REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te sülale ifadesini içeren 39 kelime bulundu...

abbasi / abbasî

  • Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) amcası Hz. Abbas'ın neslinden gelen veya aynı sülâleden gelenlerin kurdukları devlete mensup olan.

al / âl / آل

  • Sülâle, soy, hânedan. Akrabâ ve taallukat.
  • Yaz sıcaklarında su gibi görünen serap.
  • Hile, tuzak.
  • Aile, sülale.
  • Aile, sülale, soy.
  • Sülale.
  • Aile. (Arapça)
  • Sülale. (Arapça)
  • Evlat. (Arapça)

al-i beyt / âl-i beyt

  • Hz. Peygamberin (A.S.M.) sülâle-i tahiresinden yetişenler ve sünnet-i seniyyesinin menbaı ve muhafızı ve bihakkın sünnete ittibâ ve onu idâme ettirenler. Al-i Resul, Al-i Nebi, Al-i Muhammed ve Ehl-i Beyt gibi tâbirlerle de söylenir.

ali-tebar / âlî-tebar

  • Sülâlesi temiz ve soyu yüce olan. (Farsça)

asil-zade

  • Sülâlesi ve ailesi görgülü, temiz ve asil olan. (Farsça)

asılzade

  • Soylu, sülâlesi ve ailesi asil olan.

dudman

  • Hanedân, sülâle, akarib, aile, kabile, kavim, aşiret. (Farsça)

ebna-i cins / ebnâ-i cins

  • Kendi sülâlesinden gelenler. Aynı cinsten olanlar.

ensal

  • (Tekili: Nesl) Nesiller. Soylar. Zürriyetler. Sülâleler.

fatımi / fatımî

  • (Fâtımiyye) Hz. Fatıma Sülâlesinden olmak iddiasında bulunan, önce kuzey Afrika, sonra Mısırda hükümet süren sülâleye mensub meliklerin takındıkları isimdir. (Mi: 910-1171) İsmâiliye nâmında bâtıl fırkadandırlar. Salâhaddin-i Eyyubî, ordusu ile, Fâtımîlerin hâkimiyetine son verdi.

füru'

  • (Tekili: Feri') Bir kökten ayrılmış kısımlar. Dallar. Budaklar.
  • Bir sülâleden gelmiş torunlar. Çocuklar.
  • Fık: Cüz'î hüküm ve kaideler. Ahkâm-ı cüz'iyye.

hanedan / خاندان

  • Soyca dindar ve asil âile. (Farsça)
  • Peygamber (A.S.M.) sülâlesi. (Farsça)
  • Sülale, hanedan. (Farsça)

hasb

  • (Haseb) Birisinin sülâlesi cihetinden iftihar yolu ile saydığı iyilik. Mal, din, millet. Kerem, fiil ve amelde yüksek şeref, iyi iş, sâlih amel. Şeref, asalet, şan, kadr ve haysiyet.
  • Dolayı, cihetiyle, gereğince.

haşimi / haşimî / hâşimî

  • Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) kabilesinden, O'nun sülâlesinden gelen.
  • Bir tarikat şubesinde olan.
  • Peygamberimizin sülâlesinden.

hem-nesl

  • Aynı sülâle ve soydan, aynı nesilden, soydaş. (Farsça)

hişan / hîşan

  • (Tekili: Hîş) Akrabalar. Aynı sülâleden olanlar. (Farsça)

ibrani / ibrânî

  • Eski Yahudi Sülâlesi veya o soydan olan.
  • Eski yahûdî sülâlesi veya o soydan olan. Yahûdî topluluklarından birine mensûb kimse.
  • Yahudi sülalesi, o sülaleden olan kimse.

ırk

  • Nesil. Zürriyet. Sülâle.
  • Soy. Kök. Damar.

kabile

  • Birlikte yaşayan, konup göçen, bir sülâleden türemiş insanlar. Bir reisin idaresi altında bulunan ve ekserisi aynı soydan gelen insanlar.

kariben

  • Bir zaman sonra, yakın vakitte. Çok zaman geçmeden.
  • Sülâlece ve soyca yakın olan.

kisra

  • Husrevden muarreb veya galat olan bu isim Sa'sâniler sülâlesinden olan Eski İran padişahlarına ve bilhassa Nevşirvan'den sonrakilere verilmiş olup, Rum imparatorlarına Kayser, Çin hükümdarlarına Fağfur ve Hakan denildiği gibi, bunlara da Kisra denilirdi.

mehdi-yi abbasi / mehdi-yi abbasî

  • (Hi: 120-163) Abbâsi Halifesidir. Ebu Abdullah Muhammed diye de anılır. Halife Mansurun oğludur. Meşhur ve iyiliği ile umumi kabul gören bir zat olup hususan sulh zamanında imparatorluğun inkişafı için çok çalışmıştır. Yeni yollar yaptırmış, postayı ıslâh etmiş ve Abbâsi Sülâlesinin en iyi hükümdarı

millet

  • Bir dinden olanların topluluğu. Din, dil ve târih beraberliği bulunan insan cemaatı. Sınıf. Topluluk.
  • Bir sülâleden gelenlerin hepsi.
  • Maddi, mânevi bir unsurdan sayılıp beraber yaşayanların hepsi.

mirza

  • Reis. Bey.
  • Büyük kimselerin çocuğu. Beyzâde.
  • Bazı İslâm topluluğunda iyi sülâleden olanlara, şehzâdelere, seyyidlere verilen ünvân olmakla beraber, bugün bir isim olarak çokca kullanılmaktadır.

muaviye

  • (Mi: 603 - 682) Sahabe-i Kiramdan olup Şam'da yirmi seneden ziyade valilik yaptı, sonra hilâfetini ilân etti. Yirmi sene de halifelik yaptı. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâmın kayın biraderi ve vahiy kâtibi idi. Beni Ümeyye sülalesinden olan bu zattan itibaren İslâm Devletine, Emevi Devleti denm

necl

  • (Çoğulu: Encâl) Oğul, evlât, çocuk.
  • Kuşak, nesil, sülâle.
  • Atmak.
  • Ayak ucuyla vurmak.
  • İstihrac etmek, meydana çıkarmak.
  • Yerden çıkan su.

neseb

  • Sülâle, hısımlık, karabet, soy. Baba soyu, atalar zinciri.
  • Vuslat.
  • Sülâle, hısımlık, karabet, soy, baba soyu, atalar zinciri.
  • Soy, sülale.

neseben

  • Soyca, sülâlece, soy bakımından.

nesebi / nesebî

  • Neseb ve soya âit. Sülâle ile alâkalı.

nesep

  • Sülale, soy.

sasaniler

  • İran'da ikibin yıl önce devlet kuran bir sülâledirler. İlk meşhur hükümdarları Erdeşir'dir. Devleti kuvvetlendirdi ve Doğu Anadolu'yu Romalılardan aldı. Ünlü pâdişahlarından ve âdil ismi ile tanınan Nuşirevan İslâmiyetten önce yaşamıştır. Altıyüz seneden ziyade devletleri devam eden Sâsâniler, İslâm

şecer

  • Ağaç. Kütük.
  • Sülâle. Bir soyun bütün fertlerini gösterir cetvel.

şerafet

  • Şeriflik, şereflilik. Hz. Peygamber'in (A.S.M.) torunu Hz. Hüseyin'in (R.A.) sülâlesinden ve onun izinden giden temiz müslümanlık hâleti.

seyyide

  • Peygamber (A.S.M.) sülâlesinden gelen ve O'nun izinden giden temiz kadın, hanım.

sülale-i tahire / sülale-i tâhire

  • Temiz sülale olan Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) soyu.

sulb

  • Sert, katı. Taş gibi olan.
  • Omurga kemiği.
  • Sülâle, zürriyet.
  • Katı, taş gibi olan, sülâle, zürriyet, bel.

tuhlüb

  • (Çoğulu: Tahâlib) Soysop, sülâle.

veliyy-ün niam

  • Nimetler ihsan eden, iyilik eden kimse.
  • Şeyhülislâm.
  • Sülâlesinin ileri gelenleri.

ya'kub

  • Kur'an-ı Kerim'de adı geçen peygamberlerdendir. Yusuf Aleyhisselâm'ın babası ve İshak Aleyhisselâm'ın oğludur. Bir adı da İsrail olduğundan bu sülâleden gelenlere İsrail oğulları mânasına, Benî İsrail denilmektedir. Büyük oğlunun adı Yehud olduğundan sonradan bunlara Yahudi denilmiştir.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın