REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te sev kelimesini içeren 244 kelime bulundu...

ahbab / ahbâb

  • Sevilenler, dostlar.

alamet-i sürur / alâmet-i sürur

  • Sevinç alâmeti, belirtisi.

ayn-ı muhabbet

  • Sevginin ta kendisi.

bais-i meserret

  • Sevinmeye sebep olan, sevinç sebebi.

bedmihr / بدمهر

  • Sevgisiz. (Farsça)

behcet

  • Sevinç. Güleryüzlülük. Güzellik, şirinlik.

behçet

  • Sevinç.

bersak

  • Sevinmek, sürur ve ferah.

bi-mihr / bî-mihr

  • Sevgisiz, şefkatsiz. (Farsça)

bimihr / bîmihr / بى مهر

  • Sevgisiz, şefkatsiz. (Farsça)

bişr

  • Sevinç eseri.

buğz

  • Sevmeme, nefret.
  • Sevmeme, nefret etme, düşmanlık.
  • Sevmeme. Birisi hakkında gizli ve kalbi düşmanlık hissetme. Kin, husûmet.

büka-yi sürur / bükâ-yi sürûr

  • Sevinçten dolayı akan gözyaşı.

cam-ı sim

  • Sevgilinin çenesi.

cana / cânâ / جانا

  • Sevgilim, ey sevgili. (Farsça)

canan / cânân / جانان

  • Sevgili.
  • Sevgili.
  • Sevgili. (Farsça)

canane / cânâne / جانانه

  • Sevgili. (Farsça)

cemiyet-i ahbap

  • Sevgililer topluluğu.

ciğer-pare / ciğer-pâre

  • Sevgili yavru, evlâd. (Farsça)

defter-i hasenat / defter-i hasenât

  • Sevap ve iyiliklerin yazıldığı mânevî defter.

dil-ferah

  • Sevinçli, gönlü rahat. (Farsça)

dil-şad

  • Sevinmiş. Kalbi hoş olmuş. (Farsça)

ecr

  • Sevap, karşılık.

ehl-i beyt

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın bütün âile fertleri. Mübârek zevceleri, çocukları, kızı hazret-i Fâtıma ile hazret-i Ali ve bunların mübârek evlâdları olan hazret-i Hasen ve hazret-i Hüseyn'den kıyâmete kadar gelecek nesilleri.

ehver

  • Sevgili, mâşuk. (Farsça)

elhubbulillah / elhubbulillâh

  • Sevgi Allah içindir.

emr-i istihbabi / emr-i istihbâbî

  • Sevimli bir şeyin yapılmasını emreden buyruk.

enva-ı muhabbet / envâ-ı muhabbet

  • Sevgi türleri, çeşitleri.

eren

  • Sevinmek, sürur.

esbab-ı muhabbet

  • Sevgiyi gerektiren sebepler.

eşhad

  • Şevâhidler. Şâhitler.

eşk-i şadi / eşk-i şâdi

  • Sevinçle ağlayış. Sevinçten dökülen gözyaşı.

eşk-i tarab

  • Sevinçten dolayı akan gözyaşı.

eşvak / eşvâk

  • Şevkler, aşırı istekler.

fakdü'l-ahbap

  • Sevgililerin, dostların yok oluşu, onları kaybetme.

fakdülahbab / fakdülahbâb

  • Sevilenlerin bulunmaması.

ferah / فرح

  • Sevinç, rahat, huzur.
  • Sevinç. (Arapça)

ferah-aver

  • Sevinç getiren, sevindiren, ferah getiren. (Farsça)

ferah-bahş

  • Sevinç veren, sevindiren. Ferah bağışlayan. (Farsça)

ferah-ebru

  • Sevimli, güler yüzlü. (Farsça)

ferahlı

  • Sevinçli, huzurlu, neşeli.

ferhan / ferhân / فرحان

  • Sevinçli, rahat.
  • Sevinçli, neşeli. (Arapça)

ferih

  • Sevinçli, ferahlı. Fahur. Ferhan.

ferih fahur

  • Sevinçli olarak, iftihar ederek.

feza-yı şadüman / feza-yı şâdüman

  • Sevinç ve neşe veren bir atmosfer, saha.

girye-i şadi / girye-i şâdî

  • Sevinçten dolayı olan ağlama. Sevinç gözyaşı.

haber-i beşaret / haber-i beşâret

  • Sevindirici, müjdeli haber.

habib / habîb / حَب۪يبْ

  • Sevgili mânâsına Muhammed aleyhisselam.
  • Sevgili, dost.
  • Sevgili, sevilen.
  • Sevgili.

Habibe / habibe

  • Sevilen. Sevgili. Seven. Dost.

habibiyet / habîbiyet

  • Sevgililik.

hakikat-i mahbube

  • Sevilen hakikat, gerçek.

hakikat-i sevap

  • Sevap gerçeği.

hasr-ı muhabbet / حَصْرِ مُحَبَّتْ

  • Sevgiyi yöneltme, sadece onu sevme.
  • Sevgiyi bir noktaya yoğunlaştırma.

haşyet

  • Sevgiyle karışık korku.

hayrat / hayrât

  • Sevâb kazanmak için yapılan Allahü teâlânın beğendiği iyi işler, bütün iyilikler, hayırlar.

hazz / حظ

  • Sevinç duyma. Hoşlanma. Zevklenme. Saadet. Tali'. Nasib. Nimet ve süruru mucib şey.
  • Sevinç, haz. (Arapça)

hevahah

  • Sevilen, muhib, dost. (Farsça)

hıbab

  • Sevişmek, muhabbet.

hibb

  • Seven. Dost. Muhabbet eden, arkadaş.

hiss-i muhabbet

  • Sevgi hissi, duygusu.

hoşmeşreb

  • Sevimli, güzel huylu. (Farsça)

hoşru / hoşrû / خوش رو

  • Sevimli. (Farsça)

hubb / حب

  • Sevgi, muhabbet.
  • Sevgi.
  • Sevgi. (Arapça)

hubur

  • Sevinç, gönül ferahlığı.

huri / hûrî

  • Sevgili, cennet kızı.

hurrem

  • Sevinçli. Mesrur. Şen. Ferahlık veren. Taze ve hoş. Güler yüzlü. (Farsça)

hüsn-ü teveccüh

  • Sevgi ile karışık medih ve takdir. İyi karşılanmak ve alâka görmek.

huşu / huşû

  • Sevgiyle karışık korku.

hutbe-i şirin

  • Sevimli ve tatlı hutbe.

hüzn-ü gurubi / hüzn-ü gurubî

  • Sevilen ve bağlanılan herşeyin batıp gitmesinden ortaya çıkan hüzün.

ibahiyye

  • Sevab veya günah olduğunu kabul etmeyen bâtıl ve dalâlete saparak dinden çıkan bir fırka veya bu fırkadan olan kimse.

ibhac

  • Sevindirme, sürur ve sevinç verme.

ibs

  • Sevinmek, ferah.

ibtihac / ibtihâc / ابتهاج

  • Sevinç, sevinme. İç açıklığı.
  • Sevinç, sevinme.
  • Sevinme. (Arapça)

ictizal

  • Sevinme, mesrur olma.

ifrat-ı neşat

  • Sevinç coşkunluğu, sevinçten dolayı çoşma.

iha

  • Sevketme, gönderme.

ilan-ı sürur / ilân-ı sürur

  • Sevincin duyurulması.

insiyak

  • Sevkedilme.

istidad-ı muhabbet

  • Sevme kabiliyeti.

iştirak-i a'mal / iştirâk-i a'mâl

  • Sevap kazandıran işlerde ortaklık.

istisabe

  • Sevap kazanmak isteme.

istitrab

  • Sevinmeyi, süruru istemek.

iştiyak / iştiyâk / اشتياق

  • Şevklenme, şevk duyma. (Arapça)

iştiyakan

  • Şevkle, hasretle, özlem duyarak.

katarat-ı şadi / katarat-ı şadî

  • Sevinç damlaları. Sevinçten dolayı akan gözyaşları.

kemalat-ı muhabbet / kemâlât-ı muhabbet

  • Sevginin mükemmellikleri.

kesret-i sevap

  • Sevap çokluğu.

layık-ı muhabbet / lâyık-ı muhabbet

  • Sevgiye lâyık.

lezzet-i muhabbet

  • Sevgideki lezzet.

lisan-ı hal-i şevk

  • Şevk ve arzunun hâl dili, beden dili.

lüab-ı sürur

  • Sevinç tükrüğü.

ma'şuk

  • Sevilen, sevilmiş.

ma'şukiyet

  • Sevilme hâli. Sevilen bir kimsenin hâli.

maalmemnuniye / maalmemnûniye / مع الممنونيه

  • Seve seve. (Arapça)

maani-i mukaddese-i muhabbet / maânî-i mukaddese-i muhabbet

  • Sevgi ile ilgili mukaddes mânâları.

mahabbet / محبت

  • Sevgi. (Arapça)
  • Mahabbet eylemek: Sevmek. (Arapça)

mahbub / mahbûb / محبوب / مَحْبُوبْ

  • Sevgili.
  • Sevilmiş, sevilen, sevgili.
  • Sevgili.
  • Sevgili.
  • Sevilen.
  • Sevgili.

mahbub-u hakiki / mahbûb-u hakikî

  • Sevilen ve gerçek anlamda sevilmeye lâyık olan Allah.

mahbubane / mahbubâne

  • Sevimli bir şekilde.
  • Sevilerek.

mahbubat / mahbubât

  • Sevilenler. Sevgililer.
  • Sevilen şeyler.
  • Sevgililer.

mahbubiyet

  • Sevgili olma; Allah'ın muhabbetine erişme.
  • Sevilirlik.

mahbubiyyet / mahbûbiyyet

  • Sevilen olmak. Mahbub olmaklık. Sevilecek hâlde bulunuş. (Cenab-ı Hakk'ın kullarını her çeşit nimetler ile besleyip yetiştirmesi ve ihtiyaçlarına cevap vermesi; onları sevdiğini ve mahbubiyyetini gösteriyor.)
  • Sevgili olmak.

mahbup

  • Sevgili.

mahiyet-i sevap

  • Sevabın mahiyeti.

maşuk / mâşûk

  • Sevilen.

maşuka / mâşûka

  • Sevilen kadın.

mazhar-ı muhabbet ve uhuvvet

  • Sevgi ve kardeşliği gösterme ve onlara ayna olma.

mebguz

  • Sevilmemiş. Buğzedilmiş. Nefret edilmiş.

mebğuz

  • Sevilmeyen.

medar-ı muhabbet

  • Sevgi kaynağı.

medar-ı sevab / medâr-ı sevab

  • Sevap kaynağı, sebebi.

medar-ı sevap

  • Sevinç ve neşe vesilesi.

medar-ı sevap ve ikab

  • Sevap ve azap vesilesi.

medar-ı sürur / medâr-ı sürûr / مَدَارِ سُرُورْ

  • Sevinç ve neşe vesilesi.
  • Sevinç sebebi.

medar-ı sürur ve saadet

  • Sevinç ve neşe kaynağı.

medar-ı teşvik / medâr-ı teşvik

  • Şevklendirme sebebi, teşvik nedeni.

memnunen

  • Sevinerek, memnun olarak.

meratib-i muhabbet / merâtib-i muhabbet

  • Sevgi dereceleri.

meratib-i muhabbet ve iftihar ve izzet ve kibriya / merâtib-i muhabbet ve iftihar ve izzet ve kibriyâ

  • Sevgi, övgü, şeref ve büyüklük mertebeleri.

mesak / mesâk

  • Sevkedilen yer.

meserrat / meserrât / مسرات

  • Sevinçler. (Arapça)

meserret / مسرت / مَسَرَّتْ

  • Sevinç, şenlik.
  • Sevinç. şenlik. Sürur.
  • Sevinç.
  • Sevinç. (Arapça)
  • Sevinç.

meserret-bahş

  • Sevinç veren, mutluluk bahşeden.

meserretaver / meserretâver

  • Sevinç ve meserret getiren. Sürurlandıran. Sevindiren. Sevindirici. (Farsça)

meserretengiz

  • Sevindiren. Meserret meydana getiren. (Farsça)

meşhun / meşhûn

  • Sevinçli.

meşhun-u mesarr / meşhun-u mesârr

  • Sevinçler ve zevklerle dolu.

mesrur / mesrûr / مسرور / مَسْرُورْ

  • Sevinçli. Sürurlu. Meserretli. Merâmına ermiş.
  • Sevindirme.
  • Sevinçli, sürurlu.
  • Sevinçli. (Arapça)
  • Sevinçli.

mesrur eden

  • Sevindiren, mutlu eden.

mesrur olmak

  • Sevinmek.

mesrurane / mesrurâne / mesrûrâne / mesrûrane / مسرورانه

  • Sevinçli bir şekilde.
  • Sevinçli bir şekilde.
  • Sevinçli bir şekilde.
  • Sevinçle. (Arapça - Farsça)

mesruriyet / mesrûriyet

  • Sevinç.
  • Sevinçlik. Sürur içinde oluş. Dileğine ermiş olanın hâli.
  • Sevinçlilik.

mesuk / mesûk

  • Sevk olunan.

mevdud

  • Sevilmiş, kendisine muhabbet edilmiş. Sevgi gösterilmiş.

meveddet / مودت

  • Sevgi, muhabbet.
  • Sevme, sevgi, dostluk.
  • Sevgi. (Arapça)

meyelan-ı muhabbet / meyelân-ı muhabbet

  • Sevgiyi ortaya çıkaracak meyil ve eğilimler.

meyelan-ı şevk-engiz / meyelân-ı şevk-engiz

  • Şevk verici eğilim.

mihrban / mihrbân / مهربان

  • Sevgi dolu, şefkatli. (Farsça)

misal-i muhabbet / misâl-i muhabbet

  • Sevgi misali.

muaşaka / muâşaka / معاشقه

  • Sevişme. Ziyadesiyle arz-ı muhabbet etme. Birbirini sevme. Karşılıklı aşk ve muhabbet.
  • Sevişme.
  • Sevişme. (Arapça)

mübhic / mübhîc

  • Sevindiren.

muhabbet / محبت

  • Sevgi. Aşırı düşkünlük.
  • Sevgi.
  • Sevgi, sohbet.
  • Sevgi.
  • Sevgi.
  • Sevgi. (Arapça)

muhabbet eden

  • Seven.

muhabbet etme

  • Sevme.

muhabbetdar / muhabbetdâr

  • Seven, sevgili.

muhabbetdarane / muhabbetdârâne

  • Severcesine.

muhabbethane / muhabbethâne

  • Sevgi evi.

muhabbetkarane / muhabbetkârâne

  • Sevgi besleyerek, muhabbetle.
  • Severcesine.

muhabbetname

  • Sevgisini bildiren yazılı mektup.
  • Sevgisini bildiren yazılı kâğıt. Aşkını bildiren yazı. (Farsça)

muhabbettar

  • Sevgi besleyen.

muhabbettarane / muhabbettârâne

  • Sevgiyle, sevgi dolu.

muhib / محب / مُحِبْ

  • Seven.
  • Seven.
  • Seven. (Arapça)
  • Seven.

muhibb

  • Seven. Muhabbet eden. Dost. Hayrı isteyen.

muhibbane

  • Severek. Dostça. Dosta yakışır surette. (Farsça)

musab

  • Sevab kazanmış olan. Ameline karşılık ecir kazanmış olan.

müsab

  • Sevab kazanan, ettiği iyiliğin Allah'tan karşılığını gören.

müsevvik

  • Sevk eden, gönderen.
  • Sevk eden.

müşevvikane

  • Şevk vermek suretiyle, teşvik ederek, sevdirerek. (Farsça)

müştakane

  • Şevkle, çok isteyerek, severcesine. (Farsça)

müstehab

  • Sevilen, beğenilen. Peygamber efendimizin bâzan âdet olarak yaptıkları; yapılınca sevâb verilen yapılmayınca günâh olmayan şeyler.
  • Sevilmiş, sevaplı.

mütehellil

  • Sevinçten yüzü gülen.

müteneşşıt

  • Sevinç, neşat elde eden.

müteşevvik

  • Şevkli, çok istekli olan.

müteveddid

  • Sevgi ve muhabbet gösteren. Kendini sevdiren.

na-şad

  • Sevinçli olmayan, mahzun, tasalı, kederli. (Farsça)

nazar-ı muhabbet

  • Sevgi bakışı.

neş'e

  • Sevinç.

neşat / نشاط

  • Sevinç, mutluluk.
  • Sevinç.
  • Sevinç. (Arapça)

neşat-aver / neşat-âver

  • Sevinç ve sürur getiren. (Farsça)

neşat-bahş

  • Sevinç ve neşe bağışlayan. (Farsça)

neşat-engiz / neşât-engiz

  • Sevinç uyandıran. (Farsça)

neşve / نشوه

  • Sevinç.
  • Sevinç. (Arapça)

nur-u muhabbet

  • Sevgi nuru.

perestide

  • Sevgili, mahbub, sevilen. (Farsça)

pürsevda

  • Sevgiyle dolu.
  • Sevda dolu.

ri'mam

  • Sevmek.

rişte-i hürmet

  • Sevgi, hürmet bağı.

şad / şâd / شاد / شَادْ

  • Sevinçli, ferahlı, memnun, mesrur, şen, bahtiyar. (Farsça)
  • Sevinçli. (Farsça)
  • Şâd etmek: Sevindirmek, mutlu etmek. (Farsça)
  • Şâd olmak: Sevinmek, mutlu olmak. (Farsça)
  • Sevinçli.

şadan / şâdân / شادان

  • Sevinçli, bahtiyar. (Farsça)
  • Sevinçli. (Farsça)

şadi / şâdî / شادی

  • Sevinçlilik, memnunluk, mesruriyet, gönül ferahlığı. (Farsça)
  • Sevinç. (Farsça)

şadman / şâdmân / شادمان

  • Sevinçli. (Farsça)

şadmani / şâdmânî / شادمانى

  • Sevinç. (Farsça)

sahhaka

  • Sevici kadın.

sahife-i hasenat / sahife-i hasenât

  • Sevap ve iyiliklerin yazıldığı mânevî sayfa.

saik / sâik

  • Sevk edici sebep, neden.
  • Sevkeden, götüren.

şaik

  • Şevkli, hevesli, şevk verici.

saik / sâik / سائق / سَائِقْ

  • Sevk eden. (Arapça)
  • Sevk eden.

saika / sâika

  • Sevkedip götüren bir his.

şaika / şâika

  • Şevk verici, isteklendirici.
  • Şevk verici güç, duyu.

saika / sâika / سَائِقَه

  • Sevk eden.

şarab-ı muhabbet / şarâb-ı muhabbet

  • Sevgi şarabı.

sarr

  • Sevindiren, sürura sebeb olan.

sebeb-i muhabbet

  • Sevgi sebebi.

şefik-i habib

  • Sevgili Şefik.

şen

  • Sevinç, neşe.

sevab

  • Sevap, dine uygun davranış.

sevabdar / sevabdâr

  • Sevaplı.
  • Sevaplı.

sevabdarane / sevabdârâne

  • Sevaplıca.

sevapdarane / sevapdârâne

  • Sevap kazandırarak.

sevdafeza

  • Sevda artıran. (Farsça)

sevdakar / sevdakâr

  • Sevdalı. Âşık. (Farsça)

sevdazede / sevdâzede / سودازده

  • Sevdalı. (Farsça)

şevk u iştiyak

  • Şevk ve arzu. Şevk ve iştiyak.

şevk-alud / şevk-âlud

  • Şevkli, neşeli, sevinçli, keyifli. (Farsça)

şevk-efza / şevk-efzâ

  • Şevklendiren, neşe artıran. (Farsça)

şevk-engiz

  • Şevke getiren.

şevk-engizane / şevk-engizâne

  • Şevke getirerek.

seyyid-ül-enam / seyyid-ül-enâm

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından biri. Beşerin yâni insanların efendisi, en yükseği.

seyyid-üs-sakaleyn

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın lakablarından. İnsanların ve cinlerin efendisi, iki cihânın seyyidi Muhammed aleyhisselâm.

sıbteyn-i mükerremeyn

  • Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın iki mübârek torunu; hazret-i Hasan ve hazret-i Hüseyn (radıyallahü teâlâ anhümâ).

siret-i nebevi / sîret-i nebevî

  • Sevgili Peygamberimizin örnek hayâtı, güzel ahlâkı.

şirin-cemal

  • Sevimli yüzlü. (Farsça)

sürur / sürûr / سرور / سُرُورْ

  • Sevinç. Neş'eli olmak.
  • Sevinç, neşe.
  • Sevinç.
  • Sevinç.
  • Sevinç. (Arapça)
  • Sevinç.

sürurengiz / sürûrengîz / سرور انگيز

  • Sevinçli. (Arapça - Farsça)

tabakat-ı kemal ve muhabbet / tabakat-ı kemâl ve muhabbet

  • Sevgi ve olgunluk tabakaları, katmanları.

tahabbüb

  • Sevgi göstermek, muhabbet beslemek. Bir kimseyi dost ittihaz etmek. Sevdirmeği istemek.
  • Sevgi gösterme.

tahabbüp

  • Sevgi gösterme.

tarab

  • Sevinçlik. Şenlik. Şâdlık.
  • Sevinçlilik.

tarab-nak / tarab-nâk

  • Sevinçli, neşeli, coşkun. (Farsça)

tatarrub

  • Şevke gelme, coşma, neşelenme, keyiflenme.

teaşük

  • Sevişmek.

tebecbüc

  • Sevinmek.

tecelli-i muhabbet / tecellî-i muhabbet

  • Sevgi yansıması, görüntüsü.

tehellül

  • Sevinme, açık yüzlü olma. Yüzü gülme. Beşâretten yüzdeki parlama eseri.

tenezzül / تَنَزُّلْ

  • Seviyesine inme.

tenezzülen / تَنَزُّلاً

  • Seviyesine inerek.

tergib

  • Şevklendirme, ümidlendirme. Rağbet verdirme. İsteklendirme.

teşevvuk

  • Şevklenme, istek gösterme, arzu etme, sevinme.

teşnedil / تشنه دل

  • Seven, arzulu, can atan. (Farsça)

tesrir eden

  • Sevindiren, mutlu eden.

tesvib

  • Sevab vermek demektir. Sevab da ceza gibi, hayır veya şer herhangi bir şeyin karşılığıdır. Sevab, hayırda meşhur olmuştur. Lisanımızda da ceza, şerde kullanılmıştır.

teşvik / تشويق / teşvîk / تشویق / تَشْو۪يقْ

  • Şevklendirme. Şevke getirme. Kışkırtma. Kaldırma. Cesaret verme.
  • Şevklendirme.
  • Şevklendirme.
  • Şevklendirme. (Arapça)
  • Teşvîk edilmek: Şevklendirilmek. (Arapça)
  • Teşvîk etmek: Şevklendirmek. (Arapça)
  • Şevklendirme.

teşvik eden

  • Şevklendiren, isteklendiren.

teşvik etme

  • Şevklendirme, isteklendirme.

teşvik etmek

  • Şevklendirmek, isteklendirmek.

tevellu'

  • Sevme. Alâka ve aşk peydâ etme.

tezauf-u sevab / tezâuf-u sevab

  • Sevabın katlanması.

vamk

  • Sevme, muhabbet.

vedid

  • Sevgisi çok olan.

vedudiyet / vedûdiyet

  • Sevilir olma, kendini sevdirme.

velehzede

  • Sevgilinin hışmına uğrayıp kahır çeken âşık. (Farsça)

vesile-i muhabbet

  • Sevgi sebebi.

yeftenc

  • Sevgililerin zülüfü kendisine benzetilen siyah renkli büyük bir yılan.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın