Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
tecav
ifadesini içeren
46
kelime bulundu...
atiy
(Utiy) Haddi tecavüz etme.
Çok ihtiyar olma.
Kibirlenme.
bagiyy
(Çoğulu: Begâyâ) Haddini tecavüz eden.
Zina edici, zâni.
bagy
Azgınlık. Zulüm, İsyan.
İstemek, talep etmek.
Haddini tecâvüz etmek.
Yaranın şişmesi.
(Yağmur) şiddetle yağmak.
bağy
Zulüm, tecavüz.
birunane
Haddini aşarak. Haddini tecavüz ederek.
fahiş
Ahlâka uymaz ve terbiyesiz olan.
Haddi tecavüz eden. Mübalâğalı.
Çok bahil. Nekir ve yaramaz şey.
faz'
Şiddet.
Miktarından tecâvüz etmek, ölçüsünü aşmak. Rezillik etmek.
fesad
Bozuk ve fenalık. Karışıklık. Haddi tecavüz edip zulmetmek. (Zıddı: Salâh'tır.)
fısk
Haddini tecavüz. Günah. Haktan ayrılmak.
Fık: Allah'ın emirlerini terk ve O'na isyan etmek ve doğru yoldan sapıp çıkmak. Böyle olanlara şeriat dilinde "fâsık" denir.
fürut
(Çoğulu: Efrât) Haddini tecavüz eden.
İsraf.
Zayi.
Yüksek mevzi.
gali / galî
Pahalı. Kıymetli. Ağır.
Haddini tecâvüz eden, haddini aşan.
gayret
Dikkatle ve sebatla çalışmak.
Kıskanmak, çekememek.
Hareketli ve temiz hislerle çalışmak.
Dine, imana, namus gibi kıymetlere tecavüz edenlere karşı müdafaa için harekete gelmek.
gaza / gazâ
İnsanların İslâmiyet'i işitmeleri, müslüman olmakla şereflenmeleri yâhut müslümanların dînine, vatanına ve nâmusuna tecâvüz eden düşmanı kovmaları için yapılan muhârebe.
gulv
Haddini tecavüz etmek, haddini aşmak.
Yiğitlik zamanının evveli ve sür'ati.
hürriyet-i vicdan
Amme hukuku ile ferdî hukuka tecavüz etmemek şartıyla herhangi bir kimsenin her hangi bir fikir veya dini kabul etmekte veya kabul etmemekte serbest olması. Ancak, İslâmiyeti kabul etmiş olan bir kimse, İslâmın esaslarını kısmen de olsa, inkâr ve reddetmekte serbest değildir; İslâm hukukunda mürted
ibaret
Meydana gelmiş, toplanmış. Bir şeyden teşekkül etmiş. Bir şeyin aynı. Bir şeyin içindekini ve aslını beyan. Bir halden bir hale tecavüz eylemek.
Rüya tabir etmek.
im'an
Fazla dikkat ve ihtimam. Bir şeyde çok ileri gitmek.
Bir adamın hakkını ikrar eylemek.
Pek uzağa koşmak ve bir hususta hakkı mütecaviz olmak üzere, mübalâğa ve içtihad etmek.
inhisar
Hasr olunma.
Tecavüz etmeme.
Bir iş veya malın idâresinin bir kişiye, bir ele bırakılması. Bir elden idâre. Bir şeye mahsus olup, başka şeye şümulü olmama. Yalnız bir şeye veya bir şahsa hasrolunma.
katil-i ma'fuv
Can ve ırzını korumak için, tecavüze kalkanı öldüren kimse.
kezaz
(Kezazet) Hadden tecavüz etmek, haddini aşmak.
Tıb: Nefes alamıyacak derecede mide dolgunluğu.
layebgıyan / lâyebgıyan
Biri ötekine tecavüz edip karışmaz ve hâsiyetini bozamaz (meâlinde olup, nefyedilmiş muzari fiilidir.)
mecaz
Yerinden ve haddinden tecavüz etmek. Hududunu aşmak.
(Cevaz. dan) Geçecek yer. Yol.
Edb: Hakiki mânâsı ile değil de ona benzer başka bir mânâ ile veya istenileni hatırlatır bir kelime ile konuşmak. İstenilene benzer bir mâna ifadesi.
mu'tedi / mu'tedî
Sesini yükselten. Yüksek sesle dua eden.
Haddini aşan, tecâvüz eden.
Zâlim.
mu'ter
Bir nesneye mütecâviz olan, bir şeye tecâvüz eden.
münhasır
(Hasr. dan) Belli bir sınır içinde olup harice tecavüz etmeyen, inhisar eden, her yanı çevrili.
Yalnız bir kimseye veya bir şeye mahsus olan.
müsbet hareket
Doğruluğu âşikâr olan ve belli ve isbat edilebilen; doğru düşünenlerin kabul edebileceği kanun ve nizama uygun hareket.
Allah'ın (C.C.) emrine uygun, tahribkâr ve tecavüzkâr olmayan, yapıcı ve tâmir edici tarzda olan, mizan, adâlet ve insafa uyan hareket.
müteaddi
(Udvan. dan) Başkasının hakkına tecavüz eden, saldıran, sataşan.
Gr: Lâzım fiilinin mukabili. Fiil eseri fâilden mef'ul denilen diğer bir isme geçerse o halde fiil müteaddi olur. Geçişli fiil. (Anlatmak, düşündürmek gibi)
mütearrız
(Arz. dan) Başkasının hakkına tecavüz eden, hududuna geçen,
Saldıran, sataşan, taarruz eden.
mütecaviz / mütecâviz / متجاوز
Sınırı geçen, başkalarının sınırını tecavüz eden.
Aşkın.
(Arapça)
Saldırgan, tecavüzkâr.
(Arapça)
Sarkıntılık eden, tecavüzcü.
(Arapça)
mütecavizane / mütecavizâne / mütecâvizane
Tecavüz eder şekilde. Tecavüz edene yakışır halde.
(Farsça)
Tecavüz edercesine, saldırırcasına.
mütecavizin / mütecavizîn
(Tekili: Mütecaviz) Tecavüz edenler, sarkıntılık eden kimseler, saldıranlar.
ordu
t. Bir devletin dinini, namusunu, vatan ve istiklâlini her çeşit yabancı taarruz ve tecavüzüne karşı koruyan askerî en büyük üç kuvvetten biri. Hava Ordusu, Deniz Ordusu, Kara Ordusu gibi.
En büyük askerî birlik.
Aynı iman ve düşünce sahiplerinin faaliyette olanlarının hepsi.
riba
Tartısı ve ölçüsü belli olan bir malı aynı cinsten daha fazla olan bir mal ile, bir karşılığı olmaksızın, peşin olarak veya veresiye değiştirmektir.
Faiz.
Muamelede meşru miktardan tecavüz.
Bir şeyin artması, çoğalması.
Verilen borç para veya mal karşılığında
sail
(Savlet. den) Saldıran. Kibirli olup başkasına tecavüz eden.
ta'diye
Tecavüz ettirmek, geçirmek. Bir eylemi müteaddi hali koymak. (Gramer terimi)
Tecavüz ettirmek, geçirmek.
Gr: Bir fiili müteaddi hâle koymak. Meselâ: "Gülmek. den: Güldürmek. Ölmek. den: Öldürmek" gibi.
taaddi
Saldırma.
Düşmanlık.
Ezme.
Şeriattan ayrılma. Tecavüz etme. Zulmetme. Örf âdet ve mukavelenin hilâfına hareket etme.
Gr: Fiilin geçer halde olması, müteaddi olması.
tahattiat
(Tekili: Tahatti) Saldırışlar, tecavüzler.
tecavül
(Çoğulu: Tecâvülât) (Cevelân. dan) Dolaşma. Cevelân etme.
tecavüz / tecâvüz / تجاوز
Haddini aşma, sınırı geçme.
(Arapça)
Sarkıntılık etme.
(Arapça)
Tecâvüz etmek:
(Arapça)
Sınırı geçmek, başkasının haklarını hiçe saymak.
(Arapça)
Irza geçmek.
(Arapça)
tecavüzat / tecavüzât / tecâvüzât
(Tekili: Tecavüz) Tecavüzler. Sataşmalar. Haddi aşmalar.
Tecavüzler, saldırmalar.
tecavüzkar / tecavüzkâr
(Çoğulu: Tecavüzkârân) Sataşan, saldıran, tecavüz eden.
(Farsça)
terk-i hükmi / terk-i hükmî
Dünyâyı hükmen terk etmek, (terk etmiş sayılmak) yâni her işte İslâmiyet'e uymak. Meselâ zekâtı İslâmiyet'in gösterdiği yere seve seve vermek, komşu, akrabâ, fakir ve ödünç istiyenin hakkını gözetmek ve başkalarının hakkına tecâvüz etmemek (saldırmam ak) ve malı zevk ve sefâya, eğlenceye vermemek.
tesvig
Cevaz verme.
Kolaylaştırma.
Tecavüz etmek, haddini aşmak.
tugvan
Haddinden tecavüz etmek, haddini aşmak.
utüv
(Atiy-Utiy) Haddini aşma, tecavüz. Kibir. Serkeşlik.
Ayaklanma. İsyan.
zalim / zâlim
Zulm eden, müslümanlara ve İslâmiyet'e; eli ile, dili ile ve kalemi ile zarar veren, başkalarının hakkına tecâvüz eden.
Allahü teâlâya inanmayan kâfir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
edyân-ı semâviye
istinkaf
Çarh
izafi
erbâb-ı tarik
nakşibendiyye
siva
mahlul-u sırf
teki
GÜŞAD
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
tecav
mîh
yed
sığır
küçültme
heri
vâd
Düsünmeden
İnat
imdada yetişen