Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
ses
kelimesini içeren
75
kelime bulundu...
acic
Sesi yükseltmek.
aheng-i esvat / âheng-i esvât / آهنگ اصوات
Ses uyumu.
ahenk
Seslerin arasındaki uygunluk. Düzgün tarz ve gidiş.
(Farsça)
akire
Ses, sedâ, savt.
aks-i sada / aks-i sadâ
Sesin yankılanması.
Sesin bir yere çarpıp geri gelmesi. Yankı. Çok evvelden söylenen bir hakikatın sonradan tekrar edilmesi.
aksisada / aksisadâ
Ses yankısı.
akustik
Sese ait.Ses mevzuu. Kapalı yerde ses dağılma sistemi.
(Fransızca)
alet-i musavvit / âlet-i musavvit
Sesi nakletmeye yarıyan alet. Mikrofon.
asude / âsûde
Sessiz, dingin, huzurlu.
asvat / asvât
Sesler.
avaz / âvaz / âvâz / آواز
Ses, seda.
Ses.
(Farsça)
bahh
Ses kesilmek, boğaz kısılmak.
bahha'
Sesi kesilmiş olan kadın. (Müz: Ebahh)
bahice
Ses, savt, sadâ.
bang
Ses, sadâ, haykırma, bir ağızdan alkış.
(Farsça)
bihah
Ses kısıklığı.
buhuh
Ses kısıklığı.
ceharet
Sesin yüksek olması. Ses yüksekliği.
cülmüd
Sesi çok çıkan ve kuvvetli olan kimse.
davve
Ses, sadâ.
dem-beste
Sesi soluğu kesilmiş, susmuş.
(Farsça)
ebahh
Sesi kısık olan kimse. Avazı tutkun kişi. (Müe: Buhhâ)
elhan / elhân
Sesi mûsikî perdelerine uydurmak için, mânâ bozulacak şekilde, harfleri ve kelimeleri değiştirerek, sesi alçaltıp yükselterek, çeneyi oynatarak okumak. Lahn'in çokluk şeklidir.
esvat / esvât / اصوات
Sesler.
Sesler.
(Arapça)
fedid / fedîd
Ses, savt, sada.
fonograf / فُونُوغْرَافْ
Ses cihazı.
hamuş
Sessiz, susmuş.
hamuşane
Sessizce, ses çıkarmadan. Sessizliği andırır bir şekilde.
(Farsça)
hatif / hâtif / هَاتِفْ
Sesi işitilen görünmez varlık.
Sesi işitilen fakat kendisi görülmeyen seslenici.
heca / hecâ
Ses artıran harfler, harflerin dizilişi.
hengame / hengâme
Seslerin birbirine karışmasından çıkan gürültü. Kavga, gürültü. Şamata.
(Farsça)
hevatif / hevâtif
Seslenen görünmez cinler.
hoşavaz
Sesi güzel olan. Güzel sesli.
(Farsça)
hoşneva
Sesi güzel olan. Güzel sesli.
(Farsça)
hubş
Sesi güzel olan bir kuş.
huruf-u halk
Sesi boğazdan çıkan harfler. (Hâ, hı, ayn, gayn, he, hemze gibi)
ibhah
Sesini boğuk bir şekilde çıkarma.
inşad etme / inşâd etme
Sesli olarak dile getirme.
ısata
Seslenme, ses çıkarma.
kabr-i hamuş / kabr-i hâmuş
Sessiz mezar.
legat
Sesler kelâmla karışık olmak.
ligat
Ses, sedâ.
mahrec
Sesin ağızdan çıkış yeri.
megafon
Sesi yükseltip büyüten alet.
münadi / münâdi
Seslenen, çağıran.
mutasavvıt
Ses çıkaran, seslenen, ses veren.
nadi / nâdî / نادی
Seslenen, çağıran.
(Arapça)
nağme
Sesi mûsikî perdelerine uydurmak. Tegannî.
nakl-i asvat
Seslerin nakli, iletimi.
nebac
Sesi yüksek olan.
nebbac
Sesi sert olan.
necah
Ses, sadâ.
neva / nevâ / نوا
Ses, nağme, çekirdek.
Ses.
(Farsça)
nida / nidâ / نِدَا
Sesleniş.
Seslenme, ünleme, ünlem.
Seslenme.
nida' / nidâ' / نداء
Ses.
(Arapça)
ramazan-ı sükut / ramazan-ı sükût
Sessizlik ramazanı, sessizlik orucu.
sada / sadâ / صدا / صَدَا
Ses.
Ses, seda.
Ses.
(Arapça)
Ses.
sada-yı basit / sadâ-yı basit
Sesin, bir defa tekrarı.
sada-yı mürekkeb / sadâ-yı mürekkeb
Sesin bir çok defalar tekrarı.
sadasız
Sessiz.
sakitane / sakitâne / sâkitâne
Ses çıkarmayarak, sessizce.
(Farsça)
Sessizce, suskun bir şekilde.
samitane
Sessizce, ses çıkarmaksızın, sâkitane.
(Farsça)
savt / صوت / صَوْتْ
Ses. Bağırmak.
Ses.
Ses.
Ses.
(Arapça)
Ses.
sayha / صَيْحَه
Sesleniş, kükreyiş.
Ses.
seda / sedâ / صدا
Ses.
Ses.
Ses.
(Arapça)
sükut / sükût / سكوت
Sessizlik.
(Arapça)
sükut eden / sükût eden
Sessiz kalan, susan.
sükut edilme / sükût edilme
Sessiz kalınma.
sükut etmek / sükût etmek
Sessiz kalmak, susmak.
sükuti / sükûtî
Sessizlik kuralı esas olan.
Sessizlikte olan. Çok ses çıkarmayan. Az konuşan.
tecvid-i huruf
Seslerin mahreçlendirilmesi. Harflerin düzgün olarak telâffuz edilmesi.
teganni / tegannî
Sesi mûsikî perdelerine uydurmak için, hareke, harf ve med (uzatma) ilâve etme ve çıkarma yapmak sûretiyle, kelimelerin asıllarını dolayısıyle mânâyı bozarak okuma.
tekellüm-i samit / tekellüm-i sâmit
Sessiz konuşma.
tenzede
Sessiz, sâkin, susmuş.
(Farsça)
vücud-u havai / vücud-u havâî
Ses dalgası gibi havada bulunan varlık.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Benefsec
arzan
hurşid
nisib
mensik
Avamca
kesr-i nefis
ālī
me'mürin
muvazi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
ses
Denge
Beyar
serseri
Müstağni
Tekaza
tepe penceresi
hamis
birbirinde
katmalar