Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
secde
ifadesini içeren
56
kelime bulundu...
abd-i sacid / abd-i sâcid
Allah'a secde eden kul.
celse
Namazda iki secde arasında hareketsiz bir miktâr oturma.
celse-i hafife / celse-i hafîfe
İkinci secdeyi yapıp kıyâma kalkmadan önce olan kısa oturma.
fussilet suresi / fussilet sûresi
Kur'an-ı Kerim'in 41. suresidir. Mekkî'dir. Secde, Sure-i Akvat ve Mesabih Suresi de denir.
Kur'ân-ı kerîmin kırk birinci sûresi. Secde sûresi ve Hâ mîm de denir.
haviyye
Çocuk doğuran kadına loğusa yemeği yedirmek.
Namaz kılan kimsenin, secde halinde iken, karnını uyluğundan yukarı tutması.
ictinah
Bir yana eğilme, meyletme.
Secde etme.
(Hayvan) bir tarafa meyilli koşma.
ima / îmâ
İşâret etme. Bir özür sebebiyle başını yere koyamayan kimsenin rükû' için biraz, secde için rükû'dan daha çok eğilmesi.
ıztıca'
Namaz kılarken secdede koltukları sıkarak göğsü yere değdirme.
Yan üstüne yatma.
kerremallahu-vechehu
Allah vechini mükerrem kılsın, meâlinde dua olup Hz. Ali (R.A.) hiç putlara secde ve ibadet etmediği ve çocukluktan beri Allah'a secde ettiğinden, onun ismi anıldığında hürmeten söylenir.
kesret-i sücud
Bir çok kez secdeye gitme.
kuud
Cülus. Oturmak.
Namazın oturarak kılınan kısmı. Secdede iken kalkıp oturmak.
mahva
Secdede karnını uyluklarından çekip ayıran kimse.
medyun-u secde-i şükran
Şükür secdesi yapmaya borçlu.
mescid
Secde edilen yer. Namazgâh. Cami yerine kullanılan namaz yeri.
Secde yeri, küçük cami.
mescud
Secde edilmiş. Kendisine secde edilmiş olan. Allah (C.C.)
mescudiyet / mescûdiyet
Secde edilmeye lâyık olma.
müctenih
(Cenah. dan) Meyillenen, bir tarafa eğilen.
Secdede usulüne göre ellerini yere koyup dirseklerini açarak kollarını kanat şeklinde tutan.
müfteriş
Secdede iken iki kolunu yere koyan.
müteseccid
Secdeye kapanan, secde eden.
namaz
İslâmın beş şartından birisidir.
(Farsça)
Duâ.
(Farsça)
Zikir.
(Farsça)
Kur'an.
(Farsça)
Kunut.
(Farsça)
Rüku.
(Farsça)
Salât.
(Farsça)
Şükür.
(Farsça)
Tesbih.
(Farsça)
Secde.
(Farsça)
Hamd.
(Farsça)
rek'at
(Rik'ât) Huzur-u İlâhîde beli eğip yüzü üzeri kapanmak.
Bir kıyam, bir rüku' ve iki secdeden ibaret olan namazın bir rüknü.
Namazın bölümlerinden her biri; bir namazda kıyâm, rükû ve iki secdenin toplamı.
rekat / rekât
Namazda bir kıyam, bir rüku' ve iki secdeden oluşan bölüm.
sacid / sâcid / ساجد / سَاجِدْ
Secde eden, Allah'ın (C.C.) huzurunda başını yere koyarak dua eden. Hâdis meâli: "Bir kulun Rabbine en yakın olduğu an: O'na secde ettiği zamandır."
Secde eden.
Secde eden. Namazda alnını ve burnunu yere koyarak secde eden.
Secde eden.
Secde eden.
(Arapça)
Secde eden.
seccade
Genellikle üzerinde secdeye varmakta yâni namaz kılmakta kullanılan küçük halı, kilim cinsinden sergi.
secde ayetleri / secde âyetleri
Okunduklarında veya işitildiğinde secde yapılan, Kur'ân-ı kerîmdeki on dört secde âyet-i kerîmesi. Bunlar: A'râf: 206, Ra'd: 15, Nahl: 50, İsrâ: 109, Meryem: 58, Hac: 18, Furkân: 60, Neml: 25, Secde: 15, Sa'd: 24, Fussilet: 37, Necm: 62, İnşikâk: 21, Alak: 19. âyet-i kerîmeleridir.
secde-ber-zemin-i hayret ve muhabbet
Hayret ve muhabbetle yere secde etmek.
secde-i hayret
Hayret secdesi.
secde-i itaat
İtaat secdesi.
secde-i kübra / secde-i kübrâ
En büyük secde.
secde-i sehv
Yanılma secdesi; namazda bir farzın veya vâcibin, vaktinden önce veya sonra yapılması yâhut vâcibin terkinde yapılması lâzım gelen secde.
secde-i şükr
Bir nîmete kavuşan veya bir dertten kurtulan kimsenin Allahü teâlâ için yaptığı secde.
secde-i şükran
Minnettarlık, teşekkür secdesi.
Şükür secdesi. Şükretmek maksadıyla yapılan secde.
secde-i şükür
Bir lütf-u İlâhîden dolayı veya bir musibetin izn-i İlâhi ile kaldırılmasından sonra hamd ve şükür için edilen secde.
secde-i tilavet / secde-i tilâvet
Kur'an okunurken veya dinlerken edilen secde. Okuma secdesi.
Kur'ân-ı kerîmin on dört yerindeki secde âyetinden birini okuyan veya duyanın yapması vâcib olan secde.
secdegah / secdegâh / سجده گاه
Namaz kılınıp secde edilecek yer. İbadet yapılacak yer.
(Farsça)
Namaz kılınıp secde edilecek yer, ibadet yapılacak yer.
Secde yeri.
Secde edilen yer.
(Arapça - Farsça)
secdegah-ı adem ü havva / secdegâh-ı âdem ü havva
Âdem ve Havva'nın secde ettiği yer.
secdegah-ı rabbaniye / secdegâh-ı rabbaniye
Allah'a secde edilen yer.
secdeteyn
Birbiri arkası yapılan iki secde.
secdevari / secdevâri
Secde gibi.
Secde ederek, secde eder gibi.
secede
(Tekili: Sâcid) Secde edenler.
sehv secdesi
Yanılma secdesi; namazda bir farzın veya vâcibin, vaktinden önce veya sonra yapılması yâhut vâcibin terkinde yapılması lâzım gelen secde.
serbesücud / serbesücûd / سر بسجود
Secde edici. Başını yere değdirici.
(Farsça)
Alnı secdede.
(Farsça - Arapça)
şeytan
İblis. (Cenab-ı Hakk'ın emrine isyan ettiğinden rahmetinden kovulmuş, şerleri ve muzır şeyleri temsil eder ve ateşten yaratılmıştır. Bütün melekler Cenab-ı Hakk'ın emriyle Hazret-i Âdem'e secde ettiği halde Şeytan: "O, topraktan yaratılmıştır, ben ateşten yaratıldım. Ben ondan daha kıymetli ve yükse
Kovulmuş, uzaklaştırılmış. Kibir ve gurûru sebebiyle Allahü teâlânın "Âdem'e secde ediniz" emrine isyân edip, karşı geldiği için, O'nun rahmetinden uzaklaştırılan varlık, İblis.
sırr-ı sücud
Secdeye varma sırrı.
sübhane rabbiyel a'la / sübhâne rabbiyel a'lâ
"Yüce olan Rabbimi tesbih ve tenzih ederim" mânâsına secdede söylenen tesbih.
subuhat
(Tekili: Subha) Secdeler ve cemal-i İlâhî nurları ve celal ve azamet-i İlâhiye.
süccad
(Tekili: Sâcid) Secde edenler.
sücced
(Tekili: Sâcid) Secde edenler. Secde edip yere kapananlar.
sücud / sücûd / سجود
Secdeye varmak. Cenab-ı Hakk'ın huzurunda hiçliğini, aczini bilip teslimiyetle yere kapanıp duâ ve tesbih etmek.
(Tekili: Sâcid) Secde ederek yere kapananlar, secde edenler.
Namazda yere kapanma, secde etme.
Secde etmek.
Secdeye varmak, secdeler.
Secde; namazın içindeki farzlardan biri. Namazda alnı ve burnu yere koyma.
Secde etme, yere kapanma.
(Arapça)
şükr secdesi
Kendisine nîmet gelen veya bir dertten ve sıkıntıdan kurtulan kimsenin, Allahü teâlâ için yaptığı secde.
sütre
Namaz kılarken imâmın veya yalnız kılanın sol kaşı hizâsında, önüne diktiği yarım metreden uzun çubuk. Çubuğu dikmeyip, secde yerinden kıbleye doğru uzatmak veya çizgi çizmekle de olur.
ta'dil-i erkan / ta'dil-i erkân / ta'dîl-i erkân
Fık: Namazın bütün rükünleri, esaslarını usulüne uygunca yerine getirerek ve namazın tertib ve düzeninin hakkını vererek kılmak. Meselâ : "Secdeyi sükunetle yerine getirmek ve iki secde arasında "Sübhânallah" diyecek kadar doğrularak oturmak. Kıyamda ve rüku'dan sonraki kıyamda sükunet üzere olmak v
Namazda rükûda, secdelerde, kavmede (rükûdan kalktıktan sonra ayakta durmada) ve celsede (iki secde arasında oturmada) her âzâ hareketsiz olduktan sonra bir miktar durmak.
tadil-i erkan / tâdil-i erkân
Namazı şartlarına uygun şekilde kılma ve rüku ve secde gibi temel esasların arasında biraz bekleme.
teseccüd
(Secde. den) (Çoğulu: Teseccüdât) Secde etme, secdeye kapanma.
tilavet secdesi / tilâvet secdesi
Kur'ân-ı kerîmdeki on dört secde âyetinden herhangi birini okuyan veya işiten bir mükellefin yâni akıllı ve ergenlik çağına erişmiş bir müslümanın yapması vâcib (lâzım gelen) secde. Secde âyetleri, Kur'ân-ı kerîmin; A'râf, Ra'd, Nahl, İsrâ, Meryem, Hac, Furkân, Neml, Secde, Sâd, Necm, İnşikâk ve Ala
tumaninet / tumânînet
Namaz kılarken rükû' ve secdelerde ve kavmede (rükû'dan kalktıktan sonra ayakta durmakta) ve celsede (iki secde arasında oturmada) bütün âzânın (uzuvların) hareketsiz kalması. Sübhânallah diyecek kadar bir miktar durması ise, ta'dîl-i erkândır.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ilahi cazibe
sohbet
nesvet
münevver
Nakzeyn
makadim
Daar
diyyet
mumza
adalet-i mahza
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
secde
Keke
Kurall
Unutmak
Ruhu temiz
Mâhâl
Çeviri
SEHER
itaa
sevk-i