Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
san
kelimesini içeren
201
kelime bulundu...
acibe-i san'at / acîbe-i san'at
San'atın acipliği, harikalığı.
acube-i san'at
San'at yönüyle hayret verici olan.
adeta / âdeta / âdetâ
Sanki.
Sanki, tıpkı.
alemdar / alemdâr / علمدار
Sancaktar.
(Arapça - Farsça)
alişan / âlişân / âlîşân / âlîşan / عالى شان
Şan ve şerefi yüksek olan.
Şânı yüce.
Şanı yüce.
(Arapça)
andelib-i zişan / andelib-i zîşân
Şan sahibi bülbül.
arvend
Şan, şeref, ululuk, yücelik, azamet.
(Farsça)
arzu-yu san'at
San'at arzusu, san'ata olan istek.
as
Sansar cinsinden siyah kuyruklu, beyaz tüylü kakum denilen bir hayvan, çok kıymetli olan postu için avlanır.
asar-ı san'at / âsâr-ı san'at
Sanat eserleri.
San'at eserleri.
azim-üş şan / azîm-üş şân
Şânı büyük. Namı çok yüce.
azimü'ş-şan / azîmü'ş-şân
Şânı büyük.
azimüşşan / azîmüşşân
Şanı pek büyük.
bedayi-i san'at
San'atın harikaları, eşsiz ve benzersiz ürünleri.
bedih
Şanı, şerefi yüce, yüksek ve büyük olan.
burkat
Sanem, heykel, put.
cedd-i zişan / cedd-i zîşân
Şanı yüce olan ata, dede.
celil-üş-şan / celil-üş-şân
Şan ve şerefi pek büyük.
dab
Şan ve şeref, haysiyet.
(Farsça)
dahilek / dahîlek
Sana sığınırım.
debdab
Şan, şöhret. Azamet, haşmet, cesamet.
(Farsça)
dekaik-i san'at
Sanatın incelikleri.
delak
Sansar.
dellal-i alişan / dellâl-i âlişân
Şânı yüksek olan duyurucu, tebliğ edici
derece-i san'at ve maharet
San'at ve maharet derecesi.
dest-i san'at
San'at eli.
devair-i masnuat / devâir-i masnuat
San'atla yapılmış şeylerin oluşturduğu daireler.
ecir devri / ecîr devri
Sanayi Devrimiyle gelen işçilik dönemi.
ehemmiyet-i san'aviye
San'at bakımından önemlilik.
ehl-i san'at
San'atla uğraşanlar.
elviye / الویه
Sancaklar.
(Arapça)
endüstri
Sanayi, imalât, sanatlar. Hammaddeyi mâmul eşya hâline getirme. Bu da ikiye ayrılır. 1- Küçük sanayi: Ev ve atölyelerde basit âlet ve makinelerle eşya imalâtıdır. 2- Büyük sanayi: Su buharı, akaryakıt, elektrik, atom enerjisi gibi büyük çapta enerji kaynaklarından faydalanılarak fabrikalarda seri hâ
(Fransızca)
engar / engâr / انگار
San.
(Farsça)
engaz
San'atkârların kullandıkları san'at âletleri.
(Farsça)
enva-ı masnuat / envâ-ı masnuat / envâ-ı masnûat
San'at eseri varlık çeşitleri.
Sanat eseri varlık türleri.
esasat-ı san'at / esâsât-ı san'at
San'at esasları.
eser-i alişan / eser-i âlîşan
Şanı yüce eser.
eser-i san'at
San'at eseri.
San'at eseri. San'at değeri olan eser.
eser-i san'at ve hikmet
San'at ve hikmet eseri, san'at ve hikmetle yapılan eser.
eser-i sun'
San'at eseri.
esnaf-ı masnuat
San'atlı yaratılmış varlıkların sınıfları.
esnam
Sanemler, putlar.
esselamü aleyke ya eyyühe'l-üstad / esselâmü aleyke yâ eyyühe'l-üstad
Sana selâm olsun, ey üstad.
esselamü aleyke ya üstad! / esselâmü aleyke yâ üstad!
Sana selâm olsun, ey üstad!.
fabrika
Sanayi mâmüllerinin büyük ölçüde imal edildiği yer.
ferahet
Şan ve şeref.
(Farsça)
ferhunde-tali' / ferhunde-tâli'
Şanslı talihi yaver. Mes'ut, mutlu, saadetli.
(Farsça)
ferman-ı alişan / ferman-ı âlişân
Şanı yüce ferman.
ferman-ı zişan / ferman-ı zîşân
Şan ve şeref sahibi buyruk.
fermend
Şan ü şeref ve mevki sahibi olan kişi.
(Farsça)
fetebarekallah / fetebârekâllah
Şânı ne yücedir Allah'ın.
fikr-i san'at
San'at düşüncesi; san'atkârlık.
firuz-baht
Şanslı, uğurlu.
(Farsça)
fıtrat-ı ilahiye / fıtrat-ı ilâhiye
San'at-ı Rabbaniye ve kudret-i İlâhiyenin dâima değişen bir defteri olan ve yanlış olarak "Tabiat" namı verilen Cenab-ı Hak'ın fıtrat kanunları ve mahlukatın yaradılışı.
galeri
Sanat eserlerinin sergi yeri.
galiba / galibâ / gâliba / غالبا
Sanılır ki.
Sanırım, belki.
(Arapça)
garaib-i san'at
Sanatın gariplikleri, hârikalıkları.
gasben ank
Sana rağmen.
guya / gûya
Sanki.
güya / güyâ
Sanki.
Sanki.
habib-i zişan / habib-i zîşân / habîb-i zîşân / حَب۪يبِ ذ۪يشَانْ
Şan ve şeref sahibi, Allah'ın en sevdiği kul olan Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (a.s.m.).
Şân sahibi sevgili (asm).
hakim-i zişan / hâkim-i zîşân
Şan ve şeref sahibi idareci.
halife-i zişan / halife-i zîşân
Şanlı halife.
halık-ı zişan / hâlık-ı zîşan
Şan sahibi, her şeyin yaratıcısı Allah.
harika-i san'at
San'at harikası.
havarık-ı san'at / havârık-ı san'at
Sanat harikaları.
havarık-ı sun'iye / havârık-ı sun'iye
San'at harikaları.
hazret-i kur'an-ı azimüşşan / hazret-i kur'ân-ı azîmüşşan
Şan ve şerefi büyük olan Kur'ân.
hirfet
Sanat, meslek.
hıyatat-ı kamile-i muhita-i san'at / hıyâtât-ı kâmile-i muhita-i san'at
Sanatın bütün mükemmelliklerini kapsayan kusursuz terzilik.
hulle-i san'at
San'atlı elbise.
hulle-i san'atnüma / hulle-i san'atnümâ
San'atlı elbise.
hüner / هنر
Sanat, ustalık, beceri.
(Farsça)
hüsn-ü masnuiyet
Sanatındaki güzellik.
hüsn-ü san'at
San'at güzelliği.
i'caz-ı san'at / i'câz-ı san'at
San'attaki olağanüstülük; burada bir benzerini yapma konusunda başkalarını âciz bırakan Kur'ân san'atının olağanüstülüğü kastedilmektedir.
ibn-i mikraz
Sansar.
iktisab-ı şan ü şöhret
Şan ve şöhret kazanma, meşhur olma.
intizamat-ı san'at / intizâmât-ı san'at
San'attaki düzenlilik.
ırz
Şan ve şeref, nâmus.
iştirak-i san'at
San'at ortaklığı.
itkan-ı san'at
San'atın sağlam, mükemmel ve pürüzsüzlüğü.
jun
Sanem, put.
(Farsça)
kabiliyet-i san'at
San'at kabiliyeti, bir şeyi san'atlı bir şekilde yapabilme yeteneği.
kahraman-ı alişan / kahraman-ı âlişan
Şanlı kahraman.
kalleys
San'a şehrinde bir kilise.
keennehu
Sanki odur, hemen hemen odur.
Sanki o.
kemal-i san'at / kemâl-i san'at
San'attaki mükemmellik.
kemal-i san'at ve sıfat / kemâl-i san'at ve sıfat
San'at ve sıfattaki mükemmellik.
kemalat-ı san'at / kemâlât-ı san'at
San'attaki mükemmellikler.
kibr-i san'at-meal / kibr-i san'at-meâl
San'at açısından büyüklük.
kirdikar / kirdikâr
Sâni. Yapan Allah (C.C.).
(Farsça)
kıymet-i san'at
San'attaki kıymet, değer.
kur'an-ı azimüşşan / kur'ân-ı azîmüşşân
Şan ve şerefi yüce olan Kur'ân.
kur'an-ı azimüşşana / kur'ân-ı azîmüşşâna
Şan ve şerefi yüce olan Kur'ân.
lek
Sana, senin için, senin hakkında.
levha-i san'at
San'at tablosu.
liva / livâ / لوا
Sancak.
Sancak.
Sancak, bayrak.
(Arapça)
livae
Sancak, âlem.
maharet-i san'at
San'attaki ustalık.
mahşer-i masnuat
Sanat eseri varlıkların toplandığı yer.
makam-ı şan u şeref
Şan ve şeref makamı.
makam-ı şan ü şeref
Şan ve şeref makamı.
makàsıd-ı san'atperverane / makàsıd-ı san'atperverâne
San'ata olan düşkünlüğü ortaya koyan maksatlar.
malik-i zişan / mâlik-i zîşan
Şanlı ve şerefli sahip.
masnu / masnû
San'atlı yapılmış eser.
San'at eseri varlık.
Sanatla yapılmış eser.
masnu' / مصنوع / masnû' / مَصْنُوعْ
Sanatlı yapılan.
San'atla yapılan.
masnu'iyet / masnû'iyet / مَصْنُوعِيَتْ
San'atla yapılma.
masnuat / masnuât / masnûât / مَصْنُوعَاتْ
San'atkârâne yapılan şeyler. Yapılanlar.
San'at eseri varlıklar.
San'at eseri varlıklar.
Sanatlı yapılmış eserler.
San'atla yapılanlar.
masnuat-ı sağire
San'at eseri küçük varlıklar.
masnuatça
San'at eseri varlıklar bakımından.
masnuiyet / masnûiyet
San'atlılık, sa'at değeri olma.
San'atlı olma.
Sanat eseri olma hâli.
maye-i masnuat / mâye-i masnuat
San'atla yaratılan varlıkların özünü teşkil eden mayası.
mehasin-i san'at / mehâsin-i san'at
San'at güzellikleri.
meleke-i san'at
San'at kabiliyeti, becerisi.
melik-i zişan / melik-i zîşan
Şanı yüce hükümdar.
mensucat-ı san'at
San'at dokumaları.
meşher-i san'at
San'at eserlerinin sergilendiği yer.
meşhergah-ı san'at / meşhergâh-ı san'at
San'atın sergilendiği yer.
mezraa-i masnuat / mezraa-i masnûât / مَزْرَعَۀِ مَصْنُوعَاتْ
San'at eseri varlıkların tarlası.
San'atla yapılan şeylerin tarlası.
miş'ar
Şan, şeref, haysiyet ve vakar.
mu'cizat-ı san'at / mu'cizât-ı san'at
San'at mu'cizeleri.
mu'cize-i san'at
San'at mu'cizesi.
mucizat-ı san'at / mucizât-ı san'at / mûcizât-ı san'at
Sanat mucizeleri.
Sanat mucizeleri.
müfessir-i alişan / müfessir-i âlişan
Şan ve şeref sahibi açıklayıcı.
musanna / musannâ
Sanatlı.
San'atla yapılmış.
musanna' / مُصَنَّعْ
San'atlı yapılan.
mutasarrıf / متصرف
Sancak beyi.
(Arapça)
mutasarrıf-ı zişan / mutasarrıf-ı zîşân
Şan ve şeref sahibi ve herşeyde istediği gibi tasarruf eden Allah.
nakş-ı acib-i san'at
San'atın şaşırtıcı nakşı.
nakş-ı san'at
San'atlı nakış, işleme.
namberdar
Şanlı, ünlü, ad salmış, meşhur.
(Farsça)
nazar-ı san'at-perverane
San'atkârane bakış.
nebiy-yi zişan / nebiy-yi zîşan
Şan sahibi Nebî; Hz. Muhammed (a.s.m.).
nebiyy-i zişan / nebiyy-i zîşân
Şan sahibi Nebî; Hz. Muhammed (a.s.m.).
netice-i san'at
San'atın neticesi.
nisbet-i san'at
San'atı kıyaslama.
nukuş-u masnuat / nukûş-u masnûât
Sanatlı olarak yaratılan varlıklardaki nakışlar.
nukuş-u san'at
Sanatlı nakışlar.
padişah-ı maznun / padişah-ı maznûn
Sanık konumunda bulunan Padişah.
padişah-ı zişan / pâdişâh-ı zîşân
Şan ve şeref sahibi olan padişah; Allah.
pişeger
San'atkâr işçi.
(Farsça)
pişekar / pişekâr
Sanatkâr, oyuncu.
(Farsça)
pişever
Sanat ehli, işçi.
(Farsça)
rayat / râyât / رایات
Sancaklar.
(Arapça)
rayet / râyet / رایت
Sancak.
(Arapça)
refi'-ül kadr
Şanı, kadri, değeri yüce olan.
resul-i zişan
Şanlı peygamber, Hz. Muhammed (s.a.v.).
ruhsatiyye
San'at veya ticaret için verilen izin kâğıdı.
sahib-i zişan / sahib-i zîşân
Şanlı sahip.
salise / sâlise
Saniyenin altmışta biri.
şan u şeref
Şan ve şeref.
şan ü şeref / şân ü şeref
Şân, nâm ve şeref.
san'aten
San'at yönünden.
san'atger
San'atçı.
(Farsça)
san'atkarane / san'atkârane / san'atkârâne / صَنْعَتْكَارَانَه
San'atlı olarak, özenip meharetle yapılmak suretiyle, sanatkâra yakışır şekilde.
(Farsça)
San'atlı bir biçimde.
San'atlı yaparak.
san'atkarlık / san'atkârlık
Sanatçılık.
san'atnüma
San'atkârlığını gösteren, san'at gösteren.
san'atperver
San'atı seven.
san'atperverane / san'atperverâne
San'atkârcasına, san'atkârlığına çok kıymet vererek.
(Farsça)
San'atı sever bir şekilde.
şan-ı üstad / şân-ı üstad
Şanlı Üstadın hâl ve durumu, şan ve şerefi.
sanaten / sanâten
Sanatça.
sanatkar / sanatkâr / sanâtkâr
Sanatçı, usta.
Sanatçı.
sanatkarane / sanâtkârâne
Sanatlıca.
sanatperver / sanâtperver
Sanatsever.
sanatperverane / sanâtperverâne
Sanatseverce.
sanavi / sanâvî
Sanatlı.
sanayi / sanâyî / sanâyi / صنایع
San'atlar.
San'at, zanaat, beceri, hüner; ham maddeleri işleyerek mamul madde haline sokmak için uygulanan işlem ve araçların bütünü; endüstri.
Sanatlar.
Sanatlar.
(Arapça)
sancakdar
Sancak taşıyan. Alemdar.
(Farsça)
sancaktar
Sancak, bayrak taşıyan.
sanduk / sandûk / صندوق
Sandık.
(Arapça)
sanduka
Sandık.
sani / sâni
San'atkâr, her işini san'atla yapan.
sani' / sâni' / صانع / صَانِعْ
Sanatkârca yapan, yaratan, sanat eseri olarak meydana getiren. (Allah)
Sanatkar.
San'atla yaratan (Allah).
sani-i zişan / sâni-i zîşân
Şanı yüce san'atkâr.
saniiyet / sâniiyet
Sanilik, sanatlı yapıcılık.
San'atla yaratma.
sikke-i san'at
Sanat damgası.
sınaat / sınâât / صناعات
Sanatlar.
(Arapça)
sultan-ı zişan / sultan-ı zîşân
Şan ve şeref sahibi sultan.
sun' / صُنْعْ
San'at.
San'atla yapma.
şüunat / şüûnât
Şanlar, haller, keyfiyetler, hâdiseler, vak'alar. İsimlerin zât-ı ilâhîye nisbetleri ve mertebeleri.
tabut / tâbut
Sandık. Ölü taşımaya mahsus sandık. Hz. Musa'ya inen on emrin konduğu sandık.
tali'siz
Şanssız, talihsiz.
talihi yaver
Şansı yolunda; İlâhî yardıma mazhar.
tasni / tasnî
San'atlı bir şekilde yaratma.
terakkiyat-ı sanayi / terakkiyât-ı sanayi
Sanayi dallarında meydana gelen gelişme ve ilerlemeler—uçak sanayii, gemi sanayii gibi.
tercüman-ı alişan / tercüman-ı âlişan
Şanlı tercüman.
tercüman-ı zişan / tercüman-ı zîşân
Şanlı Tercüman; Allah'tan aldığı bilgileri insanların anlayacağı şekilde anlatan Peygamberimiz Hz. Muhammed.
teşhir-i san'at
San'atın sergilenmesi.
tevehhüm edilen
Sanılan, asılsız olduğu halde kabul edilen.
tevehhüm etmek
Sanmak, kuruntulanmak.
ula
Şanlı, şerefli kimse.
ulüvv-ü şan
Şanın yüceliği.
Şânı şerefi büyük. Yüksek şeref.
üstad-ı ali / üstad-ı âli
Şanı yüce, yüksek Üstad.
üstad-ı alişan / üstad-ı âlîşân
Şanı yüce üstad.
valaşan / vâlâşân
Şânı yüce.
(Farsça)
vesile-i şöhret
Şan, şöhret vesilesi.
zan / zân
Sanma ve düşünme.
Sanma, sezme.
zann
Sanma, sezme.
Sanan, zanneden.
zannetmek
Sanmak.
zat-ı alişan / zât-ı âlîşân
Şanı yüksek zât.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
efradın zerrat-ı hürriyatı
fakiha
Kadr
muzaheret
ğes
Suaat
kuşam
leb
GAZAL
peyker
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
san
ur
Çeviri
Muzip
şans
Gö
Dokumak
Birdenbire
tez tez
kavil