Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
sıhhât
ifadesini içeren
41
kelime bulundu...
afiyet / âfiyet
Sağlık, selâmet, sıhhatli olmak.
Sağlık, sıhhat, bedende hastalık bulunmaması.
Günah işlememek.
Esenlik, sıhhat ve selâmet.
behbud
Sağlık, sıhhat, sağlamlık, iyilik.
(Farsça)
berr
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). İhsân eden, iyilik eden, yâni her iyilik kendisinden olan, îmân edip, iyi ameller yapmayı nasîb edip, bunlara karşılık âhirette sevâb ve dünyâda sıhhat, kuvvet, mal, makam, evlâd ve yardımcı lar veren.
Îtikâdı doğru, amelleri i
bey'-i sahih / bey'-i sahîh
Aslı ve sıfatı İslâmiyet'e uygun olan satış; doğru ve sıhhatli alış-veriş.
çak
İyi, güzel, sıhhatli, şişman.
(Farsça)
delil
Kılavuz. Doğru yolu gösteren. Meçhûlü keşfetmekte ve malumun sıhhatını isbat etmekte vasıta ve âlet ittihaz olunan husus.
Beyyine. Bürhan.
dürüst
Sıhhati yerinde, sağ, sahih, salim.
(Farsça)
Doğru, hatasız.
(Farsça)
Bütün, tam.
(Farsça)
esahh
En sahîh, en sıhhatli, en doğru olan. Bir mes'elenin hükmü hakkında müctehid âlimlerin kavillerinden (sözlerinden, ictihadlarından) en doğru olanı. "Esahh" sözü, "sahîh, doğru" sözünden daha kuvvetlidir.
esihha'
(Tekili: Sahih) Özürsüz olanlar, sıhhati yerinde ve vücudu sıhhatte olan kimseler.
hava
(Hevâ) Hava. Dünyayı çeviren atmosfer. Cevv. Yer ile gök arası.
Hafif yel.
Bir binanın üzerine kat çıkma hakkı.
Bir yerin hâli ve sıhhat bakımından durumu.
Müzikte ezgili ses, sadâ.
hayz
Sıhhatli bir kızın veya âdet zamânı son dakikasından îtibâren tam temizlik (hiç kan gelmeden en az on beş gün) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve Hanefî mezhebine göre en az üç gün (ilk görülmesinden îtibâren yetmiş iki saat), en çok on gün devâm eden kan.
heni / henî
Hazmı kolay olan, faydalı ve sıhhate uygun.
henien / henîen
Sıhhat ve afiyet olsun.
hıfzıssıhha
(Hıfz-üs sıhha) Sağlıklı yaşamak için doğrudan doğruya kişi ve içinde bulunan çevrenin sağlıkla alâkalı şartlarını tetkik edip inceleyen, gerekli tedbirleri olan ve bu çeşit çalışmalardan bahseden hekimlik kolu veya sağlık bilgisi.
Sıhhatini korumak. Sağlığını muhafaza etmek.
himye
Perhiz. Yiyecek ve içecekte sıhhat için gösterilen ihtimam ve dikkat.
icare-i faside / icare-i fâside
İn'ikad şartlarını câmi' olduğu halde sıhhat şartlarını tamamen veya kısmen cami olmayan icaredir. Bu, aslen meşru olduğu hâlde vasfen meşru bulunmamış olur. Binaenaleyh böyle bir icareyi mucir ile müstecirden herhangi biri fesh edebilir.
icare-i sahiha
İn'ikad ve sıhhat şartlarını tamamen câmi' olan icaredir ki, şuyu'ı asilden ve şartı mufsidden hâli olmak üzere malum bir menfaatı, malum bir bedel mukabilinde temlik etmekten ibarettir.
ifakat-yaft
Sıhhat bulan, iyileşen, hastalıktan kalkan.
(Farsça)
isbat
Doğruyu delil göstererek meydana koymak. Delil ve şâhitle bir fikrin sıhhatını göstermek. İtiraf, ikrar ve tasdik etmek.
Sabit ve muhkem kılmak.
Bâki ve pâyidar eylemek.
Delil. Bürhan. Şâhit.
ıtna'
Sâlim olmak, sağlam ve sıhhatli olmak.
kemal-i afiyet / kemâl-i âfiyet
Tam ve eksiksiz bir sıhhat.
keyf
Afiyet, sağlık, sıhhat.
Memnunluk, hoşlanma.
Neş'e, sevinç, sürur.
Mizaç, tabiat.
İstek, taleb, arzu, heves.
Gönül açıklığı.
kıyas-ı hafiyye
Man: Sebebi gizli olan,zihne birden gelmeyen kıyas.
Fık: Te'siri kavi olan kıyastır. Veyahut sıhhati zâhir, fesadı gizli olan kıyastır.
la / lâ
Arabçada kelimenin başında nefy edatı'dır. Cevap yerine veya yersiz inkârda kullanılır. "Yoktur, değildir" gibi. Mâzi fiilinin evvelinde bulunan Lâ, duâiye olur. Lâ zâle sıhhatehu: "Sıhhati zâil olmasın" sözündeki gibi.
Harf-i atıf da olur. Ve mâba'dını makabline nefyen rabt eder ve
makrun-u sıhhat
Sıhhat ve hakikata yakın. Doğruluk derecesi fazla.
masaha
Sıhhat mevzii.
Kamer, ay.
muafat
Afvetmek.
Sıhhat vermek.
Sıhhat ve âfiyet bulmuş, iyileşmiş kimse.
Hastalık veya belâdan korunma. Musibetlerden muhafaza olunma.
muhtell-üs sıhha
Sıhhati bozulmuş.
nekahet
Hastalıktan yeni kalkıp henüz iyileşmiş, iyiliğe yüz tutmuş olmak hâli. Hastalıkla sıhhat arasındaki hâl.
Fehmetmek, anlamak, bilmek.
Seri intikal etmek. Çok çabuk anlayış.
nikah-ı sahih / nikâh-ı sahih
Sıhhat şartlarını cami' olan nikâh.
sahh
(Sıhhat. den) Eskiden resmi yazılara konulan ve "doğrudur, yanlışsızdır" mânasına gelen bir işâretti.
sahih kan / sahîh kan
Sekiz yaşını bitirip, dokuz yaşına bastıktan birkaç gün veya ay, yâhut seneler sonra, sıhhatli bir kızın veya âdet zamânı son dakikasından îtibâren tam temizlik (on beş gün) geçmiş olan kadının önünden çıkan ve Hanefî mezhebine göre, en az üç gün (ye tmiş iki saat) devâm eden kan; hayız ve aybaşı ka
salim / sâlim
Sağlam.
Sıhhatli. Sağ. Noksansız, eksiksiz.
Her türlü tehlikeden uzak olan. Emin ve korkusuz olan.
Gr: Kelimelerdeki harfler bozulmadan cemi' eki katılarak yapılan çoğul hali. Sâlimûn, sâlihât, sâdıkûn, sâdıkât gibi yapılan cemiler.
İçinde harf-i illet bulunma
salimen / sâlimen
Sağ, sağlam ve sıhhatta olarak.
Emin olarak, emniyetle.
salimin / sâlimîn
(Tekili: Sâlim) Sağ, sağlam ve sıhhatta olanlar. Sâlimler.
selamün aleyküm / selâmün aleyküm
İki müslüman karşılaşınca veya ayrılırken birinin diğerine; "Ben müslümanım. Benden sana zarar gelmez, selâmettesin. Dünyâda ve âhirette selâmette ol, sıhhat ve âfiyet üzerinize olsun." mânâsına söylenen söz.
sıhhat
Sağlamlık. Doğruluk. Sağlık.
Edb: Sözün yanlış ve eksik olmamasıdır. (Sözün sağlamlığı diye tercüme edilebilen sıhhat-ı ifade: Bir ibarede zâf-ı te'lif, ta'kid, garabet, tetabu-u izafet, tekrar, tenafür, şivesizlik v.s. gibi kusurlar bulunmamakla tahakkuk eder...)
sıhhi / sıhhî
Sıhhata, sağlamlığa, doğruluğa dâir ve müteallik.
su-i mizac / su-i mizâc
Sıhhat bozukluğu, huy fenalığı.
tam temizlik
Sıhhatli bir kadının âdet zamânından sonra başlayan, on beş gün veya daha fazla devâm eden temizlik.
temasül
Benzeyiş. Benzeme. Birbirine benzemek. Birbirine müsavi ve müşabih olmak.
Hasta sıhhate, iyi olmağa yaklaşmak.
Mat: Kesirsiz taksim kabul etmek, kesirsiz bölünebilmek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
viran
MELBUSAT
İrbab
takdis etmek
mavera
süreyya
bersak
Şahs-ı vâhid
ceyb
infidad
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
sıhhât
Toku
çoğul
Kil
cânı
Çerez
atis
sadece
Hâcet
indinde