Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
tecelli
ifadesini içeren
165
kelime bulundu...
aksam-ı tecelliyat / aksâm-ı tecelliyât
Tecellilerin, yansımaların kısımları, çeşitleri.
alem-i melekut / âlem-i melekût
İlâhî hükümranlığın tam olarak tecellî ettiği, görünmeyen, kâinatın iç yüzü.
alim-i rahim / alîm-i rahîm
Herşeyi hakkıyla bilen ve rahmetinin çok özel tecellîleri olan sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
arş
Bağ çardağı.
Gölgelik.
Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.)
Fevkiyyet, ulviyyet.
Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk
Taht, yüce makam; Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer.
Taht.
Dokuzuncu gök.
Çardak.
Cenab-ı Hakk'ın kudret ve azametinin tecelli ettiği yer.
İlâhî kudret ve saltanatın tecelli yeri.
arş ve kürs
Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği iki yer.
arş-ı ala / arş-ı âlâ
Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yüce yer.
arş-ı azam / arş-ı âzam
Allah'ın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecelli ettiği makam.
arş-ı azamet
Allah'ın sınırsız egemenliğinin ve büyüklüğünün tecelli ettiği yer.
arş-ı azim / arş-ı azîm
Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin ve herşeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer.
arş-ı azim-i muhit / arş-ı azîm-i muhit
Cenab-ı Allah'ın her şeyi kuşatan sınırsız egemenliğinin tecelli ettiği yer.
arş-ı ehadiyet
Allahın ehadiyet tecellisinin arşı ve âlemi. Allahın, ehadiyet tecellisini gösteren âlem.
arş-ı hayat ve ihya
Hayatın ve hayat verip diriltmenin tecellî ettiği yer, makam.
arş-ı hüda / arş-ı hüdâ
Allah'ın büyüklüğünün ve yüceliğinin tecelli ettiği makam.
arş-ı ilahi / arş-ı ilâhî
Cenâb-ı Hakkın büyüklük ve yüceliğinin tecelli ettiği yer (kâinatın egemenlik ve yönetim merkezi).
arş-ı rahmet
Rahmet ve merhametin tecellî ettiği yer, makam.
arş-ı rububiyet
Allah'ın büyüklüğünün, hüküm ve egemenliğinin tecelli ettiği yer.
arşi / arşî
Arştan gelen; Cenab-ı Allah'ın büyüklük ve yüceliğinin tecelli ettiği yerden gelen.
ayatü'n-nur / âyâtü'n-nur
Nur âyetleri; Cenâb-ı Hakkın Nûr isminin tecellileri ve mü'minlerin durumlarından bahseden Nur Sûresinin 35, 36, 37 ve 38. âyetleri.
ayine
Ayna. Mir'ât. Kendisine tecelli ve aksedeni gösteren veya bildiren şey. (Ayna, ışığı aksettirip gösterdiğinden dolayı esmâ-i İlâhiyeyi de bize gösteren ve Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarına âyinelik eden mevcudata da mecazen "âyine" denilmektedir.)
(Farsça)
Vasıta ve mazhar mânasına da gelebilir.(Farsça)
ayine-i cemal-i zat-ı ehadiye / âyine-i cemâl-i zât-ı ehadiye
Herbir varlıkta birliğiyle tecellî eden zâtın güzelliğini gösteren ayna.
ayine-i ehadiyet
Ehadiyetin ayinesi. Cenab-ı Hakk'ın ekser isimlerinin tecellisine mazhar olan şey.
ayine-i ervah
Ruhlar âyinesi. Esmâ-i İlâhiyenin tecellisine mazhar olan ruhlar.
ayine-i samed / âyine-i samed
Samed aynası; Kendisinin hiçbir şeye ihtiyacı olmayıp herşeyin Kendisine muhtaç olduğu Cenâb-ı Hakkın tecellî ettiği ayna.
ayine-i samediyet / âyine-i samediyet
Herşey Kendisine muhtaç olduğu halde Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah'ın tecellîlerini gösteren ayna.
ayn-ı ehadiyet
Ehadiyetin, birliğin ta kendisi, Allah'ın birliğinin ve isimlerinin herbir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesi.
bad-ı tecelli / bâd-ı tecelli / bâd-ı tecellî
Tecelli rüzgârı.
Kader.
Tecellî rüzgârı.
barigah-ı ehadiyet / bârigâh-ı ehadiyet
Herbir vaklıkta isim ve sıfatlarıyla tecellî eden Allah'ın huzuru; İlâhî dergâh.
barigah-ı ehadiyyet / bârigâh-ı ehadiyyet
Birliği herbir varlıkta ayrı ayrı tecellî eden Allah'ın yüce katı.
barigah-ı kibriya / bârigâh-ı kibriyâ
Cenâb-ı Hakkın sonsuz büyüklüğünün tecellî ettiği yüceler yücesi makam.
bast
Genişlemek, açmak, yaymak.
Bir şeye el uzatmak.
Sevindirmek.
Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak.
Özür kabul etmek.
Kaplamak.
Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması. (Mukabili: "Kabz"
berahin-i vahdaniyet / berâhin-i vahdâniyet
Allah'ın bütün varlıkları kaplayan birlik tecellisinin delilleri.
berk
Şimşek çakması. Parlama.
Yıldırım.
Zinetlenme, süslenme.
Tas: Tecelli-i İlâhiye ile kurbiyyete mazhariyyet.
Ahmak olmak.
berzah-ı esma / berzah-ı esmâ
Allah'ın güzel isimlerinin tecellîsindeki ara bölgeler, isimler arasındaki mânâlar.
bostan-ı huda / bostan-ı hudâ
Huda'nın, Allah'ın bostanı meâlinde olup, İlâhî güzellikleri ve tecelli-i İlâhînin aksettiği yer mânâsında kullanılır. "Vahidiyet mertebesi" diye de söylenmiştir.
(Farsça)
camiiyet-i tamme / câmiiyet-i tâmme
İnsanın İlâhî ilimlerin tecellîlerini mükemmel bir şekilde mahiyetinde toplanması.
celal
(Celâlet) Nihâyet derecede büyüklük. Azamet. Hiddetlilik, hışım.
İlm-i Kelâm'da: Cenâb-ı Hakk'ın kahrının ve azametinin tecellisi, Cenâb-ı Hakk'ın nev'deki tecellisi. Cenâb-ı Hak, vahdaniyyetine delil olacak çok şeyler yarattığından veyâ ihâtadan âli ve celil olduğu veya hislerle idr
celali / celâlî
Allah'ın büyüklük ve azametinin tecellîsine ait.
cemal / cemâl
Yüz güzelliği. Fertteki güzellik.
Cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı ile tecellisi.
Hak ile söylenen doğru söz.
Hüsün.
Allah'ın lütf ve ihsan sıfatıyla tecellisi.
Yüz güzelliği.
cemali / cemalî / cemâlî
Allah'ın sonsuz lütuf, ihsan, rahmet ve merhametine dair isim ve sıfatlarının tecellisiyle ilgili; lütuf ve cemal tecellisi gibi.
Allah'ın lütuf ve ihsanının tecellîsine ait.
cemalullah / cemâlullah
Allah'ın cemâlı, Allah'ın güzelliği.
Allah'ın lütfu ihsaniyle tecellisi.
cenah
Kanat, taraf, kısım. (Vicdanın ziyası ulum-u diniyyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacı ile hakikat tecelli eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassub, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder. Mün.)
cereyan-ı tecelliyat
Tecellîlerin cereyanı, yansımaların akıp gitmesi.
cilve
Esmâ-i İlâhînin tecellisi.
Tecelli.
Güzellere yakışır duruş ve davranış. Dilberâne hareket. Naz ve edâ. Hoşa giden görünüş.
cilve-i bedayi / cilve-i bedâyi
Benzersiz san'atların tecellîleri, görüntüleri.
cilve-i irade / cilve-i irâde
İrâde ve kasdı gösteren tezahür ve tecelli. Cenab-ı Hakkın kendi bizzat isteği ve iradesiyle yaptığını gösteren oluş ve intizam, mükemmeliyet.
cilve-i kudret-i ezeliye
Varlığının başlangıcı olmayan ve ezelden beri var olan Allah'ın kudretinin tecellisi, yansıması.
cilve-i kudret-i kudsiye
Allah'ın sonsuz ve noksansız kudretinin tecellisi, yansıması.
cilve-i lezzet
Lezzet veren tecelli, lezzetin bir yansıması.
cilveger
Cilve ve naz eden. Cilveli.
(Farsça)
Tecelli eden.
(Farsça)
daimü't-tecelli / dâimü't-tecellî
Tecellîsi daimî, sürekli olan.
daire-i ehadiyet
Allah'ın ehadiyetle tecelli ettiği dâire.
daire-i esma / daire-i esmâ
Cenab-ı Hakkın isimlerinin tecelli ettiği daire.
daire-i esma ve sıfat / daire-i esmâ ve sıfât
Allah'ın isim ve sıfatlarının tecellî dairesi.
daire-i esma-i ilahiyeye / daire-i esmâ-i ilâhiyeye
Cenab-ı Hakkın isimlerinin tecellî ettiği daire.
delil-i ehadiyet
Allah'ın birliğinin her bir varlıkta ayrı ayrı tecellî etmesinin delili.
delil-i inayet
Allah'ın inâyetinin tecellisinden gelen ve kâinatta görülen hikmet ve maslahatlara uygun en mükemmel nizam ve tam esaslı san'at; ve kâinattaki eşyaların menfaat ve faydalarını bildiren âyetler, bu inâyet delilini gösteriyorlar.
ef'al-i rububiyet / ef'âl-i rububiyet
Allah'ın Rab isminin tecellisine ait fiiller.
ehad
Bir olan ve her bir varlıkta birliği tecellî eden Allah.
ehadiyet
Allahın her bir eserindeki birlik tecellisi.
ehadiyyet
Birlik. Allah'ın her bir şeyde kendilerine ait sıfatı. Her şeyde birliğinin tecellisi.
(Ahadiyet) Allah'ın (C.C.) her bir şeyde kendine âit birlik tecellisi.
ehl-i hal / ehl-i hâl
Hâlden anlayıp, duruma göre idâre eden kimse. İlâhi tecellilere ve mânevi feyze mazhar olan.
(Farsça)
ehl-i sekr
Aklı ile hareket edemeyip hissi ve zevki ile hareket eden, sarhoş.
(Farsça)
Tas: İlâhî bir tecelli ile istiğrak halinde olanın kendinden geçmesi hali.
(Farsça)
ehl-i vahdetü'l-vücud
Allah'tan başka varlık olmadığı, herşeyin Allah'ın tecellîsi olduğunu kabul edenler.
enva-ı tecelliyat / envâ-ı tecelliyât
Tecellîlerin, yansımaların türleri.
errahmanirrahim / errahmânirrahîm
Bütün varlıklara genel olarak ve her bir varlığa özel olarak rahmet tecellîleri olan Allah.
esma-i mütecelliye-i ilahiye / esmâ-i mütecelliye-i ilâhiye
Allah'ın sürekli tecellî edici isimleri.
eymen vadisi / eymen vâdisi
Musa'nın (A.S.) tecelliye mazhar olduğu Tûr Dağı'ndaki vadi.
feth-i suver
Allah'ın Fettâh isminin tecellisiyle her canlıda suretlerin açılması, yaratılması.
füyuzat
Feyizler. İnayetler. Füyuzlar. Mânevi tecelliler.
gına-i rahmet / gınâ-i rahmet
Rahmetin zenginliği, rahmet ve merhametin geniş tecellîleri.
hakimiyet / hâkimiyet
Hikmetlilik; Allah'ın herşeyi belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratma sıfatı ve tecellîsi.
halık-ı hakim-i rahim / hâlık-ı hakîm-i rahîm
Her şeyin yaratıcısı olan, her şeyi hikmetle yaratan ve herbir şeye özel rahmet ve merhamet tecellîsi olan Allah.
halık-ı rahman ve rahim / hâlık-ı rahmân ve rahim
Rahmeti herşeyi kaplayan ve herbir varlıkta rahmet ve şefkati tecelli eden yaratıcı, Allah.
hatır-ı rahmani / hatır-ı rahmanî
Tasavvuf ehlinin kalbinde, Allah'ın cemal-i vahdetinin tecellisiyle tam bir sükûnet olması. Buna muhabbetullah da denir.
hayat-ı sariye / hayat-ı sâriye
Varlıklara sirayet etmiş olan umumî hayat; Cenâb-ı Hakkın Hayat sıfatının bir tecellîsi olan varlıklardaki hayatın mebdei, kâinatın hayatı, ruhu.
isa ruhullah / isâ ruhullah
İsâ Allah'ın ruhudur (Yani, Beytullah ifadesinde olduğu gibi, sebepler perdesini kaldıran bir tabirdir. "İsa (a.s.), babasız olarak doğrudan İlâhî kudretin tecellisiyle yaratılmıştır" demektir).
kahr
Zorlama. Cebir.
Ezme. Mahvetme.
Fazlaca üzüntü. Keder içine işleme.
Cenâb-ı Hakkın şiddetli ve azab verici vasıflarının tecellisi. (Kahr, lütfun zıddıdır.)
kanun-u emir
Emir kanunu; Allah'ı Kudret sıfatının bir tecellisi olan kanun.
kavanin-i meşiet / kavânin-i meşiet
Allah'ın irade ve dilemesinin tecellisi olan kanunlar.
kürsi / kürsî
Makam.
Arşın altındaki sema tabakası; Allah'ın yer ve gökleri kaplayan hükümranlığı ve ilminin tecellî ettiği yer.
mahall-i sarf
Harcama, kullanma alanı; burada rahmetin tecellî ettiği yer kastediliyor.
mahall-i taalluk-u kudret / mahall-i taallûk-u kudret
Cenâb-ı Hakkın kudret sıfatının tecellî ettiği yer, mahal.
Cenâb-ı Hakkın kudret sıfatının tecellî ettiği yer, mahal.
mazhar-ı esma / mazhar-ı esmâ
Çok sıfatlara ve isimlere mensub hâller kendinde görünen. İsimlere, isimlerinin üzerinde te'sirlerine mazhar (sâhib) olan.
Cenab-ı Hakkın isimlerinin tecellisine mazhar ve âyine olmuş olan.
mazhar-ı tecelli / mazhar-ı tecellî
Tecellilere erişme, yansımalara ayna olma.
mazhariyet-i esma-i ilahiye / mazhariyet-i esmâ-i ilâhiye
İlâhî isimlerin tecellîlerine ayna olma.
müsemma-i vahid-i ehad / müsemmâ-i vâhid-i ehad
Zât ve sıfatlarıyla bir olan ve birliği her bir şeyde tecelli eden şeklinde isimlendirilen Cenâb-ı Hak.
mutasarrıf-ı rahim / mutasarrıf-ı rahîm
Varlıklar üzerinde merhamet ve rahmetinin çok özel tecellîleri bulunan sonsuz tasarruf ve yetki sahibi Allah.
mütecelli / mütecellî / متجلى
Tecelli eden, meydana çıkan, görünen. Parlak.
Tecellî eden, görünen.
Görünen, tecelli eden.
(Arapça)
mütecellid
(Çoğulu: Mütecellidin) Kahramanlık ve celâdet gösteren.
mütecellidin / mütecellidîn
(Tekili: Mütecellid) Kahramanlar, yiğitler, celâdet gösteren kahraman kimseler.
mutlak zuhur / mutlak zuhûr
Bir kayda bağlı olmayan zuhûr, akis. Bir şeyin bir başka şeyde görünmesi meselâ insanın aynada, Hakk'ın, velînin kalb aynasında tecellî etmesi böyledir.
namus
Irz, iffet, edeb, hayâ.
Şeriat.
Melâike.
İrade-i İlâhiyenin tecellisi.
Nizam.
Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet.
Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali ki
nokta-i mihrakiye
Yanma noktası. Odak noktası.
Çok Esmâ-i İlâhiyyenin tecellisinin toplandığı nokta.
nur-u ehad
Bir olan ve herbir varlıkta birliği tecellî eden Allah'ın nuru.
nur-u ehadiyet / nûr-u ehadiyet
Allah'ın herşeyde görülen kendine ait birlik tecellisi, nuru.
nur-u tecelli / nur-u tecellî
Tecellî nuru, yansıyan nur.
rahmanü'r-rahim / rahmânü'r-rahîm
Bütün varlıklara rahmet ve şefkat gösteren ve herbir varlığa özel rahmet tecellîsi olan Allah.
rezzak-ı alim-i rahim / rezzâk-ı alîm-i rahîm
Sonsuz ilmiyle her şeyi hakkıyla bilen ve rızkını veren ve rahmetinin çok özel tecellîleri olan Allah.
sahife-i vech
Yüz sayfası; Cenâb-ı Hakkın isimlerini tecellî edip yazıldığı insan yüzü.
sani-i rahim / sâni-i rahîm
Özel şefkat ve merhamet tecellîsi olan, herşeyi san'atla yaratan Allah.
şevk ve cezbe
İlâhî hakikat ve tecellîler karşısında duyulan sevinç ve coşku.
şühud-i suri / şühûd-i sûrî
(Bak. ŞÜHÛD-İ TECELLÎ)
şühud-i tecelli / şühûd-i tecellî
Tasavvuf yolunda ilerleyen kimsenin tecellinin sûretlerini müşâhedesi.
şuun
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait kutsal özellikler.
şuun-u mukaddese / şuûn-u mukaddese
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuun-u münezzehe / şuûn-u münezzehe
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait münezzeh özellikler.
şuun-u zatiye-i rabbaniye / şuûn-u zâtiye-i rabbâniye
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuunat / şuûnât
İşler, faaliyetler; Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
İşler, faaliyetler
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait mukaddes özellikler.
şuunat-ı kudsiye / şuûnât-ı kudsiye
Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevk eden özellikleri.
şuunat-ı rabbaniye / şuûnât-ı rabbâniye
Bütün varlıkların Rabbi olan Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zât'a ait nitelikler.
şuunat-ı sübhaniye / şuûnât-ı sübhâniye
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah'ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevkeden Zâtına ait kutsal özellikler.
şuunat-ı zatiye / şuûnât-ı zâtiye
Cenâb-ı Hakkın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecellîye sevk eden Zâtına ait kutsal özellikler.
süveyda
Kalbin siyah noktası; kalpteki basiret ve idrak merkezi, İlâhî aşkın tecelli ettiği yer.
süveyda hücresi
Kalbin ortasında bulunduğuna inanılan küçük siyah nokta; İlâhi aşkın tecelli ettiği yer.
tecella / tecellâ
(Bak: TECELLİ)
tecelli / tecellî / تجلى
Görünme, ortaya çıkma.
(Arapça)
Kader.
(Arapça)
Tecellî etmek:
Görünmek.
(Arapça)
tecelli-i amme / tecellî-i âmme
Umumî tecellî; Cenâb-ı Hakkın bütün mahlukatı kuşatan isimlerine ait büyük tecelliler, yansımalar.
tecelli-i azam / tecellî-i âzam
En büyük tecelli, görünüm.
tecelli-i azamet-i kudret / tecellî-i azamet-i kudret
Allah'ın kudretinin büyüklüğünün tecellîsi, yansıması.
tecelli-i ef'al / tecellî-i ef'âl
Sâlikin, yâni tasavvuf yolcusunun, kulların fiillerini Allahü teâlânın fiilinin zılleri (görüntüleri) olarak görmesi ve bu fiillerin varlığının O'nun fiili ile olduğunu bilmesi. Âlem-i Emrin ilk adımında olan tecellîler.
tecelli-i ekber / tecellî-i ekber
En büyük tecelli, yansıma.
tecelli-i esma ve sıfat / tecellî-i esmâ ve sıfât
Allah'ın isim ve sıfatlarının tecellîsi, yansıması.
tecelli-i etemm / tecellî-i etemm
Noksansız tecelli, eksiksiz yansıma.
tecelli-i hakimiyet / tecellî-i hâkimiyet
Hakimiyetin tecellisi, yansıması.
tecelli-i hassa / tecellî-i hâssa
Hususî tecellî, Cenâb-ı Hakkın seçkin kullarına veya dilediği mahlukuna karşı hususî yardımının görünmesi.
tecelli-i icad / tecellî-i icad
Yaratma, var etme tecellîsi.
tecelli-i iktidar / tecellî-i iktidar
Allah'ın kudretinin tecellîsi, yansıması.
tecelli-i kader / tecellî-i kader
Kaderin tecelli etmesi, görünmesi.
tecelli-i kübra-yı adl ve hikmet / tecellî-i kübrâ-yı adl ve hikmet
Adaletin ve hikmetin büyük tecellîsi, yansıması.
tecelli-i kudret / tecellî-i kudret
Allah'ın sonsuz kudretinin tecellîsi, yansıması.
tecelli-i kudret ve irade / tecellî-i kudret ve irade
Allah'ın irade ve kudretinin tecellîsi, yansıması.
tecelli-i merhamet / tecellî-i merhamet
Merhametin tecellîsi, yansıması.
tecelli-i sıfat / tecellî-i sıfat
Allahü teâlânın sıfatlarının tecellîsi.
tecelli-i sıfat ve ef'al / tecellî-i sıfât ve ef'âl
Allah'ın sıfat ve fiillerinin tecellisi, görünmesi.
tecelli-i suri / tecellî-i sûrî
Zât-ı ilâhînin veya isimlerinin kendilerinin değil, sûretlerinin, görüntülerinin tecellîsi.
tecelli-i timsal
Suretlerin tecellisi.
tecelli-i vahdet / tecellî-i vahdet
Allah'ın birliğinin tecellîsi, yansıması.
tecelli-i vasi / tecellî-i vâsi
Geniş tecellî, yansıma.
tecelli-i zat / tecellî-i zât
Allah'ın zâtının tecelli etmesi ve görünmesi.
İsim ve sıfatlar araya girmeden sâdece zât-ı ilâhînin tecellî etmesi.
tecelli-yi kübra / tecellî-yi kübra
Büyük yansıma, muazzam tecellî.
tecelligah / tecelligâh
Tecelli yeri. İlâhi kudretin, İlâhi sırrın meydana çıktığı, göründüğü yer.
(Farsça)
tecelliyat / tecellîyat
(Tekili: Tecelli) Tecelliler.
Tecellîler; yansımalar.
tecelliyat-ı esma / tecelliyât-ı esmâ
Allah'ın isimlerinin tecellileri, yansımaları.
tecelliyat-ı esma-i ilahiye / tecelliyât-ı esmâ-i ilâhiye
Allah'ın isimlerinin tecellileri, yansımaları.
tecelliyat-ı ilahiye / tecelliyât-ı ilâhiye
İlâhi tecelliler, İlâhî isimlerin varlıklarda eserini göstermesi.
tecelliyat-ı kahriye / tecelliyât-ı kahriye
Kahredici tecellîler, yansımalar.
tecelliyat-ı kemal / tecelliyât-ı kemâl
Mükemmelliklerin tecellîleri, yansımaları.
tecelliyat-ı kübra / tecelliyât-ı kübrâ
En büyük tecelliler, yansımalar.
tecelliyat-ı nuriye / tecellîyât-ı nuriye
Nurlu tecellîler; parlak yansımalar.
tecelliyat-ı rububiyet
Allah'ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, yaratıcılığı, idaresi ve terbiye edişinin tecellileri, yansımaları.
tecelliyat-ı seyyal / tecelliyât-ı seyyâl / تَجَلِّيَاتِ سَيَّالْ
Akıp giden tecelliler.
tevhid-i azam / tevhid-i âzam
Allah'ın birliğinin en büyük şekilde tecelli etmesi.
ufk-u tecelliyat
Tecellilerin, yansımaların ufku.
uluhiyet-i sariye ve hayat-ı sariye / uluhiyet-i sâriye ve hayat-ı sâriye
Vahdet-ül vücud ehlince kullanılan tasavvufî tabirler olup; İlâhî sıfatların ve hayatiyetin eşyaya sirayet etmesi, yani tecelli etmesi mânasında olan bu tabirlerden, ehil olmayanlar; Allah'ın tecessümünü veya eşyaya hulûl'ünü veya eşya ile ittihad ve ittisal'ini zu'metmek gibi bâtıl vehimlere düştül
vahdet-i ehadiyet
Allah'ın birliği ve tekliği; her bir varlık üzerinde görünen tecellîlerin bir olan Allah'a ait olması.
vahdetü'ş-şühud
İlâhi tecellilerin karşısında Allah'tan başka bir şeyin görülmemesi ve Allah'tan başka herşeyin unutkanlık perdesiyle örtülmesi.
vahid-i ehad / vâhid-i ehad
Birliği herşeyi kapladığı gibi herbir şeyde de ayrı ayrı tecellîleri görülen Allah.
vahid-i ehad-i samed / vâhid-i ehad-i samed
Bir ve tek olan, birliği bütün varlıkları kuşattığı gibi herbir varlıkta da tecellî eden, hiçbir şeye muhtaç olmayan, ama herşey Ona muhtaç olan Allah.
vahidiyyet / vâhidiyyet
Cenab-ı Hakk'ın (C.C.) umum eşyada birden birlik tecellisi.
zat-ı ehad / zât-ı ehad
Her bir varlıkta birliği tecelli eden Zât, Allah.
zat-ı ehadiye / zât-ı ehadiye
Tek olan herbir varlıkta birliği tecelli eden Zât, Allah.
zat-ı ferd ve ehad / zât-ı ferd ve ehad
Benzeri olmayan ve herbir varlıkta birliği tecelli eden Zât, Allah.
zat-ı rahman-ı rahim / zât-ı rahmân-ı rahîm
Kullarına karşı özel rahmet ve şefkat tecellîleri olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Zât, Allah.
zat-ı vahid-i ehad / zât-ı vâhid-i ehad
Birliği her şeyi kapladığı gibi her bir şeyde de tecellîleri görülen Zât; Allah.
zılliyet
Gölge tarzında tecellî.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
durub-i emsal
afuv
tabur-misal
ABal
fe'fe'
veçhe
iktibas
vüs'at
muarekat
ilel-i sariye
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
tecelli
sikiş
hayran olma
Medhal
haslet
perdesi
TAVUK
Eşi benzeri olmayan
YATLI
human