REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te talâk ifadesini içeren 18 kelime bulundu...

bain / bâin

  • Ayırıcı. Talâk-ı bâin.
  • Tasavvuf'ta bir terim. İnsanlardan uzak olan.

bişir

  • Talâkat, güzel yüzlülük.

hulle

  • Ağır, pahalı.
  • Belden aşağı ve belden yukarı olan iki parçadan ibâret olan elbise.
  • Cennet elbisesi.
  • Fık: Üç defa kocasının boşadığı bir kadının dördüncü defa eski kocasına nikâh düşebilmesi için başka birine nikâhlanması. Müslim bir erkek karısını üç talak ile boşarsa,

iddet

  • Kocasının ölümüyle dul kalan veya talak (boşama) ve fesh (nikâhın bozulması) sebebiyle evlilik bağı çözülen kadının yeniden evlenebilmesi için beklemesi gereken zaman.

mebtute

  • Fık: Üç talak ile boşanmış olan kadın.

müfarakat

  • Ayrılık. Bir yere bırakıp gitmek. Dostlarından ayrı düşmek.
  • Fık: Karı-kocanın talâk veya fesh ile birbirlerinden ayrılmaları.

muhallil

  • (Hall. den) Eriten. Analiz yapan, tahlil eden.
  • Fık: Üç talakla boşanan ve iddetini bitiren bir kadınla evlenen erkek. (Karıyı boşayan birinci kocaya: Muhallelün leh denir.)
  • Tıb: Şişlere, iltihablara yarıyan ilaç.

muntalik

  • (Talâk. dan) Salıverilmiş, bırakılmış.
  • Bağsız.
  • Kederi, hüznü ve gamı olmıyan. Sevinçli, mesrur, neşeli.

mutallaka

  • (Talak. dan) Boşanılmış kadın. Bırakılmış, nikâhı bozulmuş.

natıka

  • (Nutk. dan) Düşünüp söylemek hassası. Fesahat ve belâgatta söyleme kuvveti. Talâkat-ı lisan, güzel konuşabilme kabiliyeti.

redd

  • Geri döndürmek, kabul etmemek, çevirmek, def etmek.
  • Bir şeyin karşılığını icra etmek.
  • Sözü selâset ve talâkatla eda edemeyip harfleri geri çevirerek konuşmağa sebep olan dilin tutukluğuna denir.
  • Cerhetmek.
  • Kötü ve fena şey.

ric'i / ric'î

  • Geri dönmeye ait ve mensub.
  • Üç talakla boşanmamış kadın. Tekrar kocasına dönmesi mümkün olan. Buna talak-ı ric'î denir.

ric'i talak / ric'î talâk

  • Geri dönülebilen talâk (boşanma). Zevceye yaklaştıktan sonra sarîh (açık) veya işâretle, üç adedine veya bir ivâza (bedele, karşılığa) bağlı olmaksızın ve beynûnete yâni ayrılığa delâlet eden (gösteren) bir sıfatla sıfatlanmamış ve bir şeye teşbîh ed ilmemiş (benzetilmemiş), gerek sarîh (açık) lafız

talak-ı bayin / talâk-ı bâyin

  • Yeniden evleniyorlarmış gibi kadının rızası ile tekrar nikâh edilmedikçe geri alınamayacağı talâk. Kadın istemiyorsa erkek zorla alamaz. İddet sırasında kadın, erkeğin evinde kalmaz. Erkek üçüncü defa verdiği bâin talaktan sonra, üzerinden hulle geçmeden karısını bir daha (kadın istese de) alamaz.
  • Zevcenin iddet müddeti (üç temizlenme vakti) bitmeden tekrar kocasına dönmehakkı bulunmayan talâk.

talak-ı ric'i / talâk-ı ric'î

  • Geri dönülebilen talâk. Zevceye yaklaştıktan sonra, sarîh (açık) veya işâretle, üç adedine veya bir ivaza (bedele, karşılığa) bağlı olmaksızın ve beynûnete yâni ayrılığa delâlet eden (gösteren) bir sıfatla sıfatlanmamış ve bir şeye teşbîh edilmemiş (benzetilmemiş), gerek sarîh (açık), gerekse talâk-

tatlik / tatlîk

  • Boşama, talak verme.

temlik / temlîk

  • Mülk olarak vermek.
  • Erkeğin, talak (boşama) hakkını zevcesine (hanımına) vermesi.

tesrih

  • Talâk. Boşanma, ayrılma.
  • Halâs etme, kurtarma.
  • Bırakma, salıverme.
  • Kıl tarama.
  • Asan etme, kolaylaştırma.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın