REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te tahri ifadesini içeren 93 kelime bulundu...

akıncı

  • Keşif, yağma ve tahrib kasdıyla ecnebi memleketlere akın yapan kişi. Akıncılık, Osman Bey zamanında başlamıştır.

alem-i kevn ü fesad / âlem-i kevn ü fesâd

  • Oluşumlar ve bozulmalar dünyası, icatlar ve tahripler âlemi.

anarşizm

  • Anarşiyi istiyen tahribci bir nazariye. Anarşistlik. İnsanın insan tarafından idaresi esasına dayanan her türlü devlet, hukuk düzenlerinin adaletsiz, haksız ve zulüm olduğunu iddia eden ve devletsiz, kanunsuz, her insanın kendi başına buyruk yaşıyacağı bir düzensizlik istiyenlerin görüşü.

asar-ı tahripkarane / âsâr-ı tahripkârâne

  • Tahrip edici davranış ve hareketler.

ashab-ı fil / ashâb-ı fil

  • İslâmiyetten önce Kâbe-i Muazzamayı tahrib için Mekke'ye hücum eden Habeş ordusunun ismi ( Önlerinde fil bulunduğundan, zırhlı vasıtalar gibi ondan faydalandıklarından bu isim verilmiş olduğu nakledilir.

ashab-ı tahric / ashâb-ı tahric

  • (Bak: Tahric)

aşiyan-ı harab / aşiyan-ı harâb

  • Yıkılmış yuva, tahrib edilmiş mesken.

bekbeke

  • Depretmek, tahrik.

belbal

  • (Belbele) Vesvese. Tasa. Telâş. Yürek yanması. Iztırab.
  • Tehyic ve tahrik eylemek.

cengiz

  • (Temuçin) Moğol Devleti'nin hükümdarlığını yapmıştır. İslâmî medeniyetleri ve kıymetleri tahribeden zâlim ve müstebid bir hükümdar olarak tarihe geçen bir kimsedir. Milâdi 1229'da ölmüştür. Asrının deccalıdır.

dasdasa

  • Depretmek, tahrik.

deccal / deccâl / دَجَّالْ

  • Kıyâmete yakın çıkacak, yalancı, dini tahrîb edecek şahıs.

ebrehe

  • Peygamberimizin (A.S.M.) doğumundan elli gün kadar evvel Kâbenin tahribine gelen Habeş Ordu Kumandanının ismi.

ef'ide-i halise / ef'ide-i hâlise

  • Temiz ve saf kalbler. Bozulmamış, tahrib edilmemiş kalbler, gönüller.

efgende

  • Yere atılmış, düşürülmüş. Yıkılmış, yıkık. Bozulmuş, tahrib edilmiş. (Farsça)
  • Biçare, zavallı, düşkün. (Farsça)

efjul / efjûl

  • Kandırma. (Farsça)
  • Kışkırtma, tahrik etme. (Farsça)
  • Dağınık, perâkende. (Farsça)

Emzik / Bibs / Kidful

  • About Page template By Adobe Dreamweaver CC
    sample

    Bibs Kauçuk Emzik


    Söz konusu emzik olunca, BIBS Colour gerçek bir klasik. Yaklaşık 40 yıldır Danimarka'da tasarlanıp üretilen BIBS Colour emzikler, %100 doğal kauçuk ucuyla, hava akışı sağlayan delikleri ve cilt tahrişini önlemek için geliştirilen hafif eğimli yapısı ile gerçek bir efsane! BIBS Colour, yuvarlak ve yumuşak kauçuk uç kısmı ile anne memesine en yakın forma sahip olduğundan, çocuklar tarafından kolay kabul ediliyor. Anne memesini taklit ederek, emiş sırasında hava akışı sağlıyor. Ultra hafif ve sağlam yapısı ile bebeğinizi yormuyor. BPA, PVC ve phthalates gibi zararlı maddeler içermiyor ve dünyaca geçerli EN 1400 standardına göre üretiliyor. Hiçbir emzik markasında göremeyeceğiniz kadar fazla renk çeşitine sahip olan BIBS Colour, klasikleşen zamansız tasarımı ve elegant duruşu ile tasarım ve işlevselliği birleştiriyor. BIBS Colour, bir emzikten beklenen tüm detaylara sahip olmasının yanısıra; bir emzikten beklenmeyen güzellikte tasarımı ile, tüm dünyada hem anneleri hem çocukları kendine hayran bırakıyor…

    https://www.kidnkind.com/bibs

sample

Kidful Bitkisel Boyalı Emzik Askısı


KIDFUL Emzik Askıları, çocuk ürünlerinde kullanıma uygun olan, en kaliteli %100 gerçek deriler kullanılarak EN 12586 standartlarına göre üretilir. KIDFUL'un organik serisinde kullanılan boyalar tamamen bitkiseldir ve kimyasal madde içermez. KIDFUL'un özel olarak üretilen metal klipsi kurşun ve krom içermez. Metal klipsin kıyafetlere zarar vermemesi için, klips içerisinde plastik aparatı bulunur. KIDFUL emzik askısını, güçlü lastik ve güçlü bağlantı yapısı ile, uzun seneler yıpranma sorunu yaşamadan kullanabilirsiniz...
https://www.kidnkind.com/kidful


Kidnkind Emzik Anne Bebek ve Tekstil Ürünleri Ticaret Limited Şirketi


Web sitesi :www.kidnkind.com

Telefon : 0(216) 606 21 06

(www.kidnkind.com)

engiz

  • Koparan, karıştıran, tahrib eden. (Farsça)

enkaz-ı remime

  • Kazaya uğramış ve esaslı tarafları tahrib olmuş gemi veya tekne enkazı.

eşrar

  • Tahribçiler. Kötülük edenler.
  • Kötü şeyler. şerliler.

hadim / hâdim

  • Yıkıcı olan, yıkan, tahrib eden.

hadise-i muharrib / hâdise-i muharrib

  • Tahrip edici, yıkıcı olay.

harab / harâb / خراب

  • Yıkık, harap. (Arapça)
  • Fitil gibi sarhoş. (Arapça)
  • Harâb etmek: Yıkmak, bozmak, tahrip etmek. (Arapça)
  • Harâb olmak: Yıkılmak, bozulmak, kırılmak. (Arapça)

harap / harâp

  • Tahrip edilmiş, yıkılmış.

hedm

  • Yıkma, tahrip etme.

heyc

  • Heyecan, telaş.
  • Galeyan, tahrik.
  • Kavga, harp, savaş, cenk.

hezz

  • Hareket ettirmek. Depretmek. Tahrik.

iftitah tekbiri / iftitâh tekbîri

  • Namaza başlarken alınan tekbir. Namaz, her nevi dünya meşguliyetinden alâkayı keserek kılındığı için, Allahü Ekber diye iftitah tekbirini alarak namaza başladıktan sonra ibadet esnasında dünya işi haram olup namazı bozar. Bu mâna için bu tekbire, tahrime adı da verilir.
  • Başlama tekbîri. Namazın evvelinde "Allahü ekber" demek. Buna Tahrîme tekbîri de denir.

igra

  • Rağbetlendirmek. Teşvik etmek. Hırsını tahrik etmek.

igşaş

  • Acele ettirme.
  • Kışkırtma, tahrik etme.

incil / incîl

  • Allahü teâlânın, Îsâ aleyhisselâma gönderdiği ve sonradan tahrif edilen, aslı değiştirilmiş olan mukaddes kitab.

irticaf

  • (Recfe. den) Sarsma, sarsıntı, çalkalama. Tahrik.

ivec

  • Eğrilik, çarpıklık, yanlışlık.
  • Hakkı ve hakikatı eğri büğrü heveslerle tahrif etmek, gayr-i müstakim şekle getirmek.

kehrüba

  • Saman kapan. (Farsça)
  • Bir yere hızlıca sürüldüğü zaman, hafif şeyleri kendine çeken bergâmi taş. (Türkçede tahrif edilerek "Kehribâr" denilir.) (Farsça)

kerahet / kerâhet

  • İğrenme, tiksinme, istememe. Harama yakın olma veya yapılmaması iyi olma. Dinde terk edilmesi iyi olan bir şeyin terk edilmeyip yapılması. Kerâhet, tahrîmiyye ve tenzîhiyye olmak üzere iki kısımdır.

kerahet vakitleri / kerâhet vakitleri

  • Namaz kılmak tahrîmen mekruh yâni haram olan vakitler. Güneş doğarken, batarken, gündüz ortasında iken.

kütüb-i salife / kütüb-i sâlife

  • Allahü teâlâ tarafından, Peygamber efendimizden önce gelmiş olan peygamberlere gönderilen fakat sonradan tahrif edilmiş, değiştirilmiş olan ilâhî kitablar. Bunlara semâvî kitablar da denir.

matta

  • İncil kitaplarından birisinin adı. Tahrif edilmiş dört yüz muhtelif İncil içinden seçilen biri.

merkuz

  • Tahrik olunmuş, harekete getirilmiş.
  • Ayakla tepilmiş.

metl

  • Tahrik etmek, kımıldatmak, harekete getirmek.

meylü't-tahrip

  • Tahrip meyli, arzusu.

misket

  • Alaybozan tüfeği. Patlayan bombadan etrafa sıçrayarak tahribe, yaralanmaya ve ölüme vesile olan sert parça. Eskiden kullanılmış geniş çaplı bir silâh. (Fransızca)
  • Güzel kokulu meyve. (Elma, üzüm vs.) (Fransızca)

muharrak

  • (Harik. den) Yakışmış, yanmış. Tahrik olunmuş.

muharref

  • (Harf. den) Tahrif edilmiş. Değiştirilmiş. kalem karıştırılmış. Bozuk. İfsâd ederek tahrib edilmiş.
  • Tahrif edilmiş, bozulmuş.
  • Tahrif edilmiş, değiştirilmiş, bozulmuş.

muharrefat

  • (Tekili: Muharref) Tahrif edilmiş ve değiştirilmiş şeyler.

muharrem

  • Arabi ayların başı, birincisi.
  • Haram edilmiş olan.
  • Bu muharrem ayında Müslümanlıktan evvel Arablar arasında muharebe yasaktı. Bundan dolayı bu isim verilmiştir.
  • Haram kılınmış, tahrim olunmuş.

muharrer

  • Tahrir olunmuş.
  • Yazılmış. Yazılı.

muharrib / مخرب

  • Tahrip eden, yıkan.
  • Tahrib eden. Harâb eden. Yıkan. Bozan. Perişan eden.
  • Tahrip eden, yıkan.
  • Tahrip edici, yıkıcı. (Arapça)

muharric

  • (Bak: Tahric)

muharrif

  • Tahrif eden. Bozan. Silen. Hilecilik yapan.

muharrik

  • (Hark. dan) Tahrik eden, çok yakan.
  • Çok susatan, çok harâret veren.
  • Yakıp yıkan.
  • Harekete getiren. Hareket veren. Tahrik eden. Teşvik eden. Ayaklandıran.
  • Harekete geçirici, tahrik edici.

muharrip

  • Tahripçi, bozguncu.

muharrir

  • Yazan. Tahrir eden. Kâtib. Kitab te'lif eden. Gazetede yazı yazan.

muharriş

  • Tırmalayan, azdıran, tahriş eden.

muharriz

  • Kışkırtan. Teşvik ve tahriz eden.

muhazza

  • Birbirini tahrik edip bir işe kandırmak.

muhrib

  • Tahribeden. Yıkan. Muharrib. Harâb eden.
  • Tahrip eden, yıkan.

muhrip

  • Tahrip edici, yıkıcı, savaşçı.

müsbet hareket

  • Doğruluğu âşikâr olan ve belli ve isbat edilebilen; doğru düşünenlerin kabul edebileceği kanun ve nizama uygun hareket.
  • Allah'ın (C.C.) emrine uygun, tahribkâr ve tecavüzkâr olmayan, yapıcı ve tâmir edici tarzda olan, mizan, adâlet ve insafa uyan hareket.

rakım

  • Bir yerin deniz seviyesinden yükseklik derecesi. Kod.
  • Rakam yazan. Çizen. Tahrir eden, yazan.

şagb

  • Ayıplamak.
  • Cidal, dövüş, niza.
  • Şerri tahrik etmek.

sahib-i tahric / sâhib-i tahric

  • (Bak: Tahric)

şehvet-engiz

  • Şehvet uyandıran. Kuvve-yi şeheviyeyi tahrik eden. (Farsça)

süftece

  • Tahrîmen mekrûh olan bir havâle şekli. Yolcuya borç verip, gittiğin yerde, falancaya ödeyeceksin demek.

tahrib / تخریب

  • (Çoğulu: Tahribât) Harab etme, edilme. Yıkma. Bozma.
  • Yıkma, harap etme. (Arapça)
  • Tahrîb edilmek: Yıkılmak, bozulmak, harap edilmek. (Arapça)
  • Tahrîb etmek: Yıkmak, bozmak, harap etmek. (Arapça)

tahrib-i medeniyet

  • Medeniyetin tahribi, yıkımı.

tahribat / tahribât

  • Tahripler, yıkmalar.
  • Tahripler, yıkıp bozmalar.
  • (Tekili: Tahrib) Tahribler, yıkıp bozmalar, harab etmeler.

tahribat-ı azime / tahribat-ı azîme

  • Büyük tahribatlar, büyük yıkımlar.

tahribat-ı maneviye / tahribat-ı mâneviye

  • Mânevî tahripler, yıkıp bozmalar.

tahribatçı

  • Yıkıcı, tahrip edici.

tahribi / tahribî

  • Yıkmayla ilgili tahribe ait.

tahribkar / tahribkâr / tahrîbkâr / تخریبكار

  • Tahrib eden, yıkan.
  • Tahrip edici, yıkıcı.
  • Tahrip edici, yıkıcı, bozucu. (Arapça - Farsça)

tahribkarane / tahribkârâne

  • Tahrip edercesine.

tahric

  • (Huruc. dan) Çıkartma. Meydana koyma.
  • Şehadetname vermek.
  • Fık: Müçtehidlerin istinad ettikleri naslara, kaidelere, asıllara tatbikan şer'î hükümleri istihrac etmek. Bu tarz ile hüküm çıkarabilmek salâhiyetinde olanlara: Muharric, sahib-i tahric, ashâb-ı tahric denir.

tahrifat / tahrifât

  • Tahrifler, bozmalar.
  • (Tekili: Tahrif) Bozmalar. Kalem karıştırmalar.

tahrifkarane / tahrifkârane / tahrifkârâne

  • Tahrif ederek, bozarak.
  • Tahrif ederek, bozarak.

tahrik-amiz

  • Kışkırtıcı. Tahrik edici. (Farsça)

tahrikamiz / tahrîkâmiz / تحریك آميز

  • Tahrik edici, kışkırtıcı. (Arapça - Farsça)

tahrikat / tahrikât

  • Tahrikler.
  • Tahrikler.

tahrimi / tahrimî

  • (Tahrimiyye) Haramla ilgili, harama ait.

tahripkar / tahripkâr

  • Tahrip eden.

tahrir / تحریر

  • Yazma. (Arapça)
  • Yazılma. (Arapça)
  • Kitap yazma. (Arapça)
  • Serbest bırakma. (Arapça)
  • Tahrîr edilmek: Yazılmak. (Arapça)
  • Tahrîr etmek: Yazmak. (Arapça)
  • Tahrîr ettirilmek: Yazdırılmak. (Arapça)

tahrirat / tahrirât

  • Tahrirler. Yazı. Resmî mektup.

tahris

  • (Çoğulu: Tahrisât) (Hırs. dan) Hırslandırma.

tahriş

  • (Çoğulu: Tahrişât) Tırmalama. Yakıp kaşındırma.
  • Azdırma. Rencide etmek.

tahris / تحریص

  • Hırslandırma. (Arapça)
  • Tahrîs etmek: Hırslandırmak. (Arapça)

tahriş / تخریش

  • Tırmalama, kazıma. (Arapça)
  • Tahriş etmek: Tırmalamak. (Arapça)

tahriz

  • (Çoğulu: Tahrizât) (Hırz. dan) Kışkırtma, kışkırtılma.
  • Kandırmak.
  • Koparmak.

tekbir-i tahrime / tekbîr-i tahrîme

  • Tahrime Tekbîri. Namaza dururken "Allahü ekber" demek. Buna, iftitah (namaza başlama) tekbîri de denir.

tertere

  • Depretmek, harekete getirmek, tahrik etmek.

tevkiş

  • Tahrik etmek.

tevrat

  • Hz. Musâ Aleyhisselâm'a nâzil olan kitab-ı mukaddesin nâm-ı celili. (Hakiki Tevrat, Kur'an-ı Kerim ile barışıktır. Şimdiki ise, çok yerleri değiştirilmiş, tahrif edilmiştir. Bu kitabın aslından az bir şey kalmıştır. Aklı başında ve İslâmiyeti, Kur'an-ı Kerim'i tetkik eden Yahudiler de hidayeti seçmi

tevris

  • Vâris kılmak, mirâs bırakmak. Malının faydasını birisine âid kılmak.
  • Ateşi yakmak, alevlendirmek için tahrik etmek.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın