REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te seffa ifadesini içeren 32 kelime bulundu...

alem-i kesif ve süfli / âlem-i kesîf ve süflî / عَالَمِ كَثِيفْ وَ سُفْلِي

  • Şeffaf olmayan, yoğun ve aşağı âlem.

alem-i latif / âlem-i lâtif / alem-i latîf / عَالَمِ لَطِيفْ

  • Nurlu ve şeffaf olan âhiret âlemi.
  • Şeffaf, nurlu olan âlem (âhiret).

billur

  • Şeffaf, parlak taş, elmas gibi kıymetli. Cam gibi parlayan.

cilve-i misaliye / cilve-i misâliye

  • Şeffaf şeyler üzerinde yansıyan görüntüler.

ecsam-ı şeffafe

  • Şeffaf cisimler, saydam maddeler.

elmas

  • Çok kıymetli, beyaz, şeffaf mâden. Cevher. Kıymetli taş. (En saf karbondur.)

esdaf

  • Sadefler, inci kabukları.
  • Midye ve isridye gibi deniz mahluklarının şeffaf, parlak kabukları.

eşeff / اَشَفّْ

  • Çok parlak. Daha şeffaf. Işığı daha iyi geçiren.
  • Suyu kendine çok fazla çeken.
  • Çok parlak, çok şeffaf.
  • Daha şeffaf.

eşya-yı şeffafe / eşya-yı şeffâfe

  • Şeffaf şeyler.

fağfur

  • Yarı şeffaf Çin porseleni. Çok kıymetli porselenden yapılan yemek kabı. Çin yapısı.
  • Eskiden Çin İmparatoruna verilen isim.

istişfaf

  • (Şeffaf. dan) Şeffaf ve saydam olma.

jelatin

  • Tıbda ve fotoğrafçılıkta kullanılan şeffaf, renksiz ve kokusuz bir cisim. Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi kısımlarından elde edilir. (Fransızca)
  • Bir cins kâğıt. (Fransızca)

kafur / kâfur

  • Beyaz ve yarı şeffaf, kolaylıkla parçalanan bir madde. Sert, güzel kokulu, katı ve yağlı bir madde.
  • Cennette bir kaynak ismi.

kehreba

  • Bir şeffaf zamk ismi.

kesafet / كَثَافَتْ / kesâfet

  • Bulanıklık. Kir. Açık veya berrak olmamak.
  • Kalınlık, yoğunluk, kesiflik, koyuluk. Şeffaf olmamak.
  • Şeffaf olmama, yoğunluk ve katılık.
  • Şeffaf olmama, yoğunluk ve katılık.

kesif / kesîf / كَث۪يفْ

  • Koyu. Çok sık ve sert. Şeffaf olmayan.
  • Şeffaf olmayan, yoğun.

maddiyat-ı kesife

  • Kesif, şeffaf olmayan maddeler.

mezy

  • Dokunma, bakma ve düşünme gibi sebeplerle erkekten gelen beyaz şeffâf sıvı.

nim-şeffaf

  • Yarı şeffaf.

sadef

  • Deniz böceklerinin kıymetli kabuğu ve onlardan yapılan şeyler.
  • Sert, parlak ve şeffafa yakın madde. İnci kabuğu.

şefafet

  • Şeffaflık, saydamlık, şeffaf olma.

şeffafat / şeffâfât

  • Şeffaf ve saydam şeyler.

şeffafe / şeffâfe

  • Şeffat, berrak, açık, saydam.

şeffafiyet / şeffâfiyet

  • Şeffaflık, saydamlık.

semavat-ı latife / semâvât-ı lâtife

  • Lâtif, şeffaf gökler.

seyyalat-ı latife / seyyâlât-ı lâtife

  • Çok şeffaf ve akıcı olan şeyler.

tahaf

  • İnce ve şeffaf bulut.

tedlis

  • Yumuşatmak. Bir şeyi mülâyim ve kaygan yapmak.
  • İnciyi şeffaf etmek.

tentene

  • Tül gibi, ince ve şeffaf.

tenteneli

  • Tül gibi, ince ve şeffaf.

unsur-u kesif / unsur-u kesîf / عُنْصُرُ كَثِيفْ

  • Şeffaf olmayan, katı, yoğun madde.

zerre-i şeffafe / zerre-i şeffâfe

  • Şeffaf ve saydam zerre, ayna gibi yansıtma özelliği olan küçük maddeler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın