REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te silesi ifadesini içeren 66 kelime bulundu...

ahrar

  • (Tekili: Hür) Hürler. Esir veya köle olmayan kimseler.
  • Silsilesinde esir veya köle bulunmayanlar.
  • Hürriyetçiler.

çamular

  • Himalaya dağlarına bağlı bir dağ silsilesi.
  • Himalaya dağlarına bağlı bir dağ silsilesi.

çamulari

  • Himalaya dağlarına bağlı bir dağ silsilesi.

fahrü'l-islam / fahrü'l-islâm

  • İslâm dünyasının iftihar vesilesi, övünç kaynağı.

hareket-i dahil / hareket-i dâhil

  • Tar: Kanuni Sultan Süleyman zamanında Süleymaniye medreselerinin binasından sonra onikiye çıkarılan tarik-i tedris (okutma yolu) silsilesinin dördüncü mertebesindeki müderrislerine verilen bir ünvandır.

ibreten

  • İbret olmak üzere, intibah ve ibret vesilesi olmak için.

idiyye / îdiyye

  • Bayramlık.
  • Divan Edebiyatı şairlerinin bayram vesilesiyle büyüklerin medhine dair yazdıkları kasideler.
  • Bayram kutlaması.

ihdaiyye

  • Hediye etme vesilesiyle yazılan yazı.

medar-ı bereket / medâr-ı bereket

  • Bereket sebebi, vesilesi.

medar-ı bereket ve tebrik

  • Bereket ve tebrik sebebi, vesilesi.

medar-ı ibret / medâr-ı ibret

  • İbret vesilesi.

medar-ı ibret ve dikkat / medâr-ı ibret ve dikkat

  • İbret ve dikkat sebebi, vesilesi.

medar-ı iftihar / medâr-ı iftihar

  • Övünme sebebi, övünme vesilesi.

medar-ı istifade

  • Faydalanma vesilesi.

medar-ı kemalat / medar-ı kemâlât

  • Mükemmellik sebebi, vesilesi.

medar-ı mefharet / medâr-ı mefharet

  • İftihar vesilesi, övünç kaynağı.

medar-ı müfaharet

  • Karşılıklı övünç vesilesi, gurur sebebi.

medar-ı saadet / medar-ı saâdet

  • Mutluluk vesilesi, ferahlık sebebi.

medar-ı şeamet / medar-ı şeâmet

  • Kötülük, uğursuzluk vesilesi.

medar-ı şeref / medâr-ı şeref

  • Şeref vesilesi, şeref kazandıran sebep.

medar-ı sevap

  • Sevinç ve neşe vesilesi.

medar-ı sevap ve ikab

  • Sevap ve azap vesilesi.

medar-ı sohbet / medâr-ı sohbet

  • Sohbet sebebi, vesilesi.

medar-ı şükran / medâr-ı şükran

  • Şükür vesilesi, sebebi.

medar-ı şükür

  • Şükür vesilesi.

medar-ı sürur

  • Sevinç ve neşe vesilesi.

medar-ı taayyüş

  • Maişet tedarikine sebeb olan, geçim vesilesi.

münazaünfih / münâzaünfih

  • Niza sebebi, çekişme vesilesi.

sadakatmedar / sadâkatmedâr

  • Sadakat vesilesi, bağlılık sebebi.

sened

  • Delîl, dayanak.
  • Hadîs-i şerîfleri rivâyet edenlerin silsilesine verilen ad.
  • Bir hakkı tesbit eden yazılı vesîka.

şeref-i beni adem / şeref-i benî âdem

  • İnsanoğlunun şerefi, şeref vesilesi.

silsile-i aliyye

  • Yüksek silsile. Peygamber efendimizden hazret-i Ebû Bekr yoluyla ilim ve feyz alarak gelen büyük âlimler silsilesi. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem, Ebû Bekr-i Sıddîk, Selmân-ı Fârisî, Kâsım bin Muhammed, Ca'fer-i Sâdık, Bâyezîd-i Bistâmî, Ebü l-Hasen Harkânî, Ebû Ali Farmedî, Yûsuf-i Hemedân

silsile-i cibal

  • Dağ silsilesi, sıra dağlar.
  • Dağ silsilesi. Sıra dağlar.

silsile-i ecdad

  • Atalar silsilesi, soy defteri.

silsile-i hamdiye

  • "Hamd" silsilesi.

silsile-i ilim

  • İlim silsilesi, zinciri.

silsile-i meşayih / silsile-i meşâyih

  • Şeyhler silsilesi.

silsile-i şerafet ve siyadet / silsile-i şerâfet ve siyadet

  • Soyunun bir taraftan Hz. Hasan—şeriflik—, diğer taraftan da Hz. Hüseyin—seyyidlik—vasıtasıyla Hz. Muhammed'in (a.s.m.) soyundan gelme silsilesi.

silsile-name

  • Meşhur ve mühim kimselerin soyunu, silsilesini gösteren cetvel. (Farsça)

silsilename

  • Meşhur ve mühim kimselerin silsilesini, soyunu gösteren liste.

silsilet-üz-zeheb

  • Altın silsile. Resûlullah efendimizden, hazret-i Ebû Bekr yoluyla feyz ve ilim alarak gelen büyük âlimler silsilesi.

teberrük

  • Bir şeyi bereket veya saadet vesilesi sayarak almak veya vermek. Uğur ve bereket saymak.
  • Bir şeyi bereket veya saadet vesilesi sayarak almak veya vermek. Uğur ve bereket saymak.
  • Hayr-ı İlâhiye hissedâr olmak.
  • Bereket vesilesi.

teberrüken

  • Bereket vesilesi olarak.

teyemmün

  • Saadet ve huzur vesilesi sayma, bereket dileme.

usuli / usulî

  • Asıllara, köklere ait; bir kimsenin soy ağacı itibariyle anne baba tarafından geriye doğru silsilesi, ataları, dedeleri.

vasıta-i galebe

  • Üstünlük vesilesi.

vasıta-i ifade

  • İfade vesilesi.

vasıta-i irtibat

  • İrtibat, bağlanma aracı, vesilesi.

vasıta-i vusul-ü hayat

  • Hayata kavuşma vasıtası, vesilesi.

vesile-i def-i bela / vesile-i def-i belâ

  • Belâları ortadan kaldırma, uzaklaştırma vesilesi, aracı.

vesile-i dünya

  • Dünyanın yaratılış vesilesi.

vesile-i hak

  • Hakkın vesilesi.

vesile-i hamd ve şükran

  • Hamd ve şükür vesilesi, sebebi.

vesile-i icad

  • Var ediliş vesilesi.

vesile-i iftihar

  • İftihar vesilesi, övünç sebebi.

vesile-i iltica

  • Sığınma vesilesi, sebebi.

vesile-i rızk-ı helal / vesile-i rızk-ı helâl

  • Helâl rızık vesilesi.

vesile-i sa'y

  • Çalışma vesilesi.

vesile-i saadet

  • Mutluluk vesilesi.

vesile-i saadet-i dareyn / vesile-i saadet-i dâreyn

  • İki dünya mutluluğunun vesilesi.

vesile-i şöhret

  • Şan, şöhret vesilesi.

vesile-i teshil ve takrib

  • Yakınlaştırma ve kolaylaştırma vesilesi.

vesile-i teshilat / vesile-i teshilât

  • Kolaylık vesilesi.

vesile-i teşvik

  • Teşvik vesilesi, motive etme vasıtası.

vesile-i vusul / vesile-i vusûl

  • Kavuşma vesilesi.
  • Kavuşma vesilesi.

vesilet-ün necat

  • Kurtuluş vesilesi, kurtuluş sebebi.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın