REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te sistem ifadesini içeren 60 kelime bulundu...

akustik

  • Sese ait.Ses mevzuu. Kapalı yerde ses dağılma sistemi. (Fransızca)

ansiklopedi

  • yun. Bir sahadaki bilgileri veya bütün bilgileri sistemli veya alfabetik bir şekilde sıralayan eser.

apartman-ı ilahi / apartman-ı ilâhî

  • Allah'ın bir apartman gibi birbirini tamamlayıcı çeşitli sistemler tarzında yarattığı kâinat.

barem

  • Devlet memurlarının aylıklarını tasnif ve tanzim eden, miktarlarını gösteren sistem veya cetvel. (Fransızca)

beyincik

  • Art kafa çukurunda beyin kökünün üst arka kısmında bulunan merkezi sinir sisteminin bir organıdır. Mühim bir görevi, hareketlerimizin âhenk içinde olmasını sağlamaktır.

bolşevizm / بُولْشَوِيزِمْ

  • Çoğulcu düşünce sistemi

cihaz / cihâz / جهاز

  • Çeyiz. (Arapça)
  • Aygıt. (Arapça)
  • Sistem. (Arapça)

cümle-i asabiye

  • Tıb: Sinir sistemi.

devletçilik

  • Halk işlerinin, hususan büyük sanayi ve ziraatin devlet vasıtası ile işletmesi usulü. Cemiyetin umuma âid olan işleri ve bu işler için lâzım gelen teşkilât, müessese ve sâirelerini devlet eliyle yapılmasını kabul eden idâre sistemi.
  • Halkın hususi teşebbüslerini veya büyük müesseseler

doktrin

  • yun. Hatt-ı hareket. Hareket tarzı. Düstur, tarik. Re'y.
  • Fls: Bir sistem meydana getiren fikir ve kanaatlerin hepsi. Bir felsefe veya edebiyat okulunun fikirlerinin tümü.
  • Bir sistem meydana getiren fikirlerin hepsi, öğreti.

ebced hesabı / ebced hesâbı

  • Her harfi bir rakamı gösteren arabî harflerle yazılı sekiz kelimeden meydana gelen bir hesab sistemi. Hâdiselerin zamânının tesbiti ve hatırda daha kolay kalması için rakamları harf olan târih düşürme sanatı.

ehl-i hürriyet

  • Hürriyet yanlıları, Meşrutiyet sistemini savunanlar.

elifba / elifbâ

  • Arap dilinin seslerini ve yazı sistemini gösteren harfler dizisi, Arap alfabesi.

eyyam-ı şer'iye / eyyâm-ı şer'iye

  • Kur'ân'daki ölçülere uyan günler; gökyüzünde her cismin kendi etrafında dönmesiyle gün, bağlı olduğu sistem etrafında dönmesiyle de yine ona ait sene oluşur. Meselâ Sirius yıldızının bir günü ise bin senedir.

fünun-u müterettibe

  • Düzenlenmiş, belli bir sisteme oturtulmuş fenler, ilimler.

helali / helalî

  • Bürüncük ve pamuk karışımından yapılan bir cins yeli bez.
  • Yaldızlı bakırdan vaya tahtadan mahfazası olan eski sistem saat.
  • Helâl ile alâkalı olan.

helyostat

  • Yansıyan güneş ışınlarını, belli bir doğrultuya yöneltmeğe ve bu doğrultuda tutmaya yarayan bir ayna ile bir ayar sisteminden meydana gelen tertibat.

hukuk-u medeni / hukuk-u medenî

  • Umumi mânada: Temel hak ve hürriyetler ve medeni haklar. Avrupaî mânada ise: Lâik hukuk sistemi, medeni hukuk.

hürriyet

  • 1908'de II.Meşrutiyet'in ilânı ile birlikte gerçekleşen yeni sistemin halk arasındaki adı.

içtimai sistem / içtimâi sistem

  • Sosyal sistem, toplumsal düzen.

ideoloji

  • İnsanların düşünce ve hareketlerine muayyen bir istikamet vererek, siyasî veya ictimaî bir doktrin meydana getirmek isteyen fikir sistemi. (Fransızca)
  • Toplumu etkileyen fikir ve düşünce sistemi.
  • Fikir sistemi.

istibdad

  • Başlı başına olmak. Keyfî idare sistemi.
  • Zulüm ve tahakküm. İdaresi altındakilerin istemediği şeyleri yalnız kendi keyfine göre zorla ve zulümle yaptırmaya çalışmak. Kanun ve nizamlara bağlı olmayarak, çok defa da kanun namına kanunsuzluk yaparak, keyfi hükmünü icra ettirmek. Kimseyi

istikrar-ı manzume

  • Sistemin istikrarı, kararlılığı.

kemal-i intizam ve ıttırad / kemâl-i intizam ve ıttırad

  • Tam ve mükemmel bir düzen, sistem ve ahenk.

laik

  • Dine istinad etmeyen. Ruhanî olmayan kimse. Dini olmayan şey. Dinî olmayan fikir, dinî olmayan müessese, sistem veya prensip. Devleti dinî esas ve hükümler ile idare etmeyen sistem. Temel esasların ve kanunların menşeini ve teşri'de (kanun yapmakta) hareket noktasını ve değer ölçüsünü dine isnad etm (Fransızca)

maddi felsefe / maddî felsefe

  • Aklı esas alıp herşeyi maddî ölçülere göre değerlendiren düşünce sistemi; materyalist felsefe.

makine-yi hayat

  • Hayat makinesi; bir makine gibi büyük bir denge ve sistemle çalışan hayat.

manzumat-ı şümusiye / manzumât-ı şümusiye

  • Güneşlerin sistemleri.

manzume / manzûme / منظومه

  • Tertibli, ölçülü yazı, şiir. Vezinli ve kafiyeli olan söz.
  • Sıra, dizi. Sistem.
  • Şiir, sistem.
  • Dizilmiş. (Arapça)
  • Vezinli söz, şiir. (Arapça)
  • Sistem. (Arapça)

manzume-i kainat / manzume-i kâinat

  • Kâinat sistemi; son derece mükemmel bir denge ve düzen içinde işleyen kâinat.

manzume-i şemsiye

  • Güneş sistemi.
  • Güneş sistemi, güneş ve etrafında dönen seyyâreler topluluğu.

manzumeişemsiye / manzûmeişemsiye

  • Güneş sistemi.

mehasin-i meşrutiyet / mehâsin-i meşrutiyet

  • Meşrutiyet sisteminin ortaya çıkardığı güzel neticeler.

meslek / مسلك

  • Yol. Usul. Gidiş.
  • San'at. Geçim için tutulan yol.
  • Sistem.
  • Mezheb. Mâneviyatta tutulan yol.
  • Yol, tarz. (Arapça)
  • Sistem. (Arapça)
  • Uğraşı, meslek. (Arapça)

meşruti / meşrutî

  • Bir şahıs veya millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.

meşrutiyet-i şer'iye

  • İslâma uygun olarak şartları ve kuralları belirlenen meşrutiyet sistemi.

meşrutiyyet

  • Bir hükümdarın başkanlığı altında millet meclisi ile idare edilen devlet sistemi.

metod

  • Bir neticeye ulaşmak için takib edilen fikir yolu. Usul. Kaide. Yol. Sistem. (Fransızca)

munazzeme

  • Düzenli ve sistemli hale getirilmiş.

mürettep

  • Düzenlenmiş, sıralanmış; belli bir düzen ve sistemle konulmuş.

mutlakıyyet-i idare

  • Bir kişinin arzu ve isteklerine bağlı olan idare sistemi.

nevroz

  • Tıb: Sinir sistemi bozukluğu. Sinirlilik hastalığı. (Fransızca)

nizam

  • Düzen, sistem.

nizam-ı bedi / nizam-ı bedî

  • Eşsiz olan harika sistem, düzen.

nizamat / nizamât / nizâmât

  • Nizamlar, düzenler, sistemler.
  • Düzenler, kanunlar, sistemler.

nizamat-ı havaiye

  • Hava atmosfer sistemleri.

pozitivizm

  • Fls: Hakikatın yalnız tecrübe ve müşahede ile vakıalara istinaden tam olarak bilineceği iddiasında olan felsefe sistemi. (Fransızca)

sempati

  • Cana yakınlık, sıcak kanlılık. (Fransızca)
  • Tıb: Her omurilik boyunca olan sağlı sollu yirmi üç boğumdan geçen iki paralel ağ şeklinde sinir sistemi. (Fransızca)

septisizm

  • Fls: Müsbet veya menfi hiçbir kat'i hükme varamıyan ve dâim şüphe içinde olmayı kabul eden sapık felsefe sistemi. Şüphecilik. (Fransızca)

şirket ve kesret

  • Ortaklık ve çokluğa dayalı sistem; bir çok unsurun kurduğu ortaklık, şirket; yani bir işe birçok elin karışması.

sosyalist / صُوسُيَالِستْ

  • Şahsî mülkiyeti kaldırıp her şeyi topluma mal eden sistemi savunan kişi.

sosyalizm

  • İktisadî teşebbüsleri ve teşekkülleri devlete vermek isteyen görüş. İştirakiyecilik. Güya, herkese müsavi mal verme esasını idare sisteminde yerleştirmeyi ve mal birliğini iddia eden ve insan fıtratına zıt olarak hürriyetleri daraltıcı ve din aleyhdarı bir sistem. Serserilere, zenginlerin mallarını (Fransızca)

talim-i infiradi

  • Tek eğitimciye dayalı eğitim sistemi.

teokratik

  • Teokrasi sistemi. (Fransızca)

tertipli

  • Organizeli, sistemli.

Troçkizm / Troçkist

  • Troçkizm, Marksizm'in Troçki'nin bakış açısıyla yorumlanmasıdır. Aynı zamanda 1917 Ekim Devrimi'nden sonra ortaya çıkmış bir ayrımı ifade eder. Sovyetler Birliği'nde "sol muhalefet" olarak örgütlenmiş, Troçki'nin kurduğu 4. Enternasyonal'le başlayarak günümüze kadar gelmiştir. Troçkizm'in en önemli unsurları; özgürlüğü ortadan kaldıracak bir sistem olarak görülen "tek ülkede sosyalizmi" fikrinin reddi, dünya devrimi fikri, enternasyonalin gerekliliği, sürekli devrim ve Doğu Bloku ülkelerinin gerçek sosyalizm olmadığı fikirleridir.

    Kaynak: Wikipedia: https://tr.wikipedia.org/wiki/Troçkizm


vahdetü'l-mevcud

  • "Yaratıcı, kâinatı oluşturan varlıkların toplamıdır. Allah da kâinat da birdir. Tek olan ilâh kâinatın bütünüdür" şeklinde kâinat hesabına Allah'ı inkâr eden materyalist felsefî düşünce sistemi.

vazı / vâzı

  • Bir tarif, sistem vs. koyan, yerleştiren.

vefk

  • Ebced ve cifir ilmi çerçevesinde, bir takım sırlara işaret eden uygunlukların bulunduğu tevafuk sistemini gösteren tılsımlı kare alan.

yoga

  • Bâtıl Hind felsefe sistemi. Bunlar tam bir dalgınlık ve hareketsizlik ile ve çile çekmekle gayelerine ulaşacaklarını sanarlar.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın