evrek

• Çocukların ağaca ip takmak suretiyle yaptıkları salıncak. (Farsça)

ikfal

• Kilitlenmek, kilitlemek, kilit takmak.

laks

• Lâkab takmak.
• Ayıplamak.
• Yaramaz olmak.

naks

• Nakletmek.
• İfsad etmek, bozmak.
• Evmek. Acele etmek.
• Kimseye lâkap takmak.
• Ayıplamak.
• Kilise çanını çalmak. Çan çalmak, çana vurmak.

nebz

• Bir kimseyi ayıplamak. Kötü lâkabı takmak, istihzâ etmek.
• İhtiyarlık işareti belirmek.

rahtlamak

• Ata raht ve takım takmak.

sivcar

• Tazı ve köpeğin boynuna halka geçirmek. Tasma takmak.

tahliz

• Bir kimsenin kulağına küpe ve koluna bilezik takmak.

takrit

• Kulağına küpe takmak.
• Davarın başına yular takmak.

teçhiz etmek

• Donatmak, cihazları takmak.

telkib

• Lâkab vermek, isim takmak.

tevkif

• Alıkoyma, tutma. Hapis olarak bekletme. Vakfetme.
• Arafatta mevkaf olan yerde durdurmak.
• Bir kimsenin koluna bilezik takmak.

tevşih

• (Vişah. dan) (Çoğulu: Tevşihât) Süslü elbise giydirme. Süsleme veya süslendirme.
• Kur'ân-ı Kerimi usul ve kaidelerine göre okuma.
• Bir kimseye mücevher gerdanlık takmak.
• Ist: Bir eseri, büyük bir adamın adıyla süsleme. Eski ilim adamları, bazı kimselerin adına kitap yaz

teznib

• Bir şeye ilâve, ek, zeyl takma, yazmak. Zeyl ve ilâve. Kuyruk takmak.