tecelliler.

tecemmuat / tecemmuât

  • (Tekili: Tecemmu') Birikmeler, toplanmalar, yığılmalar.

tecemmüdat / tecemmüdât

  • (Tekili: Tecemmüd) Sertleşmeler, katılaşıp donmuş şeyler.

tecemmülat / tecemmülât

  • (Tekili: Tecemmül) Eşya, levâzım. Tetümmat.

tecessüsat / tecessüsât

  • (Tekili: Tecessüs) Tecessüsler, araştırmalar. Gözetlemeler.

techizat / techizât

  • (Tekili: Techiz) Donatım.

tecsimat / tecsimât

  • (Tekili: Tecsim) Vücutlu göstermeler, cisimlendirmeler.

tedabir

  • (Tekili: Tedbir) Tedbirler, çareler.

tedavir

  • (Tekili: Tedvir) Tedvirler. Çâreler. Yollar. Dolaşmalar.

tedelliyat / tedelliyât

  • (Tekili: Tedelli) Nazlanmalar.
  • Eğilmeler.
  • Tevâzu göstermeler.

tedenniyat / tedenniyât

  • (Tekili: Tedenni) Gerilemeler, tedenniler, aşağılamalar.

tederrüsat / tederrüsât

  • (Tekili: Tederrüs) Ders almalar. Okuyup öğrenmeler.

tedkikat

  • (Tekili: Tedkik) Tedkikler. Araştırmalar. İncelemeler.

tedricat / tedricât

  • (Tekili: Tedric) Tedricler.

tedrisat / tedrisât

  • (Tekili: Tedris) Tedrisler. Ders vermeler.

teeddübat / teeddübât

  • (Tekili: Teeddüb) Edeblenmeler, çekinmeler, utanmalar.

teellüfat / teellüfât

  • (Tekili: Teellüf) Hoş geçinmeler, alışmalar. Bağdaşmalar.

tefafih

  • (Tekili: Tuffâh) Elmalar.

tefahhusat / tefahhusât

  • (Tekili: Tefahhus) İnceden inceye araştırmalar.

tefaric

  • (Tekili: Tefric) Yırtmalar, genişletmeler.
  • Ferah vermeler.
  • Korkaklar, zaifler, yüreksizler.
  • (Tifrac) Yırtmaçlar, aralıklar.

tefasil

  • (Tekili: Tafsil) Tafsiller, ayrıntılar.
  • (Tekili: Tefsir) Tefsirler, Kur'an-ı Kerim'in mânasını anlatan kitaplar.

tefehhümat / tefehhümât

  • (Tekili: Tefehhüm) Farkına varmalar, yavaş yavaş anlamalar.

teftişat / teftişât

  • (Tekili: Teftiş) Teftişler.

tehdidat / tehdidât

  • (Tekili: Tehdid) Korkutmalar, göz dağı vermeler.

tehekkümat / tehekkümât

  • (Tekili: Tehekküm) Ciddi tavır takınarak eğlenmeler.

teheyyücat / teheyyücât

  • (Tekili: Teheyyüc) Coşup heyecanlanmalar.

tehyicat / tehyicât

  • (Tekili: Tehyic) Coşturmalar, heyecanlandırmalar.

tekadim

  • (Tekili: Takdime) Takdim edilen armağanlar, verilen hediyeler.

tekadir

  • (Tekili: Takdir) Mukadderât. Alınyazıları.
  • İhtimâller.

tekalib

  • (Tekili: Taklib) Döndürmeler, çevirmeler. İçi dışa çevirmeler.

tekamülat / tekâmülât

  • (Tekili: Tekâmül) Olgunlaşmalar, tekâmüller.

tekarir

  • (Tekili: Takrir) Teklifler, takrirler, önergeler.

tekasit

  • (Tekili: Taksit) Taksitler.

tekasülat / tekâsülât

  • (Tekili: Tekâsül) Tembellikler, üşenmeler. İlgisizlikler.

tekatir

  • (Tekili: Taktir) Damlamalar.

tekavvülat

  • (Tekili: Tekavvül) Yalan sözler.

tekaya / tekâya

  • (Tekili: Tekye) Tekyeler. (Türkçede bazan "tekke" şeklinde de kullanılır.)

tekbirat / tekbirât

  • (Tekili: Tekbir) Tekbirler. Tekbir getirmeler.

tekdirat / tekdirât

  • (Tekili: Tekdir) Tekdirler, azarlamalar.

tekellüfat / tekellüfât

  • (Tekili: Tekellüf) Tekellüfler.

tekerrürat / tekerrürât

  • (Tekili: Tekerrür) Tekerrürler, tekrarlanmalar.

tekvinat / tekvinât

  • (Tekili: Tekvin) Tekvinler, var etmeler, yaratmalar.

telakkiyat / telakkiyât

  • (Tekili: Telakki) Şahsî anlayış ve görüşler.
  • Kabul etmeler. Telakkiler.

telamiz

  • (Tekili: Tilmiz) Talebeler, çıraklar.

telasim

  • (Tekili: Tılsım) Tılsımlar.

telattufat / telattufât

  • (Tekili: Telattuf) Nâzikâne muameleler.

telefat / telefât

  • (Tekili: Telef) Ölüm sebebiyle olan kayıplar.

telhisat / telhisât

  • (Tekili: Telhis) Kısaltmalar, hülâsalar, özetlemeler.

temaşageran / temaşagerân

  • (Tekili: Temaşager) Seyirciler. Temaşa edenler.

temasih

  • (Tekili: Timsah) Timsahlar.

temayülat / temayülât

  • (Tekili: Temayül) Meyiller, sevgiler, muhabbetler.

temayüzat

  • (Tekili: Temayüz) Üstün olmalar, temayüzler, yükselmeler.

temazmuz

  • (Tekili: Mazmaza) Mazmaza yapma. Ağzını su ile çalkalama.

temdihat / temdihât

  • (Tekili: Temdih) Mübalâğa ile medhetmeler.

temeddühat / temeddühât

  • (Tekili: Temeddüh) Temeddühler, böbürlenmeler.

temenniyat / temenniyât

  • (Tekili: Temenni) Temenniler, dilekler, istekler.

temettuat / temettuât

  • (Tekili: Temettu') Kârlar, kazançlar, faydalar.

temevvücat / temevvücât

  • (Tekili: Temevvüc) Dalgalanmalar.

temhisat / temhisât

  • (Tekili: Temhis) Tecrübeler, imtihan etmeler.

temsilat / temsilât

  • (Tekili: Temsil) Temsiller, örnekler.

tenakusat / tenakusât

  • (Tekili: Tenakus) Eksilmeler, azalmalar.

tenakuzat / tenakuzât

  • (Tekili: Tenakuz) Tenakuzlar.

tenanir

  • (Tekili: Tennur) Ocaklar, fırınlar, tandırlar.
  • Su pınarları.

tenasülat / tenasülât

  • (Tekili: Tenasül) Çoğalma. Tenâsüller. Üremeler.

tenbihat / tenbihât

  • (Tekili: Tenbih) Tenbihler. İkaz etmeler.

teneffüsat / teneffüsât

  • (Tekili: Teneffüs) Teneffüsler.

tenkilat / tenkilât

  • (Tekili: Tenkil) Örnek olacak biçimde cezâlandırmalar.
  • Düşmanları tepelemeler.
  • Uzaklaştırmalar.

tenkisat / tenkisât

  • (Tekili: Tenkis) Tenkisler, eksiltmeler, indirmeler, azaltmalar.

tensikat

  • (Tekili: Tensik) Islahat. Düzen ve nizama koymalar.

tenvimat / tenvimât

  • (Tekili: Tenvim) Uyutmalar veya uyutulmalar.

tenvirat / tenvirât

  • (Tekili: Tenvir) Aydınlatmalar, ışıklandırmalar. Tenvir etmeler.

tenzilat / tenzilât

  • (Tekili: Tenzil) Fiat indirme. İskonto.

teracim

  • (Tekili: Teracüm) (Tercüme) Tercüme edilmiş olanlar. Tercümeler.

terahhumat / terahhumât

  • (Tekili: Terahhum) Acımalar, merhamet etmeler.

teraib

  • (Tekili: Teribe) Tıb: Göğüs kemikleri. Kaburga kemikleri. Gerdanlık yeri.

terakib

  • (Tekili: Terkib) Terkibler.
  • Gr: İki veya daha çok kelimeden meydana gelen birleşik kelimeler. Tamlamalar.

terakkiyat / terakkiyât

  • (Tekili: Terakki) Terakkiler. Yükselişler. İlerlemeler.

terakkubat / terakkubât

  • (Tekili: Terakkub) Gözetlemeler, beklemeler.

terakümat / terakümât

  • (Tekili: Teraküm) Toplanmalar, yığılmalar, birikmeler.

terarih

  • (Tekili: Türrehe) Saçmasapan ve mânâsız sözler.

terciat / terciât

  • (Tekili: Terci') Döndürmeler, geri çevirmeler.

tercihat / tercihât

  • (Tekili: Tercih) Üstün tutmalar, tercihler.

tereddüdat / tereddüdât

  • (Tekili: Tereddüd) Tereddüdler.

tereffuat / tereffuât

  • (Tekili: Tereffu') Yukarı kalkmalar, yükselmeler.

terekat

  • (Tekili: Tereke) Ölen bir kimsenin bıraktığı şeyler, terekeler.

terennümat / terennümât

  • (Tekili: Terennüm) Terennümler. Güzel güzel anlatmalar.
  • Şarkı söylemeler. Ötmeler, musikîler.

tereşşuhat / tereşşuhât

  • (Tekili: Tereşşuh) Terlemeler, sızmalar, sızıntı yapmalar.
  • Kulaktan gelme haberler.

terfiat / terfiât

  • (Tekili: Terfi') Terfiler. Rütbe vermeler. Rütbe almalar.
  • Yukarı kaldırmalar, yükseltmeler.

terhibat / terhibât

  • (Tekili: Terhib) Hal ve hatır sormalar.
  • (Tekili: Tehrib) Çok korkutmalar.

terhisat / terhisât

  • (Tekili: Terhis) Terhisler.

terkibat

  • (Tekili: Terkib) Terkipler. Birkaç şeyin karıştırılmasıyla meydana gelen şeyler.

tersayan

  • (Tekili: Tersâ) Hristiyanlar. İseviler.

tertibat / tertibât

  • (Tekili: Tertib) Düzen, düzenleme.
  • Karşılayıcı hazırlıklar.

teşa'ubat / teşa'ubât

  • (Tekili: Teşa'ub) Şubeler. Bölük bölük, kısım kısım olmalar.

tesabuhat / tesabuhât

  • (Tekili: Tesâhub) Korumalar, sâhib olmalar.
  • Arkadaşlıklar.

tesamuhat

  • (Tekili: Tesâmuh) Hoş görmeler, müsâmahalar.
  • Dikkatsiz ve kayıtsız davranmalar.

tesanif

  • (Tekili: Tasnif) Eserler, kitaplar.

tesavir

  • (Tekili: Tasvir) Tasvirler.

tesbihat

  • (Tekili: Tesbih) Cenab-ı Hakk'ı (C.C.) sıfatına lâyık ifadelerle yâdetmeler.

teşbihat / teşbihât

  • (Tekili: Teşbih) Benzetmeler, teşbihler, benzetilmeler.

tescilat / tescilât

  • (Tekili: Tescil) Kütüğe geçirmeler, sicile geçirmeler.

teşekkülat / teşekkülât

  • (Tekili: Teşekkül) Teşekküller. şekillenmeler.
  • Kuruluşlar.

teşekkürat / teşekkürât

  • (Tekili: Teşekkür) Teşekkürler.

teselsülat / teselsülât

  • (Tekili: Teselsül) Zincirlemeler. Zincirleme gitmeler.

tesemmümat / tesemmümât

  • (Tekili: Tesemmüm) Zehirlenmeler.

teşerrüfat / teşerrüfât

  • (Tekili: Teşerrüf) Şeref duymalar, şereflenmeler. Saygı göstermeler, hürmet etmeler.

teshilat

  • (Tekili: Teshil) Kolaylıklar.

teshinat / teshinât

  • (Tekili: Teshin) Isıtmalar, kızdırmalar.

teslimat

  • (Tekili: Teslim) Bir hesap üzerine yapılan ödemeler.

tesmiat

  • (Tekili: Tesmi) İşittirmeler, duyurmalar.

teşnegan / teşnegân

  • (Tekili: Teşne) İstekliler. (Farsça)
  • Susamışlar. (Farsça)

teşniat / teşniât

  • (Tekili: Teşni') Ayıplamalar, çirkin bulmalar.

tesriat / tesriât

  • (Tekili: Tesri') Çabuklaştırmalar, hızlandırmalar.

teşrifat

  • (Tekili: Teşrif) Resmî kabul ve ziyaretlerdeki kabul merasimi. Protokol.

teşvikat

  • (Tekili: Teşvik) İsteklendirmeler, şevke getirmeler. Kışkırtmalar.

tetahhurat / tetahhurât

  • (Tekili: Tetahhur) Temizlenmeler.

tevabi'

  • (Tekili: Tabi') Maiyyet. Bir kimseye tâbi olanlar. İman ve İslâmiyet veya herhangi bir hususta birisine bağlı bulunanlar.
  • Uşaklar.
  • Bir merkeze bağlı olan yerler.
  • Gr: Evvelki kelimeye göre hareke alan kelimeler.

tevabil

  • (Tekili: Tâbel ve Tâbil) Yemeklere katılan nâne, karanfil, tarçın ve biber gibi şeyler. Baharat.

tevabit

  • (Tekili: Tâbut) Tabutlar, sandıklar.

tevafukat

  • (Tekili: Tevâfuk) Uygunluklar. Tevafuklar.

tevafürat / tevafürât

  • (Tekili: Tevafür) Artmalar, çoğalmalar.

tevaggulat / tevaggulât

  • (Tekili: Tevaggul) Tevagguller. Devamlı olarak uğraşmalar.

tevaki'

  • (Tekili: Tevki') Fermanlar.

tevakkufat / tevakkufât

  • (Tekili: Tevakkuf) Beklemeler, durmalar, eğlenmeler.

tevarih

  • (Tekili: Târih) Tarihler. Hâdiselerin zuhur zamanını kaydeden kitaplar.

tevarüsat / tevarüsât

  • (Tekili: Tevarüs) Tevarüsler, mirasa konmalar.
  • İrsen geçmeler, irsî olarak geçmeler.

tevatürat / tevatürât

  • (Tekili: Tevatür) Tevatürler, ağızdan ağıza dolaşıp yayılan haberler.

tevbihat

  • (Tekili: Tevbih) Azarlamalar, tekdirler.

tevcihat / tevcihât

  • (Tekili: Tevcih) Verilmiş rütbeler. Tevcihler.
  • İşaret eden mânalar.

teveccühat / teveccühât

  • (Tekili: Teveccüh) Teveccühler.

tevellüdat

  • (Tekili: Tevellüd) Belli bir zaman içinde doğum. Umumi doğumlar.

tevessüat / tevessüât

  • (Tekili: Tevessü') Genişlemeler.

tevhişat / tevhişât

  • (Tekili: Tevhiş) Ürküp kaçmasına sebep olmalar, ürkütmeler.

tevlidat / tevlidât

  • (Tekili: Tevlid) Meydana getirmeler, sebep olmalar.
  • Doğurmalar, doğurulmalar; doğurtmalar.

tevziat / tevziât

  • (Tekili: Tevzi') Tevziler, dağıtmalar.
  • Herkese payını vermeler.

teyekkunat / teyekkunât

  • (Tekili: Teyekkun) Tam olarak ve iyice bilmeler.

tezahürat / tezahürât

  • (Tekili: Tezahür) Görünüşler. Gösterişler. Gösteriş için toplanmak.

tezakir

  • (Tekili: Tezkire) Tezkereler.

tezayüdat / tezayüdât

  • (Tekili: Tezayüd) Artmalar, ziyadeleşmeler, çoğalmalar.

tezekkürat / tezekkürât

  • (Tekili: Tezekkür) Tezekkürler.

tezellülat / tezellülât

  • (Tekili: Tezellül) Alçalmalar, küçülmeler, zillete katlanmalar.

tezevvücat / tezevvücât

  • (Tekili: Tezevvüc) Evlenmeler, zevce edinmeler.

tezeyyünat / tezeyyünât

  • (Tekili: Tezeyyün) Süslenmeler, ziynetlenmeler.

teznibat / teznibât

  • (Tekili: Teznib) İlâveler, eklemeler. Ekler.

tezyidat / tezyidât

  • (Tekili: Tezyid) Artırmalar, çoğaltmalar, ziyadeleştirmeler.

tic / tîc

  • (Tekili: Tâc) Taçlar.

tican / tîcan

  • (Tekili: Tâc) Taçlar.

tilal

  • (Tekili: Tell) Kümeler, yığınlar. Tepeler.

tirase

  • (Tekili: Türs) Ask: Kalkanlar.

tirban

  • (Tekili: Türâb) Topraklar.

tiyese

  • (Tekili: Teys) Erkek keçiler, tekeler.

töhem

  • (Tekili: Töhmet) Suçlar, töhmetler, kabahatler.

tuam

  • (Tekili: Tu'me) Azıklar, yiyecek şeyler.
  • Çeşniler, tadlar.

tubul

  • (Tekili: Tabl) Davullar.

tüccar

  • (Tekili: Tâcir) Tacirler, satıcılar. Ticaret yapanlar.

tuful

  • Güneşin batmağa yaklaşması.
  • (Tekili: Tıfl) Çocuklar.

tugat

  • (Tekili: Tâgi) Tâgiler. Azmış ve hak yoldan sapmış olanlar.

tuhaf

  • (Tekili: Tuhfe) Hediyeler.
  • Münâsebetsiz hâl.
  • Eğlenceli, gülünç.
  • Garip iş veya şey.
  • Hoşa giden ve az bulunur şeyler.

tühem

  • (Tekili: Töhmet) Suçlar, töhmetler, kabahatlar.

tullab

  • (Tekili: Talebe) Talebeler.

tulleb

  • (Tekili: Tâlib) İstekliler, tâlibler, isteyenler.

tuluat

  • (Tekili: Tulu') Hazırlıksız olarak birden kalbe gelen mânalar, ilhamlar. Doğuşlar.

tumea'

  • (Tekili: Tâmi') Tamahkârlar.

türa'

  • (Tekili: Tür'a) Kanallar.
  • Suyun taştığı yerler.

türban

  • (Tekili: Türâb) Topraklar.

türkan / türkân

  • (Tekili: Türk) Türkler.

türrehat

  • (Tekili: Türrehe) Saçma sapan sözler.

türüat

  • (Tekili: Tür'a) Kanallar.
  • Suyun taştığı yerler.

turuk

  • (Tekili: Tarîk) Yollar, tarikler. Meslekler. Usuller.
  • Aygırlanmak.

tuum

  • (Tekili: Taam) Taamlar, yemekler.
  • Lezzetler, tadlar, zevkler.

tuyuf

  • (Tekili: Tayf) Korkudan dolayı karanlıkta görünen hayâller.
  • Uykuda iken görünen hayâller.

tuyur

  • (Tekili: Tayr) Kuşlar.

ubud

  • (Tekili: Ebed) Ebedler, sonsuzluklar.

ücem

  • (Tekili: Ecme) Sık ağaçlık yerler.

ucm

  • Araptan gayrisi. Arap milletinden olmayanlar.
  • (Tekili: Acmâ) Dilinde tutukluk olanlar.

ücur

  • (Tekili: Ecir) Ecirler, sevablar.

ücurat

  • (Tekili: Ücret) Ücretler.

üdeba

  • (Tekili: Edib) Edibler, edebiyatçılar.
  • Edeb sâhibleri. Zarif kimseler.

udul

  • Yoldan çıkma, dönme, sapma.
  • Vazgeçme.
  • (Tekili: Âdil) Âdiller, âdil olanlar.

üftadegan / üftadegân

  • (Tekili: Üftade) Düşkünler. Tutkunlar. Âşıklar. (Farsça)

uhud

  • (Tekili: Ahd) Ahidler, yeminler, peymanlar, anlaşmalar, sözleşmeler.

ukad

  • (Tekili: Ukde) Düğümler, bezler, şişlikler. Boyun, koltuk altı ve kasıkta bulunan guddeler.

ukala

  • (Tekili: Âkıl) Akıllılar.
  • Halk dilinde: Akıllılık iddia edenler.

ukama'

  • (Tekili: Akîm) Kısırlar. Zürriyeti olmayanlar.

ükel

  • (Tekili: Ükle) Lokmalar.

ukubat

  • (Tekili: Ukubet) Cezalar. İşkenceler, eziyetler.
  • Kısas ve şahsî cezalar.

ukud

  • (Tekili: Akid) Akidler. Şartlar, bağlar. İki tarafça kabul edilen şeyler.

ukul

  • (Tekili: Akıl) Akıllar.

ukus

  • (Tekili: Aks) Akisler, yankılar, çarpmalar.

uleb

  • (Tekili: Ulbe) Fıçılar.
  • Büyük kutular.
  • Sandıklar.

ulema

  • (Tekili: Âlim) Âlimler. Osmanlı devrinde yüksek ilim ve fıkıh âlimleri. İlmiye mensubları.

uluf

  • (Tekili: Elf) Binler, bin sayıları.
  • Ülfet ve ünsiyete ziyade meyyal ve alışkan olan.

ulüf

  • (Tekili: Ulûfe) Yemler, ulufeler.
  • Yeniçeri maaşları.

ulum

  • (Tekili: İlm) İlimler, bilgiler.

ümem

  • (Tekili: Ümmet) Ümmetler. Milletler.

ümera

  • (Tekili: Emir) Emirler, beyler. Seyyidler. şerifler.
  • Yüksek rütbeli zabitler.

ummal

  • (Tekili: Âmil) İdare âmirleri. Valiler. Tahsildarlar.

ümmehat

  • (Tekili: Ümm) Analar.
  • Esaslar, asıllar.
  • İslâmî ana eserler. Me'haz olabilecek kıymetli ilmî eserler.

umud

  • (Tekili: Amud) Direkler. Sütunlar.
  • Mc: Seyyidler. Askerî elçiler.

umur

  • (Tekili: Emir) Emirler. İşler. Hususlar. Maddeler.

umurat

  • (Tekili: Umre) Umreler. Hac mevsiminin haricinde Kâbe'yi ve Mekke-i Mükerreme'nin mübarek yerlerini ziyaret etmeler.

umyan

  • (Tekili: A'mâ) A'mâlar, körler.

unat

  • (Tekili: Ani) Esirler.
  • Adi, bayağı ve aşağılık kimseler.

ünuf

  • Henüz daha yedirilmemiş olan çayır.
  • (Tekili: Enf) Burunlar.

urat

  • (Tekili: Uryan) Elbisesi olmayanlar. Çıplaklar, uryanlar.

urcan

  • (Tekili: A'rec) Topallar.

urefa

  • (Tekili: Ârif) İrfan sâhibi kimseler.

urub

  • (Tekili: Arub)

uruk

  • (Tekili: Irk) Irklar.
  • Kökler, damarlar.

uruş

  • (Tekili: Arş) Gökler, arşlar. Tavanlar.

urusat

  • (Tekili: Urs ve Urus) Düğün yemekleri.

uruz

  • (Tekili: A'raz) Fık: Nakit para, hayvan ve yenecek şeylerden olmayıp, kitap, manifatura eşyası, kumaş gibi mallar.
  • Zâhir olmak, görünmek.
  • Gelme, ârız olma.
  • (Tekili: Arz) Bildirmeler, keyfiyetler.

usat

  • (Tekili: Asi) Asiler, zorbalar, itaat etmeyenler.
  • Günahkârlar.

usefa

  • (Tekili: Asif) Rençberler. Irgatlar.

uşşak

  • (Tekili: Âşık) Âşıklar.

usul

  • (Tekili: Asıl) Ana, baba. Cedler.
  • İstinadgâh.
  • Râcih delil, kaide. Asıllar, kökler, temeller. Bir ilmin asıl mevzuundan önce öğrenilmesi lâzım gelen esaslar. Bir hedefe ulaşmak için tutulan düzenli yol.
  • Tarz, metod, tertip.

utat

  • (Tekili: Ati) Serkeşler, âsiler.

uteka

  • (Tekili: Atik) Azatlılar. Azat olmuş köle veya cariyeler.

utrufe

  • (Tekili: Turfe) Tuhaf, az bulunur.

uyub

  • (Tekili: Ayıb) Ayıblar, kusurlar.

uyun

  • (Tekili: Ayn) Gözler.
  • Kaynaklar, pınarlar.

uzema'

  • (Tekili: Azim) Mevki ve şeref bakımından büyükler.

uzeyvat

  • (Tekili: Uzeyve) Küçük uzuvlar, uzuvcuklar.

vacibat / vâcibât

  • (Tekili: Vâcibe) Yapılması lüzumlu olan şeyler. Vâcib olan şeyler.

vahama

  • (Tekili: Vahim) Tehlikeli, korkulu ve vahim olan şeyler.

vahiyat / vahiyât

  • (Tekili: Vâhiye) Mânasız, faydasız ve ehemmiyetsiz şeyler.

vahşan / vahşân

  • (Tekili: Vahş) Issız, tenha yerler.
  • Yabani hayvanlar.

vakayi'

  • (Tekili: Vak'a) Vâki olup zuhur eden hususlar.
  • Kıtaller. Öldüresiye vuruşlar.

vakıat / vâkıât

  • (Tekili: Vâkıa) Vâkıalar. Baştan geçen hâdiseler.

validat

  • (Tekili: Vâlide) Anneler. Vâlideler.

varidat / vâridât

  • (Tekili: Vâride) Kâr, gelir.
  • Vârid olan. Bir kimseye veya hazineye ait gelir ve paralar.
  • Hatıra gelen, içe doğan.

varidin / vâridîn

  • (Tekili: Vârid) Gelenler, vâsıl olanlar.

vasail

  • (Tekili: Vasâyil) : (Vasile) Yemen'de çıkan çubuklu, alaca kumaşlar.

vatavit

  • (Tekili: Vatvât) Korkak ve geveze olan kimseler.
  • Yarasalar.
  • Dağ kırlangıçları.

vazaif

  • (Tekili: Vazife) Vazifeler, işler.

vazıhat / vâzıhât

  • (Tekili: Vâzıh) Açık ve meydanda olan şeyler.

vecenat

  • (Tekili: Vecne) Elmacıklar, yanaktaki yumrucuklar.

vefiyat

  • (Tekili: Vefat) Ölümler, vefatlar.

vehmiyyat / vehmiyyât

  • (Tekili: Vehmiyye) Vehimler, kuruntular.

velaid

  • (Tekili: Velide) Cariyeler, kadın esirler.

velaim

  • (Tekili: Velime) Düğünler, evlenmeler.
  • Düğün ziyafetleri.

velaya

  • (Tekili: Veliyye) Veli kadınlar. Veliyyeler.

veraki / verakî

  • (Tekili: Verka) Güvercinler.

vesaid

  • (Tekili: Visâde) Yastıklar, şilteler, döşekler.

vesaif

  • (Tekili: Vasif) Hizmetçiler, uşaklar.

vesaik

  • (Tekili: Vesika) Vesikalar.

vesail

  • (Tekili: Vesile) Vesileler. Sebebler.

vesait

  • (Tekili: Vasıta) Vasıtalar.

vesavis

  • (Tekili: Vesvese) Vesveseler.

vesaya

  • (Tekili: Vasiyet) Vasiyetler. Öğütler. Nasihatlar.

vetair

  • (Tekili: Vetire) Meslekler, yollar.

vihad

  • (Tekili: Vehd) Derin vâdiler. Uçurumlar.

viham

  • (Tekili: Vahim) Vahim olan şeyler.

vilayat

  • (Tekili: Vilayet) Vilayetler.

vildan / vildân

  • (Tekili: Velid) Çocuklar.
  • Kullar. Köleler.
  • Allahü teâlânın cennettekilere hizmet için nûrdan yarattığı güler yüzlü ve tatlı dilli hizmetçiler.

vilde

  • (Tekili: Veled) Erkek evlâdlar, çocuklar, oğullar.

virad

  • Yol.
  • (Tekili: Verd) Güller.

vırak

  • (Tekili: Varak) Yapraklar.

vırat

  • (Tekili: Verta) Vartalar, uçurumlar, çukurlar.
  • Halli güç, içinden çıkılması zor olan işler.

visam

  • (Tekili: Vesim) Damgalılar. Alâmetlenmiş olanlar.
  • Güzel yüzlü olanlar.
  • Rastıklılar.

vişam

  • (Tekili: Veşm) Dövmeler.

vu'az

  • (Tekili: Vâiz) Vâizler. Vaaz edenler.

vücuh

  • (Tekili: Vech) Çehreler, yüzler, suretler.
  • Tarzlar.
  • Sebepler.
  • İmkânlar.
  • Münasebetler.
  • Kur'an-ı Kerim okunuşundaki farklar.
  • Bir memleketin ileri gelenleri.

vücür

  • (Tekili: Vicâr) Arslan, ayı, kurt gibi vahşi hayvanların inleri.
  • Sel sularının oyduğu yerler.

vüffed

  • (Tekili: Vâfid) Temsilciler, elçiler.

vüfud

  • Erişme, gelme.
  • (Tekili: Vâfid) Elçiler, temsilciler.

vuhul

  • (Tekili: Vahal) Çamurlu yerler. Bataklıklar.

vuhuş

  • (Tekili: Vahş) Vahşiler, yabaniler, ehlileşmemiş olanlar.

vükela / vükelâ

  • (Tekili: Vekil) Vekiller. Bakanlar. Nâzırlar. Kendilerine iş havale edilenler.

vukuat

  • (Tekili: Vak'a) Vak'alar, hâdiseler.
  • Kavga. Yaralama gibi polisi alâkalandıran hâdise.
  • Normal dışında olan hâdiseler.

vükun

  • (Tekili: Vekn) Kuş yuvaları.

vükur

  • (Tekili: Vekr) Kuş yuvaları.

vülat / vülât

  • (Tekili: Vâli) Vâliler.
  • Sâhib çıkanlar.
  • Koruyan, muhafaza edenler.

vürud

  • Geliş. Gelme. Vârid olma. Gelip yetişme.
  • Suya gitme.
  • (Tekili: Verid) Toplar damarlar. Siyah kan damarları.

vusafa

  • (Tekili: Vasif) Hizmetçiler, uşaklar.

vüsema

  • (Tekili: Vesim) Damgalılar, dağlanmış olanlar.
  • Güzel yüzlüler.
  • Rastıklılar.

vüsüd

  • (Tekili: Visâde) Yastıklar.

vusuk

  • (Tekili: Visâk ve Vesâk) Bağlar, râbıtalar.
  • Sözleşme yerleri.
  • Andlaşmalar.

vüzera

  • (Tekili: Vezir) Vezirler.

yahamim

  • (Tekili: Yahmum) Kara dumanlar.

yaveran / yâverân

  • (Tekili: Yâver) Yâverler. Yardımcılar. (Farsça)

yeakib

  • (Tekili: Ya'kub) Erkek keklikler.

yealil

  • (Tekili: Ya'lul) Suları berrak ve saf akan göller.
  • Beyaz bulutlar.
  • Su üzerinde meydana gelen kabarcıklar.
  • Çift hörgüçlü develer.

yeasib

  • (Tekili: Ya'sub) Reisler, başkanlar, başlar.
  • Arıbeyleri.

yegan / yegân

  • (Tekili: Yek) Birler. Tekler. Teker teker. (Farsça)

yelan

  • (Tekili: Yel) şampiyonlar, pehlivanlar. (Farsça)

yenabi'

  • (Tekili: Yenbu') Kaynaklar, pınarlar, çeşmeler.
  • Kedi yavruları.

yera

  • (Tekili: Yerâa) Yontulmamış kamış kalemler. Kamışlar.
  • Ateşböcekleri.

yerabi'

  • (Tekili: Yerbu') Tarla fareleri.

yetama

  • (Tekili: Yetim) Yetimler. Babaları ölmüş çocuklar.

yüdi

  • (Tekili: Yed) Eller.

yümum

  • (Tekili: Yemm) Denizler.

yüus

  • (Tekili: Ye's) Yeisler, ümitsizlikler, kederler.

zaazi'

  • (Tekili: Za'zaa) Sarsmalar, ırgalamalar.

zabitan / zâbitân

  • (Tekili: Zâbit) Zâbitler. Subaylar.

zafair

  • (Tekili: Zafire) Örülmüş saçlar.

zagain

  • (Tekili: Zagine) Kinler, nefretler.

zahair

  • (Tekili: Zahire) Zahireler. Yiyecek, hububat gibi şeyler.

zailat

  • (Tekili: Zâil) Zâil olan şeyler.

zaleme

  • (Tekili: Zâlim) Zâlimler.

zalimin / zâlimîn

  • (Tekili: Zâlim) Zâlimler, zulmedenler.

zalimun / zâlimûn

  • (Tekili: Zâlim) Zulmedenler. Haksızlık edenler. Zâlimler.

zamaim

  • (Tekili: Zamime) İlâveler, ekler. Artırmalar.

zamair

  • (Tekili: Zamir) Zamirler. Bir şeyin iç yüzleri.
  • İsim yerine kullanılan kelimeler.

zamir-i mütekellim

  • Birinci tekil şahıs, ben.

zaragım

  • (Tekili: Zırgam) Arslanlar.

zarurat

  • (Tekili: Zaruret) Zaruretler. Sıkıntı ve muhtaçlıklar.

zaruriyyat

  • (Tekili: Zarurî) Mecburi işler. İster istemez olan işler.

zavabıt

  • (Tekili: Zâbıta) Kaideler. Nizamlar, usuller.

zavahir

  • (Tekili: Zâhir) Görünüş. Dış görünüş.
  • Göze çarpan yerler. Yüksek yerler.

zebayih

  • (Tekili: Zebiha) Kurbanlık hayvanlar.

zedegan / zedegân

  • (Tekili: -zede) Tutulmuşlar, çarpılmışlar, uğramışlar mânalarına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. (Farsça)

zeharif

  • (Tekili: Zuhruf) Yalancı süsler, yaldızlar, gösterişler.
  • Sahte süsler.

zekevat

  • (Tekili: Zekât) Zekâtlar.

zelazil

  • (Tekili: Zilzil) Uzun etekler.

zellat

  • (Tekili: Zelle) Yanılmalar, yanlışlar.
  • Sürçmeler, kaymalar.
  • Hatalar.

zemaim

  • (Tekili: Zemime) Kötü haller. Beğenilmeyen, sevilmeyen hal ve hareketler.

zenabil

  • (Tekili: Zenbil) Zenbiller.

zenabir

  • (Tekili: Zünbur) Eşek arıları.

zenadık

  • (Tekili: Zındık) Zındıklar. Allah'a ve âhirete inanmayan dinsizler. İçten inanmayıp zâhiren mümin görünen münafıklar.

zenadika

  • (Tekili: Zındık) Zındıklar.

zerabi / zerabî

  • (Tekili: Zürbiye) (Zirbiye) İftihar eden.
  • Geniş, enli döşek, yatak.

zerafi / zerafî

  • (Tekili: Zerafe) Zürafalar.

zerari / zerarî

  • (Tekili: Zürriyet) Zürriyetler, kuşaklar, nesiller.

zerrat

  • (Tekili: Zerre) Zerreler. Pek ufak parçalar. Moleküller.

zevacir

  • (Tekili: Zâcire) Yasak edenler, men'edenler, önleyenler.

zevahif

  • (Tekili: Zâhife) Yerde sürünerek yürüyen hayvanlar, sürüngenler.

zevahir

  • (Tekili: Zühre) Çiçekler.
  • Parlak yıldızlar.
  • Ziynetli, parlak ve berrak olanlar.

zevaib

  • (Tekili: Zâib) Erimiş şeyler, eriyenler.

zevaid

  • (Tekili: Zâide) Fazlalıklar, fazla şeyler. Faydasız şeyler.

zevail

  • (Tekili: Zail) Zeval bulanlar. Zail olan şeyler.
  • Mc: Yıldızlar.

zevamil

  • (Tekili: Zâmile) Küçük yükler.
  • Yük hayvanları.

zevani

  • (Tekili: Zâniye) Zâniyeler. Zina yapan kadınlar.

zevat

  • (Tekili: Zât) Zatlar, şahıslar, kimseler.
  • Üzüm, buğday gibi şeylerin kabuğu.

zevaya

  • (Tekili: Zâviye) Zaviyeler. Açılar. Köşeler. Tekyeler.

zevcat

  • (Tekili: Zevce) Zevceler. Karılar. Kadın eşler.

zevi

  • (Tekili: Zû) Sahipler.

zıba'

  • (Tekili: Zabu) Sırtlanlar.

zıbab

  • (Tekili: Zabb) Kertenkeleler. Kelerler.

zılal

  • (Tekili: Zıll) Gölgeler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın